Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Fütürist Yeşim Kunter'in gelecek tahminleri

        Gizem Sevinç SELVİ /HABERTÜRK PAZAR

        Ufak tefek, zeki ve güzel bir kadın. Fütürist, oyuncak tasarımcısı. Dünyanın en büyük oyuncak firmalarında çalışmış. Onunla, Rönesans Holding ve TED Rönesans Koleji’nin yaratıcı düşünme ve inovasyon etkinlikleri için Londra’dan İstanbul’a geldiğinde buluştuk, oyun meselesine daldık.

        -“Oyunu doğru kurarsan hayatı doğru kurarsın” diyorsunuz.

        Etrafımızda olup bitenleri algılamamız için sensörlerle doğarız. Yavaş yavaş enerjinin nerede ve nasıl şekil alacağını hissetmeye başlarız. Bunu anlayabilmek için de o kişiyle bağlantı kurarız. Bağlantı kendinizle, başka biriyle ya da bir mekânla kurulabilir. Her bağlantı size bir geri bildirim verir. Ve tüm bu bildirimlerin üzerine bir şeyi tekrardan yaparsınız ya da yapmazsınız. Böyle bir döngü var. “Oyun” dendiğinde de radarları açıp beklemek gerekiyor.

        -Nasıl yani?

        Bir çocuk doğduğu zaman annesine gülümser mesela. Sonra anne de güler ve bir iletişim oluşur. Çocuk bir davranış biçimi geliştirmeye başlar. Aslında ne ekerseniz onu biçersiniz.

        -Oyuncakla nasıl oynadığı kişi hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar mı?

        Kişiliğini öğrenirsiniz. 2 kişiye alüminyum folyo verip nasıl oynadığına ve nasıl yarattığına bakarak hayata bakış açısını görebiliriz.

        -Başa dönersek, kimsiniz siz?

        İzmirliyim. İzmir Kültür Parkı’nın kurucusu Dr. Behçet Uz, büyük dedem. Yanmış bir şehri baştan yaratanlardan biri. “Yenilik nasıl yapılır, bir kültür tekrar nasıl canlandırılır?” meseleleri büyürken hep hayatımdaydı.

        -Oyuncak tasarımı nereden çıktı?

        New York’a gittim. 5 gün uyumadan çizim yaptığım oldu. Plastik oyuncak yapıyorsun, içini tasarlıyorsun, ahşap oyuyorsun... Bir yandan pazarlama öğreniyorsun. Hocaların hepsi en büyük oyuncak firmalarından üst düzey insanlar.

        ‘SIKIŞINCA VERDİĞİNİZ TEPKİ ÖNEMLİ’

        -Şirket CEO’larıyla da çalışıyorsunuz. Onlara oyun mu oynatıyorsunuz?

        İki şey yapıyorum; biri çocuklarla ilgili işler yapan şirketlere danışmanlık vermek, diğeri inovasyonu anlatmak ve yeniden yaratmak üzerine kişilere hayal güçlerini kullanacakları aktiviteler düzenlemek. Hayal gücü marinesi yani. Ondan sonra “deep thinking” geliyor. Bir olguyu parçalara bölüp onu gerçekte ne için yaptığını düşünmeye zorluyoruz. Bunu oyuncaklarla yapmak daha kolay. İnsanlar bu yolla fantezi dünyaları yaratıyor, uçlara gidebiliyor ve günlük olaylara daha farklı bakma şansı oluyor. Düşünceyi manipüle ediyorsun aslında.

        -Platon, “Bir insanı tanımak için 1 saat oyun oynamak 1 yıl konuşmaktan daha iyi” derken haklı yani...

        Çünkü zor bir durumda ya da rekabet halinde, insanların ne yaptığını görüyorsunuz.

        -Psikiyatrlar, falcılar, yaşam koçu da dahil, bir manipülasyon pazarı var ortada. Sizin yaptığınız şey de bunun bir parçası mı?

        7 seneden fazla oyun konusunu irdelemiş biri olarak çıkış noktam, herkesin oyun oynamasını istemem ve bildiklerimi paylaşma arzumdu. Ders vermek, konuşmalar yapmak da bunun bir parçası. Koçluk sınıfına giriyor belki. Psikolog değilim, tasarımcı gözüyle konuşuyorum. Söylediklerim yüzde 100 doğru diye bir şey yok. ‘Emzik gibi tablet vermeyin’

        -“Fütürist” dedikleri kişi kimdir tam olarak?

        Gelecekte neler olabileceğine dair birkaç ayrı hikâye yazabilen kişidir. Sosyal, teknolojik, ekolojik, politik ve ekonomik değişimleri inceliyoruz. Ben 10-15 sene sonrasında oyunda dengelerin nasıl değişeceğini tahmin etmeye çalışıyorum ve şirketlere bildirim veriyorum.

        -Önümüzdeki 10 sene için neler öngörüyorsunuz?

        İşlerin soyutlaşacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Şimdiki çocukların inanılmaz yaratıcı olmaları ve buna göre programlanmaları şart.

        -Sokakta oynamak falan bitti zaten artık. Yaratıcılıkla neyi kastediyorsunuz?

        Aileler ikiye ayrılıyor: “Çocuğum asla ekran görmeyecek” diye sert tavır alanlar ve çocuğun eline emzik gibi tablet tutuşturanlar... Bu ikinci grup çocuğunu tamamen kaybedebilir. Çünkü o çocuk etrafını bilmeyecek, dokunmayacak. Ben tamamen yasaklanmasını da doğru bulmuyorum. Giyilebilir teknoloji uçacak mesela, şimdi kameralı kontakt lenslerin patenti alındı.

        -Google Glass tutmadı ama...

        Gözlük tutmadı çünkü ara döneme denk geldi, lenslerden umutluyum. Sentetik organlar oluşturuluyor. Belki “İnsan nedir?” diye sorgulamaya başlayacağız; bu benim distopyam ama... Gerçek ve gerçek olmayanı tartışacağımız bir döneme gireceğiz yani. Eğer robotlar kendilerini programlayıp yaratıcı düşünmeye başlarsa o zaman durup düşünmemiz gerekebilir

        “İzmir Amerikan Lisesi’ni bitirdim. Ufkunuzu açan muhteşem bir kütüphanesi vardır. Oradan Bilkent Üniversitesi’ne geçtim, İç Mimarlık Bölümü’ne. Okulda mimari modellerin içine kendi oyuncaklarımı yapıp yerleştirmeye başladım. Araştırıp New York’ta oyuncak tasarımı diye bir bölüm olduğunu öğrenince toplanıp gittim. O 2 yıl hayatımın en zor tasarım evresiydi.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ