'Çabuk sıkılıyoruz'

Benim Adım Feridun’ filminin kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Özge Borak: Benimki biraz son kertede oldu. Dünya Tiyatro Günü’nde yapılan konserde babamla birlikte sahne almıştım. Orada Çağan Irmak da vardı. Eskiden beri tanışıyorduk ama pek fazla bir arada bulunma fırsatımız olmamıştı.

Orada sohbet ettik. O geceden sonra Çağan bu rolden bahsetti. Ben de kabul ettim. Benim rolüm çok küçük. Üç gün çekimimiz oldu. Filmin başlangıç noktası... Fitili ateşleyen sahnelerdi... Az ama öz bir roldü.

Halil Sezai: Çağan geçen sene beni aradı. Uzun yıllardır birlikte bir şey yapmak istiyorduk. ‘Ihlamurlar Atında’da biz Özge’yle beraber oynadık. O zaman Çağan konuk yönetmen olarak iki bölüm çekmişti. ‘Bir tane hikâye var, tam senlik’ dedi. Ben de okumadan kabul ettim.

Ersan karakterini canlandırıyorsunuz ama o bir anda Feridun oluyor. Ersan’ın hikâyesi nedir?

Halil Sezai: Aslında kendi hayatıma çok benzeyen bir hikâye; yazarlık yapmaya, çevirmenlikle hayatını kazanmaya çalışan, bohem bir adam. Sevgilisi var. Aniden sevgilisi terk ediyor ve macera başlıyor.

‘BEN OLSAM BEN DE TERK EDERİM’

Ayla ne oluyor da Ersan’ı terk ediyor? Özge Borak: Aslında kendince çok çaba sarf etmiş bu ilişki için. Ersan’a göre daha hareketli ve daha canlı bir kız. ‘Gezelim, tatile gidelim, yeni yerler görelim’ diyor ama Ersan da başlamak istediği kitabı, evden çıkmadığı hayatıyla daha durağan biri

Uzun bir ilişki ve alışkanlık var her ikisinde de. Ayla daha fazla ikinci planda durmayı kabul edemiyor. Biraz da verilen sözlerin tutulmaması ve Ersan’ın kendisi için bir çabasının olmadığını görmek son nokta oluyor.

Halil Sezai: Aslında günümüzde yaşanan klasik ilişkiler biraz alışkanlık olan, renklerin olmadığı bir ilişki türü. Tamam ömür boyu birlikte olabiliriz ama gözünü kulağını kapatmak gerek. Hani hepimiz bir süre sonra sıkılıyoruz ya... O tarz bir ilişki olmuş. Kız haklı yani. Ben olsam ben de terk ederdim.

Filmin üzen kadını Ayla. Yani Ayla da üzülüyor belki ama o gidiyor ve Ersan kalıyor. Sizce gitmek mi kalmak mı daha zor?

Özge Borak: Olayın özüne bakmak gerekiyor. Aslına bakarsak kız çocuğu terk etti ama her şeyin altı dolu. Halil’in dediği gibi ben olsam ben de terk ederdim. Ayla haklı, çok denemiş. Bu yüzden ben de Ayla’yı haklı buldum.

Filmi bir cümleyle anlatacak olsanız?

Özge Borak: Hüzünlü ama eğlenceli bir film. Tatlı tatlı kaşınan bir yara gibi.

Halil Sezai: Filmi tek bir cümlede özetleyemem, adını seyirci koysun.

İnsanlar ‘Benim Adım Feridun’u neden izlemeli?

Özge Borak: Biraz gözyaşı, biraz gülmek için. Her şeyi tutturulmuş bir yemek.

Halil Sezai: Çağan Irmak filmlerinin genelinde vardır, bir yanın acır anlarsın ya da hüzünlenirsin ama onun ne olduğunu da bilemezsin. Kalplere naif bir dokunuş yapacağız. ‘Bu kadar film çöplüğü içerisinde kendini iyi hissetmek istiyorsan git’ derim.

‘SEVDİĞİNİ KAYBETMEK ÖLÜMLE EŞDEĞER’

Ersan aşk acısını evrelere bölüyor. Nedir bu evreler? Halil Sezai: Filmde bu evreleri anlatıyoruz. Herkesin yaşadığı durumu anlamaya çalışmak, alışmak, kendine acımak. Kendine gelmeye çabalamak ve kafayı dağıtmak gibi bir süreç.

‘Herkesin kendine göre sıralaması değişir’ diyorsunuz ya fragmanda... Siz nasıl atlatıyorsunuz?

Halil Sezai: Kendi hayat tecrübemde de benzer süreçler oluyor. Sürekli kendini iyileştirmeye ve mutluluk depolamaya çalışmakla kurulu ayrılık hikâyelerim var. Genelde kadınların aşk acısı konuşulur, burada erkeğin aşk acısını görüyoruz

Erkeğin aşk acısı kadından farklı mı oluyor?

Halil Sezai: Bence farklı oluyor. Yaşadığım ve gözlemlediğim bir şey. Kadınlar daha kolay ve hızlı unutabiliyorlar ya da ben biraz fazla uzatıyorum belki bazı şeyleri. Sevdiğiniz birini kaybetmek, ölüme eşdeğer bir duygu. Kadınlar ayrılık acısını bana göre biraz daha çabuk atlatabiliyor

Halil Bey’in söyledikleri sizce ne kadar doğru?

Özge Borak: Hiç öyle bir ihtisasım yok. Herkesin aşk acısını yaşayışı farklı tabii. Ben çok güzel bir birliktelik yaşadığım için ayrılık düşünmüyorum da konuşmuyorum da doğal olarak. Öyle bir sürecim yok.

Halil Sezai: Mutluluğu daim olsun çünkü Özge mutluluğu hak eden insanlardan biri. Hem ortak çevremizde gördüğüm hem de takip ettiğim... Hayranlık da duyuyorum ona. Hak ettiği mutluluğu yaşaması çok güzel.

Halil Bey sizin mutluluk sebepleriniz arasında aşk var mı?

Halil Sezai: Ailem var. Onun dışında kedilerim ve tavuklarım var. Kendime çiftlik yaptım, onlarla şahaneyim. Sebze yetiştiriyorum.

Albüm çalışmanız var mı?

Halil Sezai: Aslında bir sürü şey hazır, bitmiş durumda ama içimden gelmiyor. İki tane bitmiş albüm var, ama sektör ve ülkenin koşullarından dolayı paylaşmak gelmiyor içimden.

Özge Borak: ‘Ihlamurlar Altında’ zamanında Halil şarkı yazdığını söylüyordu. ‘Allahım Yarabbim ya’ diyordum içimden.

Şimdi listemin başında. O yüzden rica ediyorum içinden gelsin, albümü bekliyoruz. Şarkılarını dinlediğimde öyle düşündüğüm için utanmıştım.

Çağan Irmak’la çalışmak nasıldı?

Özge Borak: İlk fırsatta uzun soluklu bir işte çalışmak istiyorum. Bir kere samimi biri ve bu hayatta samimi insandan hiç korkmadım. Sorunsuz, huzurla çalıştığınız bir insan. Üç gün bile olsa Çağan’la çalışmak harikaydı.

Halil Sezai: Çağan dünya standardında bir yönetmen. Teknik konuları kafasında çalıştığını ve çoktan çözdüğünü düşünüyorum. Dolayısıyla oyuncuya daha fazla konsantre olabiliyor. Mutluluk dediğimiz şeyi hepimiz unuttuk ama o bir aylık süreçte mutlu olduğumu hissettim. Erdek halkı çok iyiydi. Enerjileri harikaydı. Oyuncu kadromuzda da çok değerli isimler vardı.

Özge Borak: Ne yapmak istediğini kafasında oturtmuş biri. Siz de yorulmuyorsunuz. Çalışması çok kolay bir yönetmen o anlamda.

"OYUNCULUĞU UNUTTUM"

Ersan’ı oluştururken nelere dikkat ettiniz?

Halil Sezai: Ben o konuda biraz şanslıydım. Hayatımda bildiğim tatlar, kokular onlar. Adamı kendi hayatımla özdeşleştirdiğimde daha rahatım.

İçte sakladığımız şeyleri ön plana taşıdık. Ben oyunculuğu unuttum zaten. Bakıyoruz işte, çabalıyoruz. 7 yıldır neredeyse aktif olarak oyunculuk yapmıyorum. Sadece konser veriyorum. Tiyatroyu çok özledim. Oyunculuk, performans gerektirir. Unutabiliyoruz.

‘İncir Reçeli’nde de burada da aşk acısı çeken adamı oynuyorsunuz. Şarkılarınız zaten aşk acısı için birebir. Halil Sezai hep mi böyle bir adam?

Halil Sezai: Yok öyle mutsuz uyanmıyorum. Ama genel anlamda aşırı derecede mutlu bir adam değilim.

Aklım başıma geldikten sonra hayatta mutlu edebilecek çok az şey var. Bunlardan bir tanesi aile sevgisi ve aşk. Onun dışında mutlu olabilecek çok şey göremiyorum ben hayatta.

Filmlerde de hep böyle rollerde karşımıza çıkmanız...

Halil Sezai: Çekiyorum demek ki. Yaptığım şarkılarımla da ilgili. Oysa ki ben komedi oynamayı da çok severim.

Mutlu olmak için çaba harcıyor musunuz?

Özge Borak: Ben genelde mutlu uyanırım. Güneşin batışını kaçırdım diye üzülmektense genelde o arada kalan ışıkla mutlu oluyorum. Aksi halde çok fazla dibe çeken şey var.

İnsan âşık olduğunda daha mutlu oluyor tabii.

Özge Borak: Sağlığım yerinde, ailem yanımda, iyi giden bir birlikteliğim var ve bunlar çok güzel şeyler.

İki hafta önce ‘Teyze oldum’ paylaşımı yaptınız.

Özge Borak: Çok yakın arkadaşım. Doğuma da girdim. Zaten oyuncu olmasam kesin doktor olurdum. Çok güzel bir duygu.

Teyze olmak insana anneliği istetiyor mu?

Özge Borak: Çocukluğumdan beri çocuk sahibi olmak isteyen bir insanım. Her şeyin bir zamanı var. Evlilik planınız var mı?

Özge Borak: Güzel giden bir birlikteliğimiz var. Evlenirsem herkesin haberi olur. Kimseden kaçacak halimiz yok.