Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Nar Anne’nin tohum bankası, Ekin TÜRKANTOS, Narköy, Kandıra, Nardane Kuşçu, tohum bankası

        Ekin TÜRKANTOS / HT PAZAR

        eturkantos@htgazete.com.tr;

        Pazartesi sabahı herkes İstanbul trafiğiyle boğuşurken, ben aksi yöne Kandıra’ya doğru yol alıyorum. Kerpe’ye 3 kilometre mesafede olan Narköy’e gidip “Nar Anne” olarak tanınan Nardane Kuşçu ile tanışacağım. O, çoğumuzun hayalini hayata geçirmiş biri. Ormanla çevrili 100 dönüm arazide organik tarım yapıyor.

        Nardane Kuşçu, çocukluğundan beri tohum topluyor. Kendi çabasıyla kurduğu tohum bankasını gösterecek bana. Sis, orada yerini güneşe bırakıyor. Kapıda güler yüzü ile “Nar Anne” ve meraklı köpeği Toprak karşılıyor. Allah’ım cennete mi düştüm?

        Şaşkınlığımı ve merakım fark eden Nar Anne, hemen bizi aydınlık salonuna davet edip kahve ikram ediyor ve başlıyor hikâyesini anlatmaya...

        “1954 doğumluyum. Çocukluğum Çukurova’nın Ceyhan Köyü’nde babaannemin peşinde bahçelerde, ormanlarda geçti.” Emekli ilkokul öğretmeni Nardane Kuşçu, her ne kadar çalışma hayatının içinde olsa da toprakla bağını hiç kaybetmemiş. Doğadan kopuk bir hayatın mümkün olabileceğine hiç inanmıyor. Emekli olmadan önce kızının aldığı deftere bir eğitim çiftliği çizmiş. Ailelerin gelebileceği, birlikte tohumlar ekip paylaşılabilecek, doğayla uyumlu bir yaşam biçimi hayal etmiş. Proje sayfalarını da defterinden koparıp cüzdanında yanında taşımaya başlamış. “Meğer mayaymış o yaptığım, emekli olduktan sonra burayı almaya ve tasarlamaya başlarken anladım” diyor o dönemi anlatırken.

        “Elim toprağa değmezse kafam da çalışmıyor. Toprak, mutfak, eğitim ve neşe arasında bir tipim” diyebilen ve herkese toprakla temas etmeyi tavsiye eden bir bilge kadın var karşımda. 2007’de hayata geçen Narköy, bugün içerisinde atları, tavukları, bıldırcınları, köpekleri ve kedileri olan, yüzlerce bitkiye hayat veren, yeşilin her rengini barındıran bir cennet. Burada konaklamak ve birbirinden farklı atölye çalışmalarına katılmak mümkün. Ormanda yürüyüş yapmak isteyenlere havanın durumuna göre yağmur çizmeleri veriliyor. Çünkü bu mevsimde çamur, buranın olmazsa olmazı. Biz de kahvelerimizi içtikten sonra çevreyi dolaşıyoruz.

        Hayatımda ilk defa çamura batmaktan bu kadar keyif alıyorum. Bize eşlik eden Toprak (köpek) da gezimizi keyifli kılıyor. Hayatı boyunca tohum toplayıp o tohumları çoğaltmayı başarmış biri o. Tohumun yaşaması ve bilgeleşmesi için toprakla buluşmasını çok önemsiyor. Doğanın sadece insanın değil kurdun, kuşun, mantarların ve solucanların da hakkı olduğunu düşünüyor. İnsanlar tohumları sadece kendileri için zannederken Nardane Kuşçu, “Öyle değil bu işler. Hayat bir bütün ve bir matematiği var. Bu dünya hepimizin, paylaşmalıyız” diyor.

        ‘TOHUM ÇOK KIYMETLİ’

        Gelelim en önemlisi tohum bankasına... Çocukluğundan beri tohum biriktiriyor Nardane Kuşçu. Ailesinden böyle görmüş. Dönüşümü sağlayan bu çok kıymetli tohumlar yıllar içerisinde birikmiş ve Narköy’deki tohum bankasında korunuyorlar. Bir kısmı toprakla buluşuyor ve yeniden tohumları toplanıyor. Bu döngü böyle sürüyor. Tohum bankasında kayıt altında 846 çeşit tohum bulunuyor. Bunların büyük kısmı ekiliyor ve yeniden tohum verdiğinde toplanıyor.

        Her tohumun bir toplanma zamanı, korunma şekli var. 14 derecede kiler mantığıyla hazırlanmış, yüzde 50 nemi olan bir odada tutuluyorlar. Nardane Kuşçu’nun büyük hayali ise ileride kerpiçten bir tohum galerisi yapmak ve toprak tohum kaplarında tohumları saklamak. Tohumlar önce toplanıyor, sonra kategorilendiriliyor ve kurutuluyor. Elbette üzerlerine tarihleri yazılıyor. Tohumları ekerken iklim, yağmur gibi birçok faktör göz önünde bulunduruluyor. Ve bunu tarafsız olarak gözlemek gerekiyor.

        Tohum topu yaparak ekosisteme destek olmak gerekliliğini şu sözlerle hatırlatıyor Nar Anne: “Tohum topu yapmak için önce biraz killi toprak alırsınız. Farklı tohumlarla karıştırıp ya bahçenize ya da doğaya atabilirsiniz. Ayrıca evinizdeki meyve çekirdeklerini bile dışarıya atın. Üç tanesi bile çıksa çeşitlilik devam eder.” Tohum yasasına karşı olan Nardane Kuşçu, “Dünyanın bir sürü yerinde 2. Dünya Savaşı sonrasında savaş için üretilen şeyler savaş bitince tarımda kullanılmaya başlandı. Konvansiyonel tarımda yapılan çalışmaların adları bile savaşa yönelik isimlerle anılıyor.

        Köylünün elindeki tohumu satması yasaklandı. Alıp satmıyoruz ama artık takas yapıyoruz” diyor. İnsanlara da şunu öneriyor: “Tohum toplayın, tohum topları yapın. Tohumları saksılarda yetiştirin ya da ormana atın.”

        ‘BİZ KALABALIK BİR AİLEYİZ’

        Narköy, aile üyelerinin de bir araya gelmesiyle büyümüş. Burayı “Bir grubun ortak düşü” olarak tanımlıyor Nar Anne. Ailesiyle birlikte kan bağından olanlar kadar ‘can bağı’ kurdukları köylüler ve buraya çalışmaya gelen gönüllüler de var. Dolayısıyla kocaman bir aile olmuşlar. “İnsan beyni aldığı gıda ile çalışır. Aldığınız gıdanın kalitesi makinenin nasıl gideceğini belirler. Doğal gün ışığı ile çalıştığınızda, gün ışığı gözbebeklerinize girdiğinde mutluluk hormonu üretirsiniz. Mutluluk hormonu da gülmenizi sağlar. Güldüğünüzde daha çözüm odaklı olursunuz” diyen Nar Anne, kaliteli yaşamın formülünü ise şöyle tanımlıyor: “İyi uyku, iyi su ve oksijen.” Narköy mutfağıyla da iddialı.

        Nardane Kuşçu’nun tarifleri oldukça meşhur. Doğal gıdalar orman havasıyla birleşince sizi doyurmaya yetecek ölçüde lezzetli. Kuşçu, “Kendimi eskiden çok yalnız hissederdim. Oysa dünyada çok güzel bir ağ var. Dünyayı hâlâ bizim gibiler besliyor” diyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ