Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem GENELKURMAY BAŞKANI'NA YARGI KAPISI AÇILIYOR

        Prof. Ergun Özbudun başkanlığındaki hukukçuların hazırladığı ve AK Parti’nin üzerinde çalıştığı ‘sivil anayasa’ taslağı henüz açıklanmadı. Ancak basında yeni anayasaya ilişkin çeşitli haberlerin çıkması üzerine Prof. Özbudun taslaktaki önemli düzenlemeleri açıklamaya başladı.

        SABAH Gazetesi’nde Nur Batur’un sorularını yanıtlayan Prof. Özbudun, Anayasa’nın 6. maddesindeki yetkili organları değiştirip “yasama, yürütme ve yargı” dendiğini belirtti, nedenini “Bütün bürokratik kurumların egemenliğin kullanılmasında pay sahibi olması zaten mantıksızdır” diye açıkladı. Batur’un soruları ve Özbudun’un yanıtları şöyle:

        Bu, TSK’nın anayasadan aldığı yetkileri kısıtlamıyor mu?

        O da tamamen yersiz. Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi silahlı kuvvetler yürütme organının bir parçasıdır.

        Bu değişiklikle müdahale imkânı tümüyle ortadan mı kalkıyor?

        Hiçbir demokratik sistemde müdahale imkanı anayasa ve yasalar tarafından verilemez. Bugün de yoktur. Müdahale hukuk dışı bir olaydır.

        İlk kez “TBMM Başkanı ve Genelkurmay Başkanı yargılanır” maddesi koydunuz.

        Şu ana kadar bu makam sahiplerinin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı nerede yargılanabileceği hükmü yoktu. Cumhurbaşkanının dahi vatana ihanet halinde Yüce Divan tarafından yargılanabiliyor. Yargı yetkisinden bağışık olan hiçbir makam olamaz. Burada bu boşluk doldurulmuştur.

        YENİ BİR YÜCE DİVAN KURULACAK

        Yüce Divan’da mı yargılanabilecek?

        Evet. Ama yapısında da değişiklikler öngördük. Divan görevini Anayasa Mahkemesi yapıyordu. Ceza hukuku ve hâkimliği tecrübesi olmayan bir mercinin Divan görevini yapmasında sakıncalar vardı. Bunun için üyelerinin bir kısmı Anayasa Mahkemesi’nden, bir kısmı Yargıtay ceza daireleri başkanlarından oluşan yeni bir Divan öngördük.

        Örneğin Alman Anayasası’nda da Genelkurmay Başkanı’na atıf var mı?

        Bir hukuk devletinde yargılanamayacak kimse olamaz. Monarşiler hariç yargılanamayacak bir makam olamaz.

        Özel olarak anayasada Genelkurmay Başkanı’nın vurgulanması farklı bir anlam taşımaz mı?

        Hayır.

        Komutanlar yargılanıyor, anayasa Genelkurmay Başkanı’nın yargılanmasını engelliyor mu?

        Evet. Komutanlar yargılanıyor ama Genelkurmay Başkanı’na atıf yok. Belirsizlik mevcuttu, kaldırılmıştır.

        ÜNİVERSİTEDE TÜRBAN YASAĞI KALKIYOR

        Üniversitelerde türban yasağı kalkıyor mu?

        Evet. Üniversitede böyle bir yasak olmamalıdır. Sadece üniversitelerde. İlk ve ortaöğretim kurumlarında, kamu yönetiminde değil. Ama üniversitelerde böyle bir yasaklamanın olmaması gerektiği kanısındayız.

        Peki Anayasa Mahkemesi’nin türban yasağına ilişkin kararları geçersiz mi olacak?

        Tabii ki yeni bir anayasa hükmü olduğu takdirde, bu kararlar geçersiz olacaktır. Çünkü onlar bundan önceki anayasaya dayanarak verilmiş kararlardır.

        AİHM Leyla Şahin’in başvurusunu reddetmişti.

        O davada AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararının anlamı Türkiye’de yanlış yansıtılıyor. Mahkeme bu yasağın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığı sonucuna varmıştır. Ama sözleşmeye aykırı olmaması başka şeydir, böyle bir yasağın uygulanması gerektiğini belirtmek başka şeydir. AİHM kararı hiçbir engel teşkil etmez. Mahkemenin vurguladığı, üye devletlerin bu konuda geniş bir takdir yetkisine sahip olduğudur. TC takdir yetkisini şu ya da bu yönde kullanmakta serbesttir. Zaten Fransa dahil Avrupa Konseyi ülkelerinin hiçbirinde üniversite düzeyinde böyle bir kılık kıyafet yasağı yoktur.

        AİHM’nin farklı bir yorumu ortaya çıkabilir mi?

        Sözleşme Türk Anayasası’nın üstünde. Ama iki şeyi ayırt etmek lazım. Mahkeme “Evet isterseniz bu yasağı koyabilirsiniz” diyor ama “Bu yasağı kaldıramazsınız” diye bir şey söylemiyor. Zaten söyleyemez de. Onun yetkisinde değil. Üye devletlerin takdirindedir.

        EĞİTİM YİNE TÜRKÇE OLACAK

        Kürtçe eğitimi serbest bırakan yeni bir madde var mı?

        Anayasada eğitim dilinin Türkçe olduğu belirtiliyor. Ama onun dışında hangi esaslara göre eğitim ve öğretimde kullanılabileceğini bir kanun konusu haline getiriyor. Dolayısıyla kanun koyucu isterse hangi şartlar altında Türkçeden başka dillerin de elbette yardımcı veya seçmeli dil olarak kullanılabileceğine karar verebilir. Onun dışında Türkçeden başka herhangi bir dille ilişkili açık bir hüküm yok.

        Güneydoğu’da yazışmaların Kürtçe olması gibi bir yol açılacak mı?

        Hayır, resmi dilin Türkçe olduğu hükmü elbette muhafaza ediliyor. Dolayısıyla hiçbir yazışmanın Türkçeden başka dille yapılması mümkün değil.

        Federasyon anlayışından söz ediliyor.

        “Yerel yönetimlere vergi toplama yetkisi verilecek” deniyor. Bugün emlak vergisini, çöp vergisini nereye ödüyorsunuz. Buna cevap vermeye dahi değer bulmuyorum. Hayatta böyle saçmalık görmedim. Bunlar federasyonun F’sini bilmeyen insanlar.

        TÜRKLÜK TANIMI 1924 ANAYASASINA UYGUN

        Türklük tanımını nasıl yapıyorsunuz?

        Anayasada “TC’ye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesi var. Oysa Türklük hem bir üst siyasi kimlik hem de belli bir etnik köken olarak yorumlanabilir. İki anlamı da vardır. Dolayısıyla, Türk etnik kökeninden gelmeyen TC vatandaşları bakımından bu tanımın incitici bir yönü olduğu düşünülebilir. Biz burada birkaç alternatif tanım önerdik. Hepsinde bu etnisite çağrışımını ortadan kaldırmayı hedefledik. Bu önerilerden biri de tam anlamıyla Atatürk Anayasası diyebileceğimiz 1924 Anayasası’ndaki tanımdır. “TC’ye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese, din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk denir” diye aldık.

        AYNI LAİKLİK ANLAYIŞI SÜRÜYOR

        Laikliğin içi boşaldı mı?

        Hayır. Değişiklikler içini boşaltıcı ve kemirici nitelikte değil, daha güçlendirici niteliktedir.

        Yeni bir laiklik tanımı mı var?

        Hayır. Aynı laiklik anlayışı sürüyor. Laiklik bir yönüyle devlet yönetiminin din kurallarına bağlanmamasıdır. Taslakta mevcut. Bir yönüyle de herkes için eşit din ve vicdan hürriyeti demek.

        Ilımlı demokratik İslam Anayasası olacağı iddiaları var.

        Bunu söylemek kadar gerçeklere aykırı bir şey olamaz. Laikliğe bağlılığı 1982 Anayasası’ndan daha güçlüdür.

        Başlangıç bölümünde ne değişiklik yaptınız?

        Kısalttık, bir paragrafa indirdik.

        Anayasanın ilk 3 maddesinin değişmesinin teklif dahi edilemeyeceği 4. maddesinin yerini değiştirdiniz, neden?

        Anlamı ve içeriği değişmiyor. Bu, anayasanın değiştirilmesi usulüyle ilgili bir hükümdür. Dolayısıyla mantıken ait olduğu yere konulmuştur.

        4. maddede böyle bir vurgu yapılması önemli değil miydi?

        Hayır o vurgu aynen sürüyor.

        Ya rejim değişikliğine gidildiği iddiası?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ