Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Kılıçdaroğlu sanıyor ki her cezaevine giren başbakan olacak"

        HABERTURK.COM

        AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, parti merkezinde düzenlediği basın toplantısında muhalefet partilerine eleştiriler yöneltti. Çelik, gündemdeki Kılıçdaroğlu'na fezleke ve 28 Şubat'ın yargılanması gibi konularda da açıklamalarda bulundu.

        Çelik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu 'Her cezaevine gireni başbakan olacak sanıyor' sözleriyle eleştirirken CHP'li vekillerin Kılıçdaroğlu'na yönelik fezlekeye tepkileri ve toplu dilekçe yürüyüşlerini de 'Direklerarası tiyatro gösterisine' benzetti.

        Hüseyin Çelik, MHP lideri Devlet Bahçeli'yi de partisinin grup toplantısındaki konuşmasında söylediği 'Silivri Bekir Ağa bölüğüne benzedi' sözleri için eleştirdi. Çelik, bu sözleri milliyetçi vicdanlara havale ettiğini belirtti. Çelik, MHP'nin ulusalcılık konusunda CHP ile aynı safa geldiğini de iddia etti.

        Çelik, yazılı ve görsel basında tartışma konusu olan 28 Şubat ve 27 Nisan'ın yargılanması konusunda da açıklamalarda bulundu. Çelik, yargılamaları kendilerinin değil yargı kurumunun yaptığını belirtti ve ekledi: "28 Şubat ve 27 Nisan'ın hesabı sorulacak"

        Hüseyin Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;

        "28 ŞUBAT VE 27 NİSAN'IN HESABI SORULACAKTIR"

        12 Eylül'ün karanlık dönemi bu vesileyle, bu davaların başlamasıyla beraber bitecektir. 28 Şubat içinde bu süreç gerçekleşecektir. 28 Şubat bir gestapo dönemiydi. Milletin üzerinden tanklar geçirildi.

        Kılıçdaroğlu diyor ki "Neden 28 Şubat'ı yargılamıyorsunuz?" Biz kimseyi yargılamıyoruz. Balyoz davasını, Ergenekon'u, 12 Eylül'ü biz değil, yargı mahkemelere taşıdı.

        28 Şubat bir rezilliktir. Hayat kadınları, kalpazanlar irtica ile irtibatlıymış gibi gösterilip insanlara haksız yere acılar çektirildi.

        28 Şubat ve 27 Nisanm'ın da hesabı sorulacaktır.

        "CHP DİREKLERARASI TİYATRO GÖSTERİSİ SERGİLİYOR"

        CHP bu günlerde tam bir tuluat, direklerarası tiyatro gösterisi sergiliyor. Kılıçdaroğlu'na hazırlanan fezleke CHP'lileri o kadar mutlu etti ki çocuklar gibi şendiler.

        Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı döneminde ilk defa mı fezleke hazırlanıyor? Hayır. 1 Haziran 2011'de Bitis valisine hakaretten, 19.09 20011 de yine aynı şekilde valiye hakaretten, 20.05.2011'de, 13.04.2011'de yine hakaretten ve 20.05.2011'de toplantı ve gösteri yasasına muhalefetten....

        Peki bu fezlekelerle ilgili olarak sayın Kılıçdaroğlu ve CHP'liler neden ses çıkarmadı? Siz hukukçulara ağız dolusu hakaret edeceksiniz sonra size fezleke gönderildiği zaman Başbakan'ın haberi vardı diyeceksiniz. Bizim partimizden de başta Başbakanımız olmak üzere çok sayıda arkadaşımızın fezleke var.

        "CHP KENDİ İÇİNDE KAYNIYOR"

        CHP kendi içinde kaynıyor. Parti içinde Kılıçdaroğlu için büyük bir muhalefet var. Kılıçdaroğlu'da şimdi mağdur ve mazlumu oynuyor. Durumu öyle bir takdim ettiler ki sanki yarın Kılıçdaroğlu tutuklanıp yarın cezaevine girecek.

        Kılıçdaroğlu sanıyor ki her cezaevine giren başbakan olacak. Sinan Aygün'de girdi cezaevine...

        "MHP ULUSALCILIK KONUSUNDA CHP İLE AYNI SAFA GELDİ"

        Devlet Bahçeli, grup toplantısı konuşmasında bir şeyin üzerinde durdu. Dedi ki, "Silivri cezaevi Bekir Ağa bölüğüne dönüştü". Eskiden İstanbul Üniversitesi'nin kampüsünün içinde askeri cezaevi varmış. Bu cezaevinin başında da Bekir Ağa diye bir binbaşı varmış. Bu cezaevi en kötü günlerini İstanbul'un işgali sırsasında yaşamış. Kimse, Süleyman Nazif, Sait Halim Paşa gibi tutukluları Ergenekon sanıklarıyla bir tutumaz.

        Çorum'da, Sivas'ta biz hep tetik çeken elleri gördük ama o tetiği çektirenleri görmedik. Sonra bir bakıyoruz ki bu işlerin altından derin devlet çıkıyor. Sayın Devlet Bahçeli bu insanları Süleyman Nazif'e benzetiyorsa ben Bahçeli'yi milliyetçi vicdana havale ediyorum. MHP, ulusalcılık konusunda CHP ile aynı safa geldi.

        BAŞBUĞ NEREDE YARGILANMALI?

        Andıç hazırlamak, meşru hükümete karşı ülkenin kaynaklarıyla 42 internet sitesi oluşturup burada kirli propaganda yapmak ve yaptırmak... Sonra Yargıtay cumhuriyet başsavcısı bunları delil kabul ederek AK Parti'ye karşı kapatma davası açacak. Bütün olup bitenleri kendi görevi esnasında yaptığı bir suç, mesleği ile ilgili bir suç olarak değerlendireceksiniz. Bu nerede yazar Allah aşkına. Darbeye teşebbüs etmek, darbeye zemin hazırlamak, demokratik usullerle halkın iradesiyle seçilmiş meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir gayret içinde bulunmak bunun neresi bir askeri suç, neresi meslekle ilgili bir suç. Mesleğinizle ilgili bir suç olursa Yüce Divan'a gidersiniz bu doğrudur. Ama bu bir askeri suç değil.

        Türkiye'de bu konular gündeme geldiği zaman takım tutar gibi meseleye yaklaştığımız zaman işin içinden çıkamıyoruz. İster Genelkurmay Başkanı ister başbakan ister herhangi bir vatandaş. Herkesin adil yargılanma hakkı vardır. Teröristler dahil adil yargılanma hakkı var. Terörist deyince her türlü teröristi kastediyorum. PKK teröristi bile olsa herkesin adil yargılanma hakkı var. Bu hukukun şaşmaz prensibidir.

        Ben sayın Başbuğ'un Yüce Divan'da değil, şu anda yargılandığı yerde yargılanması gerektiğini düşünüyorum.

        27 NİSA E-MUHTIRASI

        27 Nisan e-muhtırası ayan beyan internette yayımlanan herkesin bildiği, üzerinde durduğu bir şey. 12 Eylülcülerin yargılanması sadece Ahmet'in Mehmet'in müracaatı üzerine başlamış bir süreç değil. Onun önündeki set kalktıktan sonra bu ülkedeki yargı sisteminin devreye girmesiyle birlikte olmuş bir şeydir. Dün Anayasa Komisyonu başkanımıza sormuşlar, 'Niye şunlar bunlar dışarıda, niye onlar yargılanmıyor.' Denmiş ki ''Kardeşim ben savcı mıyım?' Her şey meydanda buyurun ne yapılacaksa yapılsın. Türkiye'de tedrici olarak, adım adım, Türkiye bir arınma ve tam demokrasiye geçme süreci yaşıyor. Ben bunların hepsinin peyderpey, peş peşe geleceğine inanıyorum. Bu andıçlardan birinin mağdurlarından birisiyim. Şu anda yürüyen andıç davalarının birinde de müdahil konumdayım. bizzat dilekçe verdim ve orada bunun gereği neyse yapılsın dedim. Ben müdahil konumdayım. Avukatım süreci takip ediyor. Bunların hepsine günün birinde sıra gelecektir diye düşünüyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ