Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem allahım çok tatlıyım, barva, barva gezi videoları, polisleri çileden çıkardı, gezi, sivil itaatsizlik, Hasan Basri Keleş Işıl Cinmen, Hasan Basri Keleş röportaj,

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Evet çok tatlısın!

        Hem de tahmin edebileceğinden çok daha fazla!

        Sosyal medyadaki adı Barva.

        Lazca, fırtına demek.

        Barva, 31 Mayıs’ta Gezi’nin yıldönümünde polislerin önüne geçip “Allah’ım ne kadar tatlıyım! Çok tatlıyım dimi!” diye bağırmaya başladı.

        Özçekim videolarını Vine’a koydu.

        Birkaç saat içinde Twitter ve Facebook’ta binlerce kişi onun videolarını paylaşıyordu.

        Haber sitelerinde manşet, sözlüklerde en çok konuşulanlardan biri oldu.

        Akşama doğru Cihangir sokaklarında gazdan kaçanlar “Allah’ım çok tatlıyız!” diye bağırarak koşuyordu.

        Topu topu 6’şar saniyelik 4 Vine videosu…

        Neden insanlara bu kadar iyi geldi?

        Çünkü göz yaşartıcı gaza karşı göz yaşartan bir kahkaha attırdı.

        25 bin polis ve 50 Toma’nın karşısındaki çaresizliğe bir ufak çare yarattı.

        Vakti zamanında Duranadam’ın yaptığı gibi...

        Hukuksuzluğa karşı hakla,

        Kuraklığa karşı yaratıcılıkla,

        Hırsa karşı sabırla,

        Şiddete karşı zekayla,

        Polise karşı korkusuzca,

        Meşru olmayan emirlere karşı meşru bir itaatsizlikle “ben buradayım ve çok tatlıyım” dedi.

        Kahkaha, verilen mücadelenin ciddiyetini azaltmaz.

        Bunu geçen yıl öğrendik.

        Kahkaha; taştan da, havai fişekten de, gazdan da, coptan da daha keskindir.

        Tüm acılar ve kayıplar için duyulan derin hüzün ve öfkenin sonunda hala umut varsa, o da kahkaha sayesinde var.

        Karşınızda Barva!

        Kimsin sen?

        Hasan Basri Keleş, 27 yaşındayım. Mersin’de yaşıyordum; dört yıldır İstanbul’dayım. Aslında fotoğrafçıyım ama şu an lojistikle ilgili özel bir şirkette çalışıyorum.

        Nereden geldi aklına polisin önüne geçip “Allah’ım çok tatlıyım!” diye bağırmak?

        Aklımın başımdan gittiği bir noktada geldi. Taksim’e gitmek istiyordum, tüm yollar kapalı. Polis karşımda “geçemezsin” diyor, başka bir şey demiyor. Kendimi çok kıstırılmış hissettim ve tavırları çok zoruma gitti. Bir şey yapmak zorunda hissettim kendimi ve “Allah’ım çok tatlıyım, çok tatlıyım dimi!” diye bağırmaya başladım.

        “POLİS BENİ DELİ ZANNETTİ”

        Hahahaha. O sırada videoda görünen polisler dağılıyor bir anda, deli mi zannettiler seni acaba?

        Muhtemelen deli sandılar; o an için çok da haksız sayılmazlardı.

        Yaptığının insanların bu kadar hoşuna gideceğini tahmin etmiş miydin?

        Alakası bile yok, ne yaptığımın farkında değildim ki zaten. İlk videoyu Vine’da paylaşmak bile aklıma gelmedi. Çekip arkadaşıma gönderdim, o koydu. Sonra insanların çok güldüğünü görünce sevindim, devam ettim.

        Neden bu kadar hoşlarına gitti sence?

        İnsanlar çok üzüldü, çok gerildi. Gülümseyebilecekleri bir olay olunca bile kahkahalarla gülüyorlar çünkü çok ihtiyacımız var buna.

        Polisler sana nasıl tepki verdi? Hiç mi sorun çıkaran olmadı?

        Çevik kuvvetle çekmeyi denedim ama onlar pek hoş karşılamadı beni. Biraz tartıştık. Telefonuma el koymak istediler, boynumdan sıkarak gözaltına almaya çalıştılar. Yanımda arkadaşlarım vardı, onlar engel oldu.

        ZARARSIZ BİR SİVİL İTAATSİZLİK

        Fotoğraf: Özge Mine Sarıçam

        Sivil polisli Vine’da yanındaki gerçek sivil polis mi?

        Gerçek. Mis Sokak’taydım. O sırada Twitter’da dolaşan sivil polislerin taşıdığı çantaların fotoğraflarını gördüm. Bir baktım sokağın sonunda o çantalardan takmış polisler var. Yanlarına gidip, aralarına girdim. Kendimi çekiyormuşum gibi yaptığım için, yanımdaki polis başta ne olduğunu anlamadı. “Bak bu sivil” dedikten sonra zaten “hişşşt noluyor!” “alo çekme” dediler.

        Gözaltına alınmaktan korkmadın mı?

        Hayır, gözaltına alınmamı gerektirecek yasadışı bir şey yapmadım. Zararsız bir sivil itaatsizlik eylemi bu.

        Olumsuz tepkiler de aldın mı?

        Çoğunluğu olumlu ve neşeliydi ancak hakaret ve tehditvari mesajlar da var tabii.

        “BABAM EMEKLİ EMNİYET MENSUBU...”

        1 yıl önce polise nasıl bakıyordun, şimdi nasıl bakıyorsun?

        Polisler hakkındaki fikrim çok uzun zamandır aynı. Onlar kendi sloganları olan “Halk için emniyet, adalet için hizmet” düsturuyla hareket etmeyi benimsemedikleri sürece de değişmez. Bu arada babam da emekli bir emniyet mensubu...

        Buna çok şaşırdım! Kızmadı mı videolarını görünce?

        Kızdı, “Yapma böyle şeyler” dedi. Biraz zaman geçince kızgınlığının geçeceğine inanıyorum.

        Gözaltına alınsaydın babanı mı arayacaktın?

        Asla. Böyle sanılmasın diye bundan bahsetmek istememiştim aslında. Bir birey olarak yaptığım hareketlerin sonuçlarına kendim katlanırım. Gözaltına alınsaydım son çare olarak bile babamı aramayı düşünmeyebilirdim; bu etik olmazdı.

        ŞİDDETE KARŞI BİR CEVAP

        Bu tip komik eylem şekillerinin Gezi’nin ciddiyetini bozduğunu düşünenler de var. Sen ne diyorsun?

        Gezi bir bütün. “O kahkahaya sebep oldu, bozdu. Öbürü dövüldü, ciddileştirdi” diye bir bakış açısı doğru mu? Gezi’yi bu kadar özel yapan tüm renkleriyle birlikte varolabilmesiydi. İçinden kahkahayı da, şiddeti de, masumiyeti de, acıları da çıkaramazsınız ki... Şiddete şiddetle de cevap verebilirsiniz, savunmayla da, kaçarak da, ağlayarak da, öfkeyle de, kahkahayla da... Bunların tümü cevap ve hepsinin bir anlamı var.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ