Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema 90'ıncı Akademi Ödülleri'nde kadınlar ön planda

        Bir kadının ağır bir kamerayı kaldırdığını düşünemiyorsanız, onun bir Oscar’ı kaldıracağını da düşünemezsiniz, diyor Gurdian’ın sinema yazarlarından Pamela Hutchinson. Zira sinema sektöründe kadınlar uzun yıllar ağırlıklı olarak güzellikleri, sesleri ve oyunculuk yetenekleriyle kendilerine yer edindi. Sessiz film endüstrisindeyse yazım ve redaktörlük gibi görevlerde de yer alıyorlardı. Ancak hiç kolay değildi. Mesela 1915’te çektiği Uma Transformista Original ile ilk kadın görüntü yönetmeni olan İtalyan Rosina Cianelli çok eleştirilmiş ve dışlanmıştı. Sinema dünyasında kadınların iş bulması hem zor hem de inanılmaz cinsiyet ayrımcılığı vardı. Artık içinde bulunduğumuz dönemde Hollywood, kamera önünde ve arkasında cinsiyet eşitliğine doğru emin adımlarla gidiyor. Kadınlar başarılı işlere imza atıyor, sinematografi de mükemmelleşiyor. Gerçi Brianne Murphy, Nancy Schreiber, Sandi Sissel, Agnès Godard, Caroline Champetier ve Nina Kellgren gibi pek çok kadın görüntü yönetmeni, başarılı işler yapsa da Akademi jürisinin bir türlü dikkatini çekemedi. Ama sonunda oldu, 90 yıllık Akademi Ödülleri’nde “görüntü yönetmeni” dalında ilk kez bir kadın aday oldu; Mudbound filmiyle Rachel Morrison. Morrison, geçen yıl New York Film Eleştirmenleri Dairesi’nin sinema sanatçısı ödülünü de kazanmıştı. Mudbound filmi bir başka ilke de imza attı, ‘en iyi uyarlama senaryo’ dalında aday gösterilen ilk siyahi kadın senarist Dee Rees oldu. HT Pazar'dan Mete Aker ve Ece Ulusum'un haberi...

        REKLAM

        Lady Bird filminin yönetmeni Greta Gerwig ise Oscar’ın 90 yıllık tarihinde “en iyi yönetmen” olarak aday gösterilen beşinci kadın. Ödülü kazanırsa da ikinci olacak. Oscar tarihinde en son 1983’te kadınların hayatlarını kendine konu edinen bir film ödül kazandı, o da Debra Winger ve Shirley MacLaine’in rol aldığı klasik duygusal film Terms of Endearment. Şimdi sıra Lady Bird’de, zira en güçlü adaylardan biri. Film sinema tarihine ‘ilk genç feminist filmi’ olarak geçti. Bir anne kızın hikâyesini ele alan Lady Bird, başlı başına kadınların iç dünyasını anlatıyor. Hem de yine kadın gözüyle. Annesine benzemek istemeyen, bulunduğu kasabadan gitmek isteyen bir ‘uç uç böceğinin’ hikâyesi. Gerwig ise “Bu kadar dikkat çekeceğini hiç tahmin etmemiştim” diyor.

        KADINLAR DAHA KÂRLI

        Bu yıl Oscar adaylarından yüzde 34’ü kadın. Önümüzdeki yıl daha büyük bir kadın dalgasının geleceği konuşuluyor. Bu konuda araştırmalar yapan Gold Derby’nin güncel araştırmasına göre; 1940’lı yıllardan itibaren her 10 yılda kadın Oscar adayı yüzdesinde bir artış olduğunu söylüyor. 1970’lerde yüzde 6.8, 1980’lerde yüzde 11.7, 1990’larda yüzde 14, 2000’lerde yüzde 17.3, 2010’larda yüzde 19.2’lik artış. Aynı şekilde İngiliz Akademisi Film Ödülleri’nde de (BAFTA) kadın adaylık oranlarında tutarlı bir yükselme var. 1970’lerde yüzde 7.4, 1980’lerde yüzde 12.9, 1990’larda yüzde 16.1, 2000’lerde yüzde 17.9, 2010’larda yüzde 21.5’lik artış...

        Bu artışın altında yalnızca kadınların yetenekleri yok. BBC’nin analizine göre başrolde rol alan ve kamera arkasında çalışan kadınların Oscar’a aday gösterilen filmleri, yüzde 33 daha kârlı. Ortalama olarak, kadın başrollüğündeki bir filme harcanan her 1 dolar, gişeyle 2.12 dolar olarak geri dönü- yor. Erkeklerdeyse bu rakam 1.59 dolar. Yapımcıların da canına minnet. Peki neden hâlâ erkek başrollere çok daha fazla para ödüyorlar?

        REKLAM

        Elde böyle bir veri olduğuna göre belli ki gelecekte sinema dünyasında kadınları, daha çok başarıya imza atarken göreceğiz. Darısı Türk sinemasının başına!

        BAŞROLDE KADINLAR

        Darkest Hour: Filmde Churchill’in hikâyesi anlatılıyor ancak kadınların onun üzerindeki etkilerine de açıkça değiniliyor. Sekreteriyle olan sohbetleri, karar alırken onun dediklerine kulak vermesi, Churchill’in karısının etkisi ve desteğini açıkça görebilirsiniz.

        The Post: Film başlı başına bir kadının mücadelesi ve zaferini anlatıyor. The Post’un sahibi Kay Graham, üstüne kalan işi layıkıyla yapmaya çalışıyor. Gazetecilik gibi meşakkatli bir işi yaparken bir de erkek egemenliğiyle uğraşıyor. Ancak kendisine akıl veren erkekleri dinleseydi The Post ne şimdiki saygınlığını kazanabilirdi ne de bu kadar büyüyebilirdi.

        Three Billboards Outside Ebbing, Missouri: Güçlü ve hüzünlü bir yapım. Tecavüz edilip vahşice öldürülen kızı Angela’nın katilini bulmaya çalışan bir annenin hikâyesi. Anne asla vazgeçmiyor, sesini duyurmak için herkese tek başına meydan okuyor.

        REKLAM

        Phantom Thread: Ünlü terzi Reynolds Woodcock ve kız kardeşi Cyril’in hikâyesini ele alan filmde terzinin tasarımlarına ilham olan bir kadını görüyoruz; Alma Reynolds. Konu ikilinin etrafında dönüyor.

        The Shape of Water: Soğuk Savaş yıllarında Amerika’da gizli ve yüksek güvenlikli bir devlet laboratuvarında temizlikçi olarak çalışan Elisa’nın, denek olarak tutulan bir yaratığı kurtarma hikâyesini anlatıyor. Film, kadının isterse nelerin altından kalkabileceğini gösteriyor.

        5TARİHİ KADIN ADAYLIĞI

        1. Rachel Morrison, en iyi görüntü yönetmeni dalında aday gösterilen ilk kadın. (Mudbound)

        2. Greta Gerwig, en iyi yönetmen dalında ödül alırsa ikinci kez olacak. Ayrıca özgün senaryo dalındaki adaylığıyla da tek kadın aday. (Lady Bird)

        3. Mary J. Blige, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve müzik dallarında aday olan ilk kişi. (Mudbound)

        4. Ildikó Enyedi, bu yıl yabancı dilde en iyi film dalında aday gösterilen tek kadın. (On Body and Soul)

        5. Tatiana S. Riegel, bu yıl en iyi film kurgusu dalında aday olan tek kadın. (I, Tonya)

        REKLAM

        Yönetmen Kathryn Bigelow “The Hurt Locker” filmiyle 2010’da en iyi yönetmen ödülünü kazandı. Bigelow bu dalda ödül kazanan ilk kadın yönetmen oldu.

        Sinema yazarımız Mehmet Açar: Oscar’da kadınların yılı olabilir’

        Hollywood’da yapımcı Harvey Weinstein’a karşı başlayan ve giderek büyüyen kadın hareketinin Akademi üyelerini etkilediği kesin. Bu yıl “en iyi yönetmen” ve “en iyi görüntü yönetmeni” kategorilerinde kadın adayların varlığı bunun göze çarpan ilk göstergelerinden biri. Greta Gerwig, “Uğur Böceği”yle Oscar’a aday gösterilen beşinci kadın yönetmen olmayı başardı. Rachel Morrison’un “Savaştan Sonra” (Mudbound) ile en iyi görüntü yönetmeni dalında adaylık kazanan ilk kadın olması da önemli bir gelişme. Bir başka ilk de “Savaştan Sonra”nın senaryo yazarı Dee Rees’in en iyi uyarlama senaryo dalında aday gösterilen ilk Afrika kökenli Amerikalı kadın olması... En iyi özgün senaryo dalında ise üç kadın aday var: “Uğur Böceği”yle Greta Gerwig, “Suyun Sesi”yle Vanessa Taylor ve “The Big Sick”i Kumail Nanjiani’yle yazan Emily V. Gordon... Ayrıca bu yıl en iyi film kategorisinde ana karakterlerin kadın olduğu, kadın hikâyelerinin olduğu dört film var. “Üç Billboard”, “Suyun Sesi”, “Uğur Böceği” ve “The Post” kadınların bakış açısından anlatılan hikâ- yeleriyle öne çıkıyorlar. İlginç olan nokta, “The Post” dışındaki diğer üç filmin gecenin büyük ödülünün önde gelen favorileri arasında olduğunu unutmayalım... #MeToo kampanyası ve tacize karşı dayanışma duygusunun sadece adaylıkları değil sonuçları etkileyebileceğini düşünenler de var Hollywood’da. Dolayısıyla, “Uğur Böceği”nin Oscar kazanacağını düşünenlerin sayısının az olmadığını belirtelim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ