Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Ruhsar Demirel, Türkiye'yi Julianne Moore’la değil Dan Brown’la tanıtalım

        Kübra PAR / HT GAZETE

        kubrapar@haberturk.com

        MHP'nin ilk kadın Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel sıradan bir politikacı değil. Kadın milletvekillerinin Meclis'e başörtüsüyle girdiği gün yaptığı konuşmadaki tokat gibi sözleri hafızalarımıza kazındı. Geçtiğimiz hafta Jullian Moore'un Türkiye'nin tanıtım filminde oynamasına itiraz etmiş, ülkenin kadın bedeni üzerinden pazarlanmasını yanlış bulduğunu söylemişti. Kadın hakları konusunda oldukça duyarlı olmasına rağmen Moore'a muhafazakâr reflekslerle mi karşı çıktı diye merak ettim. Ankara'da MHP Genel Merkezi'nde buluştuk; hem Moore'a itirazını hem de Türkiye gündemindeki diğer meseleleri konuştuk.

        "MOORE FİLMLERİNDE BEĞENDİĞİM BİR OYUNCU AMA..."

        Julianne Moore'un Türkiye'nin tanıtım filminde oynamasına neden itiraz ettiniz?

        Modern zamanlarda ülkelerin tanıtımları için bu tür şeyler yapılmıyor, bunlar denendi işe yaramadığı görüldü. Doğru olan Dan Brown'un kitabındaki gibi Türkiye'yi anlatacak işler sipariş etmektir.

        "Bu tür isimlerle, bu tür kadınların bedeni üzerinden Türkiye'yi tanıtmak akılcı değil" dediniz. Julianne Moore daha önce porno filmde ve lezbiyen rolünde oynadığı için mi itiraz ettiniz?

        Hayır, Bunu muhafazakâr bir refleks ile söylemedim bu tamamen milli bir reflekstir. Moore filmlerinde beğendiğim bir oyuncu. Kadın bedeni dememin sebebi haber verilirken gazetelerde seçilen fotoğraflarla ilgiliydi

        Aynı kişi bir erkek karakter olsaydı da yine itiraz eder miydiniz?

        Tabiî ki itiraz ederdim, mesela Kevin Costner'i da söyledim orada. Problem erkek ya da kadın olması değil Türkiye'nin gelgeç bir şöhretin arkasına sığdırılmaya çalışılması. 17'nci büyük ekonomiyiz diyoruz ama cinsiyet skalalarında 136 ülke arasında 120'nciyiz. Türkiye'deki bu kadar zenginliği göz ardı edip şöhretli biri diye onu seçmek kompleksli bir davranıştır; bizim ülkede hala şöhrete zaaf var.

        EŞCİNSEL HAKLARININ KONUŞULMASINI DOĞRU BULMUYORUM

        KAOS-GL'nin yaptığı ziyaretin ardından MHP'nin eşcinsel açılımı yapacağına dair haberler çıkmıştı. İnsan hakları konusunda duyarlı bir siyasetçi olarak eşcinsel hakları meselesine nasıl bakıyorsunuz?

        Bunun konuşulmasını doğru bulmuyorum.

        Neden?

        İnsanların hayatları kendilerini alakadar eder. Bununla ilgili uluslar arası bazı sözleşmelere tarafız, gereğini de yetkili kurumlar yapacaktır zaten. İnsanların tercihleri kendilerini bağlar ama özendirici olmamalıdır.

        Bunu yüksek sesle ifade etmekten, burada da bir problem var demekten çekiniyor musunuz?

        Yok. Bu bir hukuki durumdur. Oy isterken 75 milyondan oy istiyoruz. Bunun içinde çocuğu, kadını, erkeği, hepsi bir bütün. Bu bütüne siyaset yaparken tekrar söylüyorum kimlik siyaseti, insanları ayrıştırmak bunlar insani değil. 75 milyona siyaset yapıyoruz.

        Cinsiyet ameliyatı geçiren vatandaşların iş bulamaması, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalması konusunda MHP duyarlılık göstermez mi?

        Açlıktan soğuktan ölenler varken, sınır güvenliği konusunda sıkıntı yaşarken bunların öncelikli konu haline getirilmesini doğru bulmuyorum.

        "SURİYELİ SIĞINMACILAR SALGIN HASTALIK GETİRDİ"

        Suriye'den gelen sığınmacılara kesintisiz sağlık hizmeti verilmesine neden itiraz ettiniz?

        Torba kanununda yılda 400 yabancı uyrukluya 2 refakatçisiyle birlikte ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi yasalaştırılıyor. Uyruğu belirtilmemiş 400 yabancıya böyle bir hizmet vermek istemelerinin nedeni nedir? Sayılarının nerede yaşadıklarını bilmediğimiz kontrolsüzce ülkenin her yerine yayılmış sığınmacı var. Bunlara yapılan sağlık harcamalarının ne kadar olduğu hakkında fikrimiz yok, tahmini rakamlar veriyorlar. Sığınmacı adı altında gelen herkes faydalanıyor. Şimdi Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması yapılacak. Üçüncü bir ülkeye yollayamadıklarınız ne olacak? Bu tür iniş çıkışlarla sağlık standartlarımız düşüyor. Türkiye'de çok nadir ya da hiç görülmemekte olan hastalıklar sığınmacıların gelişiyle birlikte tekrar görülür oldu.

        Sığınmacıların hastalık bulaştırdığını mı söylüyorsunuz

        Türkiye folyo çocuk felci ve kızamık konusunda temiz ülke belgesi almıştı. Ama şimdi 8 ilde aşılama yapılıyor. Sebebi de sınırdan girenler. Kontrolsüzce ülkenin her yerine yayıldılar. Paklarda yaşayanı var ev kiralayanı var...

        ‘DEVLET 3 ÇOCUK DOĞUR DİYEMEZ’

        Başörtülü milletvekillerinin Meclis'e girdiği gün yaptığınız konuşma ile hafızalardan silinmeyecek bir yer edindiniz. Eleştiriniz neye yönelikti?

        Bu ülkede açlıktan ve soğuktan ölenler varken bizim oturup kendi konforlu dünyamızı sorun diye konuşmamız şımarıklık gibi geliyor bana. Kadının kılık kıyafeti Türkiye gündeminde olmamalı. Özelime girme. Bunun başka ifadesi yok.

        Erkeklerin kadının örtünmesini kendi namusu ilan etmesini de eleştirdiniz...

        Türkiye'de namus kadın üzerinden ifade ediliyor. Kadınının bireysel olarak kendi ahlaki değerlerini yaşayıp yaşamaması değil onun cinsel kimliği ya da açık seçik giyinmesi üzerinden tanımlanan bir namus kavramı var. Oysa genel ahlak anlayışı doğruluk, dürüstlük üzerinden tanımlanmalı. Sokakta bir baba kızını tanımadığı bir erkekle yan yana gördüğünde bile şiddet uygulayabiliyor. Ama aynı baba kızını televizyondaki BBG evine koyup ona sms atıp, sonra da ‘seninle gurur duyuyorum' diyebiliyor. Nikâhsız evlilikleri sıradan biri yaptığında onu ahlaksızlıkla, namusa leke getirdi diye itham ederken bunu şöhretli ya da zengin biri yaptığında çok normal karşılandığını görüyorsunuz. Bu iki yüzlülük toplumun içindeki bir güve gibi büyüyor.

        Sizin kafanızda nasıl bir namus kavramı var? Evlilik dışı birlikteliklere nasıl bakıyorsunuz?

        Bireysel namus algılarımızın çok önemi yok, o sadece bizi bağlar. Namustan anladığımızın öncelikle hak hukuk yenmemesi olması gerekir. Hukuk kısıtlılıkları değil özgürlükleri tarif etmelidir. Yoksa devlet başöğretmen gibi elinde bir sopa onu yapma, bunu yapma, ayran içme, 3 çocuk doğur diyemez.

        3 çocuk, sezeryan, kürtaj... Bunlar geleneksel aile yapısı olan insanların hoşuna giden söylemler. MHP'li bir politikacı olarak sizin itirazınız ne?

        Kimse birisinin kendisine 3 tane 5 tane çocuk doğur demesini doğru bulmaz.

        Peki ya kürtaj meselesi?

        Yalnızca kalbin atması mıdır hayat, yoksa hayatın bütün güzellikleriyle soluyabilmek midir? Doğmamış çocuğun canını konuşurken hali hazırda yaşayan insanın canını, güvenliğini riske ediyorsunuz. Ayrıca istenmeyen çocuklar suça ve madde bağımlılığına daha yatkın oluyor. Ama şunu da ekleyelim; kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir.

        Feminist misiniz?

        Eşitlik taraftarıyım. Fırsat eşitliklerini yakaladığımız zaman bu konuların hiç konuşulmayacağına inanıyorum. Kimlik siyasetinden uzak durmalıyız.

        Çocuk gelinler meselesi büyüyen bir yara. Nasıl çözülür?

        Çocuk damatlar da olması itibariyle de çocuk yaştaki evlilikler olarak tanımlanmalı. Yasalarımızın kiminde çocuk 15 kiminde 18 olarak tanımlanıyor. Net tanımı yapılmalı. İmam nikâhı kıyan imamlara verilen 6 aylık ceza 3 yıla çıkarılmalı. Çocukların yüzde 90'ı iradesi dışında evlendiriliyor bu bir şiddettir. İster anne-baba ister bölgede sözü geçen biri olsun, azmettiricilerin cezalandırılması için de yasal düzenleme yapılmalı. Ama yalnızca masa başında verilen kararlarla çözülmez; okullaşma, refah artışı, sürdürülebilir kalkınma ve fırsat eşitliği ile birlikte düşünülmeli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ