YGS'ye girecek öğrenciler dikkat!
Ülkemizde her yıl üniversiteye girmek ümidiyle yaklaşık 1,5 milyon öğrenci YGS- LYS sınavlarına girmektedir. Stres, öğrenmemize ve öğrendiğimiz bilgilerin hatırlanmasında ciddi etkileri olan bir süreçtir. Dolayısıyla karşılarında ciddi bir sınav bulunan öğrenciler için de son derece önemli bir sorun olarak durmaktadır
Kaygı, tehlike korkusunun ve ya beklentisinin yarattığı, bunaltı ve tedirginlik durumudur. Kaygı durumunda hem fizyolojik olarak yani mide bulantısı, midede uçuşma hissi ve midede burulma, baş ağrısı, baş dönmesi, kas ağrısı, kalp çarpıntısı, sıcak basma, yüzün kızarması, el ve ayak titremesi hem de bilişsel-duygusal belirtiler yani huzursuzluk, gerginlik, korku, endişe, unutkanlık, sinirlilik durumu görülmektedir. Sınav kaygısı ise, öğrencinin çoğunlukla başarısızlık korkusu ve beklentisi ile sınav esnasında veya sınava hazırlık sürecinde hem fizyolojik hem de bilişsel- duygusal boyuttaki belirtileri gösterdiği, sınav performansını ve sınava hazırlık sürecini olumsuz etkilediği duruma özgü bir kaygı türüdür. Sınav süreci geçtikten sonra kaygı belirtileri de ortadan kalkmaktadır. Gerçekte sağlıklılığın korunması ve aşama yapılması için belirli düzeyde, aşırı olmayan, kaygıya ihtiyaç vardır. Kaygı temelde kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil, olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanmaktadır. Birçok öğrenci sınavlarla birlikte kişiliğinin ve varlığının değerlendirildiğini düşünür.
Sınav kaygısının nedenler:
Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde genellikle şunlar gözlemlenir:
Sınav kaygısı yaşayan öğrenciler sınavı hayatlarının bir dönüm noktası olarak görebilirler. “Başarılı olamazsam, bundan sonra asla mutlu olamam.” “Tek şansım başarılı olmak.” “Herkes benim kazanmamı bekliyor.” “Bu çalışmayla kazanmam çok zor.” gibi bir takım yıkıcı düşüncelere sahip olurlar. Bu düşüncelerle birlikte, gelişimsel olarak ergenlik döneminde bulunan ve hem ailesiyle hem de diğer otoritelerle sorunlar yaşayan öğrenci tepkisel davranabilmektedir. Çünkü ergenlik dönemi özelliklerinden biri olan bağımsızlaşma çabaları, kaygıya eşlik eden öfke patlamaları ve ya bunun tam tersi öğrencinin kendine dönmesi olasıdır. Ergenlik dönemindeki öğrencilerde bazı durumlarda, başarısızlıkları için aileyi ve ya kendini suçlama gözlenmektedir. Böyle durumlarda, ailenin etkin dinleme yöntemini kullanması gerekmektedir. Etkin dinleme bir yorum katmadan, öğrencinin kendisini daha fazla açmasına ve anlaşılıyorum hissini yaşamasına fırsat vermektedir. Örneğin; “bu aralar çalışamıyorum” diyen öğrenciye “sanki hep çalışıyordun da” gibi negatif söylemlerle öğrenciyi anlamadığımızı gösterirsiniz. Böyle bir durum karşısında da öğrenci hemen tepkilerini göstermekte ve ailesiyle sorunlar yaşanmaktadır.
Özellikle ailelerin çocuklarına sınavın önemini ve sınav sonrasında yaşayacakları rahatlığı anlatmak için sıklıkla “bak az kaldı, sık dişini çalış, daha sonra hayat senin, istediğini yaparsın.” gibi cümleler kullandıklarına şahit oluyoruz. Bu tarz yaklaşım, sınava hem çok anlam yüklemeye neden olur hem de öğrencinin sınav haricinde bir şey düşündüğünde suçluluk hissetmesini sağlar, öğrenciyi baskılar.
Ergenlik döneminde önemli bir stres kaynağı olan sınavla karşılaşan öğrencileri, kendilerini çaresiz hissettikleri görülmektedir. Hiç şüphesiz sınav stresi üzerinde etkili olan pek çok faktör sayabiliriz. Örneğin; aile içi iletişim modelleri, anne baba tutumları, bilişsel çarpıtmalar, makul olmayan düşünce ve inançlar şeklinde olabilmektedir. Öğrencilerin yaşadıkları bu kaygıdan kurtulabilmesi için öncelikle vücudunu gevşetmeyi öğrenmesi gerekir.
Vücudun gevşemenin üç yolu vardır:
Aynı zamanda sosyal destek öğrencinin hem akademik başarısını hem de özgüvenini arttıracak oldukça önemli bir faktördür. Tüm toplumlarda ise ne yaygın, en önemli ve doğal destek kaynağı bilindiği üzere ailedir. Aile, sınav konusunda teşvik edici ve cesaretlendirici olmalı ama çocuğa ya da ergene sevilmenin ve değer görmenin tek koşulunun sınavda başarılı olmak olduğu hissettirilmemelidir. Böylece kişi sınavı özvarlığını tehdit eden bir olgu olarak algılamayacaktır.
Sınavla ilgili kaygımızı azaltmak için;
Zihinsel uygulamalar:
Bu tarz olumsuz düşünceleri olumluyu düşünceyle yer değiştirmesini sağlamak gerekir.
Bedensel uygulamalar:
Sınava hazırlanırken, sınav öncesinde ve sınav sırasında bu uygulamaları yapmak öğrencinin yaşadığı kaygıyı hafiflemesine yardımcı olacaktır.
Sınav stresi yaşayan öğrencilerin aileleri:
Günümüzde sınava yüklenen anlam ve sınav koşullarının gittikçe zorlaşması nedeni ile birçok öğrencide, sınav kaygısı belirtileri gözlenmektedir. Sınav kaygısı erken fark edildiğinde ve erkenden çalışmaya başladığında başarı sağlanacak bir problemdir. Aileler, eğer tek başlarına bu durumla baş edemiyorlarsa, mutlaka profesyonel bir yardım almaları gerekmektedir.
Sınava hazırlanan öğrencilere ve ailelerine başarı diliyorum.
Medicana Sivas Hastanesi
Psikolog & Aile ve Evlilik Danışmanı & Cinsel Danışman
Kerime Begüm Çayır