Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Yabancı isim koymada aşırıya mı gidiliyor?

        Bülent GÜNAL/AHT

        Ankara’da Next Level adlı alışveriş merkezinin açılışını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AVM’lere verilen yabancı isimlerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Firma yetkilileriyse Erdoğan’a isim konusunda patent sıkıntısı çektiklerini belirtti.

        Erdoğan, “Patenti ben alırım. Yeter ki ismini hayırlısıyla değiştirin’’ dedi. Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, dünkü yazısında tartışmaya şu sözlerle katıldı: “(...) Benim umutsuzluğa kapılıp bıraktığım bu mücadeleyi Başbakan Erdoğan sürdürüyor.

        Keşke bunu Meclis’te çıkaracağı ‘Türkçe’yi koruma’ yasasıyla yapsa. Aksi takdirde bu mücadele Başbakan Erdoğan’ın Başbakanlık süresiyle ve gücüyle sınırlı kalır.’’ “Türkçe’yi koruma yasası işe yarar mı?” sorusunu uzmanlara sorduk.

        ‘FRANSA YASAYLA DİLİNİ KORUMAK İSTEDİ AMA ÖNÜNE GEÇEMEDİ’

        Yazar Nedim GÜRSEL: Türk Dil Kurumu Ödülü almış bir yazar olarak bu konuya çok duyarlıyım. Türkçe’nin korunmasını önemsiyorum ve belki de ilk kez Başbakan Erdoğan’a hak veriyorum.

        Yabancı isim verilmesi konusu Türkiye’de abartıldı ama bu sorunun önüne Türkçe’yi koruma yasasıyla geçilebileceğini sanmıyorum. Fransa bunu 1970’lerde denedi. Fransa Parlamentosu’ndan Fransızca’yı koruma adına bir yasa geçti ve İngilizce kelimelere savaş açıldı.

        Ama küreselleşen dünyada hâkim dil olan İngilizce’nin önüne geçilemedi. Benzer bir sorun Fransa’da halâ yaşanıyor. Ancak Türkçe’den taviz vermemeliyiz ve mutlaka bir şeyler yapılmalı.

        ‘İŞ AYAĞA DÜŞTÜ, TÜRKÇE YASAYLA KORUNAMAZ’

        Sunucu Halit KIVANÇ: Taklitçilik bizde artan bir hastalık. Türkiye’de inşa edilen yapılara yabancı isim verilmede de çok aşırılığa kaçıldığını görüyorum.

        Yabancı isim konulmaması konusunda fanatik değilim, istisnalar olabilir. Örneğin sağlık alanında, bir hastalığa çare bularak binlerce insanın hayatının kurtarılmasını sağlayan bir bilim adamının adı bir hastaneye verilebilir.

        Ama bakıyorsunuz, iş ayağa düştü. Bir yapıya verilen isim, Türkiye’de hizmete açılmışsa Türk halkına bir şeyler ifade etmeli. Türkçe’yi korumak istiyoruz ama bunun yasayla olacağını düşünmüyorum.

        'YASA YERİNE, KİTAPLARDAN ALINAN VERGİLER KALDIRILSIN’

        Radyo Programcısı Nihat SIRDAR: İşyerlerine, alışveriş merkezlerine verilen yabancı isimler rahatsız edici boyuta ulaştı. Bunun önüne Türkçe’yi koruma yasasıyla geçilebilir mi? Zannetmiyorum.

        Çünkü Türkiye’de yasaların ihlaline yönelik caydırıcı cezalar konulmadığı, denetimler sağlıklı şekilde yapılmadığı için çıkarılan yasalar da çözüm olmuyor. Trafik bunun bir örneği. Özendirici teşvikler konulabilir. Kitaplardan alınan vergiler kaldırılabilir.

        Böylece devlet çıkaracağı yasadan çok daha fazla Türkçe’yi desteklemiş olur. Yine bilgisayarda Türkçe’ye uygun olan F klavye yerine Q klavye seçeneği tüketicilere sunuluyor. Tabletlerde, cep telefonlarında da durum böyle. F klavye seçeneğinin artırılması da Türkçe’nin kullanımı adına önemli bir adım olur.

        ‘TÜRK DİLİNİN KORUNMASI İÇİN ÖNCE EDEBİYATÇILAR DESTEKLENMELİ’

        Yazar Ahmet ÜMİT: Başbakan Erdoğan’ın yaklaşımını doğru buluyorum. Türkçe yoğun bir biçimde başka dillerin tehdidi altında. Anglosakson ve ABD kültürü hâkim olduğu için özellikle İngilizce’nin tehdidi altında ama Arapça da bu liste içinde.

        Fransızlar yıllar önce bu sorunu tespit etmişler ve duyarlılık göstermişlerdi. “Türkçe’yi koruma yasası çıkarılsın”, “Çıkarılmasın” demiyorumama Türkçe’nin sadece yasayla korunacağını düşünmüyorum. Türkçe’nin korunabilmesi için önce Türkçe eserler veren edebiyatçılar desteklenmeli.

        Türk yazarların eserleri gençlerle buluşturulmalı. Bunun için de korsanla ciddi bir biçimde mücadele edilmeli. İsveç’te 15 eser veren bir yazara devlet, emeklilik hakkı tanıyor. Özetle, Türkçe’nin keyfine, lezzetine sahip eserlerin topluma yayılması sağlanmalı.

        'TÜRKÇE’NİN KORUNMASI YASASI TEKLİFİNE İMZAMI ATARIM’

        CHP Ankara Milletvekili Sinan AYGÜN: 14 yıl süren Ankara Ticaret Odası Başkanlığı’mda bu konuyla mücadele ettim ve yabancı isim almak isteyen bir tek firmaya bile izin vermedim.

        Dayanağım da Türk Ticaret Kanunu’ndaki “Ticaret isimlerinin halkın anlayabileceği isimler olmalı” cümlesinin geçtiği ilgili maddeydi. Ama ilginç olaylar da yaşadım. Birinde bir koltuk firması yabancı bir isim almak istedi, izin vermedim.

        Türkçe isimle firmasını tescil ettirdi ama tabelaya ‘coltukcu’ yazdırdı. Başbakan Erdoğan, bu konuda haklı. Böyle bir kanun teklifi kimden gelirse gelsin imzamı atarım.

        ‘YASA MUTLAKA ÇIKARILMALI,‘SENİ TEK GEÇERİM’ NE DEMEK?’

        Söz Yazarı Sezen Cumhur ÖNAL: Dükkanlara, yapılan alışveriş merkezlerine yabancı isimler verilmesi artık ayıp noktasına ulaştı. Biz bu konuda çizgiyi aştık. Türkçe’nin korunması için yasa hazırlanmalı.

        Fatih Altaylı’nın yazısını okuyunca “Doğru söze ne denir?” dedim. Türkçe’nin korunmasına yönelik bu önerisi benim hem yüreğimin hem de ömrümün teline dokundu.

        Türkçe’yi yabancı kelimelere karşı korurken, Türkçe’nin doğru kullanımı konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. “Seni tek geçerim” ne demek? Bugün bu tür sözler şarkı sözü oluyor.

        ‘AKADEMİK BOYUTTA ÖNLEMLER ALMALIYIZ’

        İstanbul AREL Üni. Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhammet YELTEN: Türkçe’nin doğacak bütün kavramlara karşılık yaratabilecek bir işleyişe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Soyut ve somut her türlü kavramnesne Türkçe’nin kendi kuralları içerisinde karşılık bulabilir.

        Tarih boyunca dilimiz birçok kelimenin türetilmesine ve ortaya konulmasına olanak tanımıştır. Uygur Türkçesi’nden günümüz Türkçe’sine kadar bu böyle olmuştur. Batı dillerine dayalı şekilde kullanımlar yerine kavramlara Türkçe karşılıklar bulmayı gönülden istersek, dilin kendi geniş imkânları içerisinde çok güzel sözcükler türetebiliriz.

        Bunun dışında Türkçe’yi koruma altına almak ve sağlam bir gelişim sürdürmesini istersek, akademik boyutta önlemler almalıyız. Örneğin Fransa’da Fransız Akademisi’nin bu görevi yıllarca sağlıklı bir şekilde yürüttüğünü görmekteyiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ