Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Deniz Baykal iktidar olur mu?

        Türkiye onu çok uzun zamandır tanıyor aslında. Ama esas çıkışını 1997 yılında Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı iken yakaladı. Daha sonra ise CHP İstanbul İl Başkanı oldu. Geçtiğimiz yerel seçimlerde ise CHP'nin seçim çalışmalarını başarıyla yürüterek ismini bir kez daha duyurdu. Yaptığı 'kansız değişim' açıklamasıyla son günlerde yine gündeme oturan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, HABERTURK.COM'un sorularını yanıtladı.

        CHP'deki yeni değişimin kodlarını veren Tekin, Deniz Baykal'ın neden iktidara gelemediğini, bugün seçim olsa sonucun nasıl olacağını, Mustafa Sarıgül faktörünün CHP'yi etkileyip etkilemeyeceğini anlattı...

        BEGÜM ÇELİKKOL/ HABERTURK.COM

        Uzun zamandır "CHP değişim sürecinde" deniliyor. Siz de "22 Mayıs'tan sonra partide her şey değişecek" dediniz. Neler olacak 22 Mayıs ve sonrasında?

        Bizim tüzüğümüz değişti. Tüzüğümüz gereği örgütsel yapımız da değişiyor. Sayın Genel Başkanımız ve on dört tane Genel Başkan Yardımcısı olacak. Genel Başkan Yardımcıları'nın da yardımcıları olacak. Yani daha doğrusu artık bir takım oyunu olacak. On dört tane Genel Başkan Yardımcısı'nın ve partideki herkesin alanları olacak. Yani ekonomi hakkında herkes konuşmayacak, Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı konuşacak. Toplumsal olaylarla ve sendikalarla ilgili olarak bu konuyla ilgili Genel Başkan Yardımcısı konuşacak..

        Bir kategorilendirme olacak yani, değil mi?

        Evet... Mesela sağlık konularıyla ilgili olarak, bu konuyla alakadar arkadaşımız konuşacak. Sayın Genel Başkanımız bir teknik direktör gibi olacak. Bir takım oyunu olarak düşünün bunu. Örgütlerimizi denetleyeceğiz. Çünkü ciddi anlamda aksaklıklarımız ve eksikliklerimiz var. Bunların hepsi giderilecek. Bizim kastettiğimiz değişim bu. Yoksa Ali gitsin Veli gelsin diye bir şey olmayacak. Bu yöntemle 30 yıldır Türkiye değişmedi. O gitsin, bu gelsin derken Türkiye'nin sorunları aynen kaldı.

        Ne gibi sorunlar mesela?

        1983'ten beri herkes "Ben yolsuzluğu önleyeceğim" dedi. Ama herkes de geldi yolsuzluğun batağına girdi. 12 Eylül'den beri bütün siyasi partiler, "Bürokrasiyi engelleyeceğiz" dedi, herkes bürokrasinin batağına sürüklendi. Bunların hepsinin değişmesi lazım. Çağdaş bir Anayasa'nın olması lazım. CHP, çağdaş bir yapıyla, Türkiye'ye yakışır bir Anayasa ile öne çıkacaktır. Bu Anayasa içerisinde ciddi olarak değişmesi gereken noktalar var, mesela Belediyeler Yasası. Adana'yı gördünüz işte. Bunun sorumlusu MHP mi? Bunun sorumlusu iktidar. Bir Başbakan Sayıştay ile kavga eder mi? Sayıştay'ın görevi nedir? Belediyeleri, kamu kurumlarını denetlemektir. İktidar çıkıyor, "Denetleme" diyor. Ne yapacak peki? Böylece belediyelerde yolsuzluk olacak. Yolsuzlukların tek sorumlusu iktidardır, Başbakan'dır. Bunların olmaması için yasal bir değişiklik olması lazım. Neden Almanya'daki, Fransa'daki belediyelerde olmuyor da, Türkiye'deki belediyelerde oluyor.

        Yasal boşluktan ileri geliyor sanırım.

        Yasal boşluktan kaynaklanıyor tabii ki. Bu boşlukların giderilmesi lazım. Öyle bir yasa yapılırsa torpile ihtiyaç duyulmaz. Milletvekillerimiz, "Kapıma yüzlerce insan geliyor" diyor. Neden geliyorlar? Sen tıkadığın için onlar geliyorlar. Öyle hoşuna gidiyor, vatandaş gelsin, işadamı gelsin bayılıyorsun. Bizde sürekli Başbakan'a, Bakan'a gidiyorlar. Bunun önlenmesi lazım...

        Siz bu konuda aslında Türk siyaseti değişmeli demiştiniz...

        Elbette değişecek. Türk siyasetinin son 30 yıldır Türkiye'ye bıraktığı miras 200 milyar dolardır. Yolsuzluk var. Kim yapıyor bunu? 63 milyar dolar TMSF, tahsil edemediği parayı çöpe attı. Bunu alan sadece banka sahipleri midir? Nerede bu Başbakanlar, Bakanlar, Genel Kurul Üyeleri, Müdürleri? Hiç hesap sorulabildi mi? Bu para, kimlerin? Bu ülkede yaşayanların parası. Şimdi Başbakan, "Açılım, kaçılım" diyor ya. O açılım, kaçılımların sorunlarının çözülmesini sağlayabilecek bir miktardır bu. Romen vatandaşlarımızın nesini açıyorsunuz? Açıkta yatıyor onlar, çadırda. Daha bundan açığı var mı da açacaksın? Nesini açacaksın bunun? Yerinden, yurdundan sürgün edeceksin. Sonra döneceksin, bir araya geleceksin, yeşillik olsun diye açılım yapacaksın. Bırakın açılımı kardeşim. Aş, iş ve ekmek... Sayın Başbakan senin yapacağın açılım bu.

        CHP'NİN ÖNÜNDEKİ ENGEL NE?

        Peki, hep değişim deniyor ama bir türlü olmuyor. Şimdi yine değişim deniyor, bu zamana kadar CHP'nin önündeki engel neydi de değişim bir türlü olmadı?

        Aslında CHP her dönem değişti. Sadece değiştik algısını yaratamadık. Biraz sıkıntı bizde..

        Sıkıntı derken, eksikler mi?

        Evet, biraz eksiklerimiz var. Derdimizi anlatamadık. Zaman zaman baktığımda içim yanıyor. Bu ülkede siyaset yapan genel başkanlara baktığımda, sayın Genel Başkanımız siyaseten tartışılabilir. Hiç itiraz yok. Ama bu kadar temiz, bu kadar pırıl pırıl, dünya meselesini bilen, iç meseleleri bilen, Türkiye'nin sorunlarını bilen bir insan tartışılıyor; iki milyar dolar serveti olan bir Başbakan hiç tartışılmıyor. Şimdi ben CHP'li olsam sayın Baykal'dan kısa süre öncesinde, belediye başkanlığı döneminde iki milyar dolar serveti olsaydı ilk önce ben gidip hesap sorardım. "Sayın Baykal, sen sanayici misin, ihracatçı mısın, ithalatçı mısın, fabrikaların mı var da sen iki milyar dolar servet yaptın kendine?" derdim. Türkiye bunun hesabını sormayacak mı? Bu ülkede insanlar açlık, sefalet içinde boğuşurken bir ülkenin Başbakan'ının serveti nasıl böyle? Sayın Bülent Arınç, at yarışı spikeri gibi konuşuyorsun, şimdi çık ve sayın Başbakan'a bu servetin hesabını sor bakayım. Sormazlar, soramazlar..

        Neden peki?

        Çünkü siyasette suç ortaklığı oluşmuş. Kimse kimseye hesap soramıyor...

        SEÇİMDE NELER OLACAK?

        Sizin elinizde muhakkak ki anketler vardır. Bugün seçim olsa durum ne olur? Neler değişir? Bir de Mustafa Sarıgül faktörü de var..

        Bugün bir varoş mahallesindeydim. Bir gazeteci arkadaşımla birlikte gittim. Birkaç kapıya gittik. Sokaktaki insanlar, çocuklar kısacası herkes beni tanıdı. Bir kere çok mutlu oldum. Herkesin özlemi CHP'nin iktidar olmasıdır. Bunlar inanmışlar oy vermişler. "Din, iman dediler biz inandık. Ne bileyim ki kendilerine han hamam yapacaklarını?" dediler. Sayın Başbakan ve kadrosu mücahit diye siyasette yola çıktılar. Sonra müşahitlik görevi aldılar. Şimdi hepsi müteahhit oldu. Siyasetçi siyasette rant edebilir mi? Türkiye'de ne zaman ki siyasetçi rant için değil, hizmet için alanda olursa Türkiye'de sorunlar çözülür. İstanbul'da yapılan kamuoyu yoklamasında, üç tane yapıldı. Ayrıca sadece kamuoyu yoklaması değil, ben 25 yıldır siyasette olan bir insanım, Hangi alana gitsem, ne kadar oy alacağımızı tahmin ederim. Sekiz ay önce, hangi belediyeleri alacağımızı ben söylemiştim. İnsanlar mevcut iktidardan vazgeçmişse, sen iktidar olacaksın demektir. Bu da CHP İstanbul'da şu anda birinci parti. Türkiye'de de birinci parti olacaktır. Bunu yapmak için de her türlü çabayı göstereceğiz.

        Yerel seçimlerde de İstanbul için CHP birinci deniyordu ama, AK Parti çıktı..

        Biliyorsunuz elektrikler kesildi, benzeri olaylar yaşandı. Türkiye'de her şeye alışmıştık. Yolsuzluklar, çalmalar, çırpmalar oldu. Ama oy çalmak.. Ne vicdansızlıktır bu? 90 yaşında annem oy vermiş. Onun oyunu çalmak kadar rezilce bir şey olabilir mi? Ne yazık ki bu manzara yaşanıyor ve YSK hala bir önlem alabilmiş değil. Seçim bitiyor, bizde alışılmış bir şeydir üzerini kapatırız. Seçim sisteminin de derhal değişmesi lazım. Minicik bir zarf var, Karadeniz pidesi gibi bir oy pusulası var, ilgili ilgisiz partiler. Böyle bir şey olabilir mi? 1,5 milyon insanın oyu iptal edildi..

        ABBAS YOLCU

        Bir de yeni bir Yasa Teklifi gelmiş. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek'in sunduğu bir şey. Seçim sandıkları şeffaf olacakmış. Bir de SMS ile e-mail yoluyla propoganda yapılabilecekmiş. Bunun yapılması partilere avantaj mı dezavantaj mı sağlar? Vatandaşın tepkisi nasıl olur?

        Seçim sandıkları şeffaf olsun ama Türkiye'de hangi şey şeffaf ki sandıklar şeffaf olsun? İzliyorum, sayın Bülent Arınç ve sayın Hüseyin Çelik ne zaman ekrana çıksa ya da sayın Başbakan ne zaman çıksa televizyonlar esas duruşta bekliyor. Onlara tüm televizyonlar canlı yayın yapıyorsa aynı koşullarda muhalefet partisi ve ana muhalefet partisi sözcülerine de bir şeyler yapılması lazım. Muhalefete de tüm televizyonlar hazır olmalıdır. Çok büyük bir günah işliyorlar. RTÜK'ü de uyarıyorum. Görevlerini yapsınlar. Bütün olanaklar onların ellerinde. Bütün kamu imkanlarını kendileri kullanıyor. Mesela üst geçitler onların mı? Değil. Neden hep onlar kullanıyorlar. Haksız rekabet olur. Bu vicdan mı, ayıp değil mi? Bu kullanılanlar hepimizin. Aynı koşullarda muhalefete de kullandırmaları lazım ki rekabet olsun ortada. Onlar bu konuda da ne yaparlarsa yapsınlar, propogandayı o yolla da yapsınlar, bu vatandaş yemeyecek. Abbas yolcu, Allah yollarını açık etsin..

        Yani AK Parti genel seçimlerde gidici mi?

        Evet gidiyorlar.

        MUSTAFA SARIGÜL FAKTÖRÜ

        Peki gelelim Mustafa Sarıgül'e... Herkes, "CHP'nin oyları bölünecek, CHP yine iktidar olamaz" diyor. Ne dersiniz, gerçekten de Sarıgül, CHP'ye engel olur mu?

        Öyle bir şey olmaz. Mustafa Bey'in bir kere partisi yok. Bir partileşsin, bakalım parti ne diyor? Bir partinin iddiası olur, iddiaları var mıdır? Nedir kardeşim? Bir parti neye göre kurulur? Mevcut iktidar kötü giderse kurulur. Mevcut iktidarla ilgili ne söylüyorlar? Beş yıldır bu hareket var. Bu beş yıl içinde sayın Başbakan ile ilgili, AK Parti ile ilgili söylenebilmiş bir kelime var mı? O gitsin de ben geleyim. Allah Allah, niye gitsin? Sarıgül'ü çok ciddiye almıyorum.

        Gülin Yıldırımkaya Bloomberg HT'de yaptığı HT Gündem programında Sarıgül'ü konuk etti. Sarıgül de sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na partilerine gelmesi konusunda bir çağrıda bulundu. Sayın Kılıçdaroğlu da "Bizim yerimiz bellidir. Rüzgarın estiği yöne gitmeyiz" dedi. Sarıgül'ün bu çağrısını ve Kılıçdaroğlu'nun sözlerini nasıl yorumlarsınız?

        Çok ciddiye almıyorum bunu da. CHP'de sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere herkes yerinden çok da memnun. Kendisi de CHP'nin iktidar olması için her türlü mücadeleyi veriyor. Ben sayın Sarıgül'e buradan çağrı yapmak istiyorum. CHP'yle uğraşmayı artık bıraksın. Eğer, sorunu CHP ise sayın Fatih Altaylı bizi çağırsın. Karşılıklı sorunlarımızı ekranda anlatırız. Ama "Hayır ben iktidar olacağım" diyorsa onun vuracağı yer AK Parti'dir. Azerilerin çok güzel bir deyimi vardır: "Körpoğlunun vuramayacağı yer belli elini yeke taşa atıyor"

        DENİZ BAYKAL İKTİDAR OLUR MU?

        Kamuoyunda bir efsane var Gürsel Bey.. "Deniz Baykal asla iktidar olamaz" diyorlar. Hatta bir de işin de dalgasını geçiyorlar.. Ne diyorsunuz bunlara?

        Çok haklı sebepleri var. Medyamız, öyle bir algı yarattı ki. Yolsuzluklarla mücadele etmek kolay değildir. Bu takım işidir. Takım işi olduğu için de karşısında mücadele etmek zorlaşır. İlk kez 1995 yılında sayın Baykal, "Devlet kuşatılmış, çeteler var" dedi. Kim diyebildi bunu? Bir dönem bakkal açılır gibi bankalar açılıyordu. Her yerde. Hiçbirimiz bilmiyordu, ekonomi gelişiyor diye bilirdik. Sonra bankalar battı, 70 milyar dolar gitti. Bu paralar bizim paralarımızdı dedik. Bunu da ilk söyleyen sayın Baykal'dı. "Bakkal açar gibi banka açamazsınız, ülkeyi batırırsınız" dedi. Kim haklı çıktı? O dönemki kampanyalar bu hale getirdi. Koskoca Amerika'ya baş kaldırıyorsunuz. Karşınızda ciddi kampanyalar açıldı. Baykal'ın kızı hakkında söylentiler çıktı. Bu olaylar sonrasında hakkınızda tabii ki belli algılar oluşur.

        Yanlış anlaşılmalar yüzünden mi yani?

        Ya, Köroğlu hikayesi gibi. Zaman zaman öyle algılarla ben de karşılaşıyorum. Vatandaşa gidiyorum, "Neden Deniz Baykal Başbakan olmasın?" Niçinini bilmiyor. Köroğlu çeşme başına gidiyor. Su içecek, kadınlar da sohbet ediyor. Bir tanesi de küfür ediyor. Köroğlu şaşırıyor. Ve diyor, "Teyze Köroğlu'nu tanıyor musun?", "Yok, tanımam" diyor. Köroğlu da "Ya neden küfür ettin o zaman" diyor. Teyze de yanıtlıyor, "Köyde herkes küfür ediyor". Baykal'ın durumu bu. Bilen, bilmeyen herkes konuşuyor.

        "BAYKAL HERKESİN İSTEDİĞİ LİDER"

        Aslında Sayın Baykal herkesin istediği lider mi?

        Sıradan bir yurttaşa "Nasıl bir lider istiyorsunuz?" diye sorduğunuzda dürüst olsun, bilgi birikimi, devlet tecrübesi olsun, güvenilir, deneyimli olsun. Bunları söylüyor. Bunların hepsi sayın Baykal'da mevcut. Herkes onun gibi bir lider istiyor. Biraz da bizden kaynaklandı onun iktidar olamaması. Kendi liderimizi en çok biz tartıştırdık.

        Bir de genelde "Sayın Baykal taşın altına elini koymuyor, bir olay olduğunda kenara çekiliyor" diyenler de var..

        Ama televizyoncular canlı yayında esas duruşta olursa, at yarışı spikeri bakanınız olursa, o da çıkar milletin gözünün içine baka baka yalan söyler. Diyor ki Başbakan "CHP ne yaptı?" Sayın Başbakan Allah'tan kork. 33 yıldır CHP iktidar değil. Neredeyse yarım asır. Bu yıllar içinde, 20 yıl sen baştasın. Bakanlarına bak. 80'den beri varlar, ama sorsanız hepsi mağdur. Allah aşkına bu nasıl mağduriyettir? Karakol yüzü görmediniz. Biz darbeci olduk. Biz iktidar olmadık ki bir şeyler yapalım. Biz iktidar olduğumuz dönemde yaptıklarımızı sata sata bitiremediniz. Çivi çakmadılar.

        "ODACI DA OLURUM"

        Sizin için de ilginç yorumlar geliyor. "Gürsel Tekin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşit kulvarlarda yarışabilir" diyorlar.

        Ben şu anda görevimden çok memnunum. Çok önemli bir görevdeyim. İstanbul İl Başkanı'yım. Hiçbir partide il başkanlığının önemi olmayabilir. Ama CHP'de İstanbul İl Başkanı olmanın büyük bir erdemi, onuru var. O onuru, o erdemi yaşattılar bana. Başta Genel Başkan'ım ve örgütüme şükran borçluyum. Ben tek başıma bir şey değilim. Ben ekibimle, gençlerle, kadınlarla bir çığır açtım. İstanbul'daki bu çalışma anlayışımızı Türkiye'nin her yerine yayacağız. CHP'nin iktidar olması için, odacılık ihtiyacı varsa odacı olmaya razıyım.

        Bir de sizi Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte çok farklı görüyorlar. Nasıl derler? İki özgür ruhlu savaşçı gibi. İkisi bir olup CHP'de bir isyan hareketi başlatacak diyorlar. Ne dersiniz bu yorumlara?

        Büyük haksızlık yapılıyor. Sadece ben ve Sayın Kılıçdaroğlu değil, çok değerli arkadaşlarımız var.

        Ama seçim döneminde yapılan çalışmalar nedeniyle böyle şeyler konuşuluyor..

        Çok çalıştık. Hep alandaydık, sokaklardaydık. Sorunlarla ilgilendik. Bir ay daha zaman olsaydı, seçimi alıyorduk..

        "ÇARŞAF YIRTMA- YAKMA EYLEMİ BİREYSEL"

        Seçim dönemi derken, bir çarşaf açılımı yaptınız. Son dönemde de bir çarşaf yakma, yırtma eylemi oldu. Bu bir çelişki değil midir?

        Bu bireysel bir olaydı. Arkadaşlarımız fevri davrandı. Parlametoda halkı temsil eden bir vekil hata yapıyorsa da sıradan partilerin hata yapmaması söz konusu olamaz. Bunu herkese mal etmenin anlamı yok. Sayın Genel Başkan yapacaklarının en iyisini yaptı.

        ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

        Anayasa değişikliği de sürekli gündemde... Bundan sonraki süreçte neler olacak?

        Yıl 1983.. Rahmetli Özal Başbakan. Seçim alanlarda, Sayın Demirel de olmak üzere tüm siyasetçilerin özlemi, 12 Eylül Anayasası'nın değişmesi ve demokratik bir Anayasa'nın olması. Ve yıl 2010.. Aradan 27 yıl geçmiş. Gelen siyasetçilerin özlemi bu. Elbette bir Anayasa değişikliği olmalı. Ama demokratik bir Anayasa değişikliği olmalı. Toplumun taleplerine göre yapılmalı. İktidarın taleplerine göre bir değişiklik olur mu? Başbakan'ın sekiz yıldan sonra mı Anayasa değişikliği aklına geldi? Bu parlamento Anayasa değiştirecek bir parlamento değil. Bu parlamento işlevini kaybetmiştir. Bir zamanlar Erbakan'ı mizahla izliyordum. Şimdi o gitmiş. Başbakan herkese meydan okuyor.

        Balyoz Operasyonu çıktı, Ergenekon'un pabucu dama mı atıldı?

        Bu ülkede hukuk işliyorsa, demokrasi varsa, derhal Silivri'de herkesin bırakılması lazım.

        Niçin?

        24 Şubat'ta Türkiye'nin önemli komutanlarını gözaltına aldınız. Devlet sırrını bilenlerin tepesindeki insanları alıyorsunuz. Bu da "Hukukçu değilim" demektir. Aldığınızda cezaevine koyacaksınız. Ne oldu? Burada suç olacak, sekreterimden hesap soracaksınız. Böyle bir anlayış olur mu? Balyoz'u da ‘Bulyoz'u da gitmiştir. Bir daha da bununla ilgili konuşmayacaksınız.

        Son soruya gelmeden önce Gençlik Kolları çalışmaları nasıl gidiyor? Gençler parti için ne kadar çalışıyor?

        Gençlik Kolları ve Kadın Kolları'ndan çok memnunum. Ama daha çok çalışma istiyorum. Çok iyi çalışıyorlar, daha iyi olmalarını bekliyorum. Gençlik Kolu Başkanımız Tarkan Ellergezen de biliyor, ben 15 saat çalışan bir İl Başkanıyım. Benim işim gücüm bu. Hangi işte çalıştıysam, başarılı olurum. Belediye Başkan Yardımcısı iken de benimle ilgili binlerce haber görebilirsiniz. Ama onların çalışmaları yetmiyor. Daha çok genç istiyorum. Bizim yeni seçimlerde iki silahımız olacak, gençler ve kadınlar.

        Son olarak Cumhuriyet Halk Evleri'nde durum nedir?

        Türkiye'nin en iyi projesidir. Gidip görmeniz lazım. Ne oluyor, bir bakın. O bölgede insanların sadece ekonomik yoksulluğu yok. Sosyal yoksulluğu var. Bir kadın "Ben burada hayat buldum" dedi. Ağlayacaktım. "Evime kapanmıştım" dedi. Ama şimdi başı dimdik konuşuyor. Varoş çocukları tiyatro oyunu yaptı, izleyin ağlarsınız. Medya bununla ilgilenmiyor, medya tantanayla ilgili. Psikologlarımız, avukatlarımız orada görevli. Gönüllü olarak, çalışıyorlar. İşte değişim budur ve bu değişim Türkiye'nin dört bir yanına yayılacak.

        begumcelikkol@haberturk.com

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ