Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Hastalık peşini bırakmadı

        11 yıl önce kansere yakalanan gazeteci-yazar Nevval Sevindi yeniden aynı hastalığın pençesine düştü.

        Nevval Sevindi, yaşadıkları haberaktuel.com sitesindeki köşesinde yazdı.

        İşte o yazı...

        Yeniden Kanser!

        11 yıl önce kanser olmuştum ve düzenli kontrollerden sonra istatistikî anlamda riskim tamamen düşmüştü.

        Ben de her fani gibi rahatladım. Geçen yıl kontrollerimi 6 ay aksattım. Fakat batın kontrolünde safra kesemde 4-5 taş tespit edildi ve "hemen almalıyız" dedi doktorlar.

        Tam ameliyatı organize ederken dostum onkolog Sevil Öz (Mehmet Öz'ün kuzenidir) dedi ki: "Bu sene kontrollerini oldun mu?"

        Yaptırmadığımı öğrenince; "nasıl böyle bir şey yaparsın" diye kolumdan tuttu ve mamagrofiye götürdü. Böylece sağ memede kanserli yapı bulundu.

        11 yıl önce sol mememi alamayan kanser, bu kez ikisini bir aldı ve ekinde yumurtalıkları bonus diye verdik.

        Çünkü yapılan gen testinde bu hastalığın geni bulundu bende. Doktorum onkolog Süalp Tansan da "hiç risk istemiyorum" dedi. Bana da ameliyatlara girip çıkmak kaldı.

        İkinci kez kanserle karşılaşmak "kaybettiğin ve asla ulaşamayacağın aşkınla" karşılaşmak gibi.

        Öyle derin bir acı ve boşunalık duygusu veriyor ki, "her şeyden vazgeçsem mi" diye düşünüyorsunuz. Artık kurtulduğunuzu düşündüğünüz bir anda kucağınızda bulduğunuz kanserli hücrelerle "savaşayım mı, bırakayım mı" pazarlığı bile aklınıza geliyor.

        Bana hep moral veren ve ameliyatlarımı yapan doktorum Mehmet Tekinel duygularımı anladığı için bir gün bana yaptığı gaz bezlerinden memeyle televizyona çıktım.

        Bir önceki dönemde sol mememde gördüğüm radyoterapi yeni meme oluşturmamızı engelledi. Doktorum Serdar Eren yeniden yapıyor eksik kalanı şimdi.

        "Allah beterinden korusun" derler ya, tam isyan edecekken öyle şeyler başınıza geliyor ki bu değerli atasözümüzün kıymetini anlıyorsunuz elbette.

        Annem geçen yıl Ocak ayından beri kemik kanseri tedavisi görüyor. Şu anda kemoterapide. Babam 8 ay boğazında çıkan tümörle boğuştu, şimdi çok şükür 85 yaşında ve sağlıklı.

        Kızımın bir arkadaşının yaptığı değerlendirmeye ise çok güldük: "Sizin yazlığınız Çernobil'de miydi?"

        Genç bir zekânın bu esprisi şirin geldi.

        Kanserin ikinci ziyaretinde yaşadığım "yine mi" duygusuyla mücadele etmek için çok çaba harcadım. Uzun süre yazı yazamadım. Sonra ameliyatlardan yazamadım.

        Eşim Kerem, kızım Ulduz ve teyzem Günel, kız kardeşlerim bana inanılmaz destek oldular.

        Sevgiyle her şeye katlandılar. Bana 8 ay baktılar, avuttular ve her şeyin geçeceğini anlattılar.

        Hayat göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor da, kötü günler sanki yüzyıl gibi uzuyor. Yaşayanlar bilir zaten. Yine de tek çare; hayata ve sevdiklerimize sarılmak.

        Yine çalışmak. Yine insana hizmet.

        Temmuz sonunda yeni bir televizyon programıyla önünüze çıkacağım. Bir kitap hazırlıyorum, onu bitirmeye çalışacağım.

        Sevenlerimle hayata devam edeceğim. Sevdiğim işleri yapmaya devam edeceğim.

        Her şey sevgiden üretiliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ