Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Nevruz kutlamalarına izin verilseydi bu kadar olay olur muydu?

        Gülin YILDIRIMKAYA/ HT GAZETE

        ‘İzin verilseydi bunlar olmazdı’

        Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih ALTAYLI:

        BDP’nin topladığı güruhun yaptığı kabul edilebilir gibi değil ama insan merak ediyor, “Acaba izin verilip doğru düzgün davranılsaydı yine bunlar olur muydu?” diye. Adamlar o veya bu nedenle 3 gün önce kutlamak istemişler. “Bayram öne alınır mı, Kurban Bayramı’nı öne almak isteyen oldu mu hiç ya da 23 Nisan’ı?” diye soranlar olabilir. Kime ne? Adamlar kutlamak istemiş. Önceden. Ne olurdu verilseydi izin? Ne olurdu müdahaleye gerek kalmadan, adam gibi kutlamalarına imkân sağlansaydı? Ortalığı birbirine katıp konuyla ilgisiz vatandaşlara saldırmak ne kadar yanlışsa, izin vermemek de bir o kadar yanlış oldu bence. En azından ileri demokrasiye yakışmadı. (...) “İzin verilseydi bunlar yine olur muydu?” diye yazdım ya Nevruz kutlaması adı altında çıkan olaylar için. Okurların yüzde 90 tepkisi “Olurdu” diye geldi. Emin değilim. Belki olurdu ama bu kadarı olmazdı. “Üç beş serseri yine sağı solu dağıtmaya çalışırdı, ama bu kadarı olmazdı” diye düşünüyorum hâlâ.

        ‘Yasakladınız da ne oldu?‘

        Radikal Gazetesi Yazarı Cengiz ÇANDAR:

        NE oldu? On binlerce kişi, engellemelere rağmen, meydanlara fırladı. Polisi, Kürt kitlelerinin karşısına dikmek, çatışmayı, ölümleri, yaralanmaları, kitlesel tutuklamaları, ister istemez, beraberinde getirdi. 2012 yılının Nevruz’u, Kürtlerde, Türkiye Kürtlerinin hatırı sayılır bir bölümünde “şiddet kültürü”nü besledi. Ülkenin “Türk kesimi”nde ise İstanbul’da tahrip edilen otobüsler, otobüs durakları, tramvaylar, otomobiller vs. görüntüleri, Kürtlere ilişkin “tehlikeli duyarsızlık”ın katsayısını daha da artırdı. (...) “Gelişmelerin bu hali almasında, BDP’nin payı yok mu?” diye sorarsanız, cevabım basit: Var. BDP, öteden beri “siyaset üretememe hastalığı” ile malul. KCK operasyonları sonucunda kolunun kanadının kırılmış olması yeterince mazeret değil. “Çatışmacı söylem”e ise büyük yatkınlığı -bilinen ve anlaşılır nedenlerle- mevcut. Nevruz kutlamalarına “güvenlikçi kafa” ile izin verilmemesi, BDP için “en iyi becerdiği” özelliklerini sergilemesine fırsat sağladı. Bugün, “operasyonel gücü” çok zayıflatılmış olan BDP’nin, Türkiye’nin Kürt halkı içindeki yeri, üç gün öncesine oranla çok daha sağlam, güçlü ve yaygındır.

        ‘Bu yasakçı kafayla nasıl barış olacak?’

        Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan CEMAL:

        PAZAR günkü manzaralara bakın. İstanbul’a, Diyarbakır’a. Bu manzaralarla barış ve istikrar hiç bağdaşabilir mi? Bu manzaralarla Arap dünyasına dönük modellik iddiaları hiç ciddiye alınabilir mi? Neymiş efendim, Nevruz ya da Newroz 18 Mart’ta değil 21 Mart’ta kutlanacakmış. Neden?.. Devlet öyle emir buyurmuş... Böyle bir emrin şiddetten medet umanları sevindireceğini, direniş yaratacağını hesap etmek için ille devlet olmak mı lazım?.. Yoksa devlet aklı ortalığın karışmasını mı istiyor? Öte yandan ortalık karışınca da, “Kin ateşi!” manşetleriyle, “Esnaf göstericilere haddini bildirdi!” haberleriyle yangına körükle git. Sonra da barış bekle. İstikrar bekle. Olacak iş mi? Bunca yılın deneyimiyle, bunca yılın acılarından çıkarılacak derslerle bir devlet, bir iktidar hâlâ ‘Newroz kutlaması’nın Kürtler için bir şenliğe dönüşmesini sağlayamıyorsa, barış ve istikrar olabilir mi? Ne ‘kafa’dır bu? (...) Dileriz, Başbakan Erdoğan’la kurmayları zaman zaman kendilerini özeleştiri süzgecinden geçirirler. Yoksa barış ve istikrar lafta kalır!

        ‘PKK kaos planı yapmıştı deşifre oldu’

        Zaman Gazetesi Yazarı Mustafa ÜNAL:

        TERÖR örgütünün “2012 Nevruz’una” yüklediği anlam başka. Ne bahar, ne de bayram. Hedef kaos ve kargaşa... Plan erken deşifre oldu. 10’un üzerinde madde. Hepsi de kaos çıkarmak için. Aralarında “Okullar ve yurtların yakılması” bile var. Talimatlar doğrudan Kandil’den... Buna göre “Nevruz şenlik ve kutlama havasında değil, direniş ve başkaldırı şeklinde karşılanacak”... Dağda sıkışan, şehirde bunalan terör örgütü Nevruz’la bir çıkış yapmanın hesapları içinde. O yüzden şiddete sarıldı. İki hafta önce İstanbul’da toprağın altına saklanmış 15 kilogram plastik patlayıcı bulundu. Bir haber de Van’dan geldi. Nevruz’un kutlanacağı alanın yakınında çivilerle güçlendirilmiş, zaman ayarlı 2 kiloya yakın patlayıcı ele geçirildi. Kaosun ilk provası hafta sonu yapıldı. Başrolde BDP vardı. Birkaç gün önce Genel Başkan Selahattin Demirtaş sözü dolandırmadan “Gerginlik yaşanmaması için polis karakollardan çıkmasın” dedi. Bu çıkışıyla niyetini açıkça ortaya koydu. Meşru bir siyasi partinin lideri böyle laf eder mi? Yasağa tepki göstermek ayrı bir şey, meydan okumak ayrı. Parti değil illegal örgüt sanki. Amacın Nevruz’u kutlamak olmadığı çok geçmeden anlaşıldı. İstanbul ve Diyarbakır savaş alanına döndü. Yanan Nevruz ateşi değildi. Bayram hiç değil. Kaos planı adım adım uygulamaya konuldu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ