Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Stacy Martin, ‘Nymphomaniac’ı ve oyunculuğunu anlattı

        Sema EREREN - HABERTÜRK PAZAR

        Uyandığı gibi gelmiş belli ki, yüzünde makyajdan eser yok. O kadar da zayıf ki... Yine de üzerindeki bol yırtık kotu ve koyu yeşil yün kazağının içinde harika görünüyor. “Bekletmedim değil mi?” diye yanıma geldi telaşla, kahvaltı niyetine elinde kahvesi... “Hava çok güzel, dışarıda otursak olur mu?” diye soruverdi ardından. Canıma minnet. Hemen güzel bir koltuğa kurulduk. Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’in nemfomanyak bir kadının, 50 yaşına gelinceye kadar başından geçen olayları anlattığı ‘Nymphomaniac’te (İtiraf) yıldızı parlayan 25 yaşındaki Stacy Martin’le güneşli bir cumartesi sabahı buluştuk. Yoğun cinsel içeriğinden dolayı büyük tepki görüp fragmanı bile Youtube’dan kaldırılan filmi ‘Nymphomaniac’ı ve oyunculuğu konuştuk.

        İstanbul’u nasıl buldun?

        Çok güzel. Turistik yerlerden uzak durmaya çalışıyorum, büyük abideler, müzeler bana göre değil, ara sokaklarda dolaşmayı, küçük kafeler keşfetmeyi seviyorum.

        Terörden mi korktun?

        İlk başta aklımdan geçmedi değil ama daha sonra böyle düşündüğüm için kendime kızdım. Terör korkusuyla sokağa çıkmamak tam da terörüstlerin istediği şey ve bizi bir yere götürmez.

        Çocukluk hayalin miydi oyunculuk?

        İstiyordum ama bu sadece bir hayaldi. Üniversiteyi bitirdikten sonra istediğim şeyi yapmak için bir sene ayırdım, oyunculuk dersi aldım.

        Dönüm noktan neydi?

        Lars’la (von Trier) çalışmak gerçekten çok büyük bir şeydi benim için. Sadece rol yapmıyordum, aktris olmuştum. İstediğim insanlarla çalışıp istediğim rolü oynuyordum.

        Paris, Londra ve Tokyo’da yaşamak hayatını nasıl etkiledi?

        Açıkçası benim için normal çünkü bunlar dışında bir tecrübem olmadı hiç. Bir yeri çok rahatça bırakabiliyorum ve çok rahat seyahat edebiliyorum.

        Peki en sevdiğin şehir?

        Evet, yaşaması biraz zor ama çok güzel bir şehir. Oraya döndüğümde, yuvama dönmüş gibi hissediyorum.

        Oyunculukta kuralların var mı?

        Asla “Asla” dememeli. Ne istediğimi bilmem ama ne istemediğimi bilirim.

        Kimlerle çalışmak isterdin?

        Gerçekten çok fazla seçenek var. Isabelle Huppert’le çalışmayı çok isterdim. Ayrıca Woody Allen’la ve Tarantino da çok spesifik bir tarza sahip yönetmenler. Lars (von Trier) ve Matteo Garrone için de aynısını söyleyebilirim, onlarında çok kendilerine özgü bir tarzları var.

        Artık sektörde çok fazla genç aktris var. Kaybolmaktan korkuyor musun?

        Birbirimizden çok farklıyız ve bu işte her zaman farklı kişiliklere, farklı ‘enerjilere’ ihtiyaç vardır.

        Güzel ve seksi olmak önemli mi?

        Bunun işimi etkilemesini istemem ama gerçekten çok enteresan bir dinamik. İnsanlar genellikle güzellikten korkar ve “Bu kız çok güzel, demek ki iyi bir aktris olamaz” derler. İki tarafı keskin bıçak gibi düşünün. O yüzden yetenekleriniz güzelliğinizle sınırlı kalmamalı.

        En yakışıklı aktör ve en güzel aktris kim sana göre?

        Çok da umurumda değil ama bence Charlotte Rampling çok çok güzel, çok kadınsı. Onu sevip sevmemeniz umurunda değil. Bu endüstride bu tavrı takınabilmek büyük başarıdır.

        Kendini izlerken neler hissettin?

        Nefret ettim. Daha iyi olmaya çalışıyorum. Ama yaptığın işi seyretmek önemli.

        Dublörünle tanıştın mı?

        Hayatta yaşadığım en garip anlardandı. Benim için seks yaptığın için teşekkür ederim. (Gülüyor.)

        ‘MELİSA SÖZEN HARİKA BİR AKTRİS’

        Türk sineması ve oyuncuları hakkında bir şey biliyor musunuz?

        Melisa Sözen’le tanıştım. Harika bir aktris,

        Mesila Sözen 35. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin jüri üyelerinden biri...

        Melisa Sözen’den çok etkilendim. Onun dışında pek aşina değilim, bir sürü DVD almam lazım. Evime yakın bir yerde dükkân vardı, dünyanın her köşesinden yönetmenlerin filmlerine ulaşabiliyordum ama kapandı. Şimdi gittiğim yerlerden film topluyorum.

        Peki geleceğe yönelik hayalleriniz?

        Bir tiyatroda oynamayı, Lars’la yeniden çalışmayı çok isterim. Yönetmenlik yapmak da ilgi çekici ama ona daha vakit var.

        İstanbul’a film festivali için geldiniz...

        “The Childhood of a Leader” filminin yönetmeni istedi. Bir filmin seyahat etmesi çok ilginç. Sen de onunla beraber sürükleniyorsun ve bir sürü insanla tanışıyorsun.

        Nymphomaniac’ta oynarken karşılaştığın zorluklar nelerdi? Ailenin vereceği tepkiden korktun mu?

        Dergilerde insan bedeni hep erotik biçimde sergileniyor. ‘Nymphomaniac’ sadece seksle alakalı değildi, orada bir hikâye vardı. Gösterilmemesi gereken bir şey içerdiğini düşünmedim. İnsanlar şunu ya da bunu yapmamalısın dedikleri zaman canım ne isterse yapabileceğimi söyledim. Lars’a “Evet” cevabını verdim ve kontratı imzaladım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ