Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Deniz Baykal: CHP'nin ilkeleri Türkiye'nin çıkış yoludur

        CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Habertürk TV'de Didem Aslan Yılmaz'ın Türkiye'nin Nabzı programına konuk oldu.

        Baykal, gündeme ilişkin önemli açıklamalardabulundu.

        İşte Baykal'ın açıklamalarından satırbaşları:

        ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

        "Anayasa tartışması bizim siyasal hayatımızın geride kalan döneminde sürekli olarak gündeme gelen bir tartışma. Yani bugüne kadar gördüğüm 16 kez anayasa değişikliği TBMM gündemine geldi. Sanırım 80 maddesi değiştirildi. Son yıllarda anayasa tartışması daha da yoğunluk kazandı. Bugüne akdar hiç konuşulmayan paket birdenbire ortaya çıktı. Bu paket hiçbir zaman bu kadar net konuşulmamıştı. Başkanlık rejimi hiçbir temel unsur yok. Çok şaşırtıcı bir yeni paket çıktı."

        "Şuanda 18 maddeye indi. Bunlar tabi aynı maddeler de olabilir. 70 madde ile ilgili bir paket var. Bu kez biraz farklı. Bugüne kadar ki anayasa değişikliğini tümü paylaşarak gerçekleşti. Kutuplaşma çekişme konusu haline gelmedi. Biri demokratikleşme için bir kısmı herkesin üzerinde ittifak ettiği konulardaydı. Normal bir şekilde gerçekleştirildi. Şuanda hiç konuşulmayan düzenlemeler var toplum bilgilendirilmiyor. Üniversiteler sivil toplum kuruluşları. Ciddi bir olay Türkiye'nin siyasal çizgisinde kırılma meydana getirdi."

        "BU TELAŞ ÇOK MANİDAR"

        "Türkiye'de uzunca süre düşünmüş bir insan olarak paketle olan düşüncelerimi vatandaşa aktarmak istiyorum. Bu suçlama şeklinde değil. Katkı yapma çabasındayım. Bu paket çok önemli. Hiç kimsenin bilgisi yok. Siyasette bir kırılma konusu oldu. Olağanüstü bir hızla tamamlama çabası var. Bu kadar önemli bir düzenlemeyi alelaceleye getiriliyor. Sanki üzerindeki konuşulması uygun değlimiş gibi. İnsan bir dakika deme ihtiyacı hissediyor.Mesela paket hazır değilken imza toplandı. Ne bu telaş. Niçin bir soru işareti var. Yani bir defa bu çok manidar. Bu telaş manidar. Bu kadar önemli bir düzenlemeyi bir kırılma ortaya koyacak olan paketi alelacele geçiriverilme telaşı var. Ama komisyona sunarken komsiyona sunulan bir metin var ya o yanlış olmuş. Bir telaş var. Sonra o değilimiş dediler. Peki imza atanlar ne durumda. Bunun saygınlığını Türkiye'ye yakışırlığını sorgulamamız gereken bir manzara ortaya koyuyor."

        "OYLAMA İLE İLGİLİ ÇOK CİDDİ KAYGILAR VAR"

        "Türkiye'nin yaşamsal gerilimleri yaşadığı ulusal dayanışmaya ihtiyacı olduğu bir dönemde ekonomik çok ciddi sıkıntıların gelişmekte olduğu görülürken, içerde terör dışarda Suriye derinden yaralarken birbirimizi üzmeden ne yapmamız gerekir derken birdenbire böyle bir anlamsız tartışmanın gündeme getirilip yasalaştırmak istemesi bir çözüm değildir. Zamanlamadan ziyade bir an önce yapma ihtiyacı var."

        "Şöyle bakıldığı zaman ya bunu çok konuşurkan içindeki ortaya çıkar millet en olduğunu anlar. İçerde çok kapsamlı sunuşlar yapıyor arkadaşlar. Orada önemli ciddi şeyler söylüyorlar. Diğer partililerin üzerinde de etkili olduğunu düşünüyorum. Ya bir paket getiriyorsun kimsenin gazetecinin haberi yok. Bu iş böyle konuşulmaz. Oylama doğru dürüst olmalı. Oylama ile ilgili ciddi kaygılar var. Gerçekten herkez hür bir vicdanla oy kullanırsa bu iş geçmez. Geçmemesi gerekir. Bu iş yanlış. Bu geçerse toplumda geçemesi gerekecektir. 60 gün hemen karda kışta yapılma telaşı olacak. Güvenmiyor musun getirdiğin pakete? Bugüne kadar yaşana yanlışlıklar hep bu yüzden oldu. FETÖ konusu, PKK konusu yanlış. Kulak vermiyorsun sonra ülkenin başı derde giriyor. Burada da büyük bir yanlışa gittiğimiz kanaatindeyim."

        SİSTEM TIKANDI MI?

        "Kendileri diyorlarki fiili durum yaratıyoruz. Ortadaki anaysal çerçeveyi kenara koymak senin hakkın mı parlementer rejime saygı duyulmuyor. Parlamenter sistem ile ilgili değil. Suriye politikası ile ilgili değerlendirmelerimizi anlatamıyoruz. Başkanlık rejimi olsa daha mı rahat anlatacağız. Türkiye'nin ortak akla uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bu bir üslup meselesidir. Hiçbir sistem siyasetçinin hatasını bertaraf etmeye muktedir değildir. Tek başına ben bilirim demiyeceksin. Senin gibi düşünmeyenleri dinleyeceksin. İstişare yapacaksın. Bir dinle kardeşim. Ciddi konuş tartış. Darbeden sonra bir dayanışma vardı sonra kayboldu."

        DEVLET BAHÇELİ'NİN HAMLESİ

        "Bunu kesinlikle yanlış olduğundan şüphe etmiyorum.Bunun hiç doğru olmadğı kanısındayım. Bizim tarihsel süreklilik kazanmış kurumlarımızla böylesine oynanmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Bunun dedikodu olduğunu düşünüyorum.Çok ağır projelere bu önerilere şiddetle karşı çıkan bunları ihanet diye niteleyen insanlar düşüncelerini zaman içerisinde değiştirebilir. 20 Ocak 2015 'Erdoğan'ın Başkanlık isteiği Türkiye'nin sistemi ile taban tabana zıttır. Erdoğan tek adam olmak için bastırmaktadır.' (Bahçeli'nin eski konuşması).Bu şimdiki noktaya nasılgeçti ben makul izah göremiyorum. Bunlar inandırıcı olmaktan uzak yüzeysel konuşmalardır. Daha önce o sözleri ciddiye alıyordum şimdi bu sözleri ciddiye alıyorum. Birlikte dayanışma içinde yürüyorlar. Konu Sayın Bahçeli konusu değil. "

        "Başkanlıkla onların getirdiğinin alakası yok. Bu bir tek adama ülkeyi teslim etmektir. Yargıyı da yürütmeyi de yasamayı da. Şöyle bir sistem. Bunu kim istedi. Kim olursa olsun bu yetki bu kudret verilmez. Verilmemelidir. Hiçbir ülke al bütün bu yetkiler senindir. Demez dememeli."

        BAŞKANLIK SİSTEMİ

        "Güçlü liderlere elbette ihtiyaç var. Bu hem Türkiye'nin hem dünyanın ihtiyacı var. Al bilmem meclis, yargı yürütme senin elinde demek değil. Güçlü lider bunu talep eden lider değildir. Mustafa Kemal güçlü bir liderdir. Bunu talep etmedi. Türkiye'nin çok partili bir sisteme getirdi. Kendisinden sonra da hayatta kalacak bir düzen bulmaya çalıştı. Türkiye'nin ana problemi budur biz milllet olmaya devlet olmaya çalışıyoruz. Bir bağımsız kendi toprakları üzerinde egemen bir siyaset oluşturmak isteyen çok çekmiş nesillerin dinleri, imanlarıyla, gelenekleriyle yaşayacakları bir millet olarak biraraya geldik."

        "Özellikle son dönemlerde bir takım güçlüklerle karşılaştığımız açıktır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kendimizi sayma noktasına gelmemiz lazım. Anayasal düzende yapılacak sistemin bunu desteklemesi lazım. Suç işlediğin zaman hesap vermen gerekir. Hukuk insanlara değil kurallara itaat etmektir. O kurallar herkes için geçerli olmalı o aşamalara geçmiş değiliz. Yetkisini bilen sorumluluğu bilen olmalı. Böyle bir düzeni henüz oluşturamadık. Bu bizim devlet olma çabamızı engelleyecektir kaygısı içindeyim."

        "Türkiye Cumhuriyetini ortaya çıkmasına yönelik adım mill mücadelede ortaya çıkmıştır. Atatürk "Bu durumdan bizi milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Bu lafıyla padişaha şirk koşuyor. O yapı o egemenlik sistemi bizi kurtaramaz. Biz hepimiz kuratracağız diyor. Önce egemenlik bulalım diyor. Meclis savaşı yapıyor. Orduyu kuruyor. İlk kez meclis orduyu kuruyor. Ordusu ile savaşı yapıyor. Sonra cumhuriyeti kuruyor. Kimin emrine itaat edeceğiz. Hukuk kurala itaat etmektir. Kişiye değil. O kuralı kim koyacak. Millet koyacak. Hepimiz milletin eşit parçasıyız. Biziz diyen insanlar. Bir meclis kuracağız o meclis milletin yüzde yüz iradesini temsil edecek. Kabaca biz her milletten insan yer alıyor. Meclis bu yüzden önemli biz bunu kenara atarsak. Kanunu ben yapacağım derse olmaz."

        "CHP parlamenter rejimin nasıl güçlendirilemsi gerektiği ile ilgili çok ciddi çalışması var. Biz parlamenter rejimin güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkeye yönetenler inanmadıkları için o sıkıntıların ortaya çıktığını düşünüyoruz.Meclisin yasam yetkisi paylaşılıyor. Cumhurbaşkanı bu anayasa işinde bakanlıkları açıp kapatıyor. Yüksek kamu yöneticilerini belirliyor.Kurumların kaderi geleceği belli değil. Oyuncak mı burası deneme tahtası mı Türkiye? Böyle şey olmaz. 200 yıllılk bir mesele bu. Ne bozuyorsunuz. Bunu ileri götürün.En önemli yetkisi bütçe yapma görevidir. Şimdi bütçeyi saray hazırlayacak meclis onaylayacak. Siyaset bir kişinin seçilmesine bağlı."

        CUMHURBAŞKANI İLE MECLİSİN KARŞILIKLI FESİH YETKİSİ

        "Karşılıklı derken şunu görelim. Taraflardan biri TBMM. İlerde büyük lafı kaldırılabilir. TBMM milletin tümünün milli iradenin tecelli ettiği meclis. Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin. Üçüncü bir turda zorlamalar yapmayı öngörüyorlar. Milli iradenin yararına seçmiş cumhurbaşkanı. Şimdi Başkanlık rejiminde cumhrbaşkanı feshediyor yüzde 50 ,ile yüzde 100. Amerika'da kongreyi feshedebilri mi cumhurbaşkanı tuhaf. Feshederken bri şart bir gereçe öngörülmüş mü hayır gerekçe göstermeden meclisin feshine yönelik kararı tek başına alabilir. Bakın Suriye'de Esad bu kararı alamaz. Esad meclisi feshetmek için gerekçe göstermek zorundadır. Gerekçe söleyecek gerekçeyi de kullanayamayacak. Bizde feshetme kararı aldığı anda biter. Buna mukabil meclisin cumhurbaşkanını seçime götürmeye yönelik şartşarı ise farklı 360 oy almak zorunda. Burası 360 ile seçime gitmeyi teklif edebliyor. Meclis kendisi hakkında karar alamıyor. Meclis kendini feshedemiyor. Bugün toplantı çoğunluğu ile bu karaı alabilir. Sen ayrı git ben ayrı gideyim. Ben meclisim kardeşim. Niye yedeğine alıyorsun meclisi. Cumhurbaşkanı dışında siyaset şekillenmesin ihtiyacı görülşüyor. Amerika'da başkanın da meclisin de kendine göre takvimi var. Millete bir defa kendini ifade etme hakkı veriliyor. Öyle şey olur mu? Meclisin gidişat düzeltmesi söz konusu değil. Bu milleti de susturmaya yönelik. Bu düzenleme meclise, bakanlar kurulan karşıdır.Milletin iradesi karşıdır. "

        "Toplum bir defa siyasetin ağırlık merkezi saraya gidecek. Ve vatandaş dertlerini milletvekillerine anlatarak çözüm bulabilir olamayacak. Kaç kişi olacağı belli değil meclis gibi başjkan yardımcıları kurabilir. Halkın sorunları karşısında milletvekillerin içini açması mümkün değil. Yasama bürokrasi ile birlikte çıkarılır. Meclis buna göre organize olmuş değil. Mecliste çıkarılan kanunların dışında hükümetin önerdiğinin dışında ya bir kanun ya da iki kanun vardır. Sarayın hazırladığı bütçeyi bu siyasi bir karar milletin müdahale etmesi gerekir hazırlanan bütçeyi onaylaması gerekir. Bu kadar içi boşaltılmış mecliste milletvekili sayısı 600'e çıkacak. Vatandaşlarımız bunları bilsin. Gereksiz, yanlış, fazla. İşini almışsın elinden. Güvenoyu vermeyecek çünkü cumhurbaşkanı kuracak. Burada bir meclis var. Gazi meclis. Bu gazi meclisi yetim meclis yapacağız. Cumhurbaşkanı parti genel başkanıdır. Bu olabilir şey değil. Siyaset tarafsız olsun diye ısrar etmişti. Hemen vazgeçtiler. "

        CUMHURBAŞKANININ PARTİ GENEL BAŞKANI OLMASI

        "Geleceğin cumhurbaşkanı sabahleyin grup toplantısı yapacak. Öğleden sonra yapılan oylamalarda şunu kullanın diyecek. Sonra başbakan olacak şu ihaleleri şöyle yapın diyecek. Sonra HSYK'ya yeni üyeler getirecek ne sıfatla cumhurbaşkanı sıfatıyla. Bir parti başkanına hakim atama yetkisi verilecek. Kanun yapılacak. Hükümeti de cumhurbaşkanın cebine alacak demektir. Meclisi de hükümeti de yargıyı da cebine koyacak."

        "Obama bir yargıç atayabildi. İzin vermediler. Ömür boyu atanıyor çünkü. Bu büyük bir teminat. Bu sonuçlar çok vahim. HSYK'ya atanacak olan üye sayısı 13 oldu. Birisi Adalet Bakanı, Adalet Bakanı Müsteşarı, 5 tane daha atayacak Cumhurbaşkanı sıfatı ile geri kalanları meclis atayacak son tahlilde mecliste çoğunlukta bulunduran parti seçecek. Yüksek seçim kurulunu o belirleyecek. Öyle anlaşılıyor ki seçim kanunu değişecek. Bir seçim kanunu değişikliği öngörüyoruz. Yani 2019 Kasımından sonra da bir seçim kanunu değişikliği mümkün. Burada garip bir şey bir yıl önceki seçim maddesini değiştirmek nasıl mümkün olabilir."

        "Siyasette tarihi zaman tünelinden bakarak hüküm vermek kadar yanlış bir şey olamaz. Biz deneyim içinden çıkıp bir yere doğru gidiyoruz. Demokrasiye, eşitliğe doğru gitmeyi istiyoruz. Maalesef o insanlar oradan başladılar. Şerefle onurla seçime girdiler. Kaybedeceklerini bile bile seçime girdiler. İnönü bu benim hayatımın en büyük zaferidir demişti. Siz daha ileri gidiyorsunuz. Biraz samimiyet biraz dürüstlük. "

        GENSORU İLE BAKAN YA DA HÜKÜMETİN DÜŞÜRÜLMESİ

        "Önemli olan o yetkinin orada olması önemli. Meclisin üstünlüğü meclisin iredesine saygı anlayışı fevkalade önemlidir. Ülkeyi yönetenler bunu dikkate almalıdır. Şimdi biz Türkiye olarak bakanlar kuruluna, başbakana, bakanlara alıştık. Bir düzen var. Kaldırılıyor neden? Ortada Başkan ve yardımcıları var sayısı yetersiz."

        "Bir suç varsa gidersin kardeşim mahkemeye tavrı var. Cumhurbaşkanı için, bakanalar için nereye girdeirm. Ortada suç olduğunu baleirtmek, için 301 kişiye ihtiyaç var. 301 kişi soruşturma başlatalım diyecek. Sonra bu tartışılacak ve uygun görülürse soruşturma açılacak. Soruşturma 360 ile açılacak. Soruşturma sonrası komisyon raporunu hazırlayacak. Yüce divana 400 ile sevkediliyor. Siz birilerini atamışsınız. Sizin atadıklarınız sizi yargıay götürecek. Böyle bir meclis cumhurbaşkanını cezai olarak takip edecek. Diyelim ki süreç başladı 300 oy geldi. 360 oy geldi soruşturma açıldı. Cumhurbaşkanı ayrılıyor mu yoo. 400 aldı ayrılıyor mu yoo. Eğer milletvekili seçilmesine engel bir suçsa tamam yoksa hayat bu olabilir deniyor. Birkaç aylık süreç içerisinde cumhurbaşkanı meclisi feshedebilir mi imza alması gerekiyor mu hayır. Tekrar seçilir. Peki bakanların durumu nedir? Bakanların dokunulmazlıkları var. Güvenoyu yok. İstediği anda teker teker birlikte hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan bakan tayin edebilir, yetkilerini tanzim eder. Kamu kuruluşları açabilir. Özel kuruluşları değiştirebilir, OHAL ilan edebilir ve OHAL kararnamesi yayınlar, OHAL kararnamesi ile anayasayı değiştirebilir. Her türlü kararı alır. Bunun savunulacak bir tarafı yok."

        TÜRKİYE KOALİSYONLARDAN ÇEKTİ İDDİALARI

        "Şuanda Türkiye'de istikrar mı var? Ekonomide, siyasette istikrar mı var. Darbe yaşadı bu ülke. İnsanlar işsiz kaldı.Dün bir kanalda önemli bir ekonomik değerlendirme yaptı. 14 yıllık istikrar döneminde yapılanlar ister 1923'ten itibaren alın darbelerin, ihtilallerin yaşandığı, koalisyonların yaşandığı dönemlerin altında. Neyin peşindeyiz? Koalisyonlar korkutmaca olarak kullanılıyor. Acaba bir başka uzlaşma zemini olsaydı böyle mi olurdu? Avrupa çoğu koalisyonda. Koalisyon mu değil mi bunu millet kararını alır. 14 yıldır tek başına iktidardasın ne koalisyonu. Bu kadar sıkıntıyı biz niye yaşıyoruz. Eğer istikarar istiyorsan devletin bir cemat tarafından kuşatıldığına sebep olduğunu sorgula. Bütün PKK'ya teslim ettin her şeyi. Güneydoğuyu ona bıraktın anaların gözyaşını dindireceğiz dedin sen dedin bunu. Yanlış yönetmişsin kardeşim. Sadece sen talimat vermiş olduğunda iyi mi yönetmiş oluyorsun. Şuan niye bunun üzerindeyiz. Neden partinin genel başkanı olmak istiyorsun bir tehlike mi var? Burada ülkenin yararı var."

        YENİDEN CHP GENEL BAŞKANI OLMAK İSTİYOR MU?

        "Benim öyle bir talebim yok. Benim CHP'nin ve Türkiye'nin iyi olmasından başka istediğim bir şey yok. Partimin iyi yönetilmesini başarılı olmasını istiyorum. Çok daha iyisini istiyorum. Dürüst çalışkan bir insan iyi niyetle çalışıyor. Daha iyisi var mı diye arıyoruz. Eminim genel başkan da arıyordur. Bu memleketin bir evladı olarak kapatıp kaçırılmasına izin vermemeliyiz. Baktım gidiyor bu iş. Her zamankinden farklı olarak arkadaşlara gittim. Bir diyalog elbette söz konusu. Bu duygular için bana gelen her arkadaşa yardımcı olmaya çalışıyorum. Sayın Genel Başkan, parti adına mecliste siz konuşma yapar mısınız dedi onur duyarım dedim. Genel Başkan budur. Şimdiki işimiz bu. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Her iyi partilinin yapması gereken bu sorunu karşısında durmaktır. Hem benim açımdan hem Sayın Genel Başkan açısından söylüyorum. Herkes iyisini yapmak istiyor."

        "Herkes elinden geleni yapıyor. Bunların neresi ile işbirliği yapacaksın. Meclis bu konuda bir uyarı yaparsa geri çekerler. Bu iş topluma giderse gelir çekmek zor oalcak. Bunu yanlış yapıyor Tayyip Bey."

        ERDOĞAN İLE BAYKALBULUŞMASI

        "1 Mart Tezkeresi konusunda hükümet istişare ihtiyacı içeirisindeydi. Ben çok kararlı bir şekilde tavrımı koymuştum bunu kıyak diey yapmadık dorğu olduğu için yaptık. Neysi söz konusu olan Türkiye 2002 seçimlerine girerken Tayyip Erdoğan AKP'nin Genel Başkanıolarak girdi. Oy pusularına genel başkan olarak yazıldı vatandaş oy verdi. Seçim yapıldı. Meclisin üçte ikisini ele geçirdi. Onun milletvekili olmasına hukuki engel bulunduğu iddia edildi. Milletvekili olamadı. Parti iktidarda bu o kadar kolay çözülebilecek bir sorun ki. Bir parti genel başkanını milletvekili olamazsın diyerek hukuki dyaanağını bir geçerliliği yok. Öyle bir düzenleme hiçbir ülkede yok. O Kenan Evren'in 12 Eylül anlayışı içinde getirdiği bir karardır. Orada bir şiir okudu diye söylendi. Dediler ki sen bu mahkumiyetin nedeniyle milletvekili olamazsın. Seçimden yeni çıkmışsın. Böyle bir hukuki düzenleme var. Biz o zaman ne yapacaktık. Bu doğru değil, hukuki değil. Evet o benim rakibim. Ben hukuka karşı sorumluluğumun gereğini yaptım. İnancımın gereğini yapıyorum. Erdoğan'a tepki dolayısıyla yapıyorlar Deniz Bey böyle yapmasa bu adam şimdi yoktu. Yok böyle bir şey. Siyasetine karşı mücadele verdim. Bu son seçimlerden sonra 7 Hazirandan sonra görüştük. Benim siyaset anlayışımda Cumhurbaşkanı Meclisin geçici başkanı ile görüşmek isterse buna hayır demek zavallıcadır."

        "Ben o zaman cumhurbaşkanı ne yapacağız diye sordu ben çok açık bir şekilde sakın ha tekrar seçime gitmeyin bu bir uzlaşma fırsatıdır. Bu seçimi bozmaya yönelik bir çaba çok yanlıştır. Doğru olmaz. Biliyorum bu sizi sıkıntıya sokuyor dedim. Ayrılırken bana bunu bir deneyelim dedi. İster MHP, ister CHP ya da diğer partiler arasında yapılsın. Sonra çıktı dedi ki millet kararını verdi."

        "İlk görüşmeden cesaret alarak muhalefetin ortak görüşünü temsil eden bir başkan seçilmiş olsaydık. CHP ile Ak Parti koalisyon kurulabilirdi. Benim kanaatim odur. Türkiye'nin rahatlamaya ihtiyacı var. 95 yılıında bizi partide bir yönetim değişikliği vardı ben geldim. SHP CHP'ye dönüşmüştü. Ben seçildikten sonra koalisyonun içindeyiz. Ben daha koalisyona girerken kurultay karar almıştı. Bu hükümetten çekilme yetkisini de istiyorum demiştim. Ona rağmen başbakan ile konuşma yaptık. Hükümete devam edelim dedi. Kendisine bunun olamayacağımı anlattım. Dedim ki Türkiye kuşatma altındadır. Susurluk olayından önce. Develt kuşatma altındadır. Bunun sorumluluğunu almam dedim. Kuşatılmış bir iktidardır dedim. Derin yapı."

        "Sayın Bahçeli'yi ziyaret ettim. Orada hiçbir olumsuzluk almadım. Anlayışımı niyetimi söyledim. Dediğim gibi MHP'nin Gerup Başkanvekili tamam diye haber gönderdi. Biz darbeye giden sürecin tehlikelerinde AKP'den farklı olarak bilincindeydik. Belki yaşanan acıların önemli bir kısmı yaşanmazdı. Tedbirler alınabilirdi. Ülke içinde bir kuşatma olduğunun herkes farkındaydı. Uzlaşma seçimden sonra yaşansaydı bambaşka bir noktada olurduk. Türkiye'nin uzlaşmaya ihtiyacı var. Bir nihai çatışmayı öngören meydan okuyan, kimseye bir şey koklatmam anlayışı içinde. MHP ile beraber yürüyorlar. Türkiye'nin yumuşamaya ihtiyacı var. Kendimize tanıdığımız yanılma payını vatandaşlara da tanımamız lazım. Ahmet Şık nedir bırakın eleştirsin. Bir zamanlar eski devlet zihniyetine yönelik olarak söylenirdi. Bırakın işin yanlış olduğunu söylesinler. Uzlaşma olmadığı için böyle söyleniyor. Önerilen anayasa paketi Türkiye'yi daha da kutuplaştıracak."

        NASIL BİR STRATEJİ İZLEYECEKLER?

        "Milletvekillerinin sağduyusuna hitap edeceğim. Onların da aynı zeka, sorumluluk anlayışı içinde olduğunu kabul ederek bir köprü kurmaya çalışacağım. İki platform var. Parlamento ve millet platformu. Buna Türkiye'nin değil Tayyip Bey'in ihtiyacı olduğu kanısındayım. İnanıyorum bunu gören pek çok milletvkili vardır. Bunun gereğini yapacaklar mı yapmayacaklar mı?"

        "Hep demokrasi hak, özgürlükler dedik şimdi tek parti, tek kişi tek adama doğru gidiyoruz bu yanlış. Buna destek olmazsan seçim yapılır. Bakın getirilen pakette seçimlerin 3 Kasım 2019'da yapılacağı yazılı. Bu olmazsa seçim olur duygusu var. Eğer böyle bir kaygı varsa ben bunu yakıştıramıyorum. Türkiye için insanlar şehit oluyor. Aileleri bununla iftihar ediyor. Kardeşleri ben geliyorum diyor. Eğer birileri bu olmazsa seçim çıkar kaygısıı ile ülkenin aleyhine olduğunu bile bile bunu içlerine sindiriyorlarsa yazıklar olsun. Bu olmaz. Ne farkeder denecek bir konu değil bu. Yüzyıla ihanet ediyoruz ya. Böyle bir şey olmaz. Bu oylamaya girer ve reddedilirse yeni bir ufuk açılır. Her alanda olumlu gelişmeleri getirir. Piyasa bile olumlu etkilenir. Türkiye'de yetti artık denebiliyorsa bunun ortaya çıktığı anda bütün senaryo bu kurgu birden bire ortaya çıkar. "

        "Türkiye'de cesaretli bir duruşa ihtiyaç var. Kasımdan bu yana 1 yıl geçti. Şimdi herkes her şeyi yeniden değerlendiriyor. Senaryolara kolayca inanmak mümkün değil. Kimse hiçbir zaman her şey benim elimin altında öyle bir şey yok. Niye bunu aylarca konuşmuyoruz. Halkın, meclisin bilgilenmesini istemiyoruz. Bu tezgahlar niye? Yani bu muhalefet Türkiye'de hiçbir konuda bu konuda haklı olduğu kadar haklı değil."

        "CHP'NİN İLKELERİ TÜRKİYE'NİN ÇIKIŞ YOLUDUR"

        "Bizim modernleşme projemiz ve bundan sonrası için öngördüklerimiz Türkiye için en doğru olmaya devam ediyor. Şimdi bu politikalar terör, FETÖ, Suriye, eğitim, laiklik kimseye yaşam dayatmadan herkesin yaşamına en büyük saygıyı göstermek dinin bir takım şekillerde kullanılmasına izin verilmeyen bir anlayışın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Bizim sıkıntımız doğru politikalarımızı sanki bu politikalara sahip değilimişiz gibi resmedilmesine izin verdik. CHP'nin ilkeleri Türkiye'nin çıkış yoludur."

        "BU PAKET BİR MEDENİYET TERCİHİDİR"

        "Geçmişi yeniden inşa ederek daha iyi bir gelecek kurgulamaya çalışmak boş bir çabadır. O dönemle ilgili eleştiriler yapılabilir ancak bunlardan bir şey çıkmaz. Bu anayasa paketi bizi yanlış bir geleceğe doğru itiyor. Bu paket sadece bir hukuk metni değildir, ülkenin yönetim biçimi ile ilgili bir konu değilidr. Bu paket bir medeniyet tercihidir. Nedir o medeniyet? Bizim çağdaş dünyanın demokrasi dünyasının değerleriyle berasber onlarla iç içe yaşamayı başarıp başamayacağımızın tercihir. Bu paket uygulanırsa Türkiye bir ülke olmanın ötesinde bir kişinin simgelediği ülke olmaya başlar. Bu tercihten otoriter bir yönetim çıkar. Millet değil bir kişi egemenliği çıkar.

        "EĞER BİR VEKİL LİDERİM İSTEDİ DİYE OY VERİRSE BU MECLİSİ MAHFEDER"

        "Bütün gücümüzle bu vahim tabloya Türkiye'nin dikkatini çekmeliyiz. Görevimiz bu. 100 yıl boşuna yaşamadık. Mustafa Kemal boşuna gelmedi. Boş kağıdı imzalayacağım diyen bir vekil varsa eğer ki olmaması gerektiğini düşüniyorum bunun okyanus ötesindeki liderimi dinlerim giderim meclisi bombalarım demekten ne farkı vardır? Bu aklı kiraya vermektir. Ne oldu o gece? Bir talimatla Meclisi bombaladı. Eğer bir milletvekili liderim istedi diye gidip oy verirse bu meclisi mahfeder."

        "Bu durumun ekonomiye de ciddi zararları olur. Bakın neleri konuşuyoruz? Yıılar önce Avrua ülkesi olacağız diye yola çıktılar. Şimdi ne oldu?"

        FETÖ İLE MÜCADELE

        "Bu yaşananla ilgili aydınlatılması gereken çok şey var. Konunun aydınlığa kavuşturulması konusunda niçin iktidar ve muhalfet aynı yerde olmasın. Dinlenmesi gereken inanlar var. Yok işte yazılı soru yok bilmem ne... Yani buhıoş değil. Bu konularda açık olmamız lazım. İfadeler ortaya çıktıkça şuana kadar sunulan tablonun sorgulanmas da zorunlu olacak. Bir acı olay yaşandı bu açıktır. 248 şehidimiz var. Bu görmezlikten gelinecek bir tablo değil. ancak bunun arkasında ne var? Bir yönlendirme mi var?"

        "Konunun yeterince aydınlatılmadığı çok açık. Cumhurbaşkanı çok aydınlatma niyetindeyse MİT Müsteşarı gelsin Komisyon'a. Şu bir gerçek; olayın bizahati kendisinin nasıl ortaya çıktığı henüz aydınlatılmış değildir. Büyük bir toplumsal bedel ödeniyor. Bunun gerçekten doğru ödenip ödenmediği hakkında drin kuşkular var. Bir olayın çözülmesi lazım. yapılması gereken işler var. Bunların bir kısmı yapılmıyor. Bir kısmı yapılamıyor."

        "FETÖ ile hiç doğrudan temasım olmadı. Doğrudan bir gözlemim olmadı. Ama ben görevdeyken de ondan sonra da özellikler Ergenekon ve Balyoz sürecinde bir cemaatin anlaşılablilr faaliyetlerinin çok ötesinde doğrudan siyasete yön vermeyi öngören bir durumun içinde oldukları görüldü. Ancak bunlar bunu tek başlarına yapmadılar. Balyoz Ergenkon süreci başladıktan sonra başka bir yön aldı. Bunlar elbette içindedir ancak onları organize eden siyasettir. Bunlar üzerinde durulması gereken çok önemli konulardır. Savcı arandı. Savcı aranır mı? Bir sürü savcı var memlekette. Bunun siyasi talimatı nerden? Bunlara yön gösteren kim? O savcıya bunu yap diyen kim? Savcı ile iş birliği içine giren kim? Bugün tutuklu olan insalar var. Onlar özgürce bir konuşsalarda duysak. Bu olaylar aydınlığa kavuşturulması gereken çok önemli konular."

        "Bu işin siyasi ayağı ortada yok. Niye yok? Yargı, asker, emniyet, üniversite ayağı var. Her ayak var da siyaset ayağı yok. Falan tarihten itibaren... Sen ne hakla buna falan tarihten itibaren diyorsun? Olabildiğince sosyal duyarlılıkları gözeterek bunu yapmak lazım. İntikamcı hesap görmeye yönelik suçlamalar yapılmaması lazım. Bir sürü insan gözaltında. Kimisi yazar kimisi şair... Bunlarla ne işin var? Çünkü bir kısım insanlar bu samimi bir iş diye girmiştir. Bütün bunları dikkate alarak entegre bir şekilde mücadeleyi götürmek lazım. Söyleyeceğim şu; kimseyi FETÖ ile işbirliği yaptı diye hesap sormamazlık yapmamamız lazım bunu anlıyorum. Ama kimseyi de bir devlet büyüğünün yakınıdır akrabasıdır diye korumamak lazım."

        FETÖ'DEN SONRA YAPILAN KADROLAŞMA

        "Peşin bir hükümle bir niteleme yapmak doğu olmayabilir. Bu konuda yaptığım bir gözlemim yok. Önemli olan hakkaniyet meselesini ayakta tutmamız. Asıl önemli olan bulunduğu yerin hakkını verecekse ve oraya bir projenin parçası olarak gelmiyorsa dikkat edilmesi gereken nokta bu. İnşallah başka bir yanlış yapılmıyprdur. öyle olmasını diliyorum. Kadrolaşma doğru yapılmalı. Türkiye kadrolarını doğru yetiştirmeli asıl nokta bu. yetiştirilen çocuğa sorumluluk duygusunu vermeliyiz. Bu hepimizin ortak görevi. Kurda kuşa kaptırıyoruz çocuklarımzı. Bu konudaki sivil toplum kuruluşları. Hepimiz çocuklarımızı bunların elinden kurtarmalıyız"

        "Ben ihtiyacın altını çiziyorum. Siyaset ayağı ortaya çıkmalıdır. Kim bu konuda bir suçlama konusuysa doğru bir şekilde gereği yapılmalı. CHP'nin kim olursa olsun bu konunun ortaya çıkmasında hiçbir sakıncası yoktur. Bundan memnuniyet duyarız. ama bu konjda sistematik bir uzak durmayı seziyor kamuoyu"

        KARLOV SUİKASTİ

        "Bir polis memurunun bir emniyet görevlisinin böyle bir rol oynayacak kişinin yıllardır çevik kuvvet biriminde bulunuyor olması sorgulanacak bir şey. İlk reaksiyonum "Eyvah Türkiye'de suaikastler dönemi mi başlıyor?" oldu. Türkiye'de bir takım şebekeler bir takım organizasyonlar hedeflerine gitmek için suikastler yapabiliyor gibi bir durum çıktı ortaya."

        TERÖRLE MÜCADELE

        "Türkiye terör belasıyla karşı karşıya. Terörü etkisizleştirmemiz lazım. Geriye bıraktığımız dönemde PKK çok büyük acılar yaşattı Türkiye'ye. Bu PKK olayını izole etmemiz etkisizleştirmemiz lazım. Bu son dönemde yaşadığımız olaylar iki gerçeği ortaya koydu. Bir, bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla götürmemiz lazım. İki, Kürt kökenli vatandaşalarımız PKK gerçeğiyle yüzyüze geldi. Çok önemli bir gelişme yaşanıyor. Dıyarbakır'da Hakkari'de muazzam yürüyüşler yapıldı. Bunu geliştirmemiz lazım. Kimseyi silip atmayalım. Yanlış istikamete sürüklenmeyeceğiz. Türkiye'yi bir Suriye bir Irak yapmak isteyenlere izin vermeyelim."

        SURİYE'DE ATEŞKES

        "Bu çok geç kalınmış bir olay. Maalesef Halep perişan olduktan sonra yüz binlerce insan yerinde koptuktan sonra olmuş bir iş. Bugün hepbirlikte memnuniyetle aldık haberleri. Ataşkesi işletmek lazım. Sonrasında siyasi çözüm gelmeli. Fırat Kalkanı operasyonu başlangıcında üşke gübvenliği için mutlak zorunlu bir operasyon. En hassas noktadayız burada. Giderek işler sıkışıyor. Sayın Cumhurbaşkanı şikayetlerini daha yüksek sesle söylemeye başladı. Ama anlaşılıyor ki orada beklentilerimiz tam karşılanmış değil ve biz ordayız askerimiz orada. Bu konuyu askeri gücün ötesinde çözmeye ihtiyacımız var. Diplomatik yollardan askerimizin güvenliğini sağlamalıyız. Bir ülkenin kendi güvenliğini kendi sınırları dışında kendi askeriyle sağlamak zorunda kalması çok vahim bur durumdur."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ