Bir aç, bir tok gezmeyin
Diyetisyen Güneş Aksüs yazdı
Güneş AKSÜS / GAZETE HABERTÜRK
Pek keyfimiz yok bugünlerde. Keyif olmayınca ya hiç yemez insan ya da fazla yer. Siz hangi gruptasınız bilmiyorum ama ikisi de size iyi gelmeyecek, bunu biliyorum. Stres seviyesi arttığında vücudumuz kendini korumak ister. Canı sıkkınken yemek yemeyenlerdenseniz, vücut kendini korumaya çalışırken hiç enerji yollamadığınız için bu durumdan hoşlanmaz ve başınıza iş açabilir. Bu ne demek? Bağışıklık sisteminizin zayıflaması, üst üste gelen aksilikler... Tam tersi yani vücut kendini korumaya çalışırken bol bol yemek yollamaksa kilo almak. Yani daha da büyük bir mutsuzluk! İkisi de olmuyor.
EN İYİSİ RUTİNE DEVAM
Sizde de yeme-içme işleri karıştıysa, bir rutin belirleyip o düzende gitmek en iyisi. Tatiller, bayramlar, can sıkıcı haberler,rahatlama isteği derken, bir sıkı diyet yapmaya, bir bol bol kalori almaya başladık. Dengeyi altüst etmeyin, düzenli beslenin yeter. Zayıflama diyeti yaparken bu ara takıldıysanız bunun stresten kaynaklanıyor olabileceğini unutmayın. En iyisi sabahlara en rahat yapabildiğiniz kahvaltıyı fiksleyin. Öğle ve akşam yemeğineyse benzer yemekleri bulun ve yine fiksleyin. Cacık, ayran, sütlü kahve gibi tok tutan ara öğünler yapın. Buna 2 hafta devam edebilirsiniz. Eğer kendinizi iyi hissediyorsanız belki farklı bir programa geçebilirsiniz.
MUTLULUK VEREN YİYECEKLER
Mutlu eden yiyecekler var ama önce sizi mutlu edenlerle başlayalım. kendi listenizi hazırlayıp buzdolabına yapıştırın. bunu tüm aile için yapın. “En sevdiğim yemek çikolatalı kek” diyebilirsiniz, o zaman bunu pazar gününe koyalım. Evde kendinize güzel bir kek hazırlar, akşamüzeri de yürüyüş yaparak biraz dengeyi sağlayabilirsiniz. Sizi rahatlatan yiyecekleri çok küçük porsiyonlarda masaya koyduğunuzda size iyi gelebilir. 1 tabağın hepsini yemek zorunda değilsiniz. Porsiyonu ayarlamak sizin elinizde. Bu seçimleri yaparkenporsiyon kadar önemli olan gerçekten iyi malzemeyle yapılıyor olması. Sosyal medyada yazarken de bunun altını hep çiziyorum. bana “Siz de şunu yiyor musunuz?” diye soranlara “Evet ama ben iyi yemek yiyorum” diyorum. Bol tuzlu, bol yağlı, bol baharatlı, bol şekerli her şey ‘lezzetli’ olarak tanımlanır. oysa bizim çocuklarımıza ve kendimize sunmamız gerekenler ‘gerçek lezzetler’dir. İnanın bana, evde yapılmış bir patates kızartmasını hiçbir şeye değişmem. Kaçamak yapacaksanız bile iyisini yapın, buna değsin!
KAHVE DÜKKANLARINDA TERAPİ
Nişantaşı, Teşvikiye taraflarında ara sokaklarda neredeyse adım başı kahve dükkânları açıldı. Her yer boş ama onlar dolu. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Birbirimizi daha çok görmeye, sohbet etmeye, kahve içip dertleşmeye ihtiyacımız var. Bu akımı destekliyorum. Daha çok yemek yemeyi teşvik eden yerleri değil, aksine “Bir şeyler iç, karşındakini dinle hatta istersenyanına biraz tatlı verelim” diyen yerleri... Daha çok yürümeye, daha çok konuşmaya, daha çok birbirimize sarılmaya, daha çok kendimize bakmaya çalışalım. Buna gerçekten ihtiyacımız var.
