Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam GEZİ Parkı’nda başlayan olaylarda jandarma, ilk kez göstericilere müdahale etti.

        Özlem YILMAZ - AHT

        GEZİ Parkı’nda başlayan olaylarda jandarma, ilk kez göstericilere müdahale etti. Eylemlerin 19’uncu gününde Boğaziçi Köprüsü’nden geçerek Taksim’e yürümek isteyen gruba polisle birlikte jandarma da müdahale etti. Polis ve jandarma, biber gazı ve tazyikli suyla göstericileri dağıttı. Öte yandan Divan Oteli ve çevresinde gerçekleşen müdahalelerde de jandarmaya ait 2 TOMA kullanıldı. Jandarmanın Gezi olaylarına müdahale etmesi tartışma yarattı. Uzmanlar, 1997’de imzalanan ve 2010 yılında iptal edilen EMASYA Protokolü’nü hatırlattı. EMASYA Protokolü, askere mülki amirin izni olmadan olaylara müdahale hakkı tanıyordu. Ancak protokol iptal edilince, askerin kent merkezlerindeki olaylara doğrudan müdahale etme yetkisi kaldırılmıştı.

        Uzmanların, görüşleri ise şöyle:

        'Polis yetersiz, askerin kullanılması kaçınılmaz'

        Gazeteci- Yazar Etyen MAHÇUPYAN:

        BU tamamen İstanbul gibi bir şehirde güvenliğin nasıl sağlanabileceği sorusuna verilecebilecek bir cevap. İstanbul çok kolay yönetilebilir bir şehir değil, polisin imkanları da son derece sınırlı. Karşı tarafta o yeteneğin üzerinde bir direnç ortaya çıkarsa, şehrin çok değişik yerlerinde aynı anda olay patlarsa bu kaçınılmaz olarak askerin kullanılmasını gerektirecektir. Dünyanın her yerinde bu durum böyledir. İstanbul'da polis yeterli değil. Asayişi korumak için mecburen askere müracaat edilmektedir.

        'Jandarmanın kullanılması yasal'

        Emekli Askeri Hakim Uygar ÇÖLTEKİN:

        JANDARMA, 2803 sayılı kanun gereğince asayiş görevleri bakımından İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Olağan durumlarda jandarmanın görev alanı il ve ilçe belediye hudutları dışıdır. Ancak kanunun 10. maddesi gereğince polisin yetersiz kaldığı durumlarda jandarma, polisin görev alanında geçici olarak görev yapabilir. EMASYA protokolü ise kuvvet komutanlıklarına bağlı birliklerin emniyet ve asayişin gerektirdiği durumlarda ne şekilde kulanılacağını belirleyen bir plandır. Bu protokolden bağımsız ve şüphesiz ki daha üst bir norm olarak 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11'inci maddesi uyarınca vali gerekli gördüğü tüm durumlarda tüm askeri birliklerden yardım isteme hakkına sahiptir ve kanun gereği birlik komutanları bu talebi geciktirmeksizin yerine getirmek durumundadır. Her iki yasal düzenleme çerçevesinde jandarma ve diğer askeri birliklerin toplumsal olaylarda kullanılması yasal çerçevede kalmaktadır. Bu müdahelelerin hukuka uygun olması gerektiği de şüphesizdir.

        'Disiplini sağlamak jandarmanın da vazifesidir'

        Eski Milletvekili, Prof. Dr. Nevzat YALÇINTAŞ:

        BİR şehrin asayişinin ve huzurunun temini, o şehirde yaşayan insanların en zaruri ihtiyacıdır. Kaldi ki İstanbul'un bambaşka bir özelliği vardır. Hem ülkemizin, hem de dünyanın en büyük 20 büyük şehrinden biridir. Dış ilişkiler, turizm, dış ticaret, ithalat, ihracat konularında ülkemizin önemli şehirlerinden bir tanesidir. Elbette belli grupların demokratik kaideler içerisinde fikirlerini açıklama hürriyeti vardır. Ancak bu hürriyetin kullanılışı, 15 milyonluk şehirde yaşayanların işlerini görmeleri, ticaretlerini yapabilmeleri, kısacası hizmetlerini engellememelidir. 20 güne yakın bir zamandır şehir hayatının en önemli meydanı olan Taksim Meydanı felç duruma gelmiştir. Öyle ki otellerde kalan turistler dahi pasaportlarını göstererek meydana girmek durumundadır. Şehirlerin asayişi İçişleri Bakanlığı'na bağlı güvenlik güçleri tarafından sağlanır ve İçişlerine bağlı iki önemli güçten biri polis, diğeri jandarmadır. Jandarma askeri bir kuvvet olarak görülmektedir. Ancak İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Jandarma da şehrin huzurunu, asayişini sağlamada yetkilidir. Ortada kanunlara, nizamlara aykırı bir durum olmadığını düşünüyorum. Hatta bu durum, şehir ahalisinin teminatı olarak görülmelidir. Şehrin muhtelif kilit merkezleri diyebileceğimiz köprülerin işgal edilmesi, orada trafiğin felç edilmesi şehre daima bir ürküntü verecektir. O yüzden belli bir bir oranda disiplini sağlamak, jandarmanın da vazifesidir ve bu luzümludur.

        'Vali istediği zaman çağırır'

        Eski MİT Yöneticisi-Yazar Mahir KAYNAK:

        BUNDAN 1-2 ay evvel 'Dünya üzerindeki iktidar savaşının meydan savaşı Türkiye'de olacak' demiştim. Ben bu işin amacının esas itibariyle AK Parti'yi bölmek olduğunu düşünüyorum. Jandarmanın müdahalesi normaldir. Kanunlarda da var. Vali istediği zaman jandarmayı çağırır. Jandarma da verilen emri uygular. Jandarmanın kendi aldığı bir karar değil bu...

        'Olması gerekiyordu, normal'

        Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri Vakfı Mütevelili Heyet Üyesi Abdrurrahman YILMAZ:

        BAZI konularda polisin yetersiz kalması veya polise yoğun bir tepki vardır. Polis müdahalesinin sertliği konuşuluyordu. Polis epey yıpranmıştı. Hem fiziksel olarak, hem ruhen. Bazen yetersiz kaldığında takviye isteniyor, bazen de gelen tepkilere paylaşmak adına takviye isteniyor. Olması gerekiyordu, ben normal karşılıyorum.

        'Hukuken bir engel yoktur'

        Ceza Hukukçusu Uğur POYRAZ:

        JANDARMA aslında illerde belediye hudutları dışında olan yerlerde görevlidir. Jandarma bizde maalesef yüzyılın hatasıdır. Askeri teşkilat içinde bir kuvvet olarak planlanmıştır. Ancak İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Çağırmasında hiçbir engel yoktur. Demek ki polis teşkilatı mevcut olayları kontrol altında tutmaya yetmediği için jandarma da oraya çağrılmıştır. Kanunen ve hukuken bir engel yoktur. Geçmişte EMASYA protokülü vardı. Onu iptal ettiler. Ama bu da gösteriyor ki Türkiye'de gelinen noktada, polis kuvvetleriyle artık bu olayları düzene sokma imkanı kalmamıştır.

        'Askeri de alet ediyorlar'

        Gazeteci-Yazar Can ATAKLI:

        TEKNİK olarak valilerin böyle yetkileri var. Kolluk kuvvetlerinin yetersiz kaldığını düşündüklerinde askerden de destek alır. Ama bunun sembolik anlamı var. Halka bu kadar zulüm uygulanırken, askeri de alet etmek onu kirletmek anlamına gelir, herhalde iktidar da 'askeri biraz da böyle kirletirim' diye düşünüyor.

        'Polisinki doğru değil ki jandarmanınki doğru olsun'

        Hukukçu Turgut KAZAN:

        POLİSİN müdahalesi doğru değil ki, jandarmanınki olsun. Yapılanların tamamı hukukla bağdaşmayan keyfi bir uygulamadır. Şu anda uygulananın hukukla ilgisi yok. Ben Gümüşsuyu'ndaki evimde hapsedilmiş durumdayım. Sokağa çıkmam yasak. Hangi maddeye göre, nasıl uyguluyorsunuz? Zorbalığı jandarma uygulamış, polis uygulamış ne fark eder?

        'Müdahalenin kendisi farklı bir boyut kazandı'

        Eski İstanbul Barosu Başkanı Kazım KOLCUOĞLU:

        HER ikisi de İçişleri Bakanlığı'na bağlı iki güvenlik birimi. Vali polis sayı olarak yetmezse jandarmayı çağırır, her ikisi de valinin emrindedir, fark etmiyor. Şehrin içinde polis, şehir dışında jandarma görevlidir. Ama önemli zamanlarda vali jandarmayı da görevlendirebilir. Jandarma, ya da polis fark etmiyor. Müdahalenin kendisi farklı bir boyut kazandı. Jandarma olduğu zaman belki biraz daha toleraslı davranır mı diye düşünüyor insan. Polisin görevi güvenlik sorunu yaratılmasını önlemektir, aslında oradaki insanların güvenliğini sağlamaktır. Yoksa oradaki insanların güvenliğini ortadan kaldıracak saldırıyı yapmak değildir, tüm mesele buradan çıkıyor.

        'İdarecilerin tavrı önemli'

        Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural SAVAŞ:

        BU yürüyüş ister istemez yapılanlar karşısında yürüyüşçülere vurup kırmadan protesto hakkını tanıyor. Artık olanlar karşısında millet yürüyüş de mi yapmasın? Yasal olsa dahi bence milletin olanlar karşısındaki protesto hakkı kullanımıdır bu. Polis ve jandarma yürüyüşçüleri durdurmak isteyebilir, aldığı emri uygulayabilir ama idarecilerin böyle durumlarda çok daha düşünceli olması lazım. Ne ekersen onu biçersin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ