Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Kaderini bekleyen tarih: "Heybeliada Sanatoryumu"
        1

        Vapurdan indikten sonra iskelenin hemen solunda kalan "Heybeliada Deniz Lisesi" yokuşunu takip ederek 20 dakikada ulaşıyorsunuz "Heybeliada Sanatoryumu"na. Issız bir yolda gerçekleşen yürüyüşün ardından "Heybeliada Sanatoryumu" tabelasını görüyoruz. Gözüme bu kadar yeni ve temiz gözüken bu tabela sonradan öğrendiğime göre 2013'de vizyona giren "Kelebeğin Rüyası" filminin yapımcısı Yılmaz Erdoğan tarafından yaptırılarak sanatoryuma armağan edilmiş.

        2

        12 Haziran 1924'te Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle açılan Türkiye'nin ilk verem hastanesi "Heybeliada Sanatoryumu" 30 Eylül 2005 tarihinde kapatılarak kaderine terk edildi. Havası ve manzarası ile belki de dünyanın en özel hastaneleri arasında olabilecek sanatoryum, gün geçtikçe içten içe çürümeye devam ediyor. Ada sakinleri ve ziyaretçilerinin her gördüklerinde iç çektikleri bu tarihi yapı, İsviçre'de bulunan bir sanatoryumdan örnek alınarak inşaa edildi. Eski bir Rum köşkünün çevresinde kurulan sanatoryum, şehir merkezinden uzak, çam ormanları içinde temiz hava ve kuvvetli gıda bakımı ile dönemin en iyi tüberküloz ve verem hastalığı tedavi merkeziydi.

        3

        Sanatoryumun içine girdiğinizde hemen ileride karşınıza çıkan bahsettiğim Rum köşkünü görünce içiniz gerçekten cız ediyor. Sanatoryumun en eski binası özelliğine sahip bu köşk 2009 yılında çıkan bir yangın sonucunda kullanılmaz hale geliyor.

        4

        İzinsiz olarak içeri giren evsiz insanlar tarafınca çıkartıldığı tahmin edilen bu yangın Adalar, Kartal, Maltepe ve Kadıköy Belediyelerinin itfaiye ekiplerince güçlükle söndürülebilmişti.

        5

        Köşkün içerisinden çıkıp ana binaya gitmek için meyve ağaçlarıyla dolu bir bahçeyi ardınızda bırakmanız gerekiyor. Sanatoryum binasının ön kapısı kilitli olduğu için balkon kapısı açık olan bir hasta odası balkonundan içeriye girebiliyorsunuz. Sonradan gördük ki hasta odalarının büyük bölümü, yılların yorgunluğunu artık dış görüntülerine de yansıtmış vaziyette. Sıvaları dökülmüş duvar ve tavanlar, kırık camlar, yosun bağlamış parkeler... Özellikle benim gibi tarihe, geçmişe ve yaşanmışlıklara meraklıysanız, dolaplardan çıkan onlarca yıllık hasta kayıt defterleri, reçeteler, ilaç kutuları ve röntgen filmleri, sizi hayallerinizde o günlere geri götürüyor.

        6

        Odadan çıkıp koridora çıktığınızda ise içinizi bir ürperti alıyor. Neredeyse karanlığa yakın ışıksız ortam, zifiri sessizlik ve bu sessizlikte rüzgardan çarpan kapılar ve kırılan camlar. Korku filmlerinin ana sahnelerinin çekilebileceği bu mekanda Yılmaz Erdoğan'ın izlerini farketmemek hiç de zor olmadı. Birkaç sahnesi sanatoryumda çekilen "Kelebeğin Rüyası" filmi için yenilenen koridor ve odalar hemen gözünüze çarpıyor.

        7

        1985 yılında röntgen teknikeri olarak sanatoryumda işe başlayan Mehmet Arslan, 30 Eylül 2005 tarihine kadar bu görevini devam ettirdi. Sanatoryumun kapanmasının ardından Heybeliada'dan ayrılamadığını söyleyen Mehmet abi, o tarihten günümüze kadar ise sanatoryumun bekçiliğini yapıyor. Mehmet Abi gezi sırasında bana eşlik ederken, birlikte girdiğimiz neredeyse her odada onun işleri ve izleriyle karşılaştık.

        8

        Sanatoryumun bekçiliğini yapan Mehmet Abi beni hiç tereddüt etmeden bir odanın önüne getirdi. Kapıyı açtığımızda ise Mehmet Abi'nin suratında tebessüm ve hüznü aynı anda gördüm.

        9

        Tam anlamıyla bir oksijen deposu olan Heybeliada'da tüberküloz ve verem hastalarının tedavisinde balkon koridorlar önemli rol oynuyordu. Sanatoryumda hemen hemen her oda bu balkon koridorlara açılırken özellikle havanın güzel olduğu aylarda bu balkon koridorlara yataklar yerleştiriliyordu. Hasta tedavisi işlemlerinde gıdanın da üzerinde büyük bir hassasiyetle duran hastane yönetimi, eti yemeklerden eksik etmezken, yanında bal, süt ve yumurtayı da tedavinin önemli unsurları olarak görüyordu.

        10

        Sanatoryumda bir rehabilitasyon merkezi de bulunuyordu. Ustalar vasıtasıyla hastalara ayakkabıcılık, çorapçılık, fotoğrafçılık, heykeltıraşlık, saatçilik, daktilo gibi kurslar veriliyor, hastalar zanaat öğrenip meslek sahibi olabiliyorlardı.

        11

        Sanatoryumun kuruluşunun 50. yılında yapılan bir araştırmaya göre, kurslara katılan yaklaşık bin kişinin yarısı meslek ve iş sahibi olmuştu. Sağlık sorunlarında moral desteğinin önemli bir yardımcı etken olması nedeniyle sanatoryumda haftada bir moral günleri düzenleniyor, ya sinema gösterisi yapılıyor ya da konser veriliyordu.

        12

        17 Ağustos 1999 depreminde sanatoryum büyük hasarlar aldı. Bacalar ve çatılar yıkılıp duvarlarda çatlaklar oluştu. Bunlara rağmen sanatoryumda hiçbir can kaybı yaşanmazken hastalar geçici olarak bahçede tedavilerini sürdürdüler.

        13

        Bayındırlık Müdürlüğü'ne bağlı heyetin incelemeleri sonunda binanın hasar görmesine rağmen tehlike arz etmediği yönündeki tespitleri üzerine hastalar yeniden hastaneye taşındı. Müdürlüğün tespitlerinin aksine iki binanın diğerlerinden daha çok hasar gördüğü ve mutlak bakım yapılması gerektiği ortaya çıktı. Bloklar boşaltılarak 2001'de, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın maddi desteğiyle restore edildi.

        14

        Ne var ki bu da yeterli olmadı ve dört yıl daha ayakta kalabilen sanatoryum 2005'te, İstanbul Sağlık Müdürlüğü tarafınca yapılan açıklamada Heybeliada Sanatoryumu'nun boşaltılarak şehir merkezine taşınacağını bildirdi. Kapatılma sebebi ise deniz yoluyla ulaşımın zorluğu ve yeterli hasta bulunmaması olarak gösterildi.

        15

        1 Ağustos 2005'te Bakanlığın verdiği onayla Heybeliada Sanatoryumu Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Süreyyapaşa Göğüs Kalp ve Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kadro ve tıbbi donanımı ile nakledilmesine karar verildi. Personel ve hastaların bir kısmı bu hastaneye sevk edilirken, bazı hastalar da taburcu edildi.

        16

        Böylece Istanbul'un Adalar semtindeki tek hastanesi olan Sanatoryum Binası'nın kapıları tekrar açılmamak suretiyle kapatılmış oldu.

        17

        Adalar halkı, özelliklede Heybeliada'da yaşayan vatandaşlar ise hastanelerine tekrar kavuşacakları günü dört gözle bekliyorlar.

        18

        Bir üniversite kampüsü özelliği taşıyan Heybeliada Sanatoryum'u, geçmiş yıllarda su ihtiyacını kendi bünyesinde bulunan su kulesinden sağlıyordu.