Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Siz misofonia nedir bilirmisiniz

        AYŞE ÖZBEK KARASU/HT PAZAR

        Sinema salonlarında kıtlıktan çıkmış gibi ağzına patlamış mısır tıkıştıranlar yüzünden beyazperdeyle vedalaşan insanlar var yeryüzünde. Onlar ‘Misofonia’dan mustaripler. Mısır ve cips çatırtısı, ağız şapırtısı ve kola hüpletme sesiyle tarifsiz acılara sürükleniyor, cinayet işleyecek raddede çileden çıkıyorlar. Türk literatürüne girdi mi bilmiyorum ama bir tanesi benim hayatımda.

        Kapalıçarşı esnafıyla Ahmet Hakan’ın beğenmediği Skyfall’ı henüz göremedim. Bond kızlarının aslında cinsiyetçi erkek egemen kültürün ürünü olmayıp birer feminist ikon olduğu üzerine nefis birmakale okumuştum. Son Bond’u bu bakış açısıyla da seyretmek istiyordumama henüz göremedim. Çünkü en yakın filmarkadaşım, hanidir sinema salonlarına uğramıyor.Misofonia’dan yani “sesten nefret etme halinden”mustarip olduğu için. Bumusibet yüzünden evde DVD’yemahkûmbir hayat sürüyor. Daha da beteri illegal işlere sürükleniyor. Torrent indirmek suretiyle. Bir salon dolusu yaratığın -seyirci topluluğuna insan gözüyle bakamadığını düşünüyorum- toplu haldemısır tıkınmasına katlanmaktansa korsanlığı tercih ediyor. Çünkü sinema koltuğunda otururken katiyen filmle ilgilenmiyor. Ağza atılan her birmısır tanesinde katil içgüdüsü şahlanıyor. Öncemısıra uzanan avuçlara fiksleniyor bakışları, sonra ağızlara uzanışını takip ediyor delici bakışlarla. Yıkıcı bir öfke nöbetini zor zapt ediyor. Misofonia öyle böyle bir illet değil. Siz hiç aynı masada oturduğunuz eş, dost ve akrabaya, sanki aslan artığı avı kemiren sırtlan sürüsüymüş gibi baktınızmı? Aynı sofraya oturduğunuz takma dişli ninenizden, ağzı takırdıyor diye ölesiye nefret ettinizmi? Normal bir yemek yeme halini, dil şaklatma, avurt oynatma, dudak yalama ritüeli olarak algıladınızmı? Bakışlarınızı ağızlara kilitleyip “Yavaş ye”, “Çiğne bitir, yut artık lokmanı” diye uyardınızmı sofradakileri? Sadece ses değil, ağız hareketlerini de inadına inadına sizi irite etmek için kurgulanmış birer görsel efekt yerine koyduğunuz oldumu? Bizimki işte aynen böyle. Yeryüzündeki bütün misofonikler gibi, yemek onun için büyük işkence. İnsan ilişkilerini zorlayan, hatta kimi zaman tamamen koparanmüthiş bir işkence. Geçenlerde tıp literatürü içindemisofonia’yı buldu, işkenceye teşhis koydu. İlletin bilimsel bir izahının olması onu rahatlattımı, nedir.

        SOSYAL İLİŞKİ DÜŞMANI

        Amerikan literatürümisofonia’yı “en ufak bir ses uyarısıyla öfke, panik, korku, dehşet ve derin endişeye kapılma hali” olarak tarif ediyor. Ciklet çiğneme, hımlama, hırıltılı soluma, boğaz temizleme, höpürdetme, aksırma, tıksırma onlarda kanı beyne sıçratabiliyor. Çoğu kişinin farkına bile varmadığı, zor duyulası sesler onların göğsünü daraltıyor. Nabız hızlanıyor, yumruklar sıkılıyor, bakışlar hedef kişiye sabitleniyor. Hemde kötücül kötücül. İşin en berbat yanımisofonik’lerin öfke ve nefret nesnesi haline gelen kişilerin bu durumu anlayamaması. Durumun alabildiğine akıldışı ve abes görünmesi. Ve nihayet bundan kaynaklanan kırgınlık, alınganlık ve dargınlıklar. Her şapırtıda çıkan dalaşlar ve tükenen arkadaşlıklar. Misofonia çok yeni bir keşif. Üzerinde yeterince bilimsel çalışma yapılmamış. Buna rağmen vahameti belli. Öyle ki, kocasıyla aynı sofraya oturamayanlar, annesiyle bütün ilişkisini kesen ergenler var. Amerika’damisofonia on-line forumlarında dertlerini paylaşıyorlar. Bilindiği kadarıyla erken yaşta başlıyor. Zamanla kötüleşiyor, asap bozan tetikleyici ses yelpazesi genişliyor. Nefes alıp vermeye duyulan tahammülsüzlüğe kadar varıyor. Kimi köpeğinin pati yalamasına dayanamıyor, kimi sıradan bir sohbette sürekli yinelenen “P” sessizine katlanamıyor. Teksas Üniversitesi’nden nöroloji uzmanı Aage R.Moller’e göremisofonia, işitsel bir bozukluk değil, sesle faaliyete geçen beyin yapılarından kaynaklanan psikolojik bir anomali. Henüz tedavisi de yok. Anksiyete bozukluğu gibi yanlış teşhisler konuluyor. Misofonikler de önlemlerini alıyor. Elden geldiğince sabırlı ve uysal davranıyor, tıkaç takıyor, kulaklıklamüzik dinliyor ya da yemeği bizzat gürültülü çiğneyerek karşı seslerle senkron tutturup onları bastırmaya çalışıyorlar. Bizimki de artık durumuyla başa çıkabiliyor, öfke sahneleri yapmıyor. Zapt ediyor kendini. Erken ve tehna bir Skyfallmatinesine gitmeye de söz verdi üstelik.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ