Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Neden MHP'ye oy verdim?

        Erkin Koray neden MHP'ye oy verdiğiyle ilgili "Yaptıysak vardır bir bildiğimiz, yoksa ben ne sağcıyım ne de solcu" dedi.

        Erkin Koray, Harbiye Açıkhava'da sahnedeki 50. yılını kutladı. 'Erkin baba'nın uzun süre neden MHP'ye oy verdiğini anlattığı gecede eski arkadaşlarının yanı sıra Özlem Tekin ve Duman da sahnedeydi

        "Bugün çok az ve öz burdayız, bu sürede en güzel programı yapmaya kararlıyız. Öyle olduğu için rüzgâr gibi gelip geçeceğiz. Alkış yok, hiçbir şey yok, program non stop devam ediyor, sağolun..." Konserin açılış şarkısı, 'Goca Dünya'yı çaldıktan sonra bunları söylüyor Erkin Koray. Ve gerçekten de dediğini yapıyor, konser bitene dek de tek laf etmiyor bir daha.

        Evvelki gece Harbiye Açıkhava'daki Erkin Koray'ın 50. Yılı konserinde olmuyor bu dediğimiz. 1974'te Nazilli'deki konserin kaydında duyuyoruz. (İnternette 'Erkin Koray, Nazilli' sözcükleriyle arayınız.)

        33 yıl sonra sahnelere ilk çıkışının üzerinden 50 yıl geçmesi şerefine verilen konserde ise epey konuşuyor Koray. Konserin başında neredeyse dört beş şarkı çalınabilecek kadar uzun bir süreyi, son seçimlerde neden MHP'ye oy verdiğini açıklamaya ayırıyor meselâ. Bunu da gençlerden izin isteyerek 'kendi devrelerine' yönelik yaptığını söylüyor. "Yaptıysak vardır bir bildiğimiz, yoksa ben ne sağcıyım ne de solcuyum" diyor ardından da.

        Doğrudur, 70'lerde Hey dergisinin 'Barış Manço sağda, Cem Karaca solda, siz ne taraftasınız?' sorusuna eliyle gökyüzünü gösterip 'Ben yukardayım' demişliği de var. Yukarılardan aşağı inip sıradan fanilerin kısır politik tartışmasında saf tutmaya karar verdiğine göre bir bildiği vardır muhakkak. Ancak 'baba'sının söylediklerini saygı kabilinden sözünü kesmeden dinlemesi, insanın onu onayladığı mânâsına gelmez.

        Uzatmadan konsere geçersek şayet: Beklentileri yüksek bir konserdi. Çünkü basına sızan bilgilere göre bir zamanların hızlı grubu Yeraltı Dörtlüsü elemanları başta olmak üzere günümüzün isimleri de sahneye geleceklerdi. Bu gruptan Ataman Hakman sahnedeydi, Aydın Şencan yoktu ama Cahit Kukul da vardı. Bastaysa eskilerden Ahmet Güvenç. Ancak gecenin en büyük sürprizi, Vedat Yıldırımbora'nın sahneye gelmesiydi. Arabeskin Orhan Gencebay ve Özer Şenay'la birlikte kurucusu olan bu müzik adamıyla Koray, daha 70'lerin başında birlikte sahne almışlar (bugün İstanbul'da Peyote barda yeni bir tarz icat ettiklerini sanan genç gruplardan yıllar önce 'saykodelik arabesk' tarzında müzik yapmışlardı).

        Ve elbette birlikte 'Yağmur' gibi Türkçe popüler müziğin en iyi şarkılarından birini de çaldılar, yıllar önce olduğu gibi. Ancak konseri izleyen Naim Dilmener'in işaret ettiği üzere, 'Yağmur'un bir Vedat Yıldırımbora eseri olduğu belirtilmedi, tabii 'Arapsaçı'nın Özer Şenay'a 'Yalnızlar Rıhtımı'nın Kemal İnci'ye ait olduğu da...

        Konserin kopuş noktasıysa, Koray'ın tek başına orgun başına geçip bu Japon aletiyle yeryüzünde kendisinden başka kimsenin yapamayacağını söyledi şovuna geçmesiyle oldu. İzleyicinin büyük bir kısmı sıkılıp gitmeyi tercih etti. Koray da bu arada kalipso'dan kasap havasına, oradan rock'n roll'a, arada klasik Türk müziğine uğrayarak 'avangard' bir performans sergiledi ki; işin müzikal yönü bizi aşar ama, yeryüzünde bütün bunları arka arkaya dizebilecek bir repertuar zenginliği elbette kimsede olmaz.

        Bütün bu farklı tarzlara tepeden bakmadan, doğallık içinde yaklaşabildiği ve iç içe geçirebildiği için zaten o 50 yıllık kariyer var. Üstelik yıllarca 'Aman o arabesk çalıyor' snopluğuna da göğüs germeyi de başararak. Erkin Koray'ın ülke müziğine en büyük katkısı da bu zaten, yıllar sonra gençlik onun zamanında girdiği hattan yürünebileceğini fark etmiş durumda bugün.

        Özlem Tekin ve Duman'ın da sahneye çıktığı konserin son bölümünde iki darbuka takviyesiyle 'Esterabim' ve 'Fesuphanallah' ile oryantal rock neymiş gösterildi, ardından yoğun alkış altında gelinen biste de 'Şaşkın' dendi...

        İnsan hayıflanmadan edemiyor tabii, o 50 yıllık kariyerin ilk günlerinden, görüntüden geçtik konserlerde ses kaydı yapmanın birilerince akıl edilememiş olması ne acı. Ve tabii, "Saçımız uzun diye başımıza neler geldi" derken, 'İyi de size o yüzden saldıranlar, şimdi parlak çocuklar diye reklamını yaptığınız tosunların abileriydi' diyememiş olmamız da.

        Son olarak yanımızda oturan, uzun saçlı eski 'Erkinist'lerden bir beyefendinin konser hakkında söylediklerini yorumsuz olarak verelim: "Türkiye'nin ta kendisi gibi bir adam bu!.."

        RADİKAL

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ