Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Teknolojiyle modayı birleştirdi

        Elif KEY / HABERTÜRK CUMARTESİ

        Google falan fayda etmez, bazı şeyleri anlamadan kafamız basmadan göçüp gideceğiz. Mesela akıllı teknoloji, akıllı kıyafetler dendiğinde siz ne anlıyorsunuz? Telefonunuzun attığınız adımları, lokmalarınızı bile saymasını mı? Evet var böyle uygulamalar. Evinize varmadan önce camlarınızı aralayan, sıcaklığı ayarlayan sistemler de var. Akıllı evler deniyor. Ama iki kâse koy, televizyonu aç, çekirdek paketlerini hazır et desen tık yok, teknolojinin akıllısı da bir yere kadar. Öyle böyle değil, oyun büyük. Giyilebilir teknoloji pazarının 2019’da 50 milyar doları bulması beklenirken, hikâye sadece James Bond’un sesle komut verdiği saat, Iron Man’in süper güçlerinin gömülü olduğu kıyafetlerle sınırlı değil inanın. Bilgisayar teknolojilerinin evriminin geldiği son nokta olan giyilebilir teknolojiler sektörüyle artık gerçek hayatımızın bir parçası. Öncelikle şunu bir netleştirelim, vücuda takılabilen, giyilebilen, kıyafet veya aksesuvarların bir parçası olabilen elektronik aygıtlara genel olarak “giyilebilir teknolojiler” deniyor. Bu aygıtlar aslında temelde kablosuz bağlantı sağlayabilen ve bu sayede görüntü ekrana getirebilen, veri toplayabilen ve işleyebilen mini bilgisayarlar.

        ULUSLARARASI İLİŞKİLERDEN TASARIMA

        Birce Özkan, New York’ta yaşayan gencecik bir tasarımcı, sanatçı, asistan küratör. Uğraştığı iş okuduğu okuldan hayli uzak bir kıyıda. Uluslararası ilişkiler okurken U dönüşüyle kıyafetler tasarlayıp içine kablolar ve çipler yükleyerek teknolojiyle modayı bir araya getirmeye başlıyor. Hikâyenin başlangıcı ise şöyle: Estetiğin konuşulduğu, önem verildiği bir evde büyüyor. Bir tarafta anneannesi yıllardır eteklerini, ceketlerini, döpiyeslerini kendi dikiş makinesinde diken bir hanımefendi, bir başka tarafta da medikal estetik doktoru Ceyda Hanım. Birce de kendi kıyafetlerini kesip biçen bir kız çocuğu. Ya anneannesinin dizinin dibinde dikiş makinesine bakıyor ya da hastanelerde, estetetik merkezlerinde, uluslararası estetik kongrelerinde annesinin yanında, aklının bir köşesinde bir gün insan bedeniyle ilgili çalışacağını biliyor. Koç Üniversitesi’nde Ilgın Veryeri Alaca’nın çizim dersine gelen konuk Lyda Matthews ise Parsons’tan. Dersin konusu: Tasarım ve teknoloji. Birce Özkan tam da o gün “Evet kesinlikle bu dünyaya dalıp kendi tasarımlarımı yapmalıyım” diyor. İlk fırsatta, Parsons Tasarım ve Teknoloji bölümüne başvurusunu yapıyor, kabulü geldikten sonra New York’a doğru yola çıkıyor. Okulun birinci gününden bitirme tezine kadar cevap aradığı tek soru şu: “Teknolojiyi kıyafetlere nasıl entegre ederim?”

        Özkan’ın Parsons Tasarım Okulu’ndan mezuniyet projesi olan “Fall” koleksiyonu da böyle bir soruyla ortaya çıkıyor: “Giysilerimizin yaşayan organizmalar gibi çevreyi algılama yeteneği olsaydı ne olurdu?” Örneğin tasarladığı bir elbise, ışığın yoğunluğuna ve çevrenin sıcaklığına göre tepki veriyor. Işık azaldığı ve hava soğuduğu zaman elbisenin içinde yer alan motorlar sayesinde mekanizma harekete geçerek üzerindeki yaprakları dökmeye başlıyor. “Enlightenment” adını verdiği eteğin üzerindeki kelebekler bir sensor ve servo motorlar sayesinde, eteği giyen kişinin duygu durumuna göre kanat çırpmaya başlıyor. Böylece eteği giyen kişinin coşku ve heyecanı hemen anlaşılabiliyor. Ama eteğin özelliği şu: Siz heyecanlıyken etek sakin, siz sakinken ise kelebek mutlu mutlu kanat çırpıyor. Birce Özkan kişinin meditasyon seviyesine göre eteği kodlayabildiğini anlatıyor. Özkan’ın bir başka tasarımı tüyleriyle sizi omuzlarından dürte dürte gideceğiniz yere götüren ceket. Şaka yapmıyorum ya da Mad Max’ten bir sahne de anlatmıyorum! Hani yolda yürürken adres ararken cebimizdeki telefondan baka baka etrafımıza da pek bakmadan yürüdüğümüz için bu ceketi tasarladığını anlatıyor Özkan. Ceket, bir elektronik pusula ve üzerine yüklenen uygulama ile kullanıcısını yönlendiriyor. Bu tasarımın çıkış noktası ise insanların hayvanlar gibi içgüdüsel olarak yön bulma duygusuna sahip olmaması ve günümüzde bunu cep telefonuna bağlı olarak gerçekleştirmeleri. Özkan’a göre bu tasarım ileride Google Maps’e bağlanıp kullanıcıları istedikleri adrese yönlendirebilecek.

        ASKERLERİN KIYAFETLERİ AKILLI OLACAK

        Birce Özkan önümüzdeki günlerde Amerikan Savunma Bakanlığı’nın bir projesi için askerlerin kıyafetlerine dair çalışmalar yürüten ekibin içinde olacak. Daha sonra da İstanbul’da Zorlu PSM’de düzenlenen “Digilogue Paneli”nde akıllı teknolojiyi kıyafetleriyle nasıl entegre ettiğini anlatacak. Tüyleri oynayan ceket, yaprak döken elbise, kelebekler uçan etek hepsini göreceksiniz. Meraklıları kaçırmasın! Zira Özkan’a göre, bir 10 yıla kadar belki de mevsim sıcaklığına göre renk değiştiren tek bir pantolonla ömrümüzü geçirmemiz olası. Alışveriş tutkunlarını bozar böyle şeyler ama hayırlısı. Özkan’ı ve bu alanda çalışan birçok sanatçıyı 6 Mayıs’ta, dünyamızın nereye savrulduğunu merak ediyorsanız kaçırmayın. Belki baharda çiçekler açan sadece çayırlar çimenler değil siz de olabilirsiniz!

        BİRCE ÖZKAN KİM?

        Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Birce Özkan (27), Parsons Tasarım Okulu’nda Tasarım ve Teknoloji yüksek lisans eğitimi alıyor. Özkan aynı zamanda giyilebilir teknoloji tasarımcısı, araştırmacı ve küratörlük yapıyor. Parsons’ta öğretim üyesi olarak “İnteraktif Kıyafetler” ile ilgili dersler de veren Özkan öğrencilerine çevrelerini görüp hissedebilen, enerji depolayıp sağlıklarını takip edebilen, sıcaklığa göre tepki veren, kendi rengini değiştirebilen akıllı interaktif tasarımların nasıl yapılacağını öğretiyor. Önümüzdeki aylarda ise moda şovlarında veya bazı sanatçıların konserlerinde izleyicinin alkış sesine ya da çevredeki ses seviyesine göre değişen, hareket eden interaktif kıyafetler tasarlıyor.

        DİGİLOGUE PANELİ PSM ZORLU’DA

        Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük eden Zorlu Holding’in PSM’de düzenleyeceği “Digilogue Paneli”nin moderatörü dijital sanata ilgi duyanların tanıdığı bir isim: Refik Anadol. Panelin katılımcıları arasında teknolojinin kültürel ve psikolojik sonuçlarıyla ilgili yaptığı çalışmalarla özellikle mekân algısına odaklanan Ebru Kurbak, NASA’nın düzenlediği ‘Mars Kolonisi’ isimli mimari yarışmasına katılan ve üçüncülük alan Güvenç Özel, şu an Google’da Connectomics (beyindeki sinir kavşaklarını inceleyen bilim dalı) üzerine bir projede çalışan Myke Tyka bulunuyor. Panel, 6 Mayıs 2016’da Zorlu PSM’de.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ