Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Zaha Hadid'in son röportajı

        Dilek BİRGEN/ HABERTÜRK PAZAR

        Arap bir kadın olarak modern mimarinin fenomenlerinden biri sayılmasıyla da çizdiği yuvarlak hatlı akışkan binalarıyla da sıra dışı bir kadındı Zaha Hadid. “Röportaj yapalım mı?” diye teklif ettiğimde hiç kırmamıştı, aksine bir o kadar da sevecen yaklaşmıştı... Nereden bilebilirdim ki son röportajlarından biri olacağını?

        Ölümü hiç hesaba katmamıştı, onlarca projesi vardı. Yapıtlarıyla o kadar ayrı bir yerde duruyor ki, taklit edilmesi bile neredeyse imkânsız... Hadid de her sıra dışı yetenek gibi bedelini ödeyerek bunları başardı, hiç yılmadı. “Irak’ta çok özgür bir ortamda, güzel bir çocukluk geçirdim. Ailem laik ve düşüncelerimi özgürce dile getirebileceğim şekilde beni yetiştirdi” diye anlatmıştı eski zamanları. Onu en çok zorlayansa Arap olmasıydı ki onu da çok çalışarak aştı. 2004’te Pritzker Mimarlık Ödülü’nü alan ilk kadın mimar olmayı başaran Hadid, 2008’de Forbes’un “Dünyanın En Güçlü 100 Kadını” listesine de girdi. Sevgili Zaha Hadid ile yaptığım son röportajdan alıntılar...

        İlk mesleğe başladığınız o yıllarda mimari ne durumdaydı?

        Yeni oluşumlar, farklı tasarımlar üzerinde sürekli araştırmaya başladım. Bence mimarinin ihtiyacı olan da buydu. Resme yöneldim. Geometrik şekillerle değişik çalışmalarım oldu. Malevich çalışmaları da çok farklı araştırmalar yapmamı, sıra dışı projeler yaratmamı sağladı. Malevich’in tabloları, yaptığı geometrik şekiller benim çalışmalarımda güç ve enerjiye dönüştü. Bu şekiller eğrilerek, bükülerek, mekânsal mükemmel bir akıcılığa büründü. Bu hafiflik ve havada durabilen, yer çekimine karşı gelen eserlerime öncülük etti. Bunun en iyi örneği, mimarlığını yaptığım 2012 Olimpiyat Merkezi ve Bakü’de Kültür Merkezi’dir.

        En büyük ilham kaynağınız nedir?

        Doğa! O kadar estetik, incelik ve ayrıntı içinde saklı. İnsanlar hep bana soruyor “Neden eserlerinde düz çizgiler ve 90 derece açılar yok?” diye. Doğayı düşünürseniz, sıradanlık, düz ve 90 derecelik, hatlar tekdüzelik göremezsiniz. Mimar, modayı ve ekonominin durumunu takip etmez. O bir çeşit yaratıcılıktır. Sosyal ve teknolojik yeniliklerle bağlantılı olmanız lazım. Her zaman insanların taleplerini ve yaşamın genel hatlarını takip etmek gerek. Özellikle her gün artan nüfusu, şehirciliği göz önünde bulundurmak şart. 21. yüzyılın önüne projelerimizle şimdiden geçmeliyiz.

        Erkeklerin egemen olduğu bir alanda nasıl bu başarıyı elde ettiniz?

        Hiçbir zaman vazgeçmeyerek! Bu konuda mütevazı olamayacağım başarımla da gurur duyuyorum. Mimarlık kolay bir meslek değil. Kadın erkek fark etmez, kime sorsan aynı şeyi söyleyecektir. Kendine ve yaptığın işe inanman şart. Her gün bir şeyler öğrenmek, yeni adımlar atmak çok önemli.

        En zirve projeniz hangisiydi?

        Bu benim için çok zor bir soru. Fakat Vitra İtfaiye Tesisi’ne çok farklı bir bağlılığım var; Rolf Fehlbaum, Vitra Genel Kurul Başkanı ilk yıllarımda bana inanarak yaptırdı.

        Bu derece nasıl yaratıcı olabiliyorsunuz?

        Yaratıcılığın sonu yok, inancım sayesinde!

        Projelerinizi taklit etmeye çalışanlar oluyor mu?

        Geçmişte oldu ama önemli değil.

        ‘Dünyanın en başarılı ve güçlü kadını’ titrini almak nasıl sorumluluklar getiriyor?

        Bu titri hiç önemsemiyorum. Tabii ki çok güzel ve gurur duyuyorum ama çok da ciddiye almıyorum. Beni en çok heyecanlandıran bu sektör dışındaki insanların mimarinin önemini anlaması, değer vermesi. Bundan 25 sene önce insanlar mimariye önem vermiyorlardı, evlerine, işyerlerine, bahçelerine... Şu an herkes yaşam ve iş alanları için daha özenli. Bu sizi sektörün bir parçası yapıyor. Benim için en önemli şey mimarinin değer görmesi.

        Gelecekte neler yapmak isterdiniz?

        Şehircilik tecrübemi halka yönelik alanları yaratmak için kullanmak. Geniş bir alana dağılmış birbirinden farklı fakat bir diğerine bağlı organik ve yüksek korelasyonlu binalar inşa edebiliriz.

        'İSTANBUL MUHTEŞEM METROPOL'

        Türkiye’de de önemli bir projeniz var, Kartal Projesi... Ne aşamadasınız?

        Kartal’daki kentsel dönüşüm projelerini çizdik. Beklemede.

        İstanbul’un ihtiyacı nedir sizce?

        Hızla gelişen şehircilik yapısına entegre bir ana plan, doğru altyapı çalışmaları, toplu ulaşım kolaylıkları, trafik problemine yönelik çözümler, özellikle şehir merkezine baskı oluşturmayacak bir yerleşim planı hedeflenebilir.

        İstanbul’da cami inşa etmeyi düşünür müsünüz?

        O muhteşem kültürü yansıtan güzel bir cami inşa etmeyi çok isterim. İstanbul bana çok ilham veren bir şehir olmuştur. Ailemle de çok ziyaret ederdik. Tarihi eserleri olsun, doğası olsun çok zengin bir şehir. Her köşede farklı bir güzellik önünüze aniden çıkabiliyor. Birbirinden çok farklı özelliklere sahip beldelerden oluşmuş, muhteşem metropol.

        'ÇALIŞMAK TÜM ENGELLERİ ORTADAN KALDIRIR'

        Tutkulu bir kadındınız... En büyüğü hangisi?

        Eğitim! Eğitim sırasında fırsatları olduğunda öğrencilerden nasıl bir verim alabilirsiniz bilemiyorsunuz. Önce korkabilirler, benden değil tabii ki, önlerindeki fırsattan... Bence onlara eğitimle birlikte güven de aşılanmalı. Belki bu yüzden insanlar bizim bünyemizde çalışmak istiyor. Tek zorunlu oldukları şey, çok çalışmak, yapabileceklerinin fazlasını hedeflemek. Bu şekilde her zaman daha iyisi için uğraşıyorlar. Bize düşen onların ilerlemesine katkıda bulunmak, fırsatlar tanımak, özgür bırakmak, güven kazanmalarını sağlamak. Her zaman olgunlaştıklarını görmek heyecan verici oluyor.

        Bir de feminist yanınız var...

        Feministim. Kadınların yetenek ve gücüne inanıyorum. Ayrıca kadınlar için özellikle “Kadın mimar” denilmesine de karşıyım. İlk başta ben bir mimarım. Milyonlarca kadından farklı değilim. Karşılaştığım en büyük zorluk kadın ve Arap veya kadın- Arap kimliğimdi...

        Geleceğe yönelik endişeleriniz var mı?

        Doğa her zaman benim en büyük endişem oldu. Mimarinin bir parçası insanları kendilerine ait yaşam alanlarında mutlu etmek, rahat ettirmek. Güzel bir yaşam alanına sahip olmak her kesimin arzusu ama doğayı yıpratarak değil. Mimarlar bugün yaşam alanları konusunda insanları çok daha iyi ve bilinçli şekillerde yönlendirebiliyorlar.

        Kadere inanır mısınız?

        Benim tek şey inandığım çalışmak. Çalışmak tüm engelleri ortadan kaldırır. İnsanın kendine olan güveninin temelini oluşturur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ