Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Sizi propagandacılar!

        Ayşe ÖZEK KARASU/HABERTURK.COM-PAZAR

        Hillary Clinton’ın kampanyası düne kadar Trump’a gülüp geçiyordu. Alnından yana taranan tuhaf saç stiline varana kadar... Hatta bir TV yayınında Trump’ın adını duyunca “Kendimi tutamıyorum” diyerek kıkırdadı bile Hillary. Ne zaman ki adam “Müslümanları ABD’ye almayalım” dedi, iş ciddiye bindi. San Bernardino’daki katliam sonrası takındığı bu tutumla komedi unsuru olmaktan çıktı. Clinton geçen akşam NBC’de itiraf etti; “Artık onu komik bulmuyorum, çizgiyi fazlasıyla aştı” dedi.

        Bu kafanın seçmen nezdinde alıcı bulmasından ötürü Trump tehlikeli bir rakip haline geldi. 2016 başkanlık yarışında Demokrat Parti’nin adayı büyük ihtimalle Clinton olacak. En muhtemel rakibi ise Trump. Cumhuriyetçi Parti’deki adaylık yarışında yüzde 35’le önde. En yakın rakibi Ted Cruz ancak yüzde 16 seviyesinde. Ve New York Times’taki habere göre, Müslümanlara set çekme bahsine gelince Demokrat seçmen arasında bile Trump’a destek var. Hatta adama “Salak” diyenler arasında da. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest’in “Karnaval çığırtkanı... Bu adam başkan olamaz” demesi yetmiyor. Clinton cephesinin, İslamofobi üzerinden oy devşirmeye çalışan Trump karşısında yeni pozisyon alması gerekiyor. Trump’ın üzerine oynadığı, halkın güvensizlik hissini de kaale alarak.

        Trump daha önce de 11 milyon Meksikalı göçmeni ülkelerine göndereceğini söylemişti. Terörle Müslümanları bağdaştıran sakil sözleri ise bardağı taşırdı. Ama propagandası tuttu. Yetmedi, Trump’ın ırkçılığı Japonlara da uzandı.

        Pearl Harbor baskını sonrası, Amerikan vatandaşı olanlar da dahil 100 bini aşkın Japon kökenli evlerinden koparılarak toplama kamplarına gönderilmişti. 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan bu ayıp nedeniyle 1988’te bir özür yasası çıkarıldı ve mağdur ailelere kişi başına 20’şer bin dolar tazminat ödendi. Şimdi Trump, o yasayı da sorguluyor. Diyor ki: “Savaş zordur, zor kararlar alınır. Kararın Amerikan değerlerine aykırı olup olmadığını söylemem için o gün orada olmam gerekirdi.”

        Tarihin Sonu kitabıyla ünlü siyaset bilimci Francis Fukuyama da TIME Dergisi’ne yazdığı makaleyle bu abes laflara cevap veriyor. Oğul Bush’un bile Trump’ın yanında “devlet adamlığının kutbu” gibi göründüğünü belirten Fukuyama, şöyle yazıyor:

        “Pearl Harbor’dan 2 ay sonra California’nın dört bir yanına ‘Japon kökenliler tecrit merkezlerinde toplanacaktır’ afişleri asılmıştı. Büyükbabam hırdavat dükkânını yok pahasına satmış, aileyi Colorado’daki bir kampa yerleştirmişler. Bir hayırsever sayesinde babam üniversite bursu bulmuş, amcam da orduya gönüllü katılıp kamptan kurtulmuş. Yıllar sonra özür ve tazminat geldi ama dedem çoktan göçüp gitmişti. Şimdi Japonların enterne edilmesini makul gören Trump, benzer şekilde Müslümanların ABD’ye girişten men edilmesini de meşru göstermeye çalışıyor. Terörizm zayıfların işidir. Düşman toprağını işgal edemedikleri için yumuşak hedeflere saldırırlar. Esas tehlike, kamuoyunun terörist saldırılara karşı aşırı tepkisidir. Bu ya Bush’un Irak’ı işgal etmesi gibi dış siyaset bağlamında gerçekleşir ki, IŞİD’in doğrudan sebebidir, ya da korkular üzerine oynayan siyasetçilerin temel hak ve özgürlükleri ihlal etmesiyle olur. Trump’la kıyaslandığında Bush örnek devlet adamıdır. En azından dünyadaki 1 milyarı aşkın Müslüman’ın ezici çoğunluğunun terörü desteklemediğini, radikalleri ayırt etmek gerektiğini anlamıştı. Trump bir dini bütünüyle töhmet altında bırakarak, IŞİD’in çekim alanına giren mutsuz bireyleri tespit etmek için yardımı gereken toplulukları da yabancılaştırıyor.”

        ESİR PAZARI MI?

        Asında Trump’ın uyguladığı kaba propagandaya Rusya’da da tanık oluyoruz. Moskova yönetimi uçak krizini sıradan Türklere yönelik cadı avına çeviriyor. Rus televizyonlarında Türkiye’yi bombalama senaryolarına kadar varan propaganda sonucu bir husumet havası yayılıyor. Türk öğrenciler zorla gönderiliyor, üniversite hocaları Türklerin olduğu derslere girmiyor, yurtlar baskına uğruyor. En aklı başında insanlar bile bu propaganda çarkına kurban gidebiliyor. Murat Bardakçı geçen gün, kalburüstü bir Rus ailenin Türkiye’de Türk’le evli kızına attığı mesajı yazdı; “Yeni bir şey daha öğrendik. Türkiye’de gizli esir pazarları varmış, kadınları kaçırıp orada köle diye satıyorlarmış. Kendine mukayyet ol!” şeklinde.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ