Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor HT Masa ekibi, magazinin öne öıkan olaylarını masaya yatırdı...

        Deniz Akkaya’nın maruz kaldığı şiddete tanıklık ettik geçen hafta. Deniz’in başına üçüncü kez gelen bu ‘dayak olayı’ hakkında ne düşünüyorsunuz? ESİN ÖVET: Ben ne olursa olsun şiddete karşı olduğumu her zaman söylüyorum. Kim olursa olsun. Erkek ya da kadın fark etmez. Şiddet şiddettir ve bunun haklı hiçbir tarafı yok. O yüzden şiddeti yapan da yaptıran da suçludur. Hiç haklı yanı yok benim gözümde. Ama bu konu biraz uzayacak gibi. Gerçekten karışık ve çetrefilli. Ortada bir kız çocuğu var. Ona dikkat etmek lazım. Ayşe her şeyden önemli. Deniz’in de Murat Bey’in de bu konuda hassas davranacaklarını düşünüyorum. OBEN BUDAK: Kadına şiddet ülkenin genel sorunu, bir tek Deniz’in değil. Bu olay duyulduktan sonra “Deniz bunu hep yapıyor, kim bilir adamı nasıl delirtiyor” gibi sonuçlar çıkaranlar oldu ama ne olursa olsun şiddeti haklı çıkaracak bir şey sunulmaması lazım. Bir kadına vurduktan sonra “Ama o da beni delirtti” diyen bir erkek, kendini kandırıyordur. REŞAT BALCIOĞLU: Öncelikle kadına şiddetin her türlüsüne karşıyız. Kadına el kaldıran, hele çocuğunun annesini döven biri erkek değildir. Sadece ve sadece kendisini erkek zanneden zavallının tekidir. Bir erkek nasıl bir kadını döver? Toplum olarak kadına şiddeti kabullenir hale geldik. Hemen her gün bir kadın şiddet görüyor ya da eski sevgilisi veya kocası tarafından öldürülüyor. Hâlâ ders almadık, hâlâ toplum olarak kadınlarımıza sahip çıkamıyoruz. Yasalarımız yeterli değil. Deniz Akkaya niye bitirdiği bir ilişkiyi yeniden başlattı anlamıyorum. Mutlu bir hayat yaşıyordu. Murat Varol’u tanımam etmem ama kadına el kaldıran her kim olursa olsun ayıplarım. Deniz Akkaya’nın bu tür insanlardan hızla uzaklaşması gerekir. BÜLENT İPEK: Murat Varol dövmediğini iddia ediyor ama ‘Şiddet konusunda kadının beyanı esastır’ ilkesinden hareket edecek olursak Deniz Akkaya’nın bilerek bu riski aldığını söyleyebilirim. Varol’un önceki vukuatları basına yansımıştı, üstelik Deniz Akkaya’nın uzun süredir tanıdığı biri. Bu konuda Esin’in daha önce de yazdığı fikre katılıyorum. Bazı kadınlar böyle adamlara bile bile gidiyor. Ya kendisine fazla güvenip ‘Bu adamı ben durulturum, iyileştiririm’ diye iddialı bir hırsa kapılıyorlar ya da aşktan gözleri görmüyor. KADİR KAYMAKÇI: Yıl olmuş 2015, biz oturmuş hâlâ kadına şiddeti konuşuyoruz! Yazık... Ne yazık ki bu ‘dayak’ olayı sadece Deniz Akkaya’nın değil bu ülkede yaşayan kadınların büyük bir çoğunluğunun sorunu. Sadece dayakla kalmayıp ‘kadına şiddeti’ daha ileri boyuta, cinayete taşıyan erkekler de var maalesef! Akkaya’nın duruma isyan etmesi konuyla ilgili farkındalık yaratması açısından önemli. Özellikle toplumun gözü önündeki kadınlar ‘şiddet’e karşı seslerini daha da yükseltmeli.

        ‘2015 evlilikler imtihan senesi gibi'

        Serdar Bilgili ve Nazlı Çelik bir anda evlendi ve bir anda boşandı. Yine bir boşanma vakası ile karşı karşıyayız. Evlilikleri yalnızca altı ay sürdü... E.Ö.: Şaşırdım. Şahsen ben daha uzun süreceğini bekliyordum. Ama işte bazen uzun süreceğini düşündüğünüz her şey kısa sürüyor. Bu sene maalesef bu konularda bize en güzel dersleri verdi. 2015 evlilikler için bir imtihan senesi gibi. O.B.: Sürekli boşanmalar konuşuluyor ama bu konuyu normalize etmemiz gerekiyor artık. Eski devrin ömürlük evliliklerinin yerini ‘Bir de evliliği deneyeyim’ diyen mantalite aldı artık. Evlenelim de huzura kavuşalım demiyor insanlar, hayatlarındaki sıkıcılıktan kurtulmak için yeni bir kapı olarak bakıyor. R.B.: Bu evliliğin, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde yapılması herkes için sürpriz olmuştu. ‘Vay be ne aşk hemen evlendiler’ dedirtmişti. Ancak Serdar Bilgili aşk hayatı karışık bir adam, yaşadığı evlilik dışı ilişkiler, evlenmeden çocuk sahibi olması artık hiçbir kadına güven vermiyor. Nazlı Hanım evlenirken bunları biliyor muydu? Evet biliyordu. Neden evlendi orasını bilmem, belki birbirlerini görür görmez ‘Biz birbirimiz için yaratılmışız’ demiştirler. Ancak ikili evlendikten sonra sadece bir davete birlikte katılıp poz verdiler. Sonra ise Serdar Bey hep yalnız, yaz tatilini değişik kadınlarla güney sahillerinde geçirdi. Nazlı Hanım ise Bodrum Türkbükü’ndeki kendi yazlığında ilk evliliğinden olan kızı ile birlikte bütün yazı yalnız geçirdi. Hangi kadın bile bile böyle bir adamla evli kalabilir ki? Bence bu evliliğin bitmesini Nazlı Hanım istemiştir. B.İ.: Üç aylık bir ilişkinin ardından yıldırım nikâhıyla evlenmişlerdi. İki aydır ayrı yaşıyorlarmış zaten. Evlilikleri dört ay sürmüş. Beli bir yaşa gelmiş, tanınan ve kariyerleri nedeniyle imajlarını önemseyen iki ismin flört etmeye başladıktan kısa süre sonra dedikodulara meydan vermemek için aceleyle evlilik kararı vermiş olabileceklerini düşünüyorum. Yoksa altı ayda evlilik biter mi, iki kişinin birbirini tanıması bile çok daha uzun sürer. K.K.: Kimse ‘boşanayım’ diye evlenmez. Önemli olan büyük bir aşkla sevip evlendiğin kişiden ayrılırken bütün o güzellikleri kirletmemek, kırıp dökmemektir. Son birkaç aydır biten bazı evliliklerle ilgili yaptığımız haberlere bakınca Serdar Bilgili ile Nazlı Çelik medeni bir şekilde dostça ayrılmışlar. Bence önemli olan da bu. Gerisi ‘Elin ağzı torba değil ki büzesin’ oluyor!

        'Bizim ünlülerden hiçbiri bu pozları vermez'

        Yolanthe Cabau’nun hamile pozları hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok cesur pozlar. Sizce günümüzde başka hangi ünlü verir bu pozları? E.Ö.: Türkiye’de eskiden olabilirdi ama artık kimse bu pozları vermez. Yolanthe’nin fotoğraflarını şahsen ben çok beğendim. O.B.: Bizim ünlülerden hiçbiri bu pozları veremez. Annelik kutsaldır gibi abartılı bir inanış olduğu için hamileyken poz verirlerse bu kutsallığı yıkacaklarını düşünürler. Yani ünlüler düşünmese bile halk baskısı düşündürür. Oysa hamile bir kadının pozları çok estetik olabiliyor. Yolanthe Cabau’ya benden kocaman bir tebrik. R.B.: Yolanthe aşmış bir Avrupalı kadın. Vizyon, bakış açısı ve verdiği pozlarda çok cesur. Türkiye’de içinde bulunduğumuz bu ortamda kimsenin böyle pozlar verebileceğini düşünmüyorum. Bırakın poz vermeyi, toplumsal barışımız için bile kılını kıpırdatmayan bir mesaj bile yayınlayamayan insanlar var. B.İ.: 1990’lı yıllar olsaydı bizim ünlülerimiz içinde bu pozları, hatta daha fazlasını verebilecek en az 10 tane ünlü ismi söylerdim. Şamdan Dergisi’nde çalıştığımız dönemde zamanın ünlüleri böyle pozlar için sıraya girerdi. Ama bu dönemde hiçbir ünlünün bu pozları vermeyi göze alabileceğini sanmıyorum. K.K.: Yolanthe Cabau’nun hamile pozlarını bizim ünlülerden biri verse gelecek eleştiriler yüzünden 9 doğururdu!

        'Bir diziyle şöhret olan genç oyunculara örnek olsun'

        Halit Ergenç ve Bergüzar Korel bir sırt çantası alarak tatile çıktılar. Ülkemizde birçok sanatçı artık lüks değil, normal hayatlar yaşıyor. Özellikle Halit ve Bergüzar... E.Ö.: Halit Ergenç’e de Bergüzar Korel’e de bayılıyorum. İkisi de o kadar doğal ve samimi ki. Bu ülkede korunması gereken insanlardan. Bu ülkede ‘Business olmazsa uçmam’ deyip uçuş kartlarını Instagram’a koyan ünlüler var. Ben çok denk geldim ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizininin zirvede olduğu dönemde oyuncularının ekonomide uçtuklarına. Yani bunları sorun etmeyecek insanlara ihtiyacımız var artık. Gerisi boş ve gereksiz. Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’in samimiyeti ve doğal yaşamaları harika. Alaçatı’da çok denk geliyorum ikisiyle. Doğal ve sıradan insanlar gibi yaşamaları insana mutluluk veriyor. O.B.: Geçen sene Rıza Kocaoğlu sırt çantasıyla Bolivya’ya gitmiş. Bütün yaz onun maceralarını dinlemiştim. Onun bu özgür tatiline içim gitmişti doğrusu. Sanatçı olmasanız bile tatile giderken İstanbul’un yükünü bavulunuza tıkarak üzerinizde taşıyorsunuz. Tatile değil de giyinmeye gidiyoruz gibi bir durum var aslında. R.B.: Halit ve Bergüzar, rahatça, şöhretlerini bir yana bırakıp halktan biri gibi yaşamasını bilen insanlar. Evlilikleri bile diğer ünlüler gibi değil, bence çok normal bir şeye karar vermişler. Ne öyle 5 yıldızlı protokol tatilleri filan, artık insanlar böyle lüks tatillerden sıkıldılar. B.İ.: Son 10 yılda Halit Ergenç’ten daha fazla para kazanan oyuncu yok. Bergüzar Korel de son 5 yıldır dizi ve reklamlardan istikrarlı biçimde kazanıyor. Yani bu ikili istese en lüks tatili yapabilecek durumda. Ünlü oldum, parayı buldum saçmalığıyla yaşamıyorlar. Bulundukları yeri hazmetmişler. Sade bir insan gibi hayatın keyfini çıkarıyorlar. Bir diziyle şöhret olup, şımarıp, sonra işsiz kalan ve kirasını ödeyemeyen bazı genç oyunculara örnek olsun. K.K.: Halit Ergenç, hem oyunculuğu hem de mütevazı tavırlarıyla genç oyuncuların örnek alması gereken gerçek bir sanatçı...

        MASA’nın altındakiler

        ■ Yeni projesi bir türlü netleşmeyen ve sezonu kaçırma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Meryem Uzerli. ■ Her fırsatta atışan Demet AkalınHande Yener ikilisi. ■ “Kocam beni çalıştırmadı” iddiasıyla nafaka isteyen ancak daha önce verdiği röportajlarda bunun aksini söylediği için 80 bin TL’lik nafaka talebi reddedilen Bade İşçil.

        MASA’nın üstündekiler

        ■ Miley Cyrus’un kardeşi Brandi’nin MTV Müzik Ödülleri’nde giydiği kıyafeti tasarlayan Cengiz Abazoğlu. ■ ‘Öğrendim ki’ kitabını Boğaziçi Üniversitesi’nde görme engellilere okuyacak olan Gülben Ergen. ■ Oynadığı ‘Paramparça’ dizisinin yeni sezon çekimleri için 15 saat sualtı çekimi yapan ve dublör kullanmayan Erkan Petekkaya.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ