Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor Bülent Ersoy İzzet Çapa'ya konuştu

        İzzet Çapa’nın Bülent Ersoy’la yaptığı röportajın ikinici bölümü...

        GAZETE HABERTURK

        HT MAGAZİN

        Tarkan’la birlikte düet yaptığınız şarkının klibinde neden o yok? Küs müsünüz? Şimdi şöyle bir şey: Bestesini verdi, bir fenik istemedi, stüdyoya girdi, düet yaptık. Sabaha kadar okuduk. Menajerim Haluk Şentürk dedi ki, “Size bir şey söyleyemiyor, şarkının bazı yerlerinde girip çıkmalar istiyor.” “Tabii” dedim. Tekrar girdik stüdyoya.

        Problem neydi? Sesini mi ön plana çıkarmak istedi?

        Hayır canım, bazı geçişleri yeniden okuduk. Neyse efendim, sonunda “Ben hayatımda hiç kimseden bir şey is temedim. Sizden bir ricam olacak” dedi..

        Eee, neymiş kimseden istemeyip de sizden istediği şey?

        “Beraber bir fotoğraf çektirebilir miyiz” dedi. “Tabii ama şuan pek hazırlıklı değilim” dedim. Ben yatağa bile hafif ten rengi rujumu sürer, öyle girerim.

        Her an bir beyaz atlı prens gelebilir! Ben kendim için öyleyim efendim... Neticede rujumu tazeledim, çektirdik fotoğrafı sonra klipten konuşulmaya başlandı. Kendi boyu biraz kısa olduğundan herhalde klip için bir takım istekleri oldu. Topuklu giyince ondan daha uzun olacağım tabii.

        ‘TARKAN BANA SAYGISIZLIK YAPTI’

        Kısa kalırım diye mi düşündü?

        O kadarını bilemem... Tarkan Bey zaten ufak tefek bir çocuk, yanında Eyfel Kulesi gibi kalacağım. Siyah, dar bir tuvalet giymemi istedi. Alışılmış Bülent Ersoy’dan farklı yani! Kabul ettim. Klibi kimin çekeceği bile konuşuldu. Ama o geceden sonra iş değişti. Önce “Ayrı ayrı çektirelim, montajlarız” demiş. Hani beni nasıl zayıflatıyorlarsa onu da belki irileştirirler mi diye düşündü. Ona da “Tamam” dedik. Sonra 3 Haziran’da plak bitti bekliyoruz. Bu arada gazeteciler sorular soruyor. Cevap veremiyorum ki!

        Bir tarih vermediler mi size?

        “10 Haziran’da Hindistan’dan dönüyor, klip çekilecek” deniyor... Sonra da Fanta konserlerine gidecekmiş. E, talep gören bir çocuk, büyük bir star...

        Klip de bekliyor ama... Evet. Şimdi klipte o benim için bir jest yapmış olacak. Ama öteki taraf tan da milyar lar kazanacak. Kimseyi taciz etmek istemem, ben uyarım. Ama o yazgeçti, CD hazır, ancak yazı kaybettik.

        Oyalama taktiği mi seziyorsunuz yoksa?

        Bilemem! Allah’a aydınlık, bana karanlık... “Bilmem nereden geliyor, klip kesin olarak çekilecek” dendi... Eylülde konuştuk, kasıma kadar bekledim. Yine ses seda yok. Nisan sonunda bitmiş olan yapıtım, ancak 3 Kasım’da ortaya çıkabildi. Bu emeğe, bir büyüğe saygısızlık! Yapmak istemiyorsa, o zaman bunları konuşmayacaktı.

        Bir telefon açmadınız mı?

        Ben Diva’yım, asla telefon açmam. Tarkan çevresinden etkilenmiştir belkide... Çevresinde manikürcüsünden kuaförüne, şoförüne kadar herkes onun akıl hocası. Kim bilir kimler neler söylediler çocuğa. Ben Ayşe, Fatma değilim. Bana kimse starcılık oynayamaz. Ona abla gibi yaklaştım, eğer bana starcılık oynamaya veya oynatmaya kalkarlarsa ben de Diva unvanımı masanın üzerine çarparım.

        ‘ADAMIN DONUNDAN BANA NE!’

        Tamam Bülent Hanım, burada çarpmayın, sinirlenirinize hâkim olun...

        Buraya gelmeden önce Twitter’da, “Bülent Ersoy’la röportaj yapacağız” dedik, çok ilginç sorular geldi. Mesela biri diyor ki, “Bülent Hanım’ın erkek arkadaşı slip mi seviyor, boxer mı?”

        Boxer.

        Siz de mi bokser seviyorsunuz, slibe karşımısınız yoksa?

        Karşı değilim ama ben de boxer seviyorum. Hoş, bana ne adamın edep yerini neyle kapayacağından! Onu seviyormuş, onunla öyle rahat ediyormuş...

        Öteki biraz daha sıkar, belki ondan boxer giyiyor. Aman canım, donundan bana ne adamın! Bana içindeki lazım!

        Çok seksi bir imajınız var. Demiş ki biri, “Bülent Ersoy için seks ne kadar önemli?”

        Hiç önemli değil! Ben hep ruhi doyumdan yanayım. Bir mesaj bile beni uçurur...

        Seks de bir ihtiyaç değil mi?

        Mesela televizyonda film seyrederken sevdiğim insanın omzuna başımı koymuşum. O elime dokunuyor. 250 kere halvet olsam bu kadar zevk almayabilirim.

        Ama ötekinden namü tenahi zevk alırım.

        ‘SEZAİ’ SEZEN, ‘MEFARET’ BÜLENT

        Bir de şunu soracağım... Bir zamanlar Sezen Aksu’dan şarkı istediğiniz doğru mu?

        Bir gün, bizim Ercüment Batanay üstadın gecesi var. Hepimizse bilhane bardağı gibi oradayız, sahneye çıkacağız. Herkes çıktı; Gönül, Emel, Sezai...

        Sezai?...

        Evet Sezai... Yani Sezen...

        Ama neden Sezai?

        Valla orada birden ağzımdan çıktı. “Sezai” derim hep ona. Dedim ki: “Sezai herkese şarkılar veriyorsun, bana şarkı markı verilmiyor, niye?”

        Niyeymiş hakikaten?

        “Aşktan ağzını açıp şarkımı söylüyorsun” dedi. “Ulan, haklısın da çok para istiyormuşsun” dedim. “Git işine be! Senden para mı alacağız Mefaret” dedi. Sezai de bana “Mefaret” der. Mefaret Yıldırım hocamız çok kuralcıydı. Kuralcılığımdan yani. Sonra da ‘Sorma Yangınlardayım’ şarkısını verdi bana.

        SON BİR NOT: Bülent Ersoy’un yaşamında bir de Sabih Kanadoğlu olayı vardır. Bu günün Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu 20 yıl önce İzmir Fuarı’nda ‘hâkime hakaret’ suçundan tutuklanan Bülent Ersoy’a 2 yıl 11 ay hapis cezası vererek onun tüm umutlarını yıkan mahkemenin başkanıydı. Söyleşinin sonunda Bülent Hanım çok yorulduğunu söylediği için bir türlü denk getirip o konuyu açamadım. İnşallah bir başka röportaja...

        ‘Tarkan’ın sesini şarkıdan bile çıkarmak istedim’

        Sonra onsuz çektiniz klibi... Tabii... Nihat Odabaşı’nı tercih ettim. Nihat Bey ‘ordinaryus profesör’. Fevkalade nin fevkinin de fevkinde bir klip oldu. Sonra dedim ki, “Ben Bülent Ersoy’um, bugünlere kimseyle gelmedim. Sadece kendime güvendim. Hatta bir ara “Araya Tarkan’ın eski görüntülerinden koyalım” dediler. “Ne münasebet” dedim. Elimden gelse sesi de çıkaracaktım...

        Ooo, çok kızgınız Bülent Hanım... Kızgınım ama haklıyım. Ben bebek miyim! Sen benim ağzıma emzik verip sonra çekemezsin çocuğum. Kendin söyledin, “Ben sizi dinleyerek büyüdüm. Sizinle gözyaşı döktüm Almanya’da ” diye...

        ‘Erdoğan ve Özal için her gün dua ediyorum’

        Geçmişin siyasetinden konuştuk, biraz da günümüze gelsek...

        Sayın Başbakanımızı çok beğeniyorum, lider kelimesinin lügat manasına uyacak vasıflara, ayağını bastığı yerden ses getirecek özelliklere hais, gerçek manada bir lider. Kendileriyle kahvaltı davetinde beraber olmuştum, misafir perverliğini gördüğümde kendilerine bir kez daha hayran oldum. Valideleri ebediyete intikal ettiğinde, daha duaları okunurken first lady eşleri hanımefendiye taziyelerimi sunmuştum.

        Rahatsızlığında Başbakan’a geçmiş olsun dileğinde bulundunuz mu?

        Elbette ama başkaları gibi gösteriş yapmadım ama sabah ezanlarında elimi açıp onun sıhhati için dualar ettiğimi yalnız ben bilirim. Allah uzun ömürler versin; çünkü böyle lider vasfına haiz kişiler çoooook nadiren yetişiyor. Bu yüzden yaşadığım sürece Sayın merhum Turgut Özal için de dualarımı eksik etmeyeceğim. Özal’a dua etmezsem nankör bir insan olurum.

        ‘Osmanlı’da olsam haremin anasını ağlatırdım’

        Dizilere gelirsek; ‘Muhteşem Yüzyıl’ı seyrediyor musunuz?

        Tabii... Bu hafta yine ben de toplandık. Sibel de (Can) geldi. Nur (Yerlitaş) bize çok güzel karidesli makarna yaptı. Barbunlar kızartıldı. Tam seyrederken ben gerizekâlı uyuya kalmışım, Sibel üzerimi örtmüş...

        Dizideki hangi karakterle özdeşleştiriyorsunuz kendinizi?

        Nebahat (Çehre) tabii ki... Anne, Valide Sultan.

        Tam bir Osmanlı kadını olurdunuz o devirde yaşasaymışsınız...

        Anasını ağlatırdım haremin. Ayol, Süleyman’ı bile dinlemezdim. “Oooğlum!” dediğim vakit yer yerinden oynardı Osmanlı’da! (Gülüyor) Tam da yakışırdı bana, taşırdım o kostümleri...

        'Halvete hazırlanmam 3.5 saat sürüyor'

        Halvetten sonraki meseleyi konuşmuştuk, 3.5 saat banyo yapıyordunuz. Ya öncesinde, nasıl hazırlanıyorsunuz?

        Eh bir 3.5 saat de o sürüyor. (Basıyor kahkahayı) Gül sularıyla hazırlanırım. Hakikaten vücudum gül bahçesi gibidir. Gül yağlarını ve gül sabunlarını o yastık kılıflarının, çarşaflarının arasına koydururum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ