Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Dergi değil sergi’

        Mehmet Emin DEMİREZEN / HT CUMARTESİ

        Yöntemi de hayata bakış açısı da farklı Bahadır Baruter’in... Şöyle ki, başarı ve güvence döngüsünün baskısıyla kıstırılmış hisseden, yaşayan ölülere dönüşmüş plaza insanlarını, henüz doğmamış ya da yaşam arzusunu kaybetmiş bedenleri heykelleştirdiğini söylüyor. Kimi heykeller beyaz takım elbiseli, onda da kefene gönderme yapıyor. Serginin içeriğinin biraz karamsar olduğunu kabul edelim ama sanat işin içine girince başka bir hâl alıyor. Gerisini Baruter’den dinleyin...

        ■ Serginin adı neden Mukadderat? Eserler kimin alın yazısını simgeliyor?

        İş hayatı içinde, plazalarda çalışan bir grup insan var; beyaz yakalılar ya da ‘bordro mahkûmları’... Bu sergide onların kaçınılmaz bir kadere dönüşmüş mahkûmiyetlerini ve içlerinden çıkamadıkları kaderlerini canlandırıyorum. Mukadderat, beklenen ve olması kaçınılmaz gelişmeler, ölümcül süreklilik demek. Bu sözcükle durum arasında bir ortaklık var.

        ■ Fikir nereden çıktı?

        Londra’da bir sergide kavanoz içinde sergilenmiş ceninler gördüm. Gözümde hayatları fanus içinde olduğunu düşündüğüm insanlar canlandı.

        ■ Bu eserleri görenlerin ilk yorumları ne oldu?

        Büyük olasılıkla onlara ölümü ya da yaşamsallığı yitirme halini hissettiriyor. Biraz tedirgin edici, ürkütücü bir tarafı olabilir. Ama bir yönüyle de huzur verici, sükûnet çağrıştıran bir yönü var bu imgenin. Ölümün olduğu kasvetli bir dünyayı çelişkili bir biçimde o dünyanın insanlarının beyaz, sakin ve huzurlu ifdaleriyle buluşturdum, tepkiler haliyle farklı oluyor.

        ■ Bunu amaçlamış mıydınız?

        Evet, tam olarak bunu amaçlamıştım.

        ‘KARİKATÜRDE TÜKENDİM’

        ■ Anladığım kadarıyla farklı bir teknik uyguladınız.

        Fanus ve heykellerin arasındaki saydamsı su efektini silikonla sağladık. Fizik ve kimyayla uğraştık. Dünyada daha önce denenmemiş bir teknikti. Ekibimdeki 12 kişiyle yaklaşık bir yıl boyunca geceli gündüzlü çalıştık.

        ■ Birçok sanat disiplininde eserleriniz var. Hangisi önceliğiniz?

        Karikatür çizerken resmi, resim yaparken heykeli, şimdi de heykel yaparken resim yapmayı özlüyorum.

        ■ Karikatür yapmayacak mısınız?

        Enerjim, heyecanım karikatürden resme geçti. Karikatürde tükendim. Ve artık kendi kendime ‘dergi değil artık sergi’ dedim...

        ■ Sanat fuarlarında da adınızdan epey söz ettiriyorsunuz. Fuarları seviyor olmalısınız.

        Galeri gezmek benim için bile zor, fuarlar bir ihtiyaç ve insanları sanata en çok yaklaştıran ortamlar.

        ■ Eleştirilen yanınızı iyi biliyoruz. İçinde bulunduğunuz sanat ortamı için ne düşünüyorsunuz?

        Galeriler berbat. En başta dünyaya tanıtım anlamında sanatı, sanatçıyı destekleyemiyoruz.

        ■ Sanatçıların ve galeri sahiplerinin arasındaki çekişmenin de belki etkisi vardır.

        Sanatçı egolu biridir, bu yüzden sanatçılarla çok arkadaşlığım yoktur. Kendi adıma böyle bir çekişmem de yok. Ama çekişme, bazen işin ilerlemesi için olumlu etki de edebiliyor.

        ■ Öyleyse kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?

        Geçen gün bir form doldurmaya kalktım ve iş bölümüne gelince durakladım. Ressam, karikatürist ya da sanatçı yazsam olmayacaktı. Kafam bayağı karıştı. Şu an kendimi sadece plastik sanatçı olarak tanımlıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ