Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Maslak’ta Amerikan rüyası

        Gizem Sevinç SELVİ/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Bir takım düşünün ki gençlere eğitimle sporu birlikte aşılamak derdinde. Buraya kadar klişe, tamam ama bir yandan altyapısına yetenekleri toplamaya çalışıyor, bir yandan “Oyunda kal” diye bir sosyal meseleye girişiyor; “Bir de olayın seyir tarafı var, maç seyretmeye gelenlere baştan sona bir keyif yaşatmalıyız” mottosuyla steril bir eğlence ortamı yaratmak için elinden geleni yapıyor. Amaç, basketbol kültürünü başka bir noktaya taşımak. Tüm bunları duyunca aslında neler olduğunu projenin mimarı Semih Yalman’dan dinlemek elzemdi. Semih Bey ilginç bir adam, böyle olmaktan hoşlanır da bir hali var. Bu aralar Yalman’ın esas meselesi olan Darüşşafaka Doğuş Basketbol Takımı’nı ve #oyundakal projesini konuştuk. Yalman’a göre dertleri ne sosyal sorumluluk, ne sponsorluk! Sordum, anlattı.

        ■ Semih Bey, tüm bu projelerle ne yapıyorsunuz tam olarak?

        Türkiye’de kurumsal sosyal sorumluluk adı altında bir sürü proje üretiliyor. Yapılıyor ve bitiyor. Halbuki bunların platform haline gelmesi ve ihtiyaç devam ettikçe kendini beslemesi lazım! O yüzden bu projeleri çok genel değil, spesifik tutmak, toplum içindeki ihtiyaç sahiplerini bulmak gerekiyor. İhtiyaç sahipleri yaşlılar ve çocuklar olabilir. Ama çocukların spesifik olarak kötü alışkanlıklardan korunması gerek. Kötü alışkanlıktan kastım yalnızca uyuşturucu falan değil, sürekli telefonuyla ilişki halinde olan çocuk da bir kötü alışkanlık içerisindedir. Bu noktada kurumların da kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden ziyade, “sosyal vatandaş” olmaları gerekir.

        ■ Nasıl yani?

        Her duyarlı birey gibi topluma geri verme hareketini besleyen yapılar haline gelmeleri gerekiyor yani. Mesele böyle kurumlar yaratıp uzun vadede toplumu besleyecek platformlara dönüştürmek. Bunu gayri maddi varlığın yönetimi olarak görebiliriz.

        ■ Titriniz bu mu?

        Evet, gayri maddi varlık yönetiminden sorumluyum.

        ■ Darüşşafaka Doğuş Basketbol Takımı’nda neler oluyor?

        Birtakım şeylerin algısını oluşturabilmek, albenisini yaratabilmek için konu başlıkları seçmek lazım. Basketbolun farklı bir potansiyeli var; içine müzik, dans, mekân, moda girebiliyor. Amerika’daki işleniş tarzına bakacak olursan basketbol aslında sporun dışında bir ekol, tarz, duruş. Aynı zamanda Türkiye’de Darüşşafaka gibi çok güzide kurum ve bunların spor uzantıları var. Biz “Basketbola sahip çıkmak lazım” diyerek yola çıktık. Bu durumda basketbolun farklı katman ve evrelerini harekete geçirmeliydik.

        ■ Ne yaptınız bunun için?

        Darüşşafaka Doğuş Basketbol Takımı’nı oluşturduk önce.

        ■ Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Odeabank gibi bir şey mi bu?

        Darüşşafaka Doğuş Basketbol Takımı’nın temel amacı şampiyonluk ya da çok büyük başarılar olabilir ama öznesi, eğitimle sporu bir araya getirmek, altyapı oluşturmak ve bir tarama yaparak kabiliyetli çocuklara imkân sağlamak. Bu noktada “Oyunda kal” devreye giriyor

        . ‘OYUNDA KAL’ EUROLEAGUE’DE

        ■ Harikaymış. “Oyunda kal”ı anlatır mısınız biraz?

        “Oyunda kal” da aslında basketbolu kullanarak kötü alışkanlıklarla mücadele etme platformu. Mesela dezavantajlı bölgelere gidiyor ve basketbol sahası yapıyor. Sahayı yalnız bırakmıyor, etkinlikler yapıyor. Aynı bölgelerdeki okullara rol model olarak basketbolcuları götürerek hayat hikâyelerini anlattırıyor. Uyuşurucu için “Aman yapma, bu kötüdür” demek yerine örnek alabilecekleri kişilikleri takdim ediyor. Aynı zamanda onları sokaklardan, caddelerden toplayıp spor yapabilecekleri, turnuvalar düzenleyebilecekleri, graffiti yapabilecekleri alanlar sağlıyoruz. “Oyunda kal” o kadar farklı bir noktaya geldi ki, bırak dünyada farklı oluşumlardan ödül almayı, Euroleague’in “One Team” platformuyla işbirliği yapıyor.

        ■ İşin bir de taraftar boyutu yok mu?

        Olmaz mı! Biz istiyoruz ki taraftar kitlesi çok daha geniş olsun. Ve evet, basketbol seyretmek için orada olsunlar ama bir tecrübe için de gelsinler. Bu durumda bir mekân lazım tabii. Darüşşafaka’nın mevcut mekânı Ayhan Şahenk Spor Salonu’ydu. Daha 2. Lig’deyken orayı güzelleştirdik. Mahalledeki çocukların, ailelerin de oraya gelmelerini sağladık ama Euroleague standartlarında, daha büyük bir sahaya ihtiyaç vardı. Biz de Volkswagen Arena’ya taşındık. Oraya girişinizden çıkışınıza kadar kurgulanmış bir keyif için geliyorsunuz. Tam bir aile etkinliğine de dönüşüyor. Genç çocuklar, aileler geliyor, yaşlılar torunlarını getiriyor. Sadece popcorn için, kameralara çekilmek için gelen çocuklar, rahat rahat maç seyretmek için gelen ünlüler var. “NBA gibi yapmışsınız” diyeni bile duydum. “Gerçekten bugüne kadar izlediğim en rahat spor müsabakasıydı çünkü küfür yoktu” diyeni de...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ