Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Güneşin İzinde’ 45 il dolaştım

        HT CUMARTESİ/DİLEK BİRGEN

        ‘Yaşar Kemal’le baba-oğul gibiyiz’

        ■ Yaşar Kemal de sizi yakından takip ediyor. Yaşar Kemal ile uzun yıllardır görüşüyoruz. Baba-oğul gibiyiz. Ayda 2 ya da 3 kez atölyemde bir araya geliyoruz. Benim eserlerimin oluşum aşamalarını çok iyi bilen biri. Eserler üzerine konuştuğumuzda onun bilgisinin sadece edebiyatta değil ne kadar derinde olduğunu fark ediyorsunuz. Benim çalışmalarımla ilgili beğenisi, yorumu de bu nedenle çok önemli.

        ■ “Güneşe Açılan Kapılar” adlı bir resmin 2.5 milyon dolarlık fiyatla satışa sunulmuştu. Evet doğru. Eserin kendisinden çok fiyatı konuşuldu. Farklı tartışmalar çıktı. O hafta bu tartışmalar yüzünden eserimi satmaktan vazgeçtim. Esere yüksek fiyatlar gelmeye devam ediyor ancak satmıyorum. ‘Lezzet konusunda iyiyim’

        ■ Gurme tarafından bahseder misin? Çocukluğumdan beri yemek yapma merakım var. Ayrıca tarif sormam. Yemeğin tadına baktığım zaman içerisine konulan malzemeleri büyük ölçüde bilirim. Anadolu’yu karış karış gezdim. Çok farklı ve çeşitli yemek kültürlerini gördüm. Bunlar da yemeğe olan bakışımı biçimlendirdi. Son yıllarda yaptığım yurtdışı seyahatlerim de dünya mutfağını daha iyi tanımamı sağladı. Bu alanda da iyi olduğumu düşünüyorum.

        Sotheby’s ve Christie’s gibi önemli kurumlarla işbirliği yapan, Marlborough Gallery’nin sanatçısı, uluslararası sanat merkezlerinde kişisel sergiler düzenleyen, eserleri dünyanın önemli koleksiyonlarına dahil edilen Ahmet Güneştekin bu hafta Contemporary İstanbul’daydı. 4-7 Aralık’ta ise Art Basel Miami’de olacak. Güneştekin ile Güneşin İzinde belgesellerini, yeni sergi planlarını konuştuk; sohbet, gurme yanına kadar uzandı.

        ■ Resimle değil belgeselle başlayalım. 2005 yılında kendi projen olan ‘Güneşin İzinde’ adlı sanat temalı ilk belgeselini hazırlamışsın. 2005 yılından daha önce başladığım araştırma gezilerim, “Güneşin İzinde” belgesel dizisini ortaya çıkardı. 5 yıl boyunca yaşadığım coğrafyanın ressam, heykeltıraş, fotoğraf sanatçısı, sanat eleştirmeni ve sanat tarihçileriyle

        birlikte sergiler, paneller, söyleşiler, çeşitli sanat etkinlikleri yaptık. İl il dolaştık.

        ■ Kaç il dolaştınız? 45 il, yüzlerce ilçe ve köy dolaştık.

        ■ Neydi amacınız? Projenin ana teması mitoloji ve efsanelerdi. Tarihi mekânları gezip, oralarda yaşanmış hikâyeleri, destanları, mitleri araştırıp derledim. TRT, bu belgeselleri zaman zaman yayınlamaya devam ediyor.

        ■ “Güneşin İzinde” başlığı altında 81 il, 81 sergi, 81 sanatçı projen de var. 81 ilin 65’i tamamlandı. 65 sanatçı ile 65 ilde tarihi mekânlarda sergiler düzenledik. Bu projeyi 81 ilde tamamlamak en büyük hayalim.

        ■ Tamamlandığında bir rekora mı imza atmış olacaksın? Bu, dünya genelinde de bir rekordur.

        ■ İmzan güneş mi yoksa parmak izin mi? Resimlerimin tümünde çoğunlukla

        sol tarafta bir güneş küresi vardır. Güneş, tüm mitolojilerde adaletin, barışın ve bereketin bir simgesi. Güneşi imza olarak kullanıyorum. Ayrıca resim dilimin kendi karakteristiği oluştu. İmza atmama gerek kalmadı. Ben de resmin kuruma aşamasında eserlerin birkaç noktasına sadece parmak izimi bırakıyorum. Her resmimde parmak izim mevcut.

        ‘ESERLERİMİN ÖZGÜNLÜĞÜ ÜZERİNE YORUMLAR ALDIM’

        ■ Eserlerinin yurtdışına açılması yeni sayılır. Yurtdışında kaç sergin oldu? Yurtdışındaki ilk kişisel sergimi Ağustos 2013’te Venedik Bienali’yle eş zamanlı olarak, “Bellek İvmesi “ başlığıyla Venedik’te gerçekleştirdim. Sonrasında 26 Kasım 2013 4 Ocak 2014 tarihlerini kapsayacak şekilde, Marlborough Gallery’nin tek Türkiye’li sanatçısı olarak New York’taydım.

        Marlborough Gallery’nin Madrid ve New York’taki karma sergilerinde ise eserlerim şu anda sergileniyor. Bu yıl içinde Art Basel Hong Kong ve Miami Beach, Art Breda, The Armory Show, Arco Madrid, Art Market Budapest gibi uluslararası çağdaş sanat fuarlarına katılmaya devam ediyorum. Kişisel sergilerimle uluslararası fuarlar, bienaller ve karma sergilerle birlikte yurtdışındaki sergilerimin 40-50 sayısına ulaştığını söyleyebilirim. En son sergim Monaco’daydı.

        ■ Monaco sergin çok ses getirdi. Serginin adı “Güneş Çemberinin Varisi” idi. Eylül’ün 18 indeydi. Marlborough Monaco’da gerçekleşti. Bu yoğun ilginin sebebinin Mezopotamyalı bir sanatçı olarak Batı’ya ait hikâyeleri çağdaş sanat yoluyla yorumlamam olduğunu düşünüyorum. Sergi başarılı geçti. Eserlerimin özgünlüğü üzerine yorumlar

        aldım.

        ■ Yakın zamanda başka bir sergin olacak mı? Bu hafta Marlborough Gallery ile Contemporary İstanbul’dayım. 4-7 Aralık tarihleri arasında Art Basel Mimai’de eserlerim sergilenecek. Önümüzdeki dönemlerde de Marlborough Gallery’nin Londra, Madrid, Barselona ve Santiago gibi dünyanın farklı şehirlerindeki galerilerinde eserlerim yer alacak.

        ■ Manolo Valdés senin için “Onun eserlerine bakanların bedenine güç geliyor. Ahmet’i ileride çok güzel bir gelecek bekliyor” diyor. Marlborough Gallery’nin New York’ta düzenlediği ilk kişisel sergimin ziyaretçileri arasında Manolo Valdés de vardı. New York gibi çok farklı insanın yaşadığı bir şehirde sergimi nasıl algıladıklarını görmek onun için son derece ilginç bir deneyim olmuş. Serginin bu denli beğenilmesinin onu çok etkilediğinden söz etmişti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ