Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Yeni trend: Yazar tarifleri

        Gülenay BÖREKÇİ / HT CUMARTESİ

        Sırf edebiyat değil, bugünlerde sanatın her dalı aşçılara ilham veriyor. Mesela San Francisco Modern Sanatlar Müzesi kafesinin aşçısı Caitlin Freeman modern sanatın en ünlü başyapıtlarını tatlıya dönüştürdü. Müzeye gidenler en beğendikleri eserin tatlısını yiyebiliyor.

        BU HAFTA NE OKUSAK?

        Ev işleriyle arası iyi sayılamayacak kuşaktanım. Ütü, çamaşır, bulaşık; hepsi elimden gelir gelmesine ama beceremem. Zorlanır, bir an önce bitsin diye gereğinden aceleci davranırım. Ve her defasında Herman Melville’in şu ünlü romanının tekinsiz karakteri Bartleby gibi, “Yapmamayı tercih ederim” cümlesi geçer içimden. Yemek yapmak hariç! Sıra yemeğe gelince, Bartleby’nin o cümlesinin şekli şemali, ruhu tabiatı değişir, içten ve umutsuz bir “Keşke yapabilseydim”e dönüşür.

        Yine de çocukluktan beri meraklıyım mutfak işlerine. Anneannemi yemek yaparken seyretmekle ve sonra “Bak, ben de yapabiliyorum” diye sürprizlerle ev halkının karşısına çıkmak şeklinde gelişen sayısız oyun icat ettim mutfakta. Gerçi istisnasız hep gümledim! Babamın “Nefis olmuş” derken, yüzünde beliren “bitsin bu işkence” bakışını da iyi hatırlıyorum, annemin “İnsan yapa yapa öğrenir, biraz daha uğraşırsan olacak” tarzında cesaretlendirmelerini de... İyice küçükken, yaz aylarında bahçede icat ettiğim yemeklerin sözünü bile etmiyorum. Asma yapraklarından tabaklara kilden köfteler mi yoğurup dizmedim, çiçek yapraklarını şekilli şekilli yan yana getirip leziz görünümlü ama beş dakikada rengi solan tatlılar mı yapmadım. Hayal kurmak ve oyun oynamak güzeldi ama işte hepsi bundan ibaretti. İsterdim ki o aşçılık heveslisi küçük kız, bir başarı hikâyesine imza atsın. Ama olmadı. Bunun yerine, yapamadığım yemeklerin hikâyelerini, kitaplarını okumakla yetindim.

        Şu sıralar kitapların yanına pek şahane birkaç blog da eklendi. Bunlardan biri Paper&Salt, yani kâğıt ve tuz. Romanlarda, şiirlerde sözü edilen yemekleri hatta bizzat yazarların şahsi tariflerini ustalıkla pişirip harika fotoğraflarla karşımıza getiriyorlar. Büyük iş. O kadar başarılılar ki blogda yaptıklarını kitaba da dönüştürdüler. Böylece Patricia Highsmith’in fıstık ezmeli granüllerini, J.R.R. Tolkien’in baharatlı yoğurtla marine edilmiş mantar salatasını, Victor Hugo’nun böğürtlen soslu geyik etini, Friedrich Nietzsche’nin kuşkonmaz ve naneli limon risottosunu pişirmeyi deneyebiliyorsunuz. Benim gibi beceremeyenlerin de gözleri bayram ediyor. (paperandsalt.org)

        Tory Avey’nin blogunu da çok seviyorum. O daha da büyük işlere girişiyor ve bizzat yazarların el yazılı tariflerini araştırıp buluyor, dönemin usulleriyle pişirip sitesinde fotoğraflı olarak okurlara sunuyor. Avey’nin ilgi alanı yazarlar ve edebiyatla sınırlı değil, yemek ve sofra kültürünü de araştırıyor ve ünlü şahsiyetlerin sevdikleri veya zihinlerini rahatlatmak için meşgul oldukları ev işlerini bulup çıkarıyor. Hangi yazar bahçeye meraklıymış, hangisinin hobisi turşu ya da reçel yapmakmış, kimin bahçesinde kümes varmış ve kim daralınca kendini marangozluk aletleriyle yorarak rahatlıyormuş, öğreniyorsunuz. (toriavey.com)

        Son olarak obsesif bir ilgiyle ve “adamlar yapıyor” duygusuyla okuduğum çok güzel birkaç yemek kitabından da söz etmek istiyorum. İlkinin adı, “Leo Tolstoy’s Family Recipe Book”. İçinde edebiyat devi Tolstoy’un “Anna Karenina”, “Savaş ve Barış” gibi romanlarını yazdığı ünlü Yasnaya Polyana çiftliğinde pişirilen yemeklerin tarifleri var. Yazarın en sevdiği yemekler de unutulmamış. İkincisi, “Dinner with Mr. Darcy.” Jane Austen’ın “Aşk ve Gurur”, “Emma” gibi romanlarında geçen yemeklerin hikâyeleri ve tarifleri yer alıyor. Mesela güvercin turtası... Üçüncüsüyse, “ The Alice in Wonderland Cookbook”. Lewis Carroll’un Alice kitaplarından saçma ama acayip şeker tarifler var. (Düşsel, yani yapılması imkânsız şeyler.)

        Bari olayı biraz sulandırarak bitireyim... “The Unofficial Harry Potter Cookbook” da bu ara en sevdiğim kitaplardan. İçindeki lezizlikleri uzun uzun anlatmak yerine kitabın kapağındaki şu cümleyi nakledeyim, olay netleşsin: “Cadı kazanı keklerinden umacı dondurmasına, muggle’lardan ve büyücülerden 150 sihirli tarif.”

        EMILY DICKINSON USULÜ HİNDİSTANCEVİZLİ KEK

        Şair Emily Dickinson, tariflerini sohbetlerde ya da mektuplarda başkalarıyla paylaşmayı çok seven müthiş bir aşçıymış. “Emily Dickinson’un kekleri şiirlerinden daha ünlüydü, zaten şiirleri ölümünden sonra keşfedildi” diye yazıyor yemek blogger’ı Tori Avey.

        Dickinson’a göre mutfak insanın ruhunu besleyen, ilham veren bir mekândı. Yemek yaparken aklına gelen şiirleri peçetelere not alıyordu. Ekmek, kek ve tatlı yapmayı özellikle seviyordu. Çocuklarla arası çok iyiydi, okula giderken evinin önünden geçtiklerinde onlara elleriyle pişirdiği zencefilli kurabiyelerden ya da diğer leziz şeylerden ikram ediyordu. Açıkçası, karanlık şiirlerin melankolik sesinin günlük hayatta çok tatlı ve neşeli biri olduğunu öğrenmek beni çok şaşırttı. Bir süre önce bugün artık müze olarak ziyaret edilen New York’taki evinin bir köşesinde, bir dolap çekmecesinde büyük şairin elleriyle yazdığı hindistancevizli kek tarifi bulundu. Tarifin arkasında “Geri gelmeyen şeyler vardır” diye başlayan ünlü şiirinin mutfakta alelacele karalanmış ilk taslağı vardı. Denemek isterseniz, tarif aşağıda...

        MALZEMELER

        *1 fincan hindistancevizi

        *2 fincan un

        *1 fincan şeker

        *1/2 fincan tereyağı

        *1/2 fincan süt

        *2 yumurta

        *1/2 çay kaşığı pişirme sodası

        * 1 çay kaşığı krem tartar

        HAZIRLANIŞI

        Aslında ortada bir tarif yok. Tori Avey bildiğiniz vanilyalı keki nasıl pişiriyorsanız bunu da öyle yapabileceğinizi söylüyor. Kendisi tarifi tamamen o yılların yöntemiyle uygulamış. Yani tereya- ğını elde çatalla çırpmış, unu eski tarz bir elekten geçirmiş, hindistancevizlerini de bıçakla kıymış. “Siz isterseniz taze hindistancevizi kullanırsınız, ister kurutulmuş olanları. Ama ikincisini seçerseniz, rendelemeden önce ılık sudan geçirerek yumuşatmalısınız” diyor. Bu yoğun kıvamlı hatta biraz sert keki pişirmek için orta büyüklükte bir tava yeterli. Tam Dickinson usulü olsun diye minik kekinizi pişirdikten sonra güzelce paketleyip çok sevdiğiniz kitap kurdu bir arkadaşınıza gönderebilirsiniz. Tarifi hangi büyük şairden aldığınızı not etmeyi unutmadan... (Pişirme sodası ve krem tartar bulamazsanız, 1.5 çay kaşığı kabartma tozu kullanabilirsiniz.)

        TOLSTOY'UN NANELİ KURABİYELERİ

        Kızı Anna Tolstoy Lev Tolstoy biyografisinde, babasının çok sevdiği geleneksel naneli kurabiyelerin tarifini veriyor.

        MALZEMELER

        * 2fincan şeker

        * 1 fincan kaynatılmış ve sonra da soğumaya bırakılmış su

        * 3 yemek kaşığı sıvı yağ (türü fark etmiyor)

        * 1 çay kaşığı kabartma tozu

        * 25-30 damla nane yağı

        * 5,1/2 fincan beyaz un

        HAZIRLANIŞI

        Bütün malzemeyi iyice karıştırın. Ardından bu hamurdan parçalar alıp kayısı büyüklüğünde toplar haline getirin. Fırını 350 derece ısıttıktan sonra 12-15 dakika pişirin. Kurabiyelerin alt kısımlarının rengi sütlü kahveye dönsün. Piştikten sonra hepsini bir kavanoza koyup ağzını sıkıca kapatın ve dilediğiniz zaman kahvenin yanında bir iki tane yemek üzere buzdolabında saklayın. (Tolstoy döneminde bunlar mahzende saklanıyormuş. Bir de Tolstoy zamanında yokmuş ama damla çikolata bu kurabiyelere pek yakışıyormuş.)

        STEPHEN KİNG'DEN KIZILCIKLI CHEESECAKE

        Karısı Tabitha geçirdiği bir rahatsızlık sonucu tat ve koku alma duyularını tamamen kaybetmiş, bu yüzden King ailesinde yemek işleri artık Stephen King’den soruluyor. Her yemeği o yapmıyormuş tabii ama ekmek ve tatlılar söz konusu olduğunda mutfağa girmeye bayılıyormuş. “Esmer şekerle renklendirilmiş ızgara somon” en gözde tarifiymiş. “Yine de” diyor, “Aslında ben tam bir junk food tutkunuyum ve favori restoranım hâlâ köşedeki waffle’cı.” Ama Paper & Salt’çularla bir tarifini paylaşmaktan geri durmamış.

        MALZEMELER

        * 2,5 fincan zencefilli bisküvi

        * 1/4 fincan tereyağı (eritilmiş)

        * 1,5 fincan kızılcık

        * 2/3 fincan şeker

        * 1/4 fincan taze sıkılmış portakal suyu

        * 1/2 çay kaşığı toz tarçın

        * 3 paket krem peynir (oda ısısında)

        * 1 fincan şeker n 4 yumurta

        * 1 fincan süzme yoğurt

        * 2 yemek kaşığı portakal kabuğu rendesi

        HAZIRLANIŞI

        1. Fırını önceden 200 derece ısıtın. 10 santim çapında bir kek tavasına biraz tereyağı sürün. (İş bittikten sonra yanları açılabilen kaplara kek tavası deniyor.) Daha sonra tereyağını, bisküvileri mikserde hamur kıvamına gelene kadar iyice ezip karıştırın. Daha sonra bunu tavanın dibine ve yanlarına yayın. Isıttığınız fırında beş dakika pişirin. Bir kenarda soğumaya bırakın. Diğer malzemeleri hazırlarken fırını yeniden aynı şekilde ısıtın.

        2. Kızılcıkları, şekeri, portakal suyunu ve tarçını orta büyüklükte bir kaba koyun ve hafiften kalınlaşana kadar ara ara karıştırarak 5 dakika pişirin. Onu da soğuması için kenarda bırakın. Sonra blender’a koyun ve pürüzsüz bir hale gelene kadar çırpın. Sonra ayrı bir kaba alıp ağzını sıkıca kapatın ve iyice soğuması için buzdolabına alın.

        3. Elektrikli mikserle krem peyniri krema kıvamına gelene dek çırpın. Şekeri, yumurtaları katıp bir kez daha çırpın. Son olarak yoğurtu ve portakal kabuğu rendelerini ekleyin.

        4. Bu malzemenin üçte birini kek tavasındaki bisküvilerin üzerine yayın. Üzerine kızılcık pürenizin üçte birini ekleyin. Aynı işlemi iki kez daha tekrar ederek bu iki malzemeyi bitirin. Kek tavasının yanlarındaki ve altındaki parçaları çıkararak bu yarı pişmiş keki normal bir fırın kabına koyarak kabarana kadar 1 saat pişirin.

        5. Fırının ısısını kapatın ve kapağını açın. Kek 1 saat dursun. Soğuması için servis tabağına alın. Buzdolabındaki malzemeyle üzerini kaplayın ve 1 gece buzdolabında soğutun. (Dilerseniz ve iyice soğuk seviyorsanız, 2 gece de olabilir.)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ