İstanbul trafiği
Duygusal tepkilerle çözümler üretmeye çalışmak yerine trafik meselesi hakkında yapılmış araştırma ve çözüm önerilerini incelemekte yarar var.
Serdar TURGUT/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR
Her gün ortalama dört saatini işten eve, evden işe İstanbul sokaklarında geçiren bir çilekeş olarak bazen ben de trafik meselesinin Türkiye’nin en büyük meselesi olduğuna inanma sınırına geliyorum.
Diğer meselelerimiz çok büyük olduğundan bu duygularımı her zaman yüksek sesle söylememeye özen gösteriyorum.
Ama bu meselenin, biz İstanbulluları tüketmeye başladığını da herhalde kimse reddedemez. Duygusal tepkilerle çözümler üretmeye çalışmak yerine trafik meselesi hakkında yapılmış araştırma ve çözüm önerilerini incelemekte yarar var.
Çok ciddi bir otomobil kültürleri olan Amerikalıların trafik meselesine nasıl yaklaştıklarına bir bakmanın yararı da büyük. Amerikalılar otomobil içinde çok fazla vakit geçiriyorlar.
Örneğin, Los Angeles’taki California Üniversitesi’nde herhangi bir günde bir sürücünün park yeri bulmak için ortalama 3 bin 600 mil yol kat etmesi gerekiyormuş.
Bu ülkedeki sürücü davranışlarıyla ilgili olarak yazılmış bir kitap da var: “Traffic: Why We Drive the Way We Do and What It Says About Us?” (Neden Bu Şekilde Araç Sürüyoruz ve Bu Bizim Hakkımızda Nelerin Göstergesidir?)
Bu kitapta, İstanbul’da yaşamakta olduğumuz trafik sorunlarını daha iyi anlamamız için ilginç ipuçları bulunuyor. Yapılan araştırmalar, yolda asıl büyük tehlikeyi, kendini güvende hisseden ve kendisine güvenen şoförlerin oluşturduğunu gösteriyor.
Yani emniyet kemeri gibi emniyet duygusunu artıran uygulamalar, çelişkili biçimde kazalara yol açabilecek katkı da yapabiliyor. Trafik ışıklarının fazla olduğu kavşaklar da işte bu yüzden tehlikeli.
Çünkü sürücüler ışıklara güveniyor ve yola konsantrasyonunun azalmasına izin veriyor; bu da 3 saniye içinde oluveren kazalara yol açıyor.
Kazası bol olan kavşaklarda yol çalışmaları yapıldıktan sonra ışığa gerek duymadan trafik akışı sağlandığında kaza miktarında yüzde 90 düşüş yaşanabiliyor.
Bilimsel bir başka tespite göre de kazalar sadece 3 saniye içinde olup bitiyormuş. Yani konsantrasyonunuz 3 saniyecik azalsa bile bir kaza olabiliyor.
En fazla kaza nedeni, sürücülerin kendi becerilerine çok fazla güvenmeleriymiş. Amerika’da yoldaki trafik tıkanmalarının yüzde 12.7’si kazayı seyretmek için yavaşlayan şoförlerden kaynaklanıyor.
Yani “kaza seyretmek” sadece bize özgü bir âdet değil. Tehlikeli olan yollarda kazalar daha az oluyormuş; çünkü tehlikeli olduğu belli olan yollarda konsantrasyon yükseldiği için kazaya da az rastlanıyor.
SUV türü araçlar, sürücü güvenini artırdığından yolda büyük tehlike oluşturabiliyorlar.
Bence bütün bunları bilelim de eğer bir gün İstanbul’un bu meselesini çözmek için bir master plan yapılacaksa buna elimizdeki bilimsel verilerle girişelim.
