Garsonluk tarih mi oluyor?
Hayatını mutfaklarda geçirmiş biriyim, her ne kadar yemekleri biz hazırlasak da onu misafire anlatan, pazarlayan, sunan, beğenip beğenmediğini soran, kötüyse de ceremesini çeken ve boşları toplayan hep bu güzel insanlar...
Murat BOZOK - HABERTÜRK PAZAR
Hatırlayın, daha robotların hayatımıza yeni girmeye başladığı zamanlarda siyah beyaz televizyonlarımızda, robotların biz insanların işlerini elinden aldığı bilim kurgu filmlerini seyrederdik. Bu filmlerden kimi iyimserler hepimizin bir ömür boyu yan gelip yatacağımızı, kötümserlerse aç kalacağımızı çıkarırdı. O günleri görmeye daha çok olduğunu düşünsem de geçen hafta ABD gazetelerinde çıkan haberler beni ters köşeye yatırdı. Çoğu köşe yazarı, tablet bilgisayarların garsonların yerini almasını gerektiğini savunuyordu...
Gerçi siz de restoranlarda klasik mönülerin yerini son yıllarda moda olan tablet bilgisayarların aldığını görmüşsünüzdür. Şimdi bir de söz konusu tablet bilgisayarlara daha fazla özellik yüklenmiş. ABD’deki çoğu saygın ve büyük restoran zincirleri, teknolojik yatırımlar yaparak bundan böyle restoranlarında sipariş verme ve hesap ödeme işlemlerinin masalardaki tablet bilgisayarlardan yapılacağını duyurdu. Yani insanoğluna artık sadece tabak taşımak düşecek... Söz konusu yatırımlarının karşılığını da işgücü tasarrufuyla çıkarmayı düşünüyorlar. Herhalde bu tabak taşıma işini de birkaç yıla çözerler.
İYİ GARSON YEMEĞE DEĞER KATAR
Onların ortaya koydukları gerekçelerin birçoğunu bir şekilde siz de yaşamışsınızdır... Özellikle de kalabalık gruplar halinde lokantaya gidince verilen siparişlerde yemekler masaya geldiğinde mutlaka bir şeyler atlanmış olur ya da karışır. Sipariş alırken not tutmayan garson, başta cool gibi görünmek istese de aç misafirinin yemeğini karıştırınca kendini birden ateş hattının ortasında bulur! Keyfimizi kaçıran, yanlış yemek getiren ya da kötü servis veren birileriyle mutlaka yolunuz kesişmiştir. Anlattığım sorunlar insanın ön planda olduğu servis sektörünün vazgeçilmez bir parçası... Peki yaşanan olumsuz tecrübeler, bir yanıyla da aksine iyi örnekleriyle hayatımızı güzelleştiren bu koca mesleği bir kalemde silmemiz için yeterli mi? Kanımca bu sorunun cevabı, kesinlikle hayır! Hayatını mutfaklarda geçirmiş biriyim, her ne kadar yemekleri biz hazırlasak da onu misafire anlatan, pazarlayan, sunan, beğenip beğenmediğini soran, kötüyse de ceremesini çeken ve boşları toplayan hep bu güzel insanlar... Bir anlamda hazırladığınız yemek ancak onu sunan garson kadar iyi ya da kötüdür.
İyi bir garson, yemeğe artı değer katan ve tüm bu yemek ritüelinin kalitesini belirleyen en önemli unsurdur. Ama maalesef garsonluk çoğu zaman bir meslek olarak bile görülmüyor. Böyle algılanmasında misafirlerin suçu olduğu kadar, bu mesleği icra edenlerin de suçu var. Kariyer planını garsonluk üzerine yapanların sayısı oldukça az. Çoğu zaman üniversite öğrencileri veya boşta kalmış bir başka meslek erbabı, garsonluğu sadece harçlığını kazanmak için en kestirme yol olarak görüyor. Bana göreyse garsonluk gelecek yıllarda parlayan bir meslek dalı olacak.
Bundan 10 yıl önce aşçılık mesleğinin itibarının yerlerde süründüğünü bu bağlamda tekrar hatırlatmak isterim. Yemeğin yüksek kültürün en önemli parçası olduğu günümüzde, onu hazırlayan kadar layıkıyla sunanların da iade-i itibarı hak ettiğini düşünüyorum. Her ne kadar tablet bilgisayarlardan sipariş verip hesap ödense de restorana girdiğinizde size gülümseyerek masanızı gösterecek, içeceğinizi ve yemeğinizi getirecek, yaşadığınız sorunlarda gözünüzün bir ucuyla arayacağınız bu çilekeş mesleği yapan garsonlardır. Yemekten insani dokunuşu mahrum bırakmaya ne tabletlerin, ne de başka bir teknolojinin gücü yeter...
