Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Yine Cannes Film Festivali'ndeydiniz. Kaç yıldır gidiyorsunuz?
Bu yıl dokuzuncu kez gittim. Ama geçen yıl film çekimim olduğu için kaçırmıştım.

BASININ İLGİSİNİ ÇEKİYORUM
Cannes Film Festivali'nde boy göstermek o kadar kolay mı, herkes yapabilir mi bunu?

Her isteyen gidebilir ama her yere girebilir mi, orası meçhul. Çünkü bazı özel gösterimler, partiler davetiye gerektiriyor.

Siz ilişkileriniz sayesinde mi o özel partilere, gösterilere girebiliyorsunuz?
Evet. Yurtdışında film çeviriyorum, dolayısıyla orada geniş bir çevrem var. Yönetmenleri, yapımcıları tanıyorum. Şu an Los Angeles'ın en ünlü menajerlik şirketlerinden biriyle çalışıyorum. Bu yıl Amerika'da iki tane filmim gösterime girecek. Durum böyle olunca da basının ilgisini çekiyorum.

Sizin Cannes maceralarınız, Quentin Tarantino'yla ilişkiniz Türkiye'de hep soru işaretiyle karşılanıyor, insanlar pek size inanmak istemiyor. Sizce bunun nedeni ne?

Bilmem, o insanların kişisel tercihi. Ben insanları inandırmak için çaba sarf etmiyorum. Sadece bana sorulanlara cevap veriyorum.

İDDİALI BİR BEYNİM VAR
Hiç mi merak etmediniz, insanlar bana neden inanmıyor diye?

Türkiye'de beni fazla magazinsel algılamaya çalışıyorlar. Oysa benim iddialı bir sinema bilgim ve iddialı bir beynim var.

Böyle algılanmanıza neden olacak bir şeyler yapmış olabilir misiniz?

Sanırım kendimi çok doğru ifade edemedim. Ve herkesle çok fazla samimi oldum. Belki basınla arama biraz mesafe koymalıydım. Çok içli dışlı olduğumuz için, arada olması gereken saygı ve seviyeyi koruyamadım sanırım. Bir de profesyonel bir ekiple çalışmadım, her şeyi kendim yaptım. Bunun da bir etkisi olabilir. Beni en çok, yurtdışında gördüğüm saygıyı, kendi ülkemde görememek üzüyor.

Tarantino'yla ne zamandır birliktesiniz?
İki yıl oldu ama araya uzun dönemler girdi. İki yıl önce Cannes Film Festivali'nde tanıştık ve ilişkimiz orada başladı. Son filmi 'Inglorious Bastards' için ilişkimize bir yıl ara verdik. Çünkü bir yıl boyunca özel hayatı olmadı onun. 'Inglorious Bastards'ın tamamı Cannes Film Festivali'nden iki gün önce bitti. Bu arada onun hayatına girmiş çıkmış insan olabilir, benim de olabilir; bunu normal karşılamak lazım, herkesin belli ihtiyaçları var!

Yani ilişkiniz tekrar Cannes'da mı başladı?
Evet. Benim için Cannes Film Festivali'nin ayrı bir romantizm boyutu var yani. Çünkü orada Quentin ile çok güzel anılarımız var.

Peki şu işi bir açıklığa kavuşturalım; Quentin Tarantino ile şu an sevgili misiniz, arkadaş mı?

Sevgiliyiz. İki yıl önce bu ilişki ortaya çıktığında ben "Sevgiliyiz" de demedim, "Değiliz" de... Sadece tanışma hikayemizi anlattım, bu çok büyütüldü. O zaman ilişki çok oturmamıştı. Ben ilişki içinde nerede durduğumun çok farkında değildim. Birincisi, şimdi oturmuş bir ilişki var. İkincisi ise, karşımdaki insana duygularımdan bahsetmeden, basınla bunu konuşmak istemedim. Ama artık ona da kendimi ifade ettim.

Karşılık gördünüz mü?

Duygularını ifade eden bir insan değil. Göstererek ifade etmeyi tercih ediyor. Öyle de yaptı...

Tarantino'nun festivalde kırmızı halı geçişindeki dansını hatırlıyorum. Oysa genelde ciddi görünüyor, gerçekten o kadar neşeli midir?

Film konusunda çok ciddi ve çok hırslı. İşi söz konusu olduğu zaman hiçbir şeyi gözü görmüyor. Ama özel hayatında çok şeker, hiç gözüktüğü gibi değil. Birlikte olduğu insanı çok güzel taşıyan, onore eden biri. Defalarca davetlere beraber gittik, hiçbir zaman beni o davetlerde yalnız bırakmadı. O davetlerde ona yaklaşmak isteyen kadınlar da oluyor ama her seferinde 'yanımda bir kadın var' imajını çok güzel şekilde çiziyor.

Kıskanmanıza gerek kalmıyor yani...

(Gülüyor) Yok, kalmıyor. Ama o da birtakım şeylerin bilincinde. Beni yalnız bıraktığında yanıma yaklaşanları da fark ediyor.

Kıskanç mı peki?
Belli etmiyor ama bence biraz öyle, bir-iki defa fark ettim çünkü. Filminin partisinde ben birazcık içkiyi kaçırıp fazla dans ettim, bir ara yanıma gelip "Seni sürekli seyretmesem de yaptığın her şeyi görüyorum, farkındayım" dedi. Uyardı ve gitti.

ARACI YAPMAK İSTEYENLER OLUYOR
Türkiye'ye getirmeyi düşünüyor musunuz onu?

İstiyorum. O da çok merak ediyor.

Peki onunla olan ilişkiniz işinize nasıl yansıyor?

Bana birçok teklif geldi. 'Ona şu senaryoyu iletir misin?', 'Söyle bir sonraki filmini biz finanse edelim' gibi ve hepsi de bana yüzde, komisyon ya da rol teklif etti. Hepsine, "Ben bu insanla iş ilişkisi yaşamıyorum, kişisel bir ilişki yaşıyorum. Söylediğiniz hiçbir şeyi ona iletmeyeceğim" diyorum.

Sonuçta sizin bir oyuncu olduğunuzu biliyor. Bir filminde rol vermeyi falan düşünmüyor mu?

Onunla bu konuda hiç konuşmadım, konuşmayacağım da...

KEŞKE DİLİMİ ISIRSAYDIM!
Cannes Film Festivali'nden Tarantino'nun bir beklentisi vardı sanırım...

Ya ben öyle şom ağızlıyım ki... Biliyorsunuz bu yılki jüri başkanı Isabella Huppert'di. Kendisi bugüne kadar, festivalde büyük ödülü alan Michael Haneke'nin birçok filminde rol aldı. Ben "Aman bir iltimas geçme olmasın" falan dedim, Quentin bana, "Yok, asla öyle şeyler olmaz, jüriler öyle çalışmaz" dedi.

Ödülü Haneke'nin filmi kazanınca bir şey dedi mi?

O demedi ama ben 'Keşke dilimi ısırsaydım' dedim. Çünkü festivalin sonuna kadar 'Peygamber' filmi ödülü kazanacak diye bakılıyordu ve sonuçta favori olmayan Michael Haneke'nin filmi kazandı...

Cannes'da bile iltimas geçmek diye bir şey mi var yani?
Bilemiyorum, orada iltimas mı geçildi ne oldu ama benim şom ağızlılık yaptığım kesin.

Tarantino sonuca üzüldü mü?

Ben bu konuda yorum yapmayayım. (Düşünüyor) Hevesli gitmişti, öyle diyeyim.

AMERİKA'DAKİ HAYATIMI REALİTY SHOW YAPACAĞIM
Son bir yıl içinde Amerika'da iki film çektiniz; biri 'Fake Identiy'. Nasıl bir rolünüz vardı?

'Fake Identity'de Val Kilmer'la birlikte oynadım. Ufak bir roldü. Filmde zaten iki tane kadın rolü var. Aslında başrole adaydım ama başroldeki kadının da Rus'a benzemesini istemişler, çünkü film 70'li yıllarda Doğu Bloku ülkelerinde geçiyor. Zaten başrol için seçtikleri kız da Polonyalı. Başrol olmadı ama en azından hayranı olduğum Val Kilmer'la oynamış oldum.

Bir filminiz daha var; 'Doomsday'. Onda da başrol arkadaşınız Luke Goss'la aranızda bir yakınlaşma olduğuna dair haberler çıktı...
Filmde Luke Goss'un eşini oynadım. Luke hakikaten çok şeker bir insan, hâlâ görüşüyoruz, birbirimize işler paslıyoruz. Evet, aramızda bir elektriklenme oldu. Allah adamı yaratırken üzerinde biraz çalışmış. Ama adam evliydi.

Peki şu sıralar Türkiye'de üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?

Şu an içinde olduğum bir proje yok ama üzerine düşündüğüm kendime ait bir proje var. Amerika'daki hayatımı 'reality show' yapmak istiyorum. Oradaki başarı hikayemi, ayakta kalma savaşımı, hayatımı anlatmak istiyorum. Haftanın birkaç günü bir kamerayla gezip, deneme çekimlerimi, kırmızı halıları, partileri çekip, Türkiye'deki bir televizyona vermeyi düşünüyorum. Onun dışında sinema teklifleri geliyor, onları değerlendiriyorum. Ama dizi gibi uzun soluklu bir projede yer almak istemiyorum.

BENİM DİNİM AŞK!
Neden Amerika'ya yerleştiniz?

Zaten uzun zamandır hayalini kurduğum bir şeydi. Orada oyunculuk yapmayı çok istiyordum.

Peki yaşadığınız ilişkinin bu kararda bir etkisi yok mu?

Tabii ki gitmek istememin nedenlerinden bir tanesi de oydu. Hatta bir tanesi değil, en büyük sebebi oydu. Seviyorum! Başından beri hiç inkar etmedim zaten.

Anlaşıldı, siz aşk kadınısınız...
"İlahi, bir aşk ver bana, neredeyim hiç bilmeyeyim/ Aramalıyım kendimi, istesem de bulmayayım/ Şöyle hayran eyle beni, bilmeyim dünü bugünü/ İsteyeyim daim seni, başka şeye bakmayayım..." demiş Yunus Emre. İlahi aşk üzerine yazılmış ama bana göre aşkın her türlüsü ilahidir ve ibadettir. Benim dinim aşk!

Sabah- Eylem Bilgiç

BAKMADAN GEÇME