Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Alternatif müzikte 2. kadın hareketi

        HT CUMARTESİ/HEJE BOZYEL

        Alternatif müzikte 2. kadın hareketi Yeni albümü “Manita”nın ilk röportajını yapmak için Çiğdem Erken ile buluştuk ve önümüzü ilikledik! Tamamen müzikten ibaret olan bu röportaj, yoğun bilgi ve duygu içerir, dikkatli olun Heja BOZYEL Geçtiğimiz çarşamba akşamı Hard Rock Cafe İstanbul’da Çiğdem Erken’in yeni albümü “Manita”nın lansmanı vardı. Çiğdem Erken, Türk alternatif müzik piyasasının en ağır isimlerinden biri. Duruşuyla, sesiyle, sözleriyle başka bir gezegenden buraya bırakılmış hissi yaratan, dünyayla bağını sosyal medya dünyasıyla kurmayan, ayakları yere basan ve kalbiyle yaşayan bir kadın o. Öyle olduğu için de tek derdi müziğini yapmak, piyanosunun tuşlarına yakın olmak. Hepsi bu.

        Albüm hazırlıkları nasıl geçti, nasıl oluştu şarkılar?

        Şarkılar hep oluşuyordu zaten. Çıkış şarkımız “Öyle Bir Geçer Zaman”ı bu albüm için yazdım. Bir kısmı çok eski ama bu albümün özelliği bu şarkıları daha önce hiçbir yerde çalmamıştım. Bilinmeyen 10 tane şarkı. ocukluktan beri piyano çalan biri olarak şarkıları albümden dinlemek nasıl bir duygu?

        Çok zor tabii. Sen önce onu kafanda çeviriyorsun, sonra prodüktör, aranjör kim varsa onunla çeviriyorsun, en kötü hallerini duyuyorsun. Kayıt çok soğuk bir şey. Şarkı ilk kaydedildiği zaman, şarkıları söylemek için stüdyoya giriyorsun sonra mix yapılıyor, dinliyorsun ve tekrar tekrar dinliyorsun... İlişkin bozuluyor bu süreçte. “Acaba kötü bir şey mi yapıyorum, yeterince iyi olamadım mı?” gibi hislere kapılıyorsun sürekli. Şimdi dönüp bakınca diyorum ki güzel oldu galiba... Şarkıların genelinde, geçen albümden kalma “kız kafası” devam ediyor sanırım.

        Hem çok kırılgan hem de çok güçlü bir kız o.

        İlk şarkımı yazdıktan 20 yıl sonra albümü yayınlıyorum. Bu albümde olan “Bir Kadeh Akşam Rakısı”nı 1994 senesinde yazmışım. Dönüp bakıyorum, 20’li yaşlarında bir kız o sözleri neden yazmış olabilir, ben bile kendime şaşırıyorum. 20’li yaşlarımla tekrar tanıştırıyor beni. n Küçükken daha yoğun hissediyoruz sanırım... Daha çok inanıyoruz sanırım. Fazlasıyla umut besliyoruz o yıllarda. Ben aşk üzerine yazan bir insanım, zaten yaşadığımı yazıyorum. Benim bir planım yok, aşkta kaybetmeye inanmıyorum. Aşk, kazanmak ya da kaybetmek gerektiren bir maç değil. Şarkıları yazarken de hep sevdiceğe kadeh kaldırıyor gibi oluyorum. Hayat, yaşadıkça gösteriyor ki, hayatta gerçekten hiçbir şey belli olmuyor. Yaşın ilerledikçe bunu tekrar tekrar öğretiyor.

        ‘BİZE ‘İKİNCİ YENİ’ DİYORLARMIŞ’

        Sizinle çalışmak zor mu?

        Bence benimle çalışan insanlar biliyorlar ki kimseyi beğenmiyorum kolay kolay. Susuyorum. Hataları görüyorum, susuyorum çünkü insanları bir yere çekmeye çalışırken onları zedelemek zorunda kalıyorsun. Kimseyi doğal yoluyla çekemiyorsun bir lastik bile uzun bir müddet çektiğin zaman esniyor, hatta kopuyor. n

        Müziği dijital mi seviyorsunuz analog mu?

        Dijital sesi seviyorum, hafif mekanik... “Plak da ne güzeldi, çıtırtılı” diyenlerden değilim, sayko şeyleri severim zaten. Dijitali her şeyde seviyorum, sinemada da TV’de de. Dijital dünya olmasaydı bu dünya başka bir kısır döngü içinde olabilirdi. Korsana karşıyız tabii ki, o ayrı!

        Türkiye’de alternatif müzikte kadınların hâkimiyeti başladı sanki...

        Cesaretlenmiş olabiliriz, gençler de cesaret alıyor, gelecek olanların habercisiyiz gibi geliyor. Bize “ikinci yeni” diyorlarmış. Bu, sevgili Ortaçgil, Kızılok’lardan sonra gelen ikinci kadın hareketi, biz de o yenilerin habercisiyiz diye düşünüyorum.

        Alternatif müziğin daha politikleştiğini de görüyoruz. Gece kulüplerinde bile Selda Bağcan’ların çaldığını duyuyoruz, son dönemde yaşananlar mı politikleştirdi alternatif müziği?

        Şarkılar su izi gibi bir şeydir. Hayata bir damla düşüyor ve şarkılar da her şey gibi bundan etkileniyor. Ben kendi adıma bunun ileride daha da artacağını düşünüyorum. Politik gündem tabii ki şarkı yazarını etkileyecek, bunun bir tarihi var, bizim hayatımız boyunca örnek aldığımız üstatlarımız her zaman bu konulara duyarlı insanlardır. Gece kulübü kültürüm yok ne çalınıyor bilmiyorum ama politik şarkıların gençlerle buluşması için en doğru zamanlardayız diyebilirim.

        1995’ten bu yana toplam 45 tiyatro oyununun müziğinde piyanist, müzik direktörü ve besteci olarak yer alan Çiğdem Erken’in albümü “Manita”nın prodüktörlüğünü İskender Paydaş üstlendi. Albümde yer alan 10 şarkıdan 8’inin sözü ve bestesi kendisine ait. Halil Sezai ile birlikte seslendirdiği “Dünyayı Durduran Şarkı”nın sözleri tiyatro sanatçısı Aslı Öngören, bestesi ise yine Çiğdem Erken imzası taşıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ