Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Erdoğan'dan flaş İran yorumu

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”İran Genelkurmay Başkanı’nın devrim muhafızlarına ait bir siteden Suriye’deki bu kanlı gelişmelerin sorumlusunun Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olduğunu açıklaması düşündürücüdür, üzüntü vericidir. Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran’ın yanında her şeye rağmen bulunan ülke Türkiye’ydi ve bunu nükleer enerji konusunda sonuna kadar savunan ülke Türkiye oldu” dedi.

        KILIÇDAROĞLU'NA YANIT

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırmasına ilişkin, ”Şu anda ayın 14’ünde Meclis’e böyle bir toplantı daveti yapıyor. AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun, Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın. Kiminle beraber bir araya gelirsin, bilemem ama AK Parti böyle bir gündemle bir genel görüşme gündemiyle Parlamento’ya gelmeyecektir, bunu da buradan söylüyorum” dedi.

        HİÇBİR KUTSAL TANIMIYORLAR

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Açıkçası terör örgütü, Ramazan ayında yaptığı bu saldırılarla hiçbir kutsalı tanımadığını, hiçbir milli ve manevi değere saygı göstermediğini, bu ülkenin, bu toprakların, bu milletin değerleriyle hiçbir ortak paydasının olmadığını bir kez daha net olarak göstermiştir” dedi.

        AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İnanıyorum ki Kürt kardeşlerim, Kürt vatandaşlarım ramazan ayını kana bulamak isteyen bu canilerle arasına artık mesafeyi koymuştur, koyacaktır. 'Yeter artık' diyecektir. Ülkemin kuzeyinde, güneyinde, batısındaki vatandaşlarımın da oynanan oyunu görerek, ekilmek istenen fitne tohumlarını görerek, bu mübarek ayda öfkenin, nefretin diline değil, hoşgörünün, birliğin, kardeşliğin diline başvuracaklarına yürekten inanıyorum'' dedi.

        AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, AK Parti Ankara İl Başkanlığı'nın Altınpark'ta düzenliği iftar programına katıldı.

        Konuşmasında, son dönemde yürütülen operasyonlara ve terör saldırılarına değinen Erdoğan, ''Açıkçası terör örgütü, ramazan ayında yaptığı bu saldırılarla hiçbir kutsalı tanımadığını, hiçbir milli ve manevi değere saygı göstermediğini, bu ülkenin, bu toprakların, bu milletin değerleriyle hiçbir ortak paydasının olmadığını bir kez daha net olarak göstermiştir'' dedi.

        KAZANAMAYACAĞINI BİLDİĞİ HALDE"

        Son günlerde Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerde yapılan terör saldırıların iyi analiz edilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, ''Terör örgütü kazanamayacağını, hiçbir şey elde edemeyeceğini bildiği halde, teröristleri adeta intihara göndererek nasıl bir zihniyet taşıdığını ortaya koymuştur'' dedi.

        Son günlerde sadece Şemdinli'de 115 teröristin etkisiz hale getirildiğini, Hakkari saldırısında da 14 teröristin etkisiz hale getirildiğine dikkati çeken Erdoğan, ''Bu teröristler, bu terör örgütü mensupları, terör örgütü tarafından sonucu bilinerek, göz göre göre ölüme gönderilmiştir'' dedi.

        Teröristlerin kendi aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarına değinen Erdoğan, ''yaralıları taşımayın oldukları yerde bırakın. Geri dönmeyin, sağ dönmeyin. Hatta yaralı arkadaşlarınızı taşımayın; geride delil kalmasın infaz edin'' gibi emirler verildiğini vurguladı. Erdoğan, ''Bunları diyecek kadar insanlıktan nasibini almamış, insaflarını, vicdanlarını yitirmiş durumdalar. Kürt annenin, Kürt babanın evladını daha çocuk yaşta elinden koparıp alıyorlar. Bir canavara dönüştürüyorlar ve sonra da dağlara ölmeye ve öldürmeye gönderiyorlar'' diye konuştu.

        ''Terör örgütü üyelerinin bu tür insanlık dışı saldırılarla elde ettiği hiçbir şey yok. Elde edeceği de hiçbir şey yok'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        ''Şu anda terör örgütü, iplerini elinde tutan Türkiye düşmanı çevrelerin verdiği ihaleyi yerine getirmenin mücadelesi içinde. Biz, terör örgütüne karşı da terör örgütünün iplerini elinde tutan o Türkiye düşmanı o çevrelere karşı da en sert şekilde, en kararlı şekilde mücadelemizi yürüteceğiz.''

        "PROPAGANDA YAPMAYI BIRAKIN"

        ''Taraflar silah bıraksın'' ifadesini, ''edep dışı'' olarak nitelendiren Erdoğan, şöyle devam etti:

        ''Bu ifade, bu milletin güvenliği elinde tutan, elinde bulunduran, bulundurması gereken güvenlik güçlerimize karşı saygısızlıktır. Bizim askerimizin de polisimizin de silahı, adeta bir enstrümanıdır. Onunla milletimizin, nerede olursa olsun en doğuda, en batıda en kuzeyde, en güneyde vatandaşın güvenliği onunla sağlanır ve polisimizin de askerimizin de görevi budur. Silah bırakması gereken teröristlerdir. Terör örgütünün uzantısı olan o siyasi parti, o aklı gitsin onlara versin, bize değil. Hiçbir zaman bu anlayışla bizim Parlamento içinde de olsa konuşacak bir muhatap bulmayız, böyle bir şey de aramayız. Zira böyle bir zihniyetle konuşulacak hiçbir şey yoktur.''

        ''Terör saldırıları karşısında asla ve asla tek bir geri adım atmayız'' diyen Başbakan Erdoğan, medyaya şu sözlerle seslendi:

        ''Eğer şu güzel ülkemizde, şu 75 milyon vatan evladının, sorumluluğunu, mesuliyetini taşıyorsanız bölücü terör örgütünün propagandasını yapmayı bırakın ve onlarla ilgili yazdığınız her cümle, bilesiniz ki onların arayıp da bulamadığı bir propaganda unsurudur. Bu konuda hassasiyeti, devamlı hatırlatıyoruz, hatırlatacağız ama bilesiniz ki biz de kendi defterimizin notları arasına bunları düşüyoruz.''

        "KARDEŞLİĞİMİZİ HEDEF ALIYORLAR"

        Terörle mücadeleyi azimle, kararlılıkla ancak çok daha büyük bir hassasiyetle sürdüreceklerini yineleyen Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'nın 2 gün önce Diyarbakır'da yaptığı ve bölge illerinde yaptığı çalışmalara vurgu yapan Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'nın, bölge halkının terör olaylarından ne kadar rahatsız olduğunu kendisine bildirdiklerini kaydetti.

        ''Vatandaşlarımız, bu mübarek ramazan ayında, sınır karakollarımızda nöbet bekleyen, operasyonlarda göğüslerini kahramanca siper eden tüm güvenlik birimlerimize dualarını eksik etmesinler'' çağrısı yapan Erdoğan, şöyle devam etti:

        ''Yaklaşık 30 yıldır terör örgütü sadece kalleşçe saldırılar yapmakla, yalnızca askerimizi, polisimizi, güvenlik ve istihbarat birimlerimizi hedef almakla kalmıyor. Terör örgütü, onunla birlikte örgütün siyasi uzantıları, masum canlarla birlikte kardeşliğimizi, dayanışmamızı, birlik ve beraberliğimizi de hedef alıyorlar. Sadece cana, canlara kastetmiyorlar, toplumsal barışa da kastediyorlar. Ne terör örgütü ne de terör örgütünün siyasi uzantıları, Kürt vatandaşlarımızın asla temsilcileri değildir.''

        Kardeşlik vurgusu yapan Başbakan Erdoğan, ''Bu terör saldırıları sonrasında öfkesini, nefretini, kızgınlığını teröre ve terör örgütüne değil, bir halka, kardeşlerine yöneltenler, terör örgütünün tuzağına düşerler. Biz milletçe bu tuzağa düşmeyeceğiz. Terörün bizim aramıza girmesine, bizim kadim kardeşliğimizi zedelemesine müsaade etmeyeceğiz. Terörün aramıza nifak sokmasına, bizi birbirimize hasım eylemesine asla ve asla göz yummayacağız'' diye konuştu.

        Siyasetçilerin kullandığı üslubu da eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''Bu son terör saldırılarının ardından, bunların siyasi uzantıları bir kez daha çıkıyor mertçe, insanca, cesaretle, terörü lanetlemek yerine, namertçe, korkakça, pısırıkça, lafı eveleyip gevelemeyi tercih ediyorlar. Zaten akan her damla kanda, işte bu korkaklığın dilini kullanan siyasetçilerin de payı var. Bunların kullandığı dil, bu ülkenin, bu toprakların, bu milletin dili değildir. Bunların kullandığı dil cesaretin, barışın, özgürlüğün, kardeşliğin dili asla değildir. Bu dil, nifakın dilidir, fitnenin dilidir. Bu dil, kardeşliğimize uzanan zehrin dilidir. Ramazan ayında yapılan kalleşçe bir saldırıyı dahi lanetleyemeyenler Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin temsilcisi değildir, olamaz ve onların yüzüne dahi bakamazlar. İnanıyorum ki Kürt kardeşlerim, Kürt vatandaşlarım ramazan ayını kana bulamak isteyen bu canilerle arasına artık mesafeyi koymuştur, koyacaktır. 'Yeter artık' diyecektir. Ülkemin kuzeyinde, güneyinde, batısındaki vatandaşlarımın da oynanan oyunu görerek, ekilmek istenen fitne tohumlarını görerek, bu mübarek ayda öfkenin, nefretin diline değil, hoşgörünün, birliğin, kardeşliğin diline başvuracaklarına yürekten inanıyorum.''

        İSLAM COĞRAFYASINDAKİ OLAYLAR

        Başbakan Erdoğan, ''İran Genelkurmay Başkanı'nın devrim muhafızlarına ait bir siteden Suriye'deki bu kanlı gelişmelerin sorumlusunun Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olduğunu açıklaması düşündürücüdür, üzüntü vericidir. Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran'ın yanında her şeye rağmen bulunan ülke Türkiye'ydi ve bunu nükleer enerji konusunda sonuna kadar savunan ülke Türkiye oldu'' dedi.

        Myanmar'ın Arakan bölgesindeki Müslümanlar'a yönelik çok acımasız saldırılar gerçekleştirildiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Türkiye olarak Myanmar'daki bu acı hadiseleri çok yakından takip ediyor, uluslararası kamuoyunun dikkatlerini bunu bölgeye çekmek için yoğun diplomasi trafiği yürütüyoruz'' diye konuştu.

        Başbakanlık olarak Myanmar'daki Müslümanlar için yardım kampanyası başlatıldığını hatırlatan Erdoğan, yarın eşi Emine Erdoğan ile kızı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da bulunduğu geniş bir heyetin Myanmar'a gideceğini söyledi. Üç günlük program kapsamında idarecilerle ve siyasetçilerle görüşüleceğini, kampların ziyaret edileceğini dile getiren Erdoğan, ''Arakan Müslümanları'nın barış ve huzura kavuşması için Türkiye olarak samimi çaba sarf etmeye bundan sonra da devam edeceğiz'' dedi.

        Başbakan Erdoğan, 2012 Londra Olimpiyatları'nın açılışı için gittiği İngiltere'de de Başbakan David Cameron ve Myanmar'a komşu ülkelerin liderleriyle de bu konuyu görüştüğünü bildirdi.

        "ESED REJİMİ İÇİN ÇIKIŞ YOLU KALMAMIŞTIR"

        Suriye'nin de ramazan ayını acı ve kanlı hadiselerle geçirdiğine dikkati çeken Erdoğan, ''Suriye ordusu başta Halep olmak üzere şehirlere yönelik kanlı, acımasız saldırılarını hız kesmeden sürdürüyor. Soruyorum Allah aşkına, böyle bir yönetime biz hangi gözle Müslüman diyeceğiz' dedi.

        Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

        ''Kaybettiğini anlayan, gideceğini gören Esed rejimi, şiddetin dozunu daha da artırarak arkasında kandan bir eser bırakmak için her yola başvuruyor. 3 Ağustos'ta Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 60'dan fazla ülkenin sunduğu bir karar BM Genel Kurulu'nda oylandı ve 133 ülkenin lehte oy kullanmasıyla kabul edildi. Uluslararası toplum da artık Suriye'de Esed rejiminin geleceğinin olmadığını, insanlık dışı eylem ve katliamları kınadığını bu kararla ifade etmiş oldu. Açıkçası Esed rejimi için artık hiçbir çıkış yolu kalmamıştır. Düşünebiliyor musunuz, atadığı başbakanı bile o ülkeyi devrederek, terk ederek Ürdün'e sığındığı bir ülkenin artık geleceği kalır mı? Artık sona yaklaşıyoruz. Esed ve arkadaşlarının önünde halkın taleplerini kabul etmek dışında hiçbir seçenek bulunmuyor. Bu aşamadan sonra şiddeti tırmandırmak, provokasyonlara girişmek, komşu ülkeleri tahrik etmek ne Esed rejimine ne de bölgeye hiçbir şey kazandırmaz.

        Bu arada bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum, komşu ülkelerden bazıları, ne yazık ki İran Genelkurmay Başkanı'nın devrim muhafızlarına ait bir siteden Suriye'deki bu kanlı gelişmelerin sorumlusunun Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olduğunu açıklaması düşündürücüdür, üzüntü vericidir. Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran'ın yanında her şeye rağmen bulunan ülke Türkiye'ydi ve bunu nükleer enerji konusunda sonuna kadar savunan ülke Türkiye oldu. Ama Suriye'de tüm kardeşlerini ki şu anda 25 bine ulaştığını zannediyorum, öldüren bir rejimi savunmanın bizim değerlerimizde, bizim inancımızda acaba yeri var mıdır, yok mudur? Bunu ben İranlılar'a daha önceki gidişimde sormuştum, yine soruyorum. Şu anda 250 bini aşkın, 300 bine yakın Suriyeli Müslüman eğer ülkesini terk ediyorsa, Ürdün'e kaçıyorsa, Lübnan'a kaçıyorsa, Türkiye'ye kaçıyorsa bunun hesabını sormak İran'a düşmez mi? Ve hesaba çekilmeden önce İran yönetiminin de kendini hesaba çekmesi lazım. Biz her an kendimizi hesaba çekmenin idraki içerisindeyiz.''

        "SURİYE'DE BAAS PARTİSİ TÜRKİYE'DE HALK PARTİSİ"

        Suriye'deki gelişmeleri en başından itibaren büyük bir soğukkanlılıkla, büyük bir sabır ve sağduyuyla takip ettiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan ''Esed rejiminin Türkiye'yi çekmek istediği karanlık tuzağa düşmedik, tahriklere, oyunlara gelmedik'' diye konuştu.

        Türkiye'nin dış politikasına ilişkin bazı hususları da değerlendiren Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''Bizim Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki halk hareketlerinin başlamasında hiçbir dahilimiz olmamıştır. Türkiye bir ilham kaynağı olmuş olabilir ve bu halk hareketlerinin esin kaynağı olabilir ama hiçbir ülkenin içişlerine karışmamıştır, karışmaz ve karışmayacaktır da. Suriye'de de en başından itibaren bizim tavrımız çok net oldu. Rejime gerekli uyarıları yaptık, yaklaşmakta olan risklerden haberdar ettik. Gerekli reformların yapılması yönünde de teşvik ettik. Olayların başlamasından itibaren kan akmaması, acıların yaşanmaması için Türkiye olarak gereken her türlü telkini yaptık. Biz Suriye politikamızı gündelik reflekslerle, günübirlik tepkilerle belirlemiyoruz. Her türlü gelişmeyi en ince ayrıntısına kadar izliyor, inceliyor, analiz ediyor ve adımlarımızı ona göre atıyoruz. Türkiye, Suriye konusunda son derece ilkeli, tutarlı, sağduyulu bir politika izledi ve izlemeye devam ediyor. Son günlerde başta anamuhalefet partisi CHP olmak üzere, belli çevrelerden Suriye politikamıza yöneltilen eleştiriler Türkiye aleyhtarı uluslararası bir kampanyanın yan ürünü olmaktan öteye gitmiyor. Merak ediyorum acaba bu Kılıçdaroğlu, ne zamandan beri Esed'in avukatlığına soyundu? Suriye'de Baas Partisi, Türkiye'de Halk Partisi. Olay bu.''

        "KILIÇDAROĞLU'NA YANIT"

        Erdoğan, CHP'nin TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasına ilişkin, ''Şu anda ayın 14'ünde Meclis'e böyle bir toplantı daveti yapıyor. AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun, Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın. Kiminle beraber bir araya gelirsin, bilemem ama AK Parti böyle bir gündemle, bir genel görüşme gündemiyle Parlamento'ya gelmeyecektir, bunu da buradan söylüyorum'' dedi.

        Erdoğan, ABD'deki bazı gazetecilerin, İsrail'deki bazı çevrelerin Türkiye'deki muhalefet odaklarının aynı dili, aynı argümanları, aynı iddia ve tezleri ortakça dile getirdiklerine dikkati çekti.

        ''Ben burada Anamuhalefet partisi Genel Başkanı'nın kullandığı üslubu elbette kullanacak değilim'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:

        ''Kendi ülkesine, kendi ülkesinin Dışişleri Bakanı'na, kendi ülkesinin dış politikasına karşı bu kadar seviyesiz, bu kadar edep dışı, adap dışı bir dil kullanan CHP Genel Başkanı'nı ben milletimin takdirine havale ediyorum. Çıkmış CHP Genel Başkanı, 'Cumhuriyet tarihinde ben bu kadar çapsız Dışişleri Bakanı görmedim' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, sen hiç aynaya baktın mı? Yahu senin gramın ne, senin çapın ne? Şunun ölçüsünü bir ver de görelim. Daha dur bakalım, dün bir bugün iki. Yanına topladığın, o yandaşlarınla veya bir kısım yandaş medyayla bir yere varacağını mı zannediyorsun? İşte bir kasetin getirdiği sen genel başkansın, bir CD çıkmamış olsaydı şimdi meydanda yoktun. O CD ile önce genel başkanının yanına gidiyorsun, gazeteciler soruyor, 'Ben genel başkan adayı değilim' diyorsun, 24 saat geçmeden, ertesi gün genel başkan adaylığını açıklıyorsun. Akşam başka, sabah başkasın. Senin ağzından çıkan doğru bir ifade var mı? Suriye konusunda da Türkiye'nin dış politikasını eleştirmiyor, yalan yanlış ifadelerle acaba ne yaparım, buna sığınıyor. Hiçbir birikimi yok, bırakın diplomasinin dilini, daha nezaketin, zarafetin diline bile hakim değil. Terör meselesinde BDP'nin kuyruğuna takılan, BDP'nin nifak diline teslim olan CHP, Suriye konusunda da Baas rejiminin kuyruğuna takılıyor, Baas rejiminin dilini kullanıyor. Biz CHP'nin de ona malzeme taşıyan çevrelerin de bu oyunlarına kulak asmayacağız. Suriye'de barışı, istikrarı, toprak bütünlüğünü en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz.''

        Her türlü gelişmeyi dikkatle izlediklerini, bunlara karşı hazırlıklı olduklarını ve gerekeni anında yaptıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''Şimdi ne oldu, çıkmış 14 Ağustos'ta Meclis'i toplantıya çağırıyor. Niçin? Malum terör meselesiyle alakalı, son gelişmelerle alakalı olarak. Yahu, bu Meclis'te biz bunları çok konuştuk, bu genel görüşmeleri çok yaptık. Ziyaret için talepte bulundu, randevu verdik. Geldin, konuştuk. Bir öneri paketiyle gelmedin, sadece tespit. Bunları konuştuk. Var mı önerin? 'Önerim şu anda yok ama çalışacağız.' Yanımda 3 arkadaşım, yanında 3 arkadaşı. 'Hadi, verelim talimatları arkadaşlarımıza, çalışsınlar' dedim. Aradan 2 ay geçti, hala ses yok. Sayın Kılıçdaroğlu, bu milleti oyalamaya hakkın yok. Önerin varsa verirsin ve biz bu önerileri uygularız, uygunsa uygularız. Uygulanabilirliği olmayan bir şeyi de kusura bakma uygulayacak halimiz yok. Çünkü biz, deneyimliyiz, çünkü biz bu ülkede siyaset yapıyoruz, çünkü biz şu anda terörle mücadeleyi dağ demeden, taş demeden her yerde vermeye devam ediyoruz. Bizim milli birlik ve kardeşlik projemiz her yönüyle detaydır, her yönüyle içinde yapılması gereken ne varsa mevcuttur.

        Şunu açık net söylüyorum, şu anda ayın 14'ünde Meclis'e böyle bir toplantı daveti yapıyor. AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın. Kiminle beraber bir araya gelirsin bilemem ama AK Parti böyle bir gündemle, bir genel görüşme gündemiyle Parlamento'ya gelmeyecektir, bunu da buradan söylüyorum. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu şu anlama gelir, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, bu şu anlama gelir; terör örgütü Türkiye Büyük Milleti Meclisi'ni bile istediği zaman toplayabilecek güçtedir, bu bu anlama gelir ama AK Parti, bu oyuna gelmez. İnanıyorum ki MHP de bu oyuna gelmeyecektir ve bizler oyun kurucu olacağız. Bizler, oyun kurucu olacağız, bizler oyun kurucuyuz ve biz birilerinin minderinde değil, kendi minderimizde yapılması gerekeni yaparız.''

        Malatya'da yaşanan olaya da değinen Başbakan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

        ''Geçtiğimiz günlerde Malatya'da vuku bulan sıradan bir hadise, CHP'nin ve bazı sorumsuz CHP milletvekillerinin girişimiyle büyütülmek, abartılmak suretiyle bir kaos senaryosuna dönüştürülmek istendi. AK Partili milletvekillerimizin, adli ve güvenlik birimlerimizin sağduyulu girişimleriyle bu kaos senaryosu bozuldu. Türkiye genelinde Alevi kardeşlerimizi tahrik etmeye yönelik bu türden provokatif eylemlere karşı milletimizin son derece dikkatli olmasını rica ediyorum. Sivas'la ilgili belgeler yayınlanıyor, görüyorsunuz ve altından neler çıkıyor, neler. Türkiye'yi istikrarsız hale getirmeye gayret eden bu türden bayat senaryolara inanıyorum ki milletim asla prim vermeyecektir. Benzeri bir nifak sokma girişiminin AK Parti ve AK Parti teşkilatını da hedef aldığını görüyoruz ve bu girişimleri de dikkatle, hassasiyetle takip ediyoruz.''

        İftara katılmaktan duyduğu memnuniyetini de dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Şimdiden şahsım, teşkilatım adına, tüm grubum adına, partim adına tüm milletimin Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum. İslam aleminin birliğine, uyanışına vesile olmasını diliyorum. İnsanlığın barışına vesile olmasını temenni ediyorum'' diye konuştu.

        AJANSLAR

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ