Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Binlerce mağdur var

        Her gün, TSK’daki FETÖ’cülerin işkence ve baskıları sonucu askeri okuldan ya da görevinden ayrılanların yeni hikâyeleri çıkıyor. Mağdurların sayısı 10 binlerle ifade ediliyor. İntihar edenler, tazminat ödeyebilmek için tarlada çalışanlar, pilotken hemşire olanlar... Haklarını aramak istemişler ama kapılar yüzlerine kapanmış. Peki şimdi ne olacak? Ödedikleri tazminatları geri alabilecekler mi? Aileler ne yapmalı, nasıl bir yol izlenmeliler? Mağdurlar neler söylüyor, hukukçular neler öneriyor?

        Kandilli Kız Lisesi ile Kuleli Askeri Lisesi, yıllardır her 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda birlikte vals gösterisi yapar. Lise ikinci sınıftayken ben de vals ekibindeydim. Partnerim ikinci sınıftan Berkay’dı. Konuşmanın yasak olduğu provalarda Berkay’a âşık olmuştum. Gösteriye 1 ay kala, Berkay dans edemeyecek kadar yorgun argın gelmeye başladı. Kötü dans ettiğimiz için yedeğe alındık, üzüldüğümü görünce “Burada her şey kötü gidiyor. Gruplaşma var, sanırım memlekete döneceğim” dedi. 1 hafta sonra ortadan kayboldu. Ben hem eşsiz kaldığım için vals yapamamıştım hem de aşkım karşılık bulmamıştı. O zaman aklım ermemişti ama şimdi haberlerde FETÖ üyelerinin baskıları yüzünden askeri okulu bırakan ya da okuldan atılanları okudukça durumu anladım. Acaba şimdi ne yapıyor, mücadele etti mi, tazminat ödedi mi, daha da önemlisi; yaşıyor mu? Baskılar nedeniyle intihar edenler de var çünkü...

        Kayseri 12. Hava Ana Ulaştırma Üs Komutanlığı’ndan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu mesela... Astsubay kocasından ayrıldıktan sonra pilot olması engellendi. Sözlü tacizlere uğradı. “Makyaj yaptı, erkeklerle konuştu” diye cezalar aldı. Sonra da “ahlaksızlık ve disiplinsizlik” gerekçesiyle Türk Hava Kuvvetleri’yle ilişkisi kesildi. 7 Kasım 2012’de bir parkta beylik tabancasıyla kalbine tek el ateş etti. Ardından başlatılan soruşturmalara da takipsizlik verildi. Ailesi ve ardında bıraktığı çocuğu acı içinde. Hava Harp Okulu’na helikopter pilotu olmak için giren Melike Bulut Şehirli, sonradan listeye dahil edilen bazı nöbetleri tutmadığı gerekçesiyle 3’er günlük oda hapisleri aldı. Baskılara direnince bir gece pencere önünde esas duruşta 1 saat bekletildi, intihar etmesi istendi. Sürekli aşağılandı, yalnız bırakıldı. Ailesine başarısız olduğu söylendi. Sonunda dayanamadı, okulu bıraktı. Yaşadıklarını TSK’ya anlattı ama geri dönüş alamadığı gibi yüklü tazminatı ödeyebilmek için tarlada işçi olarak çalıştı. Şehirli, şimdi hemşirelik okuyor. Babası gibi subay olma hayaliyle 2008’de Deniz

        Harp Okulu’na giren Özlem Avşalak, başarılarına rağmen başta küçük cezalar aldı. Dert etmedi ama bir gün telefonu çaldı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden bir memur ona bir fuhuş çetesinin bilgisayarında kişisel bilgileri olduğunu söyledi. Sonrasında istifaya zorlandı, ailesine pornografik CD’ler gönderildi... Dayanamadı, ikinci sınıfta okulu bıraktı. Türk Hava Kurumu Üniversitesi Pilotaj Bölümü’nü burslu kazandı, 1 ay sonra pilot olacak. Deniz Harp Okulu’na dönmek istemiyor. Kuleli Askeri Lisesi’nde okuyan Mürsel Yiğit, askeri hâkim olmak istiyordu. Üçüncü sınıfta sadece ilk 10’a girenlerin askeri hâkim olabileceğini öğrendi, üçüncü oldu. Ama o yıl ilk 10’a giren hiç kimse mülakatı geçemedi, başka kişileri seçtiler. Yiğit hakkını aramak için hukuk okudu, avukat olacak. 2010’da askeri liseden ikincilikle mezun olan Ufuk İmrek’de okulu bırakmaya zorlananlardan. Baskılara dayanamayıp 2013’te Harp Okulu’nu bıraktı, 53 bin lira tazminat ödedi. Aynı dönemden Oğuz Bilgin, fuhuş iddiasıyla sorgulandı, “Cemaate sempati duyuyor musun?” sorusuna olumsuz yanıt verince baskılardan yılıp okuldan ayrıldı.

        ‘EN AZ 6 BİN KİŞİ HAKSIZ YERE OKULDAN ATILDI’

        Askeriyeyle uzaktan yakından ilgim yokken beni bile ucundan böyle etkileyen olay acaba kaç kişinin canını yaktı? Sorumun cevabını almak için emekli Korgeneral (eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı) İsmail Hakkı Pekin’i aradım. Üzgün ama askerlikten kalma sert bir tonla “10-12 yılda benim bildiğim en az 6 bin kişi askeri okuldan haksız yere atıldı. Durumun farkında olan aileler şikâyet etmişti ama ya haksız bulundular ya da dava gerektiği kadar detaylı incelenmedi. Çok kişinin canı yandı... Dönme ihtimalleri yok, yaşları geçti ama ödedikleri tazminatı geri alma ihtimalleri var. Bir de iade-i itibar sağlanmalı. Umarım olur” dedi. Üstelik bu sadece Pekin’in bildiği sayı! Vakaları incelemeye başladığımda gördüm ki her askeri okuldan pek çok kişi farklı yöntemlerle yıldırılmak istenmiş. Kimisi okulu bırakıp 25 ile 125 bin lira arasında tazminat ödemiş, kimisi hâlâ kendini toparlayamamış, kimisi de canına kıymış... Olaylar bir bir ortaya Melike Nazlıgül çıkıyor ama şimdi ne olacak? Konuyla ilgili ilk açıklama Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’tan geldi: “Eften püften nedenlerden dolayı askeri okullardan atılanlar için bir çalışma yapıyoruz.” Bakanlık çalışıyor ama mağdur kişi ve kişiler nereye başvurmalı? Tekrar okula dönebilirler mi? Aileler ne yapmalı? Balyoz, Ergenekon ve Poyrazköy davalarında avukatlık yapan Hüseyin Ersöz, ailelerin dernek kurabileceğini, mağdur kişilerin haklarını aramaktan vazgeçmemesi gerektiğini ve ödedikleri tazminatı alabileceklerini söylüyor. Ersöz uzun uzun anlattı...

        ■ Öncelikle sözü geçen mağdur insanlar ve aileler sizce ne yapmalı? Bence ilk olarak Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlık nezdinde birtakım girişimlerde bulunmaları gerekiyor. Çünkü buna benzer süreçler 28 Şubat yargılamaları sırasında yaşanmış ve bunlarla ilgili olarak hükümet tarafından yasal bir düzenleme yapılmış. O kişilerin haklarının iadesi söz konusu olmuştu. Bu nedenle yapılacak ilk şey idari başvuruları gerçekleştirmesi. Fakat bunun bir de cezai sorumluluğu var. Çünkü hukuka aykırı işlemler gerçekleştiren sorumluların eğer kasten bu işlemleri gerçekleştirdikleri ya da sonradan FETÖ üyesi olduğu kanıtlanır ve bu soruşturmalar kapsamında gözaltına alınmışlarsa, durumlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir ve uğramış oldukları hak kayıplarıyla ilgili olarak tazminat sorumluluğu çerçevesinde davalar açabilirler. Ancak yıllar geçmiş üzerinden ve yaşamış oldukları birçok mağduriyet var.

        ■ Mağdur kişilerin tekrar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dönme talebi olabilir mi? İsterler mi bilemiyorum, zaten bu en büyük soru. Ama en azından bu imkânların kendilerine tanınması, hukuka aykırı nedenlerle ilişiği kesilenlerin idari başvurularının ardından bir kanun düzenlemesi yapılması ve yine yaşadıklarına sebep olan kişilere tazminat davası açmaları da mümkün.

        ■ Benzer bir dava olmadığından sorayım. Haklarının verilmesi, tazminat davalarını kazanma ihtimalleri nedir? Doğru, bir örnek yok. Cevabınızın yanıtı durumun ne kadar ispatlanabileceğiyle alakalı... Biliyoruz ki Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma var. Bu soruşturmada, mobbinge maruz kalmış, bir şekilde sicilleri karalanarak askerlikle ilişkisi kesilmiş insanların durumları da teker teker inceleniyor. Üstelik bu örgüt soruşturması kapsamında yürütülen bir inceleme. Bu nedenle zaten her şey yeniden kontrol edilecek, idari mahkemenin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor.

        ‘AİLELER ADALETİN YERİNİ BULMASI İÇİN CESUR OLMALI’

        ■ Buna sadece bir kişinin mağduriyeti olarak bakılamaz. Aileleri de etkileniyor zira görevden uzaklaştırıldığı için Nazlıgül Daştanoğlu gibi intihar eden askerler de var. Aileleri, yakınları ne yapmalı? Ailelerin bu süreçte asla çekinmemeleri, sürekli olarak şikâyet ve başvurularını yapmaları gerek. İdari ve adli şikâyet mekanizmalarını kullanmalılar. Bizi kurtaracak şey cesaret, cesur olmaları gerek. Hem adaletin yerini bulması için hem de çocuklarının, sevdiklerinin aziz hatırası için... Bir de örgütlülük önemli bir şey, mağdur kişiler ve aileler dernek kurabilir. Böylece takip süreci daha sağlam adımlarla atılır. Hükümet tarafından bu taleplerinin bir karşılık bulması zorunlu.

        ■ Türkiye’yi ilgilendiren birçok davada yer aldınız, takip ettiniz, bir genelleme yapabilirsiniz. Sizce kaç mağdur olabilir? 2008’den beri bu davaları takip ediyorum ve o yıldan beri yaşanan birçok mağduriyet var. Hatta bu davalarda yargılanmış insanların da uyum bozukluğu sebebiyle TSK’dan ilişkileri kesildi. Bunun yanında Balyoz davasında onama kararları çıktıktan sonra birçok kişi emekliliğini istemek zorunda kaldı, aksi takdirde ordudan atılacaktı. Buna benzer birçok örnek var. Hepsini hesaba katarsak bu rakamı en az 10 binlerle ifade edebiliriz. Aile ve yakınlarını da dahil edersek bu sayı 100 binleri bulur.

        ■ Bu sayı tahmin olmaktan çıkıp gerçek olursa sizce neler olur? Siyasal iktidar AK Parti, muhalefet ve adli makamlar nezdinde mutlaka karşılık bulan bir hareket haline gelir. Bu hukuksuzlukları gerçekleştiren kişiler hakkında, hem cezai hem de yaşattıkları mağduriyetlerle ilgili olarak hesap sorulması da söz konusu olabilir.

        Ceza Avukatı Alper Sarıca:

        İşkence suçunda zaman aşımı işlemez Ceza Hukuku Profesörü Ersan Şen: İade-i itibar gerekli Askeri Okullardan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından baskı, iftira ve komplolar ile ayrılmaya, istifaya zorlanmış kişiler ne yapabilir?

        ■ Ruh sağlığının sistematik şekilde tahrip edilmesi işkencedir. İşkence sanılanın aksine yalnızca fiziksel bütünlüğe yönelik değildir. Sistematik şekilde ruh sağlığını hedef alan eylemler de işkence kapsamındadır. İşkenceye uğradığını ileri süren kişi bunu yıllar sonra da dile getirip sorumluların cezalandırılmasını talep edebilir, çünkü işkence suçunda zamanaşımı işlemez.

        ■ Mağdurların veya yakınlarının şikâyeti ya da herhangi bir ihbarı üzerine savcılık, mağdurun iddiasını soruşturacak. Suç tarihinde olay mahallinde bulunan askeri öğrenci, personel veya idari görevliler başta olmak üzere, görgü tanıklarını tespit ederek dinleyecek. Resmi kayıtları, sicil dosyalarını, varsa kamera kayıtları ve diğer delilleri de topladıktan sonra, mağdurun FETÖ mensupları tarafından sistematik şekilde ruh sağlığının ve irade serbestisinin tahrip edilerek işkenceye maruz bırakıldığına kanaat getirilirse, iddianame hazırlanarak kamu davası açılacaktır. Diğer yandan kişinin, işlemediğini bildiği halde, fuhuş veya askerlikle bağdaşmayan benzeri herhangi bir suçla suçlanması ayrıca iftira suçu kapsamında soruşturulur. “Zor bir dönem ama yapılması gereken ilk şeylerden biri iade-i itibar. Hakkında işlem yapılan her mağdurun dosyaları tek tek incelenmeli. Gerçi bir diğer taraftan kime güvenileceği de hiç belli değil. FETÖ her yere sızmış durumda. Yargıya ve hatta avukatlara da... Bu, arı kovanı gibi bir yapılanma... Kime güvenmeli, ne yapmalı; iyi tespit edilmeli.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ