Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Millet başkan istiyor!’

        Madrid'de aldığınız ödülle başlayalım mı?

        Amerikalı yönetmen Flavia Casa, The Marmara filmini Türkiye'de çekmişti. Balıkçı rolüyle Madrid Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü aldım.

        Twitter sayfanda, Pi filminin yönetmeni Darren Aronofsky'ye kozmos ve evrenle ilgili bir şeyler paylaşmak istediğini söylemişsin...

        Evet, onun yeni projesiyle ilgili bir kaynak vardı ama geri dönüş olmadı.

        'TEKNOLOJİ VAR AMA KULLANACAK ADAM YOK'

        Hollywood hayalin var mı, kiminle çalışmak isterdin?

        Bir sürü yönetmen var ama kolay değil, öyle elini sallaya sallaya gidemiyorsun Hollywood'a.

        Haklısın ama insan kendine bir hedef koyduğu zaman yapabilir...

        Benim orada iş yapmak gibi bir derdim yok. Türkiye'de bir şey yapalım da Hollywood da izlesin. Biz henüz bir Türk yönetmen veya oyuncunun Hollywood'da yarıştığını göremedik. Tarkan'ın müzikte sağladığı başarıyı sinemada sağlayamadık. Bazı oyuncular Hollywood'a gitti fakat stüdyolarını gezmek başka, Hollywood'da iş yapmak başka. Çok farklı bir disiplin var orada.

        Biraz açar mısın, nasıl bir fark var?

        Burada bir dizinin miksajı en iyi ihtimalle 3 gün sürüyor, orada adamlar 6 hafta uğraşıyor. Keriz mi bu adamlar, bizim 3 günde yaptığımız işi 6 haftada yapıyorlar? Biz de bunu anladığımız zaman bir adım atmış olacağız. Ama anlamaya az kaldı; televizyon dünyası çok büyük bir sallantı içerisinde.

        Bu sallantının kaynağı ne?

        Artık seyirci sonunu bildiği hikâyeyi izlemek istemiyor. "Zaten biliyorum ne olacağını" ya da "Bunlar oynuyor, oyuncu bunlar" demek istemiyor. Gidiyor, onun yerine gerçek bir yarışma programında gerçek iki karakterin çabasını izliyor. Özeleştiri yapmak gerekirse, kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz.

        Peki sektör neden bu durumda?

        Mantalite olarak gerideyiz çünkü. Eskiden teknolojik olarak gerideydik, ona sığınıyorduk. Şimdi bütün teknolojiler var ama kullanacak adam yok.

        'TAŞA TAKILSAK BAŞBAKAN'DAN BİLİYORUZ'

        Behzat Ç. muhalif dizi olarak anılıyor. Gerçekten muhalif mi?

        Muhalif, çünkü bazı gerçeklere parmak basıyor.

        Ekibin bir parçası ve bir oyuncu olarak bu muhalefetin neresinde duruyorsun?

        Sanatçı olarak bizim politik bir duruş sergilememiz doğru değil. "Etliye sütlüye dokunmayalım" anlamı çıkmasın tabii. Sanatçı, toplumun bir adım önünde durmakla mükellef. Toplum aslında bilinç aşamasını sanatçıya göre yapar. Sanatçı, toplumun derdini tasasını, geldiği en yüksek bilinç seviyesini topluma gösterir.

        Siyasi görüşünü belli ettiğinde toplumun bazı kesimlerinden uzaklaşacağını mı düşünüyorsun?

        Hayır ama bu beni bir skalanın içine hapsedip görüş açımı daraltabilir.

        Toplumun siyasete bakışını nasıl buluyorsun?

        Başbakan'ın her konudan sorumlu tutulmasına şaşırıyorum. Ayağımız kaldırıma, taşa takılsa Başbakan'a bağırıyoruz, "Başbakan Başbakan olsa da şuraları yapsa'' diye. Halbuki bunun sorumlu mercii belediye.

        Son zamanlarda kafamızdaki Başbakan figürü değiştiği, otoriter bir hal aldığı için olmasın?

        Padişah geleneğinden gelen bir toplum, padişah gelsin istiyor bir anlamda. Bundan dolayı her şeyin sorumlusunun Başbakan olduğuna inanıyor. Sinemanın değişmesinden önce Kültür Bakanı sorumludur. Ama biz Başbakan'a gidiyoruz. Kültür Bakanı'nın bir fonksiyonu yok. Aslında sorumluluk ve yetki iki ayrı şey. Ortam biraz yetki kullanma ortamı, sorumluluk alma değil.

        Hangisi doğru, yetki kullanmak mı, sorumluluk almak mı?

        İkisi de aynı miktarda olunca doğru. Biz daha çok yetki kullanmayı seven bir düzenden geliyoruz, sorumluluk almayı sevmiyoruz. Başbakan'ı anlamak lâzım. Top patladı ona gidiyoruz, cam kırıldı ona gidiyoruz. Sonra insanlar başkanlık süreciyle ilgili eleştiri yapıyor ama millet başkan istiyor. Millet aslında padişah istiyor. Bu, Osmanlı'dan kalan bir gelenek. Sorumlu kişi tektir. Başbakan olunca da padişah oluyorsun. Başbakan bundan mutlu mu, pek sanmıyorum.

        'YİYECEK İÇECEK REKLAMINDA OYNAMAM'

        Diziye dönecek olursak, Cevdet'le aranda ne gibi benzerlikler var ya da Cevdet'in Berke olarak yapmayacağı şeyler ne?

        Dizide oynadığımız karakterler bir tip sonuçta ama ben normal hayatımda yaşam ne getiriyor ne götürüyor pek bilmiyorum. Ama paket içerisindeki yiyecek içecek reklamlarında oynamam mesela. Hamburger tarzı reklamlarda oynamam. Yarın bir gün, "Sana şu kadar para vereceğiz" deseler merak ederim irademin ne kadar kuvvetli olduğunu.

        Onu soracaktım, popüler birçok dizinin oyuncusu reklamlarda oynuyor. Ama Behzat Ç. oyuncularını reklamda görmüyoruz. Dizinin muhalif tutumuyla alâkalı bir şey mi?

        Sanmıyorum. Bana gelen teklifler arasında yiyecek-içecek reklamlarında oynamıyorum. Fındık reklamında oynarım mesela ama yapmadığım, yemediğim şeyin reklamında oynamak mantıklı gelmiyor.

        Oyunculuk öyle bir şey değil mi? Gerçekte yapmıyor da olsan oynayacaksın...

        O oyunculuk değil para kazanmak. Birçok oyuncu arkadaş kendinden bahsetmekten çok hoşlanır ama ben bunun çekici bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Okurken, "Bana ne senin en sevdiğin renkten ya da arabadan" diyorum. Sanatçı olarak görevimiz, topluma kendi bilinç seviyemizi yansıtmak. Öbür türlü ego tatmininden başka bir şey olmuyor. Ego da uyuşturucu gibi, dozajı artar hep. Evrensel ortamda üstünlük yok, farklılık var. Ama sistem bize bunun tersini öğretiyor. Herkes kafasından şu ferdiyetçiliği atabilse hepimiz çok rahatlayacağız. Biz Kürt'üz siz Türk'sünüz değil mesele, isimlerin önemi yok.

        'PARAYLA YAPILABİLECEK ŞEYLER SINIRLI'

        Çözüm süreciyle ilgili ne düşünüyorsun?

        Bugüne kadar Türk-Kürt ayrımı yoktu. Diyorlar ki, "Annem Kürt, Türkçe bilmediği için hastanede derdini anlatamayacak, tedavi olamayacak mı?" Şöyle düşünüyorum; burası öyle bir ülke ki, kimse kurala uymuyor. O doktor Kürtçe biliyor olsa kesin konuşur. Onun dışında esas sorun doktorun Kürtçe veya Türkçe konuşması değil, hastane var mı ki? Okul var mı ki eğitim anadilde olsun? Kimlik bizi sıkan ve potansiyelimizi engelleyen bir şey.

        Peki neden bu kadar kimlik derdinde bu insanlar?

        Ferdiyetçilik ve egodan. Çok param olunca büyük bir yetki alanım olacak, burada bağırsam kimse bana bir şey diyemeyecek. Parayla yapabileceğin şeyler sınırlı aslında. Uzaya gidemiyorsun mesela. Gidenler var da gidip ne yapacaksın?

        Uzaydan arsa alanlar bile var artık. Ay'dan Mars'tan. Beren Saat de Kenan Doğulu'ya yıldız almış hediye olarak...

        Bütün yıldızlar benim, birini vereyim sana istiyorsan. Boş işlerin peşinde koşuyoruz. Yıldız almış, kimin yıldızını kime satıyorsun? Dışarıdan bakıldığında bu işi yapmamın sebebi para kazanmak gibi duruyor ama insan kazanmak aslında. Ama o kadar çok yatay etki var ki, gördüklerimin çoğu, "Cebinde paran yoksa adam değilsin"e işaret ediyor. Bu büyük bir hainlik. Oyunu bu şekilde kuranlar inanın cennette falan değiller, çok büyük acılar içerisinde kıvranıyorlar.

        'Boş gezenin boş kalfasıyım'

        Yolda yürürken insanlardan garip tepkiler alıyor musun?

        İki sene önce bir dizide oynuyordum, genç bir çocuk geldi yanıma. "Dün akşamki lavuk sen değil misin" dedi. Ben de, "Evet, o lavuk benim, sen hangi lavuksun" dedim, "Pardon abi" dedi.

        Oyunculuğun diyeti galiba bu?

        Oyuncu olduğunu unutmadan yaşamda devam etmen zor. İster istemez bir tribe giriyorsun, bana bakıyor beni konuşuyor diye. Konuşuyor adamlar da, biri küfür ediyor, öbürü "Öyle deme, iyi çocuk aslında" diyor. Gerçekte kimse seni tanımıyor. Ben de kendi işime konsantreyim, onun dışında boş gezenin boş kalfasıyım.

        'Behzat Ç.'nin başarısı sosyal medyadan'

        Reytinglerinizden memnun musunuz?

        Son birkaç bölümdür reytinglerimiz düşük.

        Yine de 2-3 haftada yayından kaldırılan dizilerin arasından sıyrıldınız...

        Bizim başarımız sosyal medyadan geliyor. Dizi sosyal medyada o kadar çok dikkat çekiyor ki, bunu görmezden gelmediler ve bir şekilde bugünlere geldik. Normal reyting kurallarına göre çoktan bitmesi gereken bir diziydi. Reyting sisteminde seyircinin fikri sorulmuyor, belli bir kitleye soruluyor. Ama sosyal medya işin içine girince dengeler değişti.

        'Ramazanda yemek yemiyorum'

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ