Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik İdlib'de ne olacak? Operasyonun şifreleri

        TSK'nın İdlib'de 3. gününe girilen operasyona ilişkin yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, İdlib Bölgesinde icra edeceği harekât kapsamında, gözlem noktaları tesis etmek üzere 08 Ekim 2017 tarihinden itibaren keşif faaliyetlerine başladı" denildi.

        TSK'dan yapılan açıklamaların satır aralarını ve İdlib'de yaşananları uzmanlar Habertürk TV'ye değerlendirdi:

        Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar: Silahlı kuvvetlerin konu ile ilgili unsurlarının, sahada beraber hareket ettikleri diğer unsurları ile birlikte bölgeye girdikleri anlaşılıyor. Buradaki maksadın keşif olduğu ve bir şekilde de sahadaki gruplarla bir takım görüşmelerin yapıldığı, bu doğrultuda, Türkiye'nin özellikle ve özellikle herhangi bir çatışmaya meydan vermeden coğrafyada çatışmasızlıkla ilgili fonksiyon üstlenmek üzere faaliyetlere başladığı görülüyor.

        "İDLİB HER TÜRLÜ PROVOKASYONA AÇIK BİR ALAN"

        İdlib şu anda ürettiği pozisyon ile her türlü manipülasyon ve provokasyona da açık bir alan. İdlib'deki Heyet Tahrir Şam, yani dominant güç ile rejim arasında çok sert bir mücadele yaşandı. Neticede rejime bağlı 100 kadar milis hayatını kaybetti.

        İfade edilen 14 kontrol noktası oluşturulacak. Bu noktaların yerlerinin belirlenmesi gerekiyor. En önemli konuların başında Heyet Tahrir Şam'ın ortaya koyacağı refleks geliyor. Bunu kabul etmezlerse, ki bu konuda karşı konulacağı belirtilmişti. Bunun belirginleşiyor olması gerekiyor. Bu belirginleşmezse, oradaki niyet istikrarı sağlamak ama bu kez bir çatışma iklimi oluşur.

        "ASLİ UNSURLAR DEĞİL, ÖNCÜ GRUPLAR BÖLGEDE"

        Bir keşif heyeti içeri girdi. İçerideki gruplarla görüşüldüğü anlaşılıyor. Bir keşif faaliyeti başladı. Asli unsurların değil, keşifle belirlenmiş öncü grupların bölgeye girmesi, temel öngörülerin oluşturulması ile icraya yönelik faaliyetlerin başlaması anlamına geliyor.

        OPERASYONUN UZUN VADEDE GETİRECEKLERİ...

        Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni: 15 Eylül'de yapılmıştı bu anlaşma. Bu bölgeye kim kirecek, kim koruma görevi yapacak. Türkiye içeride bu ateşkes, tırmanmayı önleme çabasında iç hatta olması gerekti. Türkiye ile de anlaşmayan bazı gruplar var. Bu gruplar arasında denge sağlanabilir mi? Bu hedefleniyor, aslında orada bir çatışma beklenmiyor.

        Buradaki toplumu yatıştırma ve ateşkesi sağlama ile Türkiye'ye olan göçü önleme operasyonu. Daha sonra da herhalde Cenevre'de tekrar bir barış görüşmeler de başlayacak. Bu sefer orada bir ateşkes tamamen sağlanmışsa, bir takım geçici seçimler yapılması falan uzun dönemde mümkün olacaktır. Afrin'e operasyonu tahmin etmiyorum. Amerika ve Rusya'nın Türkiye ile bir operasyon yapmayı şimdilik kabul edeceğini düşünmüyorum. Ocak ayından sonra orada büyük ülkelerin tutumu ile Türkiye'nin tutumu belli olacaktır.

        Suudi Arabistan Esad'ı kabul etmiyor. Amerika da kabul etmiyor. Türkiye kabul eder mi bilmiyorum ama İran'la, Irak'la bir yakınlaşma oldu. Olayları Rusya ile götürüyor Türkiye. Esad'ı bir müddet daha hazmedecek gibi gözüküyor.

        RUSYA'NIN ROLÜ

        Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Baydur: Zaten Astana süreci çerçevesinde söylendiği gibi TSK hazırlıklarını tamamladı. Kontrol noktaları oluşturma çerçevesindedir bu. Bu bu kadar değil, herşey güllük gülistanlık gitmeyebilir. Bugün ABD'de bugün itibarıyla çıkan bir makalede TSK'ya oradan bir aksaklık yaratabilecek bir eylem söz konusu olduğunda Rusya'nın değerlendirmesi gereken bir konu diyor. Rusya'nın da çok fazla seyirci kalmaması gerekiyor. Onların da duyarlı olması lazım.

        Neticede burada Türkiye işgalci değil. TSK eğer başarısız olursa ve Rusya çok fazla müdahil olmazsa, NATO müttefiki ordusunun da sahadan istediği ile ayrılmaması söz konusu. Bu da Rusya için fena bir şey değil. Çok fazla dikkatli olunması, Rusya'nın da daralan süreçlerde buna gerekli katkıyı mutlaka vermesi lazım.

        "TSK, İLERİ HAREKATA BAŞLAMIŞ OLDU"

        Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz: İleri harekata bir anlamda başlamış oldu TSK ve görevli birlikler. Bunlar ÖSO'nun elemanlarıydı, muhtemelen keşif görevi yapıyorlar. Keşif; "Nerede, ne var?" demek. Arazi keşfi olabilir. Muhtemel terörist grupların keşfi olabilir. İkisi beraber olabilir.

        Orada fiili olarak bir durumla karşı karşıya kalacak. Bu bir gözlemci statüsünün önüne geçecek bir harekat. Gözlemci dediğiniz zaman barış gücü akla gelir. İki taraf arasında barış süreci başlamışsa o çatışmasızlığın gözlemcisi olur birlikler ama burada öyle bir durum yok. Bir çatışma var ve araya giren birlikler var. Onu durduracak TSK'nın oraya giren unsurları.

        Orada bazı riskler var. Gruplar muhtemelen giderek kendileri için alanın daraldığını, Türkiye'nin müdahalesinin kendilerinin yararına olacağın varsayarak rejimle uzlaşmaktan yana olan ve olmayanlar olarak ikiye ayrılabilirler. El Kaide ile irtibatlı olabilirler. Bu Türkiye için risk oluşturacaktır.

        TÜRK ASKERİ ÇATIŞMAYA GİRER Mİ?

        ASAM Güvenlik Uzmanı Eray Güçlüer: Klasik anlamda bir harekat olmayacağı kesin. Bunun öncesinde ÖSO ile bölgedeki terör grupları arasında bir takım görüşmelerde yapıldı. Dendi ki, "silahsız şekilde bu işi götürelim. Siz de buna destek verin. Çatışma olmayan, huzurlu bir ortam sağlayalım." Birkaç kez bu görüşmeler yapıldı. Ve neticede görüşmelerden şu ana kadar, karşıt grupların 'Hayır kesinlikle buraya kimse girmeyecek.' açıklamaları olmadı. Bu önemli bir gelişme. Hatta aldığımız bilgiler, Türk askerinin bazı çekincelerle, koşullarla, İdlib şehir merkezine girmesi yönünde de bir takım kanaatlerin de ifade edildiği şeklinde. Bunlar tabii ne kadar doğru ne kadar yanlıştır bilmiyorum ama en azından karşıt, tahrik edici ya da böyle bir çatışma ortamını andıran şu ana kadar ilan gelmedi.

        Tabii ortada terör unsurları var. Bunların yarattığı bir risk var. Böyle bir çatışma durumu riski El-Bab'daki gibi olabilir. Fakat bu olmaması için işte bir süredir buradaki gruplarla (ÖSO) görüşmeler yapılıyor. Bunlar önemli. Şu ana kadar olumsuz bir noktaya evrilmedi. Mevzilerde konuşlanmış terör unsurları var. Bugüne kadar ÖSO'nun girdiği yerlerde ortada bir risk varsa, bu daha fazla geciktirilemezdi. TSK desteği onlar için mutlaka gerekli. TSK'nın sınır hattından itibaren İdlib'e kadar mesafesi kuş uçumu 33 kilometredir. Bu da tattik bir mesafedir. Ateş destek vasıtalarının etki mesafesindedir. En kötü senaryoda bile 1 saat içinde müdehale edilebilir bir durumdadır. Bunu karşıt güç de biliyor. Oradaki terör unsurları için baskı yaratıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ