Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Beşiktaş Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi yazar yorumları - Fenerbahçe Haberleri

        ALİ GÜLTİKEN

        KAZANAMIYORSAN KAYBETME

        İlk yarıda çok vasat bir oyun seyrettik. Derbiler tarihinin en kötü ilk yarılarından bir tanesiydi. Bu da iki takımın da önce kazanmak değil, ‘önce tedbir ve güvenlik’ felsefesinden kaynaklandı. İki takım da özellikle orta alanı çok etkili bir şekilde kapattı. İki takım da geriye ve yana pas oynamak mecburiyetinde kaldılar. F.Bahçe bu bölümde ev sahibi hüviyetiyle biraz daha etkili olmaya çalışırken yalnızca kanatlardan oyunu denemeye çalıştı. Fakat sonuç ilk yarı itibarıyla çok kısır bir oyun olarak kaldı.

        Beşiktaş herhalde son iki sezonun en verimsiz ilk yarısını oynadı. Şut sayısı sıfır, korner sıfır, pozisyon sıfır. Beşiktaş adına negatif gibi gözükse de bu durumun maçın stratejisi açısından pozitif yanları da yok değildi. F.Bahçe’den daha fazla topa sahip olarak oyun temposunu düşürdüler. F.Bahçe’nin baskı yapmasına, oyunu zorlamasına müsaade etmediler. Daha da önemlisi dakikalar ilerledikçe rakibinin güvenini ve kazanma inancını da düşürdüler.

        F.Bahçe’nin oyun stratejisinde yaptığı bir değişiklik de Beşiktaş’ın işine yaradı. Aatıf’ı kenara atıp Atiba’yı kovalasın diye Alper’i orta alanda oynatması, Beşiktaş’a avantaj sağlarken F.Bahçe’ye dezavantaj yarattı. Çünkü F.Bahçe orta alan ve forvet geçişini organize etmekte zorlandı. Orta alandan özellikle Sow ve Robin van Persie gibi etkili oyuncuları kullanabilecek pas akışı, bu şekilde verimsiz oldu ve Beşiktaş’ın işine geldi.

        İkinci yarı özellikle orta saha düzeni açısından Aatif’ın oyundan alınması da Beşiktaş’ın istediği bir hamle oldu. İkinci yarıda ilerleyen her dakika Beşiktaş oyuna daha çok etki etmeye başladı. Aboubakar hamlesi, daha sonra Olcay hamlesi bu yönde kazanma düşüncesiyle atılan adımlardı. Beşiktaş planladığı çabuk çıkışlar için alanlar da buldu. Ve rakibi daha fazla geriye koşmaya mecbur etti.

        Bu oyun tarzı ikinci yarı F.Bahçe’nin oyun baskısını azalttı, F.Bahçe adına ise oyunu zorlaştırdı. Aslında bu sonuç maç öncesinde Şenol Güneş’in hayır demeyeceği bir neticeydi. Oyun belki kısır, belki sıkıntılı, belki de pozisyonsuz oldu. Ama bu Beşiktaş adına iyi bir skor. Bu neticeyle ligin yeniden başlamasına müsaade etmedi. Bugüne kadar devam eden namağlup çizgisini de korudu ve rakiplerine de açık bir mesaj verdi: “Ben kazanamıyorsam, kaybetmem.”

        TAKTİK DİSİPLİN

        Beşiktaş taktik disiplin olarak çok başarılı oynadı. Göze hoş gelmese de bütün oyun kontrolünü 90 dakika elinden kaçırmadı.

        GÖKHAN SINAVI GEÇTİ

        Özellikle işin savunma tarafında Marcelo, Tosic, Atiba, Tolgay ve Adriano çok üst seviyede mücadele ettiler. Her türlü negatif baskıya rağmen Gökhan da bu maçın içinden çıkabilmeyi başardı.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER

        İSTEYENLER VE ENGELLEYENLER

        Fenerbahçe maçı kazanıp Beşiktaş ile arasındaki puan farkını 1’e; lider ile farkı da 4’e düşürmeyi amaçlıyordu. Beşiktaş ise Şenol Güneş’in “Büyük maç kazanamıyor, ama yenilmiyor da...” mantalitesini sürdürmek; berabere kalıp Fener’i yaklaştırmamak ve hayati Kiev maçı öncesi olumsuzluk yaşamamak istiyordu. Beşiktaş geleneksel olarak Kadıköy’de G.Saray’ın tersine “sinmiş” oynamaz. Dün de bu geleneklere uygun olarak sert ve istekli başladılar. İlk 10 dakika Fener’e gerekli mesajı verdiler ama sonrasında ev sahibi sazı eline aldı. Oyun hakimiyetini aldılar ama rakip kendilerini ceza alanlarına sokmadı. Alper ve Şener’in harika oynadığı ilk devre boyunca Moussa Sow’un kötü performansı ve zaten üst seviye futbolcu olmayan Aatıf’ın yetersizliği Fener’e “Buraya kadar gelebilirsin ama ceza alanıma giremezsin” durumunu yaşattı.

        İlk 45’te sadece Skrtel’in karamboldeki vuruşu ile auta giden top hariç pozisyon yoktu. 2. yarıda Volkan Şen’in dahli ile biraz hareketlenme olduysa da değişen bir şey olmadı. Sarkık libero gibi oynayan Fabri, öndeki 4’lünün tamamı ve Atiba ile Tolgay’ın müthiş savunma disiplinleri ile ördükleri duvar, RvP ve son 15’te Lens’e kadar kalite yetersizliği yaşayan bir F.Bahçe oldu. Beşiktaş 88’e kadar Fener ceza alanına giremedi. Güneş, savunma arkasına koşu yapan Aboubakar’ı oyuna aldığında direkt santrfora koysa belki pozisyona girebilirlerdi ama bence Güneş, 0-0’a razıydı. 88’e kadar Fener ceza alanına giremeyen Beşiktaş 1 puana fitti. Fener ise 3’ü istedi ama önce Beşiktaş defansif tedbirleri sonra da kendi kalite seviyeleri bunu engelledi. Aslen Sarı-Lacivertliler, G.Saray maçında da o kötü Cimbom’a karşı 4 kez ceza alanı içinden şut atabilmişti. Bu maçta sadece 2 kez o fırsatı bulabildiler. Mücadele edebilirler, ediyorlar. Koşarlar, koşuyorlar. İstekli oynayabilirler, oynuyorlar... Ama bu tip maçları, özellikle rakip takım 0-0’a razı iken çözebilecek ‘kalite’ eksik Fener’de. Dün kaybedilen 2 puanın en temel nedeni 9.5 veya 10 numara oyuncusu olmamasıydı. Beşiktaş kendi açısından istediğini aldı ve tarihinin en kritik maçı öncesi moralini korudu. Hüseyin Göçek kart standartlarını tutturamadı. Atiba’ya sarı, belki Tosiç’e kırmızı çıkmalıydı. Q7’ye kart hatalıydı. Ama “skora etkisi oldu” diyemeyiz.

        BEŞİKTAŞ SAVUNMASI

        Kalecisinden 2 ön liberosuna kadar gayet iyi oynadılar ve rakiplerine hemen hiç fırsat tanımadılar.

        ŞENER

        Alper ve RvP ile birlikte takımının en iyi isimleri arasındaydı.

        FAİK ÇETİNER

        KAYBETMEDİ ÜZÜLDÜ, KAYBETMEDİ SEVİNDİ

        Fenerbahçe mutlak kazanması gerektiğini bilerek maça başladı. İlk dakikadan itibaren de oyunu rakip alana yığdı. Sahaya çıkan 11’lerde iki sürpriz vardı. Advocaat, Volkan Şen’in yerine Aatif’a, Şenol Güneş de Aboubakar’ın yerine Kerim Frei’a görev vermişti. İlk 45 dakikada inanılmaz hırslı, mücadeleci ama bir o kadar da gergin bir Fenerbahçe seyrettik. Beşiktaş’ın daha çok kendi alanında rakibini beklediğini ve ani ataklar planladığını gördük. Sarı-Lacivertli ekibin ön tarafta yaptığı baskı, Beşiktaş’ı hücuma hiç yöneltemedi. Kalesinde birçok tehlike yaşayan Siyah-Beyazlılar’ın tek ciddi atağı ve kaleye bulan tek şutunun olmayışı bizi hayrete düşürdü. Oyunun her iki kanadını Şener ve Hasan Ali’yle iyi kullanan Fenerbahçe, kaleye yakın oynayan oyuncularıyla ilk bölümün skor değil, futbol galibi oldu. KjaerSkrtel uyumu, Mehmet Topal ve Souza’nın enerjisi, Alper Potuk’un dikine adam eksilten oyunu bu yarıda Beşiktaş’a nefes aldırmadı. Devre golsüz biterken teknik adamlar ikinci yarıda nasıl hamleler yapar diye düşündük. Advocaat ikinci yarıya başlarken ilk hamlesini Aatif-Volkan Şen değişikliğiyle yapmıştı. Şenol Güneş ise oyundan ve gidişattan memnuncasına hamleye gerek duymamıştı. Volkan Şen’in de girmesiyle Fenerbahçe bu yarıda da rakip alana yerleşti. Ama golü bir türlü bulamadı. Şenol Güneş son yarım saatte ilk hamlesini yaptı. Rakip kaleye en çabuk giden Quaresma’yı belki sarı kartı olduğundan, belki de Kiev maçını düşündüğünden dışarı alıp Aboubakar’ı sahaya sürdü. Oyuncu değişiklikleri sahadaki futbol görüntüsünü değiştirmemişti. Fenerbahçe yükleniyor, Beşiktaş direniyordu. Son 15 dakikaya girilirken, Hollandalı teknik adam sahaya en etkili silahı Lens’i dahil etti. Oyunun son bölümünde de Fenerbahçe arzulu, istekli oyununu golle süsleyemedi. Futbolda, kazanmak için iyi oynamak yetmiyor. Gol atmayı beceremiyorsan kaderine razı oluyorsun. Dünkü beraberlik tahmin ediyorum ki Fenerbahçe’yi ne kadar üzdüyse, Beşiktaş’ı da bir o kadar sevindirmiştir.

        İLLE DE LENS

        Fenerbahçe’nin en etkili silahı olduğunu dün oyuna girdiği son 15 dakikada bile gördük. Lens bu takımın olmazsa olmazı.

        HAKEM FIRÇA YER Mİ!

        Sahadaki furbolcular iyi niyetli olmayınca şüphesiz hakemlerin işi daha da zorlaşıyor. Hüseyin Göçek dünkü 90 dakikada verdiği her karardan sonra adeta futbolculardan fırça yedi. Bu da onun adına beni çok üzdü.

        ERCAN TANER

        ÇOK KÖTÜ DERBİ!

        1- Dün 3 maç seyrettim..El Clasico futbol açısısından hayal kırıklığı, Manchester City-Chelsea on numara, bizim derbi ise, ilk yarısı için yazıyorum, çok sıkıcıydı...

        2- Şenol Güneş’in orta alanda görev verdiği Oğuzhan ve Tolgay kağıt üzerinde üretici, sahada ise tüketici görüntü sergilediler 45 dakikada..

        3- Advocaat; Sow ve Volkan Şen seçiminde gol şansı daha yüksek Sow ile başladı. Volkan ile başlasa, kanat hücumlarında verim daha yüksek olabilirdi Fenerbahçe’de...

        4- Cenk Tosun, forvette baskılı oynarsa iş yapan forvet tipi. Aksi takdirde stoperler çok mutlu olur ve eksik oynarsınız...

        5- İkinci yarı, Advocaat doğru hamle yaptı. Volkan Şen’in oyuna girip Sow’un gol bölgesine dönmesi, Fenerbahçe’nin hücum zenginliğini arttırdı...

        6- Derbi, büyük maç diyoruz ama oyunun güzelleşmesi lazım... Beşiktaş, 57 dakika şut atamadı ve şut girişiminde bulunmadı.

        7- Aboubakar ve Lens değişiklikleri sadece tribünlere heyecan getirdi.. Saha içinde, o beklenen tempo hiç olmadı.. Oğuzhan’a 85 dakika tahammül eden Şenol Güneş’i tebrik etmek lazım. Kerim Frei, şans bulamadığı için, yüzü hep asıktı. Dün çok çalıştı, o kadar...

        8- Van Persie, sadece serbest vuruşlarda vardı.. Sow, oyunda kalsa, Beşiktaş’a karşı her zaman gol şansı yüksek olduğu için daha tehlikeli olabilirdi... Advocaat yanlış tercih yaptı...

        9- Derbilerde, her zaman şunu ararsınız: Bazı oyuncular, her zaman başrol oynar, Sergen ve Alex gibi. Ama artık yoklar.. Dünkü maçta herkes figürandı...

        10- İki teknik direktör şunu hesaplamışlar ve hafta boyunca antrenmanlarda oyuncularına bu sloganı sanki yansıtmışlar: Aman yenemiyorsanız, yenilmeyin! Daha ligin bitmesine çok var...

        11- Son yılların en kötü derbisini izledik..

        BÜLENT YAVUZ

        TOSIC'İ ATAMADI, Q7'YE KART HATALIYDI

        Sahada kötü bir futbol vardı. Oyuncular, top oynamak yerine birbirleriyle dalaştılar ve hakemi sıkıntıya soktular. Peki hakem ne yaptı? Kötü futbola ayak uydurmadı. Kural neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalıştı. Faul kararlarında da standardı yakaladı. Oyunun başında Kjaer’e çıkardığı kart doğruydu. Cenk’in Şener’e yaptığı hareket sarı kart olmalıydı. F.Bahçe’nin ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golü doğru karardı. İkinci yarının başında Van Persie’nin, Tolgay’a arkadan yaptığı müdahale sarı kart olmalıydı. Quaresma’nın gördüğü kart yanlıştı. Onu da yardımcı verdirtti. Konuşulacak bir pozisyon var. O da Tosic’in Lens’in kaval kemiğine gelen müdahalesiydi. Hakem faul çalıp, sarı verdi. Ben de TV’den seyrederken sarı kart olduğunu düşündüm ancak maçtan sonra tekrarına baktığımda ‘Kırmızı kart gösterse daha doğru olurdu’ kanaatine vardım. Sonuç olarak hakem, baskı altında çıktığı derbiyi iyi bir şekilde yönetti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ