Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İstanbul’da koşanlar ve yarışlara ilgi arttı

        Koşmak sadece bu sporu yapanların değil, farklı branşlardaki sporcuların da yaptığı bir aktivite. Çünkü koşanlar sadece atletler değil. Koşu, bir futbolcunun da antrenman programında önemli yer tutar. Öyle ki sakatlıktan dönen futbolcu daha ayağı topa değmeden “takımdan ayrı düz koşu” yapar. Bir boksör de daha güçlü olmak için sadece ağırlık kaldırmaz, koşar. Rocky’nin koştuğu sahnelerin ringte yumruklarını savurduğu sahneler kadar ikonik olması boşuna değil.

        Atlet de sporcunun branşını ifade eden tanımın ötesinde artık. Bambaşka branştaki bir sporcunun fiziki kapasitesini tanımlarken “atletik” ifadesi de bu yüzden kullanılıyor.

        Günlük dilimizde de koşunun yeri büyük. Bir başarıyı ifade ederken “ipi göğüslemek” deriz, acelemiz olduğunda da “bir koşu gidip geliriz”…

        REKLAM

        Ve uzunca bir süredir koşu, amatörlerin, ofis çalışanlarının salon dışında yaptığı bir spor. "Spora gitmek" ile anlaşılan bir spor salonunda egzersiz yapmak olsa da tabirin "gitmek" kısmı ile daha çok ilgili koşucular. Sabahın erken saatlerinde yolunuz İstanbul'un sahil hattından ya da bir parkın, ormanın etrafından geçiyorsa koşanlara denk gelmeniz birkaç yıl öncesine kıyasla daha mümkün. Bu ilgiyi gören belediyeler ve çeşitli organizatörler yılın her ayında amatörlere de açık olan yarışlar düzenliyor. Bu yarışların sayısı arttığı gibi katılım da büyüyor.

        Mestan Turhan, yol koşularının popüler ismi.
        Mestan Turhan, yol koşularının popüler ismi.

        Atletizm Federasyonu'nun internet sayfasındaki faaliyet takviminde "özel yol koşusu" olarak ifade edilen yarışlar bu tip organizasyonları ifade ediyor. Yol yarışları maratondan aşina olduğumuz gibi şehrin trafiğe kapatılan caddelerinde koşuluyor. Bu yarışlardaki mesafeler de çoğunlukla 5 ve 10 kilometre oluyor. Çoğu amatörün de ilgisi bu mesafelerde yoğunlaşıyor. Ötesine geçildiğinde yarı maraton mesafesi olan 21 kilometre yarışları da karşımıza çıkıyor.

        BAZEN CADDE BAZEN PATİKA

        Sadece asfalt yolda değil, şehrin içindeki büyük parklarda, şehirden biraz uzaklaşılan ormanlardaki patikalarda çizilen parkurlarda da yarışlar düzenleniyor. "Trail koşu" olarak ifade edilen bu branşın da kendisine özgü hazırlık süreci ve zorlukları bulunuyor. Parkur bir asfalt gibi düz zemin olmadığı için ayakkabı seçimi ve koşu tekniği farklılık gösterebiliyor. Bu yarışlardaki mesafeler 42 kilometre olan maraton mesafesinin de ötesine geçebiliyor. Saatler süren yarışlarda koşucular beslenmelerini de tıpkı bisikletçiler gibi yarış sırasında yapıyor.

        KATILIM İÇİN NE GEREKİYOR?

        16-18 yarış arasındaki gençlerin veli izniyle katılabildiği yarışlar için yetişkinlerden de özellikle uzun mesafeler söz konusu olduğunda bir sağlık raporu isteniyor. Kimi organizatörler katılımcılara bir feragatname imzalatıyor. İstanbul Yarı Maratonu ve İstanbul Maratonu'nda ise geçmiş derecelere bakılıyor. Örneğin 3 Kasım'da koşulacak İstanbul Maratonu'na katılmak için organizasyon son iki yıl içinde 42 kilometreyi 6 saat 20 dakika altında ya da 21 kilometreyi 3 saat 25 dakika altında; son bir yılda 15 kilometreyi 1 saat 45'dakika altında bitirdiğinize ilişkin belge istiyor. Çoğu organizasyon için katılım ücreti ödemek gerekiyor. Bu ücret 200-1000 TL arasında olabiliyor. Yarıştan önce göğüs numarası veriliyor. Çengelli iğnelerle kıyafete iliştirilen bu numaraların yazılı olduğu kağıdın arkasında çoğunlukla zamanınızı ölçecek çipler bulunuyor. Zaman ölçümünü yapan çipler bazı organizasyonlarda ayakkabılara da bağlanabiliyor.

        BİR KERE KOŞAN BIRAKMIYOR

        Peki bu yarışlara katılan ya da yarışmasa da uzun mesafeleri düzenli olarak koşanların motivasyonu ne oluyor? Kimisi sağlıklı yaşam için kimisi de fiziki sınırlarını test etmek için koşuyor. Nedenler farklılık gösterse de koşmaya başlayan kolay kolay bırakmıyor. Bunu konuştuğumuz isimler de teyit ediyor.

        135 KİLODAN MARATONA

        İstanbul'da yaşayan ve 2018'den bu yana koşan 45 yaşındaki bilgisayar öğretmeni Murat Yüce bu isimlerden biri. 135 kiloya kadar çıktığını ve bu kilolarından fitness ile kurtulduğunu anlatan Yüce, kilo vermek kadar kiloyu korumanın da önemini bilerek önce yürümeye başlamış. Yürüdükten sonra da koşmaya... "Bir baktım kendimi 10 kilometre koşarken buldum" diyen Yüce, işin sağlık kısmı kadar fiziksel aktivite boyutuna da önem verenlerden. "Yarışları keşfedince aslında yanlış koştuğumu fark ettim" diyen Yüce, doğru teknikler için kendisini geliştirdiğini ve hedef yarışlar belirlediğini anlattı.

        Bu süreçte tiroit kanseri de atlatan Yüce, her sene bir maraton koşuyor. Koşmadığı yarışlarda da amatör olarak fotoğraf çekiyor ve Koşan Vizör isimli instagram sayfasında bu fotoğrafları paylaşıyor. Hem koşucu hem de amatör fotoğrafçı olarak yer aldığı yarışların ve bu yarışlara ilginin arttığını gözlemleyen Yüce, organizasyonların yine de yetersiz olduğunu düşünüyor. İngiltere'de her hafta düzenlenen "Park Run" etkinliklerini örnek gösteriyor. Aralık ayındaki maratona katılım limitinin Ocak ayında dolduğu Avrupa'daki yarışları bir başka örnek olarak sunuyor.

        YEMEK İÇİN KOŞAN DA VAR

        Bir profesyonelin görüşlerini almak istediğimizde ise bir dokunup bin ah işitiyoruz. 15 yıldır bu sporu yapan ve Academy Of Running'i kuran Mustafa Araç, başladığı dönemlere kıyasla ilginin 2-3 kat arttığını ifade ediyor. Ancak internette doğru bilgiye ulaşmanın halen güç olduğuna vurgu yapıyor. Koşmaya başlayanların yüzde 95'inin devam ettiğini ancak çoğu koşucunun profesyonel destek almadan bu sporu yaptığını ifade eden Araç, "İnsanlar genelde sadece dümdüz koşmak istiyor. Koşu tekniğini geliştirecek antrenman disiplinine girmiyorlar" diyor.

        Çoğu koşucunun motivasyonunun kilo kontrolü olduğuna dikkat çeken Araç, "Daha fazla yemek için koşanlar da var, bu ne kadar yanlış olsa da" diyor. Araç, ilginin artmasıyla birlikte organizasyonların da sayıca çoğaldığını ancak her organizasyonun yeterli kalitede olmadığını vurguluyor. Parkur seçiminin, sporcuların parkurdaki konforunun ve beslenmesinin her organizasyonda yeterli düzeyde olmadığına dikkat çeken Araç'ın bir başka sitemi de yeterli eğitimi almayan antrenörlerin çoğalması... Araç bu durumu, "Kendisi hiç koşmamış, bir kalp raporunu bile okuyamayan hocalar görüyoruz" diye anlatıyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ