Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Bahçeli, Tokat'ta konuştu: AKP’ye üç dönemde destek vermiş olan aziz millet evlatları bu desteğin karşılığı olarak ekonomik darboğazdan çıktınız mı?

        MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Tokat’ta düzenlediği mitingte halka hitap etti. AK Parti’ye oy veren yurttaşlara seslenen MHP lideri, “Ekonomik darboğazdan çıktınız mı?” diye sordu.

        İşte Bahçeli’nin o sözleri:

        “Bu meydanda AKP’li kardeşlerim varsa onlara bir soru soracağım. AKP’ye üç dönemde destek vermiş olan aziz millet evlatları bu desteğin karşılığı olarak ekonomik darboğazdan çıktınız mı? Gelir seviyeniz artabildi mi? İşte milli iradenin gerçeği budur. Bunlar istatistikle, televizyonlardaki besleme aydınlarla ifade edilmiyor.

        Bir AKP var ki sizlerin desteğiyle kurulmuştur. AKP’ye oy vermiş, destek vermiş, iktidara taşımış, bundan da kısa sürede caymamış, acaba gelir seviyesi artar mı diye beklemiş de beklemiş. Diyelim ki Tokat’ta böyle bir kardeşim var oğlunun adı Bilal. Başbakan’ın oğlunun adı da Bilal. Şimdi AKP’liler bu iki Bilal’i karşı karşıya getirsinler ve Tokat’taki Bilal’e sorsunlar, ‘İş kurabildin mi, evin var mı?’ diye. Bunların cevabı tek tek ‘Hayır’ olur. Öbür Bilal’e sorarsan o da her şeye ‘Evet’ diyor. Bu iki Bilal eşit midir, o zaman Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adaletinde bir adalet var mı? Bir Bilal ki evinde 1 milyar dolar var. Bunlar tapelerde geçiyor. Şimdi bunu dikkate alarak bir değerlendirme daha yapalım.”

        Bahçeli, konuşmada, halkın AK Parti'ye kısaltılmış haliyle "AKP" diye hitap ettiğini ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu kabul etmediğini söyledi.

        Bunun yasaklandığını iddia eden Bahçeli, "Biz 'AK Parti'yiz demiştir. Acaba bu kara noktaların üstünü örtmek için mi 'AK' kavramını kullanmaya başlamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, 11 yılı bulan iktidarı döneminde Türkiye'nin her sorununu çözmeye muktedirken, Türkiye'nin her sorununu çözmek yerine kendi programını, örtülü olarak hala sakladığı değişim ve dönüşüm projesini uygulamaya koydu. Bir de Ortadoğu'da yeni görev ve misyon yüklenmişti. O da Büyük Ortadoğu Projesidir, eş başkanlığı görevidir. Bu iki görevle Türkiye'yi yönetirken bir yol çizmiştir. Buraya, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partili kardeşlerim olmak üzere hepinizin dikkatini çekiyorum" diye konuştu.

        Kuvvetler ayrılığına değinen Bahçeli, yasamanın TBMM'de 300'ü aşan milletvekilliğiyle Recep Tayyip Erdoğan'ın denetimine girdiğini öne sürerek, şunları kaydetti:

        "Böyle bir durumda yasama var, yürütme var, 3. kuvvet, o da yargıdır. İşte bu yargıda aldatma ile Türk milleti karşı karşıya kalmıştır. 2010 yılı içerisinde 28 maddelik bir anayasa değişikliği, AKP'li milletvekilleri de dahil olmak üzere hiç kimse ile istişare edilmemiş, bazı danışmanlar aracılığı ile komisyondan geçirilmiş, genel kurula gelinmiş fakat 367 milletvekili desteği bulamayınca 300'ün de üzerinde olması sebebiyle, anayasamıza göre bir referandum yoluna gidilmiş. Bu değişikliğin yapılmasıyla ilgili olarak da anayasaya geçici 15. maddeyi de koymak üzere el atından ve bazıları tarafından devrimcilere ve ülkücülere karşı '12 Eylül'den hesap soracağım' denmiştir. Bazı arkadaşlarımız da buna inanmıştır ama aradan geçen zaman içerisinde mahkemeler nasıl gelişmişse bunu bilmekteyiz ama bir kaç konu 28. maddenin içine serpilmiş. Bazı kesimler, bunlar iyi maddeler sosyal kesim olarak bizim işimize yarıyor. Bu güzel oldu. İşte demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi. Fakat burada Milliyetçi Hareket Partisi'nin teklifiyle iki gizli gündemin varlığı ortaya konarak, bu referandumda MHP hayır oyu kullanmayı tercih etmiştir."

        "HSYK'DA DURUP DURURKEN NEDEN DEĞİŞİKLİK OLDU?"

        MHP'nin haklı çıktığını dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

        "Bu iki gizli gündem maddesinin birisi Anayasa Mahkemesi'nin yapısını ve sayısını değiştiren madde, ikincisi ise HSYK'nın teşekkül ettirilmesi. Böylelikle Recep Tayyip Erdoğan, değişim ve dönüşümün anayasaya aykırı, milli değerlerle çelişen, cumhuriyetin kazanımlarını reddeden bir süreçte Anayasa Mahkemesi'ni bir zırh edinmiş. Daha sonraki uygulamalarında yargının kendi kontrolüne girmesini de amaçlayarak, yasama, yürütme ve yargı kuvvetler ayrılığını da yargıda kuşatarak, yargıyı siyasallaştırarak ve yargıyı da son olarak AKP'leştirerek, bugünkü yargı rezaleti ortaya çıkmıştır. Şimdi yargıdan anlayan yok, yargıdan kim anlıyor, bilen yok. Bağımsız ve tarafsız yargı nedir, anlayan da yok. Mahkemeler nasıl kıyım yaptı? Şimdi nasıl bir hukuk uygulanıyor? HSYK'da durup dururken neden değişiklik oldu? 17 Aralık'tan itibaren 237 hakim ve savcı neden görevlerinden alındı? Neden sürüldü? Bunların hepsi milletimize anlatılmıyor. Milletimize bunların gerçekleri söylenmiyor. İşte bu sürecin içerisinde değerli vatandaşlarım, yargı da Recep Tayyip Erdoğan'ın denetime ve kontrolüne girmiştir. Bu ne demektir? Kuvvetler ayrılığına sahip olmaktır. Bu önemli bir güçtür. Yasama ve yürütmeye sahip olmak önemli bir güçtür. Bu da sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yetmemiştir."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ