Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem ‘12 Eylül’de 25 bin kişi komşusunu ispiyon etti’

        Saliha ÇOLAK / ANKARA

        Fotoğraf: Ümit TURPÇU

        Çalışmalarını tamamlayan TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun başkanı Nimet Baş HABERTÜRK’e konuştu: “12 Eylül’de 25 bin kişi komşusunu ispiyon etti. Darbelerin verdiği en büyük hasar toplumun birlik-beraberlik duygusunu zedelemektir”

        TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, 7 aylık maratonunu tamamladı. Başkan Nimet Baş, süreci HABERTÜRK’e değerlendirdi:

        ‘RÜVEYDA İRTİCA OLDU’

        * Çalışmanız sırasında sizi en çok ne şaşırttı?

        - Askerin TSK’dan uzaklaştırılma kararlarını gördük. Bu kadar hukuksuz kararlar verileceğini tahmin etmezdim. Allah yazısı, ‘İçeriği dini bulunduğundan el konulması’ diye yazıyordu. Rüveyda ismini koyduğu için, eşi Atatürkçü Düşünce pikniğine katılmadığı için, bazen ‘Maşallah’, ‘İnşallah’ dediği, çaktırmadan cumaya gittiği için...

        ‘28 ŞUBAT KARANLIK’

        28 Şubat insanların kendilerine ne olduğunu bilmedikleri bir süreçti. Karanlık bir yönü vardı. O dönemde bunlarla mücadele eden bir avukat olarak şunu söyleyebilirim ki gerçekten yeldeğirmenleriyle mücadele eden Don Kişot gibiydik, elimiz kolumuz kan içinde kaldı ama ne olduğunu anlayamadık. Bugün bunları anlama konusunda çok yol aldık. ‘Müvekkilim içeride işkence görüyor, ilgilenin’ diye gittiğim savcıyı, burada başka formda dinlemek çok anlamlıydı.

        ‘KOMUTANLARDAN ÖÇ ALMA DUYGUSUYLA HAREKET ETMEDİK’

        * Komutanların içeride olması o dönemin intikamı gibi algılanıyor?

        - Yargısal konularda yorum yapmam. Şunu söyleyebilirim; Sayın Başbakan da AK Parti’nin hiçbir mensubu da birilerinden öç alma hareketi içinde olmazlar. Bu manada bir hassasiyet gösterdik. Başka türlü anlaşılmasını istemem. Kişisel öç alma duygusuyla hareket ettiğimizi kimse söyleyemez.

        ‘12 EYLÜL’DE ESPİYONAJ VE MUHBİRLİK MEKANİZMASI KURULDU’

        * Darbelerden hangisi daha ağırdı?

        - 12 Eylül ile birlikte büyük bir kırılma yaşandı. Espiyonaj, muhbirlik mekanizmaları kuruldu. Parlamentoda ihbar komisyonu kuruldu. 25 binin üzerinde insan komşusunu, akrabasını ispiyon etti. Biz bunların belgelerini aldık; ‘Onda kitap var, bunda silah var, falanca komünist’ diye. Darbelerin verdiği en büyük hasar toplumun birlik-beraberlik duygusunu zedelemektir. Ahlaki bir çöküntüdür bu. O nedenle ‘Şu daha büyük’ diyemiyorum. 28 Şubat’ta hepsinin toplamını yaşadık. Aynı ihbar düzeneği sürdü. 1 milyon 600 bin insan fişlendi.

        * ‘Şimdi basına darbe dönemlerinden daha çok baskı var?’ deniyor.

        - Darbe dönemleriyle bu dönemi karşılaştırmak insafsızlık, büyük bir haksızlık. O zaman hak arama yolları tıkalıydı. Türkiye bu manada çok büyük bir mesafe kat etti. Reformlar yapıldı. Bugün yargılamalarla ilgili usul hataları var-yok bilmiyorum ama böyle iddiaların dile getirilebileceği bir hukuk mekanizması içindeyiz. AİHM’ye kadar gidilebilir.

        ‘DOLMABAHÇE’Yİ MERAK ETMİYORUM’

        * Büyükanıt görüşmesi en çok merak edilen görüşmeydi...

        - Ben mesela hiç merak etmiyorum. Çünkü Başbakan’ın, çalışma ofisinde Genelkurmay Başkanı ile görüşmesi son derece olağandır. Şimdi de görüşüyorlar.

        * “Orada pazarlık yapıldı” deniliyor?

        - Büyükanıt, dedikoduyu açıkça reddetti. ‘Bu ülkenin Başbakan’ı Genelkurmay Başkanı’nı tehdit eder mi, şantaj yapar mı, böyle korkunç bir iftira olur mu?’ dedi. Hâlâ aynı hassas noktadan kazmaya devam ediyoruz. Bir delinin kuyuya taş atıp 40 akıllının çıkaramaması gibi. Türkiye kaç yıldır tartışıyor. Ciddi bir efor kaybı. Kimse karnından konuşmasın.

        KOMİSYONUN ‘EN’LERİ

        Nimet Baş dün parlamento muhabirleriyle de kahvaltıda buluştu. MHP’li üye Özcan Yeniçeri, komisyonun ‘en’lerini şöyle açıkladı:

        En güzel derin devlet tanımı: 1926 yılında Musul ve Kerkük’ün kaybedilmesinden sonra Türkiye’nin bir avuç toprak vermeme iradesinin adıdır. (Mehmet Ağar)

        En az etki bırakan: Demirel

        En politik: Başbakan

        En artist: Sırrı Süreyya Önder.

        En laubali: Adil Serdar Saçan.

        En absürt: Sisi (1 dakika 32 saniye tahammül edebildim. Etik, estetik ve adap değerlerinin dumura uğrama ihtimali yüksekti, hemen dışarı çıktım.)

        ‘MUMCU TÜRKİYE’NİN BOYNUNUN BORCU’

        Başkan Nimet Baş da Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması gerektiğini belirtirken şu değerlendirmeyi yaptı: “Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Hamit Fendoğlu, sayısız siyasi suikast var ki bunların arka planı aydınlatılamadı. Yürütülen soruşturmalar, izlenen yol her şekilde akamete uğratıldı. Ben her büyük etki yaratan cinayetin arkasında bir görünen yüz, bir de hedeflenen yüz olduğunu düşünüyorum. O hedeflenenin ne olduğunu bulmak, Türkiye’nin boynunun borcudur. Uğur Mumcu, çok önemli bir cinayettir.’’ Baş, darbeleri inceleyen savcılıkların talepleri üzerine bazı belge ve bilgiler gönderdiklerini bildirdi.

        ‘BAŞBAKAN BİLGİ VE BELGE TOPLAYIP BİZE YOLLADI’

        * Başbakan’ın tavrı nasıl oldu bu süreçte?

        - Başından beri Sayın Başbakanımız bu komisyona çok büyük önem atfetti. Aylarca sürecek bir çalışmayı çok kısa sürede, çok önemli bilgi ve belgeleri toplayıp bize ulaştırılmasını sağladı. MGK kararlarının gönderilmesi için karar aldı. 10. madde ancak kurul kararıyla olabileceğini söyler. Onları sağladı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ