Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Grip diye hastaneye götürdüler! Hastalığı anlaşılmayınca hayatı kabusa döndü!

        Grip diye hastaneye götürülen Nisan Tandoğan, şeker komasına girdiği anlaşılamayınca felç kaldı. Doktorlar hakkında verilen takipsizlik kararının ardından ailenin başvurusuyla "yaralama" davası açıldı. Habertürk muhabiri Arzu Kaya'nın haberine göre; çocukları için "umut yok" diyen aile, hukuk mücadelesi başlattı.

        HER ŞEY 6 YIL ÖNCE BAŞLADI

        Nisan 9 yaşında, Tandoğan ailesinin en küçük kız çocuğu. Yüzde 100 felç ve doktorların yanlış uyguladığı tedaviler sonucu öz bakımını yapamayacak halde. Onu bu hale getiren olaylar silsilesi 6 yıl önce yaşandı. 3 yaşındaki çocuğunun grip olduğunu düşünerek doktora götüren ailesi, şeker koması farkedilmeyerek yanlış tedavi uygulanan evlatlarının yatağa mahkum olmasıyla büyük yıkım yaşadı. Olayda ihmali olanlara karşı hukuk mücadelesi başlatan aile, bunu büyük ölçüde kazandı. Doktorlara verilen 'ihmali yok' raporu ortadan kalktı, savcılık 2 doktor hakkında bir yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Ancak ailenin evladına dair umudu yok.

        Gözü yaşlı anne, “Benim hayatım bitti. Benim çocuğumun hayatı bitti. Yüzde 100 felç ama hiçbir şekilde umut yok artık” diyor.

        Avukatları ise hukuksal mücadelenin sonuna kadar devam edip sürecin kapatılamayacağını dile getiriyor.

        Tandoğan ailesi 2009 yılının Mart ayında 2 kız çocuğunun ardından üçüncüsünü kucaklarına almanın mutluluğunu yaşadı. Çok değil 3 yıl sürdü mutlulukları. Sonrasında ise hayatları zindana döndü. 3 yaşına gelen Nisan, 2012 yılının Mart ayında grip olduğu düşünülerek Tuzla'daki 3 Nolu Çocuk Sağlığı Merkezi'ne götürüldü. Üst solunum yolu enfeksiyonu tanısı ile reçete düzenlenip gönderildi. İyileşmeyen Tandoğan'a, 3 gün sonra Tuzla Devlet Hastanesi'nde faranjit, 2 gün sonra da Yakacık Doğum Evi ve Çocuk Hastanesi'nde bronşit teşhisi konuldu. İki hastanede de küçük kıza serum bağlandı, evine gönderildi. Küçük Nisan aynı günün sonunda şeker komasına girdi. Ancak bu durum tespit edilemedi.

        Doktorların yanlış teşhis ve tedavisi sonucu Nisan felç oldu. Öz bakımını dahi yapamayan ve göbeğinden bir hortumla beslenmek durumunda kalan küçük kızın ailesi hukuk mücadelesi başlattı. Takipsizlik verilip kapatılan dosyayı Yargıtay bozdu. Yıllar sonra 2 doktor hakkında “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan bir yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

        YARGITAY “SÖZ MAHKEMEDE” DEDİ, DAVA AÇILDI

        Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili hazırladığı iddianamesinde, 8 Mart 2012 günü Nisan Tandoğan'ın ilk olarak hastaneye götürülüp 5. günün sonunda Özel Remedy Hastanesi'nde şeker komasına girdiğinin anlaşıldığını belirtti.

        Tandoğan'ın sürekli bakıma muhtaç yaşaması ve doktorların yanlış teşhis ile tedavisi nedeniyle ailesinin suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Tuzla Devlet Hastanesi iç hastalıkları uzmanı doktoru Zeynep Buzluk ile Yakacık Doğum Evi ve Çocuk Hastanesi'nde çocuk hastalıkları uzmanı Muhammet Karadeniz'in kusurlu olup olmadıklarının tespit edilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alındığını belirten savcılık, raporda şüpheli doktorların eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu yönünde gelen rapor nedeniyle önce takipsizlik kararı verildiğini kaydetti. Takipsizlik kararının ardından dosya Yargıtay'a taşındı.Yargıtay bilirkişi raporlarının dahi mahkemeyi bağlamadığını, doktorların kusur değerlendirmesinin mahkemece yapılması gerektiğine hükmetti. Suçlamaları kabul etmeyen 2 doktorun yargılanmasına ise yarın başlanacak.

        “GRİP DİYE DOKTORA GÖTÜRDÜM, ŞİMDİ PERİŞAN”

        Yargılama öncesi konuştuğumuz acılı aile, gözyaşları ile kızlarının yaşadığı odayı gösteriyor bizlere. “Kızımın hali bu” diyor acılı anne Gönül Tandoğan. “Sapasağlamdı çocuğum. Grip diye doktora götürdüm, şu an benim çocuğum perişan halde. Ne yapacağımı ben de bilmiyorum. Diğer çocuklarımın da psikolojileri bozuldu. Bizim de. Hastanedeyken çocuğum tekerlekli sandalyeden hiç kalkamadı. Daha önce çocuğumun hiç böyle olmadığını söylediğimde ise 'abartma annesi, serum takarız rahatlar' dediler. Serum takıldıktan sonra daha kötü oldu. Artık kendimizi unuttuk. Diğer çocuklarımla, eşimle, evimle de ilgilenmem lazımken her şeyimi bıraktım. Onunlayım. Benim hayatım bitti. Benim çocuğumun hayatı bitti. Bir tahlil bile yapılmadan serum taktılar. Şekeri beynine vurmuş. Şimdi şeker kontrollerine ve haftada bir fizik tedaviye götürüyorum. Evde kendim de fizik tedaviyle alakalı hareketler yaptırıyorum. Yüzde yüz felç ama hiçbir şekilde umut yok artık” dedi.

        İMKANLARIYLA OTURMA APARATI YAPTILAR

        Fabrikada işçi olan baba Şevket Tandoğan ise çocuğuna kendi imkanlarıyla yaptıkları oturma aparatlarını göstererek, “Çocuğum yürüyen, konuşan aktif bir çocuktu. Ufak bir grip diye hastanelere götürdüğümüzde serum taktılar. Serum bitince 'gidebilirsiniz' dediler ama biz çocuğumuzda anormal bir durum olduğunu fark ettik" diye konuştu.

        “MÜCADELEMİZ NİSAN İÇİN DEĞİL, NİSANLAR İÇİN”

        Aile yakını ve aynı zamanda avukatları olan Kenan Tandoğan da 6 yıl mücadele verdiklerini söyleyerek, “Çocuğumuz maalesef yiyemiyor, konuşamıyor, dolaşamıyor. Göbekten hortumla besleniyor. Bir kan tahlili yapıp durumuna baksalardı bu böyle olmazdı. Yanlış tedavi yöntemi uygulandı. Bu hale getirilmesine sebep olan da sağlık sistemimiz. Bütün uzmanlar doktor hatasına inanıyor ama rapor vermiyorlardı. Çünkü 'bugün başka doktorun başına gelen yarın benim başıma gelir' diye düşünüyorlardı. Adli Tıp raporunun sonuç kısmında da bir aklama var. Yargı sistemi de aynı; hatayı göz önünde bulundurarak dosyaları kapatıyorlar. Verdiğimiz çaba sonucu Yargıtay üzerinden dosya döndü geldi. Ama biz iddianameden de çok memnun değiliz. Çok daha ağır hükümlerle yargılanmaları gerekirken çok basit bir hükümle yargılanıyorlar ve süreci de kapatmak istiyorlar. Hukuksal mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Bu mücadelemiz sadece Nisan için değil Nisanlar içindir” dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ