Eskişehirspor - Beşiktaş maçının yazar yorumları
Süper Lig'in 7. haftasında Beşiktaş, deplasmanda Eskişehirspor'u 2-1 yenerek 16 puana yükseldi ve haftayı lider tamamladı. HTSPOR yazarları bu mücadeleyi yorumladı
STRES TAKIMI! | ALİ GÜLTİKEN
Kartal heyecanı seviyor. Oyunu baştan sona kontrol eden, istediği gibi yönlendiren, bütün hatlarıyla rakibin koordinasyonunu kesen, skoru bulan, çok daha farklı kazanabileceği pozisyonlar üreten bir takım olarak, maçın son saniyesinde beraberlik fırsatıyla karşı karşıya kalmak ilginç oluyor.
Beşiktaş kendi eliyle ortaya çıkardığı güzel şeyleri, yine kendi inisiyatifiyle dün Eskişehir karşısında olduğu gibi zor süreçlere sokabiliyor. Futbol bu. Olmaz diye bir şey yok. Ama bu kadar emekten sonra, bu tür durumlarla karşılaşmak hem oyuncularda hem teknik heyette hem de taraftarda sıkıntı yaratıyor.
Beşiktaş maça istediği gibi başladı. İstediği gibi de oynadı. Bunun sebebi ligin en dinamik, en tempolu, en hareketli ekibi olmasından kaynaklıydı. Yer değiştirerek oynayan, deplase olan çok futbolcusu var. Bunlar aynı zamanda bireysel anlamda da yetenekli ayaklar. Futbol kalitelerini ortaya koyduklarında Eskişehir karşısındaki gibi hem pozisyonlar hem de goller bulabiliyorlar. Dün özellikle çabuk pas, çıkış ve yön değiştirmelerle Beşiktaş harika ataklar geliştirdi.
Töre, Sosa, Oğuzhan, Gomez, Quaresma çok keyifli işlere imza attılar. Bunları seyretmek taraftarlar açısından hakikaten büyük bir zevk.
Bir ara sahada öyle bir süreç oldu ki Eskişehirli oyuncular da Beşiktaş takımını seyreder hale geldiler. Sahada güzel işler var. Aslında sonuç da çok güzel. Özellikle hafta içi zorlu bir Avrupa maçından sonra galip gelmek her türlü önemliydi. Ancak çok daha yüksek skorlara götürebileceğin maçı, son dakika direkten dönen topla kurtarırsan bunlar konuşulur oluyor. Buna rağmen şunu net görüyoruz ki Beşiktaş önemli bir süreci başarıyla geçiyor. Hem Avrupa’da hem ligde kazanarak devam eden, öz güvenini yukarıya taşıyan Beşiktaş, camiasını ve taraftarını başarıya ve şampiyonluğa inandırıyor.
Burada Mario Gomez’e ayrı bir parantez açalım. Büyük bir golcü ve Beşiktaş’a ciddi bir değer kattı. Çünkü futbol sonuç işi. Sahada göze hoş gelen hareketler, atraksiyonlar, bu işin rengi olsa da temeli golden ve golcülerden geçer. Gomez de Beşiktaş’ta bu işin sorumluluğunu alarak takımını hedefine taşıyor.
OYUNA HÜKMETME
Beşiktaş’ın hücumdaki usta ayakları, oyuna sahip olmanın yanında, topu etkili kullanma, pozisyon üretme konusunda fark yaratıyor. Bu durum izleyenlere doyumsuz lezzet veriyor.
BİTMEYEN SENDROM
Kartal geçmişten gelen son dakikalar sendromunu aşamadı. Bunun üzerine bir terapi gerçekleştirmek lazım. Futbolda hem hücumda hem de savunmadaki ufak bir gevşeme pahalıya patlayabilir.
KARTAL YİĞİT | GOMEZ GÜLE OYNAYA
Beşiktaş’ın kazanma alışkanlığını devam ettirmesi adına önemli bir maçtı. Havanın da etkisiyle oyun yüksek bir tempoyla oynanmadı ama yine de tek hakim Beşiktaş’tı. Özellikle savunmada çok daha temkinliydiler. Ersan’ın ilk defa kendinden bu kadar emin oluşu ve sakinliği savunmanın genel haline de yansıdı. Orta sahada Oğuzhan daha çok ileriyi düşündüğü için Atiba çoğu zaman 2 kişilik oynamak durumunda kaldı. Şenol Güneş, Quaresma’yı sola çekerek başladı. Ancak burada hiçbir varlık gösteremeyince ani bir değişiklikle Ricardo’nun sağa geçmesi bir anda hücum gücünü daha aktif hale getirdi.
Q17 etkinliğini artırmanın ürününü de Gomez’e attırdığı golle aldı. İlk yarı rakibine direnmeye çalışan Eskişehir ikinci 45’te tamamen teslim bayrağını çekince Beşiktaşlı futbolcular işi “al gülüm ver gülüme” döndürdüler. Demoralize olan rakibine bariz üstünlük kuran Beşiktaş 11’i yorgunluk ve rehavet ile farkı artıramadı. Gomez güle oynaya yine klasını ve iş bitirici vuruşlarını konuşturup bu deplasmanın rahat geçmesini sağladı. Yalnız dikkat çekilmesi gereken de Beşiktaşlı futbolcuların golü yedikten sonraki panik halleriydi. Eskişehir gibi köklü bir kulübün takımımın bu durumu insanı üzüyor. Bir kan değişikliği şart!
