Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Kutlu Esendemir, Avukat Gökçesu Özgül ile kadın cinayetlerini ve şiddeti konuştu

        ABD'li Sierra'nın katledilişi size ne hissettirdi?

        Cinayet hakkında çok fazla birşey bilinmiyor. İlk duyduğumdan beri umarım ölmemiştir diyordum kendi kendime. Bir de sürekli, Gebze'de tecavüze uğrayıp öldürülen İtalyan sanatçı Pippa Bacca'yı anımsıyorum.

        Denetimli Serbestlik Yasası'na itirazınızın nedeni ne?

        Yasa sonucu yaşanan tahliyeler kadına karşı şiddet uygulamış kişileri de kapsıyor. Şiddetin artarak çoğalma gibi bir özelliği var. Bir de genelde kadın ölümleri bir şiddet öyküsü sonucu gerçekleşiyor. Birdenbire yaşanan ölüm neredeyse yok gibi. Ölen kadınların çoğu önceden darp edilmiş, tehdit almış. O aşamalarda şiddetin önüne geçilebilirdi. Bu yasayla tahliye olan bu suçlular şiddet merdivenlerinin en alt basamaklarında dizili. Bu yüzden de çok önemli. Bu tip kişilere özel bir infaz uygulanması gerekirken, şimdi bu kişiler, cezalandırılmak yerine şiddete devam edebilecekler.

        Türkiye'de kadın cinayetlerinin kökeninde ne var?

        işsizlik, feodal ilişkiler, erkek egemen zihniyet en temel nedenler gibi. Kadının kendi hayatına dair karar almak istemesi öldürülmesi için bir gerekçe olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle de eşinden ayrılmak, boşanmak istemesi.

        Platformunuzun hedefi ne?

        Kadın cinayetlerini durudurmak elbette. Bu bakımdan kadınların etkin bir şekilde korunmasını sağlamak gerekiyor . Bunlar önlenebilir ölümlerdir çünkü. Biz de bunun için tüm davaları izliyoruz. Bize başvuran ailelerle birlikte etkin bir mücadele yürütüyoruz. Koruma Yasası'nın uygulanıp uygulanmadığına, görevlilerin görevlerini yerine getirip getirmediğine bakıyoruz. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için bu çok önemli.

        Bir cinayet olduğunda platformunuz ne yapıyor?

        "Sahip çıkıyoruz" eylemimizle hemen harekete geçiyoruz. Haber alır almaz cinayetin işlendiği yere bölgeye gidip, kadının ailesini buluyor ve onlara başsağlığı diliyoruz. Cenazeye katılıyoruz. Kaybetiğimiz kadın arkadaşımızın hikayesini öğrenmiş oluyoruz.

        Desteğiniz ne oluyor?

        Bizim katkımız bir tür dayanışma ve yol arkadaşlığı. Birlikte mücadele ediyoruz onlarla. Kızlarının, kardeşlerinin hesabını birlikte soruyoruz. Tek başına yapılamayacak şeyler var. Hep beraber yapıyoruz onları. Belli bir yerden sonra da aile gibi oluyoruz zaten. Katledilen Gülay Yaşar'ın babası Duran Amca mesela. Hepimize baba oldu. Soranlara, "Otuza yakın kızım var şimdi" diyor.

        Ya katillerin yakınlarıyla iletişiminiz oluyor mu?

        En fazla mahkeme salonlarında karşılaşıyoruz, o kadar. Şu ana kadar bunu yapmamızı gerektirecek herhangi bir durum olmadı.

        Cinayet davalarında, katillerin ifadelerinde ne öne çıkıyor?

        Birini hiç unutamıyorum. Sanık, "Ben de diğer kadın katillerinin aldığı indirimlerden istiyorum. Kadın dernekleri bu davaya müdahil olmasın" demişti hakime. Bir davada da karısını öldürmüş bir sanık, Aile ve Sosyal Politiklar Bakanlığı'nın davaya katılma talebi için, "Ben ailemi korumak için öldürdüm. O bakanlık aile için kuruldu. Adında kadın yok. Bu yüzden bakanlığın talebi reddedilsin" isteğinde bulunmuştu. Bu iki örnek pek çok şeyi özetliyor.

        Cinayet biçimlerinin ortak bir özelliği var mı?

        Genel olarak cinayet aleti: Bıçak... Saplama sayısı, duyulan öfkeyle ve barbarlıkla paralel.

        Ama amcasının oğullarının tecavüzüne uğrayıp hamile kaldıktan sonra aile meclisi kararı ile öldürülüp Batman Çayı'na atılan H.'yi, her yola başvurup yine de koruma alınmayıp katledilen Gülşah öğretmeni unutamıyorum. Gülşah Hanım, ölümünden sorumlu olan tüm görevlileri de mahkemeye verdiği dilekçede yazmış.

        Tüm duruşmaları izleyebiliyor musunuz?

        Takip ettiğimiz davalarda mahkeme salonlarında olmak bizim için önemli. Bu zamana kadar girmediğimiz duruşma hiç olmadı. Mutlaka birkaç arkadaşımız hukuki sürece hakim olmak açısından davayı izliyor. Bizim davayı seyretmemiz kadar, başkalarının da bu davaların peşini bırakmayacağımızı bilmeleri açısından önemli.

        Ayşe Paşalı davası kadın cinayetlerinde sembolleşti.

        Hem de bir çok açıdan. Ayşe Hanım, ölmeden önce şiddet gören bir kadındı. Aile içi şiddet, gerçek anlamda aile içinde bırakıldığından bu cinayetin önüne geçilmedi. Katil, cinayeti işlemeden önce internetten araştırma yapıp, "Hangi durumda ceza indirimi alırım?" diye bakmış. Mahkeme katile hiçbir indirim uygulanmadı. Bu çok önemli.

        Tehdit edilen kadınlara koruma sağlama konusunda desteğiniz oluyor mu?

        Bu konuda başvuran kadınlara hukuki destek verip yol gösteriyoruz. Avukat talep etmek için baroya başvurabileceğini dahi bilemeyen kadınlar var. Kadına şiddet bir milletvekiline kadar uzandı. Bu olay, kadına şiddetin "dokunulmazlık" denen şeyi dahi tanımadığını, kadın milletvekili olduğunda dahi dokunabildiğini görmemizi sağladı. Ayrıca şidddetin her kesimden kadına yönelebildiğini gördük. Bu vakada istendiğinde de ne çabuk koruma verildiğine de tanıklık ettik.

        Şiddet sonucu kolluk güçlerince koruma altına alınan kadınlar, ne tür sıkıntılarla karşılaşıyor?

        Kolluğun eğitimi yok. Biz bunun olması gerektiğini sölemiştik. Bu bir alt yapı eksikliği. Göstermelik yapıldığına dair bir işaret. Münferit eğitimler vererek bu sorunun önüne geçmeye çalışıyorlar ama bu bir çözüm değil. Kolluğun eğitimsiz olması, kadına uygulanan şiddeti ciddi bir şekilde ele almamasına yol açıyor.

        Ne gibi?

        "Sen kimbilir kocana ne yaptın da bu hale geldin?" diyen kolluk görevlisi gördüm. Bu durum kadının bir kez daha zarar görmesine neden oluyor. Koruma kararını uygulatmaya giden kadının, "Ölsen de kurtulsak" cevabıyla karşılaştığına tanıklık ettik. Şiddet uygulayan erkekle empati kuruyor olma olasılıkları yüksek. Kadının korunmak istemesi, hakkını araması kadar doğal birşey yok ama bu adeta bir lütuf, şımarıklıkmış gibi gösteriliyor. Tek sorun bu da değil. Kadınlara verilen telefon numaralarının 24 saat, arandığında derhal cevaplanması gerekiyor. Etkin koruma ancak böyle sağlanır. Ama korumasına ulaşamayan kadınlar var. Kimi kadınlardan, "Telefonu korumamın kocası açtı, müsait değilmiş" cümlesini duyduk.

        Tehdit edilen kadın ilk önce ne yapmalı?

        Önce mutlaka koruma talep etmeli. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun aile mahkemelerini, mülki amirleri koruma verebilecek makam olarak gösteriyor. Savcıya, polise de başvurmaları mümkün. Tehdit, zaten ayrı bir suç türü. Korumadan bağımsız şekilde işlemesi gereken başka bir hukuki süreç daha var bu yüzden. Kadının mutlaka gidip tehdit suçunun işlenmesi nedeniyle savcılığa başvuruda bulunması gerekiyor. Kamu davası ancak bu şekilde açılıyor. Zaten mutlaka herşeyin kayıt altına alınması gerekiyor. Somutlaştırmak, başvuru yapmak olası hak kayıplarını da önlüyor.

        Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ilişkileriniz nasıl?

        Ne biz yokmuşuz gibi davranıyorlar, ne de tamamen bizim düşüncelerimizi uyguluyorlar. Ancak üzerlerinde bir baskı oluşturduğumuz da gerçek. Hayatından endişe eden kadınlara, "yakın koruma" uygulanması için Bakanlığı harekete geçirdik. 6284 Sayılı Kanunun yönetmeliği yoktu örneğin. 10 ay geçmişti ve yönetmelik hazırlanmamıştı. Bunu biz fark ettik. Çünkü bize başvuran kadınların yönetmeliğin olmaması sebebiyle korunmadığı durumlar olduğunu anladık. Fikir almaya çalıştığımız başka kurum ve kuruluşların konudan bihaber olduğunu gördük. Yönetmelik olmadığı için kimliği değiştirilmeyen bir kadın arkadaşımız var. Bunun nasıl yapılacağı hiçbir yerde düzenlenmemişti. Kimlik bilgilerinin değişmemesi sürekli bir güvensizlik içinde yaşamalarına yolaçtı. O kadın arkadaşımızın oğlu bu duruma dayanamamış olacak ki intihar etti. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle ölüm haberini almamız arasında çok kısa bir zaman farkı vardı.

        Not: Platforma başvurmak ve destek vermek isteyenler, "kadincinayetlerinidurduracagiz.net" adresinden iletişim kurabilirler.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ