Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam "Bu katliam, karısı ağabeyimi aldattığı için oldu"

        PINAR ERBAŞ'IN YAZI DİZİSİ -2-

        Mardin’de 44 kişinin öldürüldüğü katliamı gerçekleştiren Şıh Mehmet’in kardeşi Şükrü Çelebi: “Bu katliam, karısı ağabeyimi aldattığı için oldu. 9 çocuğa DNA testi yapılması için savcılığa başvurduk. 4 çocuğun ağabeyimden olmadığı kesinleşti. Ben olsaydım kadınlara ve çocuklara bir şey yapmazdım”

        Katliamı gerçekleştirenlerden ağabeyin Şıh Mehmet “Karım beni aldattığı için bu saldırıyı gerçekleştirdim” dedi.

        Evet. Onun karısı yüzünden oldu bu olay. Namus davasıdır. Benim öz dayımın oğlu Fesih Çelebi ile Mehmet Ağabey’imin karısı Fersiye Çelebi 20 yıldır aşk yaşıyormuş, ilişkiye giriyorlarmış. Evleri de yan yana.

        Kimse fark etmemiş mi bugüne kadar?

        Böyle bir şeyin olacağı bizim taraftan kimsenin aklına gelmez ki. Fesih Çelebi hepimizin çok sevdiği biriydi. 1984 yılında babamın kan davasından vefat ettiği olayda bizim için çok kurşun yemişti. Yani bizim taraftandı, adamımızdı. Meğer evin altını kazıp geçit yapmışlar. Ağabeyim koruculuk yaptığı için bazı geceler evde olmazdı. Bunlarda bunu fırsat biliyormuş, geçitten geçip aynı evde beraber yatıyorlarmış.

        Peki ihaneti nasıl öğrenmiş?

        İlk başta Fesih’in karısını rahatsız ettiğini sanmış. Fesih’in ağabeyi Cemil Çelebi ile durumu konuşmuş. “Kardeşini sürgüne yolla, gitsin bu köyden, yoksa ikinizi de vururum” demiş. Bu konuşmadan 20 gün sonra, yani olay günü, ağabeyim Fesih ile

        karısını damda konuşurken yakalamış. Bu sefer karısı ona her şeyi itiraf etmiş. “Ben sana bunca senedir ihanet ediyorum, doğurduklarım da senin çocukların değil, istersen

        beni öldür” demiş. Konuşulanları ağabeyimin oğlu Mehmet Şirin (14) duymuş. Hatta babasına “İzin ver, annemi öldüreyim” demiş ama ağabeyim izin vermemiş. Tekrar Cemil Çelebi ile konuşmaya gitmiş. “Senin kardeşin bana böyle bir kötülük yaptı. Bu ihaneti senin bilmemene imkân yok. Belli ki bunca sene bu olanlara göz yummuşsunuz. Sana bir şans verdim, ‘Kardeşini sürgüne gönder’ dedim, onu da yapmadın. Bana onu öldürmekten başka çare bırakmadın” demiş. Fakat Cemil Çelebi sert konuşmuş. “Sen ne yaparsan yap, biz dört kardeşiz, bizim cesedimizi çiğnemeden kardeşimize bir şey yapamazsın” demiş. Ağabeyim de vurmuş kapıyı evine gitmiş. O akşam iki kuzen birbiriyle evlenecekti, düğün vardı. Akşam saat 20.00’ye doğru millet düğünü olacak tarafın evinde toplanmaya başlamışken, ağabeyim bir silah kendine, bir silah oğluna alıp evden çıkıyor. Yolda Abdülhakim Ağabeyim’e rastlıyorlar. Mehmet Ağabeyim Abdülhakim Ağabeyim’e olayın aslını anlatmıyor. “Benimle gel, Cemil Çelebi’ye iki çift laf söyleyeceğiz” diyor, o kadar. Bunlar üç kişi düğün evine dalıyorlar. Erkeklerin toplandığı odaya geçiyorlar. Mehmet Ağabeyim erkek meclisine olayı anlatıyor, “20 yıldır böyle bir şerefsizlik yapılıyor, bunu yapanlar bu gece buradan çıkamayacaklar, benim sadece dört kişi ile hesabım var, diğerleri çıksın” diyor. Tabii kimse çıkmıyor, içeridekilerin çoğu Cemil Çelebi’nin amcaoğlu olduğu için birbirlerini koruyorlar. Artık, o saatten sonra Mehmet Ağabeyim’in gözü dönmüş. “Kimse lafıma uymayınca rastgele taradım” dedi bana. Ağabeyimin oğlu Mehmet Şirin Çelebi de babasına yardım etmiş, o da ateş etmiş. Bu sırada silah sesini duyan kadınlar kendilerini kapıya atmışlar. Abdülhakim Ağabeyimde kapıyı kontrol etmekte zorlanmış. Bunun üzerine Abdülhakim Ağabeyim kadınların tarafına rastgele sıkmış. Sonra kaçmışlar.

        Olay günü köyde olsaydın, ağabeylerin seni çağırsaydı gider miydin?

        Benim yerimde kim olsa giderdi. O dört şerefsize kurşun sıkardım. Fakat kadınlara ve çocuklara bir şey yapmazdım.

        Bu olayın rant yüzünden olduğunu söyleyen akrabaların da var...

        Bizim köyde rant kavgası vardı, çünkü köyün yakınından petrol boru hattı geçiyor. Cemil Çelebi ile dayım Mehmet Halim Çelebi borulara musluk takıp petrol kaçakçılığı yapıyordu. Bu yüzden köyde kavgalar olurdu, ama bu olayın sebebi petrol kavgası değil. Gazetelerde öyle yazdılar ama işin aslı öyle değil. Bu tamamen namus davasıdır. Mehmet Ağabeyim’in 9 çocuğu vardı, 9’u da onun değil. Buna eminiz. Karısı onu senelerce aldatmış. Zaten DNA testi yapılması için savcılığa başvurduk. 4 çocuğun bizden olmadığı kesinleşti. Bunun belgesi pazartesi elimde olacak. Diğer 5 çocuğun işlemleri hâlâ devam ediyor. Gerçek ortaya çıkınca belki insanlar bize inanır.

        44 KEZ MÜEBBET

        Saldırıyı düzenleyenlerin yakınları olan 58’i çocuk, 18’i kadın 84 kişi, olayın ardından önce Mazıdağı Fosfat Tesisleri’ne ardından da başka bir ile yerleştirildi. Saldırı emrini verdiği öne sürülen “Şıh Mehmet” lakaplı Mehmet Çelebi’nin eşi Fersiye Çelebi, eşi tarafından ölüm emri verildiği iddiasıyla 9 çocuğu ile birlikte devlete sığınınca şehir dışına çıkartıldı. Çorum’da 26 Nisan’da görülen davanın 8. duruşmasında mahkeme heyeti, Mehmet Şirin Çelebi’ye (14) 44 kez 15 yıl hapis, Ahmet Çelebi’ye 15 yıl hapis, Mehmet Çelebi, Abdulhakim Çelebi, Mehmet Emin Çelebi, Mehmet Sait Çelebi, Ömer Çelebi ve Süleyman Çelebi’ye 44 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

        ‘Bizde öpmek ayıptır, bu yüzden sarıldım’

        Olay günü sen neredeydin? O günün sabahı ben, Asuman, Abdülhakim Ağabey’im, karısı, kardeşim Pakize, bir de yeğenim bağımızın kenarlarını buduyorduk. Öğleye doğru beni çalıştığım fabrikadan çağırdılar. Nusaybin’deki bir inşaata tuğla götürülecekmiş, onu haber verdiler. Ben de öğle yemeği bile yemeden atladım kamyonuma önce fabrikaya gittim, tuğlaları doldurttum. Sonra da Nusaybin’e gittim. Akşam, işçilerin kamyondan tuğlaları boşaltmasını beklerken Adana’daki amcamın oğlu beni aradı. “Köyü teröristler basmış, adam bırakmamışlar’’ dedi. Köye doğru yola çıktım hemen. Yolda beni arayıp “Ağabeylerin herkesi öldürdü, gelirsen kalanlar seni yaşatmaz’’ diyenler oldu ama aldırış etmedim. Sabaha doğru köye vardım.

        Nasıl bir manzarayla karşılaştın?

        Hiçbir şey bırakmamışlar ki bir şey göreyim. Ağabeylerimin bir kısmı tutuklanmış, herkes ya ağlıyor ya şoka girmiş. Fakat bana kötü davranan olmadı. Jandarma bile iki soru sordu, sonra bıraktı. Asuman geldi yanıma, kucaklaştık. O gece kamyonda yattım.

        Ertesi gün amcamların evinde. Sonraki gün devletin sosyal hizmet görevlileri bizi Mazıdağı’ndaki Fosfat Tesisleri’ne taşıdı. Asuman da o akşam kararını verdi. Babası ona “Ya kocanla ve oğlunla buradan gidersin, bizi unutursun ya da bizimle kalırsın, bu sefer eşini ve çocuğunu ölene kadar göremezsin” demişti. O da seçimini yaptı, kardeşleri çok küçük olduğu için baba tarafını seçti. Üç aylık hamileydi, babası oğlumuzu değil ama karnındaki bebeği kabul etti. Ayrılırken boynuma atladı, öpmek istedi ama ben geri durdum.

        Neden?

        Etraf kalabalıktı. Siz o konuda rahatsınız. Birbirinizi her yerde öpüyorsunuz biz bir şey demiyoruz ama bizde ayıptır. Bizim utangaçlığımız çoktur. O yüzden öpmedim ama sarıldım. “Aradan beş sene geçse de sen benim karımsın, sağ olduğum sürece senin yerin de ekmeğin de bende var” dedim. Benden biraz müsaade istedi, “Kardeşlerimi toparladıktan sonra geleceğim” dedi. “Tamam” dedim, ama bir yandan da içim içimi yiyordu. Çünkü babasının evine gittikten sonra onu benim yanıma yollamayacaklarını biliyordum. Biz birbirimizi seviyorduk. Keşke benimle gelseydi.

        BİTTİ

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ