Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ''İstanbul Küresel Forumu''nda konuşuyor...

        Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Adaletin, sadece bireylerin huzuru ve güvenliği için değil, toplum düzeninin ve yönetimlerin bekası bakımından da hayati öneme sahip bir kavram olduğunu biliyoruz'' dedi.

        İstanbul Küresel Forumu'nda da bu nedenle ''adalet'' kavramının dinden siyasete, tarihten ekonomiye, bilimden sanata kadar bugünün dünyasını ilgilendiren her boyutunun tartışılacak olmasını önemli gördüklerini belirten Erdoğan, forumun, konusunun yanında zamanlaması itibarıyla da önem taşıdığını belirtti.

        "Çok yönlü dönüşüm sürecinden geçiyoruz"

        ''Bölgemizde ve tüm dünyada etkileri derinden hissedilen çok yönlü ve güçlü bir değişim, dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Bunun yanında beşinci yılına giren küresel ekonomik krizin, özellikle Batı'da giderek derinleşen siyasi, sosyal ve ekonomik yansımalarına şahitlik ediyoruz. Yine aynı şekilde Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan tarihi dönüşümlerin çok boyutlu etkilerini yakından hissediyoruz. İç içe geçmiş tarihi, sosyal, kültürel, ekonomik boyutları bulunan bu değişim dalgasını anlamak için dikkatle üzerinde durmamız gereken hususlardan birinin de adalet olduğunu düşünüyorum.''

        "Dünyayı 5 üyenin insafına bırakmış durumundayız"

        ''Kimse Birleşmiş Milletler'in yapısının adil bir anlayış üzerine bina edildiğini söyleyemez'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''5 tane daimi üye, 10 tane geçicici üye... 10 tane geçici üyenin bir anlamı var mı? Yok? 5 daimi üyenin içinden biri çıkıp 'hayır' dediği zaman mesele bitiyor zaten. Oradan karar çıkarmak mümkün değil. Öyleyse Birleşmiş Milletler niye? Birleşmiş Milletler'in adalet üzerinde reforme edilmesi şart. Bunun çözülmesi lazım. 5 üye, onlar ne derse o oluyor. Bu ne demektir? Demek ki dünyayı bu 5 üyenin insafına bırakmış durumundayız. Peki bu 5 üyenin etnik yapısından, inancından, düşüncesinden başka dünyada yapı yok mu? Bakış yok mu? Var. Peki bu küresel yapıyı, tüm insanlığı kapsıyor mu bu temsil? Verilecek cevap hayır. Öyleyse Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi şart.''

        ''Sıradan ifadelerle günü kurtarmanın anlamı yok''

        Uluslararası barış ve güvenliğin emanet edildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, geçen yüzyıldan kalan güç dengelerine mahkum edildiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        ''Eski düzenin hamileri, sorumluluğu diğer ülkelere yüklemeye çalışırken, karar alma mekanizmalarını kendi kontrollerinde tutmaya devam ediyorlar. Dünyadaki siyasi ve ekonomik değişimlerde giderek artan sorumluluk üstlenen ülkelerin, bu süreçleri etkileyen karar alma mekanizmalarından ısrarla uzak tutulmalarını kabul edebilmemiz mümkün değil. Bilhassa yükselen güç olarak ifade edilen Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya gibi ülkeler açısından bu adaletsiz işleyiş, sürdürülebilir olmaktan çıktı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların yapılarının değişme zamanı geldi. Daha geniş, daha adil, daha etkin bir temsil niteliği kazanmayan uluslararası kuruluşların, gelecekte varlıklarını ve işlevlerini sürdürebilmeleri giderek zorlaşıyor.''

        ''BM, bugün Suriye'de de acizlik içindedir''

        20 yıl önce Balkanlar'da, Saraybosna'da, Srebrenica'da, Tuzla'da yüz binlerce insanın katline seyirci kalan Birleşmiş Milletler'in bugün Suriye;de de acizlik içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''20 yıl önceki bu gaflet, uluslararası toplumun Soğuk Savaş'ın bitimiyle ortaya çıkan sorunlarla baş etmekte hazırlıksız yakalandığı şeklinde izah ediliyordu. Peki bugün Suriye konusunda sergilenen acizliğin, adaletsizliğin nasıl bir açıklaması olabilir? Suriye'deki olaylar karşısında etkin bir politika ortaya koyamayan Güvenlik Konseyi'nin, dünyanın diğer bölgelerindeki mağdurlar, mazlumlar nezdinde hızla meşruiyetini kaybettiğinin bilinmesini istiyorum.''

        ''Adalet, Suriye halkının da hakkıdır''

        ''Adalet, Suriye halkının da hakkıdır. Adaleti tayin yetkisi Esed'in değildir, Suriye halkınındır. Suriye;de yaşananlar, bu ülke halkının özgürlük, refah, hak mücadelesinden başka bir şey değildir'' diye konuşan Erdoğan, Türkiye'nin, bölgeyi ve giderek dünyayı tehdit eden bu sorun karşısında, en başından beri, adalete, hakkaniyete, kardeşlik hukukuna uygun bir politika izlediğini ve izlemeye devam edeceğini belirtti. Uluslararası kuruluşlardan da bir an önce aynı adaletli, hakkaniyetli, duyarlı tutumu benimseyip gereğini yapmalarını beklediklerini ifade eden Erdoğan, Suriye'deki kayıpları sadece istatistiki bir bilgi olarak gören anlayış değişmedikçe insanlığın vicdanının huzur bulamayacağını dile getirdi.

        ''Batı, artık dünyanın tek merkezi değil''

        Gelişmiş ülkeler diye ifade edilen karar mekanizmalarını ellerinde bulunduran devletlerin, dünyada ağırlık merkezlerinin artık değiştiğini, yeni ağırlık merkezleri ortaya çıktığını kabul etmek mecburiyetinde olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Batı, artık dünyanın tek merkezi değildir. Kuzeyiyle, güneyiyle, doğusuyla dünya çok merkezli bir yapıya dönüştü, dönüşmeye devam ediyor. Bu gerçek, sadece siyasi çerçeveyle sınırlı değil. Aynı şekilde ekonomik olarak da dünya yapısal bir dönüşüm içinde. Örneğin, geçtiğimiz yıl ilk defa OECD dışı ülkeler dünya ekonomik çıktısının yarısından fazlasını gerçekleştirdi. Bunun üzerinde durmak lazım. Yine 2011'deki küresel ekonomik büyümenin, yüzde doksanından fazlasını gelişmekte olan ekonomiler sağladı. Burası da önemli. Bu yeni durum karşısında, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemin ekonomik dengeleri üzerine inşa edilen kurumlar, artık ihtiyaca cevap veremez hale geldiler. Burada da daha adaletli, daha hakkaniyete uygun bir kurumsal dönüşüme ihtiyaç var. Mevcut güç dengesini daha doğru bir şekilde yansıtan G-20 oluşumunu, bu bakımdan üzerinde önemle durulması ve dikkate alınması gereken bir yapı olarak görüyoruz. Türkiye olarak, 2015 yılında dönem başkanlığını devralacağımız bu oluşumun, başta az gelişmişlik ve gelir dağılımı olmak üzere tüm küresel meselelerde daha fazla sorumluluk üstlenmesine çalışacağız.''

        ''Somali halkını bundan sonra da yalnız bırakmayacağız''

        Başbakan Erdoğan, Türkiye olarak son bir sene içinde Somali'ye yaptıkları yardımların bu ülkede meydana getirdiği muazzam olumlu değişimi bizzat gördüklerini ifade ederek, daha geçen seneye kadar kendi kaderine bırakılan ve adeta bir insanlık trajedisine mahkum edilen Somali'nin, bugün Türkiye'nin öncülüğünde başlatılan uluslararası yardım ve ilgi sayesinde yeniden ayağa kalktığını söyledi. Ülkedeki terör ve iç savaş ortamının giderek etkisini kaybettiğini, ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarının olumlu etkilerinin görülmeye başlandığını belirten Erdoğan, ''Somali halkı artık geleceğe umutla bakıyor. Somali halkını bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Uluslararası camiadan da, vicdan ve adalet anlayışı doğrultusunda Somali halkının yanında yer almaya devam etmesini bekliyoruz. Aynı şekilde Myanmar'da, Arakan'daki insanların da şu anda terk edilmişliğini, ihmal edilmişliğini görmemezlikten gelemezdik, şu anda elimizi uzatmanın gayreti içindeyiz, mücadelesi içindeyiz'' dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ