Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Melik Demirel, Canan Tan ve kızı ile konuştu

        Melik DEMİREL/HT PAZAR

        Önce vapurda yazdığı dizeleri okumak için defterini çıkardı Canan Tan: “Kalleş şehir İstanbul demiş şair, sırtından vurur adamı. Varsın olsun. Açtım bağrımı bekliyorum. Kurşunum İstanbul”... Sonra adımı öğrenince, “Demirel, benim kızlık soyadım” dedi. Bir röportaj için ilginç bir başlangıçtı doğrusu. Tan, babasının isteğiyle girdiği eczacılık fakültesinin ardından 21’inde Diyarbakır’a gelin gitmiş, “Tan” soyadını almış. 3.5 yıl arayla, önce kızı Renan’ı sonra oğlu Sinan’ı dünyaya getirmiş. Renan Tan Tavukçuoğlu da bir anne. 12 yaşında Can adlı bir oğlu var. İki anne, evlatlarıyla kurduğu bağı anlatıyor.

        ■■ Eczacılık, çocuklarınız hastalanınca işe yaradı mı?

        Canan Tan: Ufacık bir ateşte karaları bağlardım. Acil servislere az koşmadık. Hastalık konusunda hâlâ titizim, elim yüreğimde.

        Renan Tan: Geçen ay faranjittim. Annemin attığı mesaj aynen şu: “Google’dan oku. Nerötik mi bakteriyel mi? Tahlil gerekebilir. Tedavisi ona göre. Çok konuşma, kötüleşirsin. Canımsın, aklım fikrim sende, bulut gibi geziyorum”. “Bulut gibi” demiş ya (Gülüyor)...

        ■■ Anne olma hissini anlatır mısınız?

        C. T: Annelik, kadınlığın yan dalı. Genç yaşta anne oldum. Doğumu, kilolarımı görmesinler diye Ankara yerine Diyarbakır’da yaptım. 2 kilo 800 gramdı. Ertesi gün rahatsızlandı. Oksijen vermeye götürdüler, ölecek sandım. Renan’la ablakardeştik. Kardeş özlemimi giderdim.

        R.T: Annelik büyük fedakârlık. Ne hissettiğini anne olduktan sonra anladım.

        ■■ İletişiminiz nasıl?

        R.T.: Her gün telefonlaşırız. 8.5 aylık hamileyken annemin yazdığı bir taslağı okurken “Bunun sonu değişecek!” diye aniden ağlamaya başladım. Hormonlarım tavan yapmıştı.

        C.T.: Yazılarımı okuturken mimiklerini merak ederdim. Güldüklerinde “Nereye güldünüz” diye sorardım. Onlar “Art-danışmanım”... R.T.: Amerika’da MBA yaparken kargoyla gelen kitapta annemin adı yazıyordu. Şok olmuştum.

        ■■ Üniversiteye hazırlık döneminde neler oldu?

        C.T.: Lise ve üniversiteyi dereceyle bitirdim. Çocuklarıma da aynı özveriyi gösterdim. Bugün aldığınız pahalı manto on yıl sonra unutulur ama en önemli yatırım çocuğa yapılandır. İkisinde de bunu görüyorum; ektiklerini biçtiler.

        R.T.: O sene anne-babam, düzenimiz bozulmasın diye bir gece bile dışarı çıkmadı. “Neden sen yapamayasın ki?” diyerek bize özgüven aşıladı.

        C.T.: 16 yaşında Amerika’ya giderken yazdığım küçük bir paragrafı hayat boyu uyguladı: “Kimse gözünde büyümesin. fizyolojik olarak aynıyız. Saygı çerçevesinde herkese istediğini sorabilirsin.”

        ■ Bir çocuk sizce bir anne tarafından nasıl ödüllendirilmeli?

        R.T.: Bizde ceza yoktu. Ama aileye karşı doğal bir sorumluluk hissi vardı.

        C.T.: Kardeşi Sinan üniversiteye hazırlanırken ona “Sana çalış demeyeceğim, seçim sana ait” dedim. Vurmalı çalgılarda çok iyiydi. Ona “Darbukatör” derlerdi. Kendince darbuka çalarak matematiği çözdü.

        ■■ Annenizle ve de kızınızla en çok ne zaman gurur duydunuz?

        C.T.: İkisi de üniversitede ilk tercihlerini kazandığı an. R.T.: Belli bir yaştan sonra kariyerinin seyrini değiştirmesiyle gurur duyarız hep.

        CAN VE 'CANOŞ'

        ■■ Yazarlık müthiş bir gözlemcilik gerektirir. Farklı şehirlerdeki aileleri gözlemlediniz mi? Onlarla kendinizi kıyasladınız mı?

        R.T: Büyüdükten sonra anne çocuk ilişkisinde daha samimiydik. Kesinlikle klasik bir anne ve anneanne değil o. 12 yaşındaki oğlum Can anneannesine Canoş der. Canoş mutluluk demek.

        C.T.: Can’a bir gün “Mutfağa girip ona kekler yapan bir anneanne mi yoksa gezip tozup eğlendiğimiz Canoş’u mu istersin?’’ diye sorduğumda Canoş’u tercih etti. Can ile Canoş olarak bir ikiliyiz. Onda bir ışık gördüm. Emrah Serbes’in tiyatro oyununda 15 dakika rol aldı.

        R.T.: Oğlumun çok basit bir cümleyi bile felsefikleştirmesine güleriz. İleride aktör olmak istiyor.

        ■■ Roman karakterlerinizi oluştururken çocuklarınızda gözlemlediklerinize yer verdiniz mi?

        C.T.: Çocuklarım karakterlerden uzak. Bir tek “Yolum Düştü Amerika”da Renan’ın yaşadıkları gizli anı romanı olarak bire bir var.

        'BENİ OKUMAMIŞLAR'

        ■■ Sosyal medya ve sözlüklerde Bursa hayranlığınız olduğu söyleniyor.

        5 kez gittim. Ama her yere inceleme için giderim. Selanik’e, Akyaka’ya...

        ■■ Hayranlarınızın mail’lerine de pek dönüş yapmıyormuşsunuz.

        5 bin okunmamış mail’im var, hangi birine yetişeyim? Özel iletişimi imza günlerinde kuruyoruz.

        ■■ 15-25 yaş arası kızların kavak yelleri dönemi yazarı olduğunuz söyleniyor.

        Beni okumamışlar. Aşk romancısı derler bir de. Tek aşk romanım “Yüreğim Seni Çok Sevdi”. Onun dışında, baba-kız, töre, mübadele, madde bağımlılığı hatta organ nakli hakkında bile eserim mevcut. Gelecek romanımda ise hapishanedeki kadınları anlatacağım

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ