Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Erdoğan: El kaldırıp indirmekle tarih değişmez

        Erdoğan, George Mason Üniversitesi bünyesinde, Ali Vural Ak Küresel İslam Araştırmaları Merkezi'nin açılışına katıldı. ''Küresel Barış Vizyonu Olarak Medeniyetler İttifakı'' başlıklı bir konuşma yaptı.

        Mayıs ayında Brezilya'da Medeniyetler İttifakı 3. Forumunun yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu forumun, Medeniyetler İttifakı Projesinin gerçek manada küresel bir nitelik kazandığını göstermesi bakımından manidar olduğunu söyledi. Erdoğan, 4. forumun da 2011 yılında Katar'ın başkenti Doha'da yapılacağını bildirdi.

        Bazı kesimlerin, ''İslam dünyası ile batı dünyasının değerleri arasında keskin bir çatışma olduğunu'' ileri sürdüklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''Körü körüne, bağnazca ve yekpare bir batı düşmanlığı yapanlar olduğu gibi, İslamı terörizmle anacak kadar gözünü ve vicdanını karartan küresel bir İslamafobia gibi gayretin olduğunu görüyoruz, bunun için çalışanların olduğunu görüyoruz. Kim ve ne adına olursa olsun biz bu yaklaşımları kesin olarak reddediyoruz. Tarih boyunca dünya dinlerinin, ahlak öğretilerinin, felsefe okullarının ve kültür mirasının da bu gerçeğin altını çizdiğini biliyoruz.

        İnsanın onurunu gözeten bütün düşünce sistemleri; savaşın değil barışın, kavganın değil uzlaşmanın, husumetin değil dostluğun, nefretin değil sevginin, korku ve şüphenin değil güvenin esas olması gerektiğini söylüyor. Ben asla umutsuz olmadım. Sorunlarımız ne kadar büyük olursa olsun bu sorunları çözecek güce, vizyona, cesaret ve kararlılığa sahip olduğumuza inanıyorum. Biz Türkiye olarak bu ilkelerden hareket ediyoruz. O yüzden dış politikamızı herhangi bir ülke, bölge ya da sorunlarla sınırlamıyoruz. Tersine bütün dünyayı dış politikamızın alanı olarak görüyoruz.''

        ''HAKSIZLIKLARA, ÇİFTE STANDARTLARA KARŞI ÇIKIYORUZ''

        Uluslararası ilişkilerin asla ve asla teknik, mekanik ve aritmetik bir konu olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, ele cetveli alarak, ölçerek, biçerek ve sadece teorilerden yola çıkarak uluslararası ilişkilerin yürütülemeyeceğini dile getirdi.

        ''Adalet, eşitlik, özgürlük ve vicdan duygusunu uluslararası ilişkilerden uzak tutarsanız uzun vadede bir yıkımın temellerini atarsınız'' diyen Erdoğan, yeryüzündeki tüm insanların kaderinin aslında birbirine bağlı olduğunu ifade etti.

        Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

        ''Böyle bir çağda çok daha fazla birbirimize bağlıyız. Birilerinin refah ve güvenlik içinde olması, başkalarının fakirlik, açlık ve yokluk içinde yaşadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Sorunlara göz yummak, onların var olmadığı anlamına gelmiyor. Dünyamızın sorunlarına kapsamlı olarak, bir bütünlük içinde ve adil bir biçimde baktığımız zaman çözüm kesinlikle mümkündür.

        Adalet evrensel bir ilkedir. Ancak küresel bir düzeyde ve tutarlı bir şekilde uygulandığı zaman bir anlam ifade eder. Bu yüzden bizim için İstanbul'un güvenliği, huzur ve refahı, New York'un, Bağdat'ın, Londra'nın, Mumbai'nin güvenliğinden, huzurundan ve refahından ayrı düşünülemez. Bu yüzden biz, 'Gazze'deki çocukların sesine kulak vermeyen bir dünyada küresel barıştan, vicdandan, adaletten söz edilemez' diyoruz. Bu yüzden hiçbir din, dil ve ırk ayrımı yapmadan Tahiti'deki depremzede vatandaşlara, oradaki insanlara el uzatıyoruz. Sri Lanka'daki mağdurlara yardım ediyoruz. Bunu sadece Türk ya da Müslüman olduğumuz için değil, insan olduğumuz ve evrensel insani değerlere inandığımız için yapıyoruz.

        Şu hususun altını bir kez daha çizmek istiyorum: Dünya sadece batıdan, doğudan, güneyden, kuzeyden ibaret değildir. İnsanlık; tarihi bir kesimin yürüyüşü, sadece bir topluluğun hikayesi de değildir. Medeniyetler tarihi zorla benzeştirmelerin ve asimilasyonun değil, farklılıkların, zenginliklerin, etkileşimin tarihidir. Bugün insanlık tarihinin bu çoğulcu yapısına küresel bir siyasi dile tercüme etmek zorundayız. Herkesin adil bir şekilde temsil edildiği, kimsenin horlanmadığı, dışlanmadığı, aşağılanmadığı bir siyasal düzen kurmak zorundayız. Siyahıyla, beyazıyla, zenginiyle, fakiriyle, Müslümanıyla, Hristiyanıyla, doğulusuyla, batılısıyla herkesin ama herkesin masada bir yerinin olması gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden biz izlediğimiz politikalarda haksızlıklara, çifte standartlara karşı çıkıyoruz. Bunu sadece kendi ulusal çıkarlarımız için değil, inandığımız evrensel ilkelerin bir gereği olarak yapıyoruz. Herkes için adalet, herkes için özgürlük, herkes için refah, herkes için güvenlik istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki herkesin güvenlik içinde olmadığı bir dünyada kimse güvende değildir. Huzur ve refah herkes için sağlanamazsa sürdürülebilir değildir.

        Bir başarı hikayesi olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ve ortaya koyduğu küresel vizyon çatışma eksenli yaklaşımlara karşı somut bir cevaptır.''

        ''ACILAR ÜZERİNE BİR GELECEĞİN KURULACAĞINA İNANMIYORUZ''

        Bu prensibi geliştirirken, büyük ozan Yunus Emre'nin yüzyıllar önce ifade ettiği ''Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü'' sözleri esas aldıklarını vurgulayan Erdoğan, hükümet olarak, son 7,5 yılda komşular ve bölge ülkeleri başta olmak üzere dünyanın tüm ülkeleriyle barış ve karşılıklı fayda temelinde iyi ilişkiler oluşturduklarını söyledi.

        10 yıl önce savaşın eşiğine gelen Türkiye ile Suriye'nin bugün karşılıklı olarak mayınları temizlediğini anlatan Erdoğan, vizelerin kaldırıldığını, her alanda tam bir işbirliği sürecini başlattıklarını ifade etti.

        Bölgede barışı tesis etmek için yoğun bir gayret içinde olduklarını belirten Erdoğan, Suriye ile 48 başlık altında anlaşma imzaladıklarını hatırlattı.

        Bütün bu adımları atarken bu dayanışmayı somut sonuçlara ulaştırmak istediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Balkanlar'da, Kafkasya'da, Orta Doğu'da barışın mümkün olduğuna inandıklarını ve aktif bir şekilde bunun mücadelesini verdiklerini dile getirdi.

        Başbakan Erdoğan, 2008 yılında başlayan küresel kriz dünya ticaretinde önemli bir daralmaya sebep olurken ve ihracat rakamları ciddi bir şekilde gerilerken, Türkiye'nin doğu ve güneyinde bulunan 22 ülke ile ihracatını ortalama yüzde yüz arttırdığını söyledi.

        Bu ülkelerin, Türkiye'nin yıllarca ihmal ettiği ülkeler olduğunu anlatan Erdoğan, bugün bu ülkelerle yoğun bir işbirliği yaşandığını bildirdi. Ekonomik ilişkilerin beraberinde siyasi ve sosyal ilişkileri, karşılıklı etkileşimi, ulusal ve bölgesel barış ile istikrarı da beraberinde getirdiğini vurgulayan Erdoğan, ''Bizim Türkiye olarak yüzümüz batıya dönük ama asla ve asla sırtımız doğuya dönük değildir. Kutuplaşmayı değil, kaynaşmayı destekliyoruz. Gözünü, kalbini, elini, gönlünü başkasına kapatanlar etkileşimi, paylaşmayı, kucaklaşmayı reddederler. İnsanlığın ortak mirasının sunduğu muazzam birikimden istifade edemezler. Biz acılar üzerine bir geleceğin kurulacağına inanmıyoruz'' dedi.

        1915 OLAYLARI

        Aydınlık bir geleceğin kin ve nefret üzerine değil, sevgi ve barış üzerine kurulabileceğine inandıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

        ''Biz geçmişte yaşanılan acıların tek bir bakış açısıyla ve tarafgir bir şekilde siyasete alet edilmesine karşıyız. Buna hiç kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Biz tarihin tek taraflı bir şekilde okunmasına ve birtakım temelsiz hükümler verilmesine karşı çıkıyoruz.

        1915 olaylarının bir soykırım olarak takdim edilmesini, hele hele bunun hükmünün parlamentolar tarafından verilmesini adaletsiz ve tek taraflı bir tutum olarak reddediyoruz. Tarihi olayları aydınlatacak olan tarih bilimidir, tarihçilerdir, arşivlerdir, belgelerdir. Tarih parlamentolarda yazılmaz, parlamentolarda yargılanamaz. Tarihin gerçekleri, işte içinde bulunduğumuz bu tür üniversiteler, ilim yuvalarında ortaya çıkacaktır.

        Biz bu tartışmadan hiçbir zaman kaçmadık, kaçmıyoruz. Tersine biz arşivlerimizi açtık, belgelerimizi ortaya koyduk. Dedik ki diğer arşivi olanlar arşivlerini açsınlar. Üçüncü, dördüncü ülkeler de arşivlerini açsınlar. Belgelerini ortaya koysunlar. Ortak tarih komisyonu kurulması için çağrıyı biz yaptık. 2005 yılında mektubumu Sayın Koçaryan'a yazdım. 'Dünya tarihçileri 1915 olaylarını incelesin, en ince ayrıntısına kadar ortaya koysun' dedik ama çağrımıza bir cevap alamadık. Tarihin parlamentolarda yargılanması hiç kimsenin yararına değildir. Parlamentoların aldığı kararlar, açık söylüyorum Ermenistan'ın asla ve asla yararına değildir, olamaz. Ellerini indirip, ellerini kaldırarak tarihi çarpıtanlar bugünün nesillerine, bugünün barış arayışlarına, diyalog, uzlaşı arayışlarına ciddi zarar verdiklerinin umarım en kısa zamanda farkına varırlar.''

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ