Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Bilgiye hürmet etmek lazım

        Pınar ERBAŞ / HT PAZAR

        Hilal, skolyoz hastası genç bir kızdı. Omurgası gün geçtikçe yana doğru eğriliyor, hareket etmesi ve nefes alması zorlaşıyordu. Dar gelirli bir ailesi vardı. Geçen sene mayıs ayında Kanal D'deki Doktorum programına katıldı. Şimdi iyi. Onun gibi başkaları da var. Programın sunucularından Op. Dr. Aytuğ Kolankaya "Vakıf değiliz" dese de talebin ardı arkası kesilmiyor. Bir havuzları var, hasta kayıtları orada tutuluyor. Her programda iki tıbbi konu işleniyor. Hani dikkatlice bir ay izleseniz şikâyetlere teşhis koyacak kadar cüretkâr hale geliyorsunuz. İşin arka planını da sunucular Zahide Yetiş ve Op. Dr. Aytuğ Kolankaya anlattı...

        Zahide Yetiş: Bize güven duyduğunun bir göstergesi bu. İstemediği bir şeyi yaptırmayacağımızı biliyor. Bir derdi var. Hazır böyle bir program bulmuşken anlatıp çözüm bulmak istiyor.

        ABD'de bir araştırma yapılmış. Televizyona çıkan uzmanların yüzde 85'inin söylediklerinin çeliştiği görülmüş.

        Aytuğ Kolankaya: Bir kere orası Amerika. Televizyonda reklam yapmak, ürün ismi geçirmek serbest. Biz kimsenin etkisi altında kalmadan program yapıyoruz. Ve her söylenenin arkasında mutlaka bilimsel bir destek oluyor. Onun takipçisi benim. Burada tıp dergilerinde yayınlanmamış hiçbir şey konuşulmadı. Ama şu var: Tıpta bazı şeyler zamanla değişebiliyor. Bilimin tanımında bu var; yanlışlanabilen bir konu.

        En büyük yanlışlarımız neler?

        Z.Y.: İlaç kullanımında çok problemimiz var. Komşunun "Bana iyi geldi, sen de al" tavsiyesine uyup ilaç almak, doktora danışmadan antibiyotik, ağrı kesici almak çok yanlış. İlacın etki süresini hesap etmeden bir yenisine geçmek ya da tedaviyi bir anda kesmek, bilgileri hekim dışında herkesten almaya çalışmak... Bize ağrısına iyi geldiğini düşündüğü için beline alabalık bağlayan bile geldi.

        Belki de hakikaten iyi gelmiştir...

        A.K.: Bilgiye ve ehliyete hürmet etmek lazım. Doktor sizi dinlerken kafasından 1000 olasılık geçiriyor. Sizi dinlerken onları tek tek eliyor. Sokakta gördüğünüz üfürükçü, otçunun tek yöntemi olur: "Belin mi ağrıyor, al bunu kullan." Ona giden 100 kişiden 10'u iyileşse "Otları kullandım iyi oldu" diye bangır bangır bağırıyor. Doktor 90'ını iyileştirse diğer 10'u "Gittim olmadı" der. Şimdi ikisini bir tutmak mümkün mü?

        En ilgiyle izlenen hastalıklar hangileri?

        Z.Y.: Ağrılar. Bir de mide, bağısak hastalıkları...

        'Aklıma geleni siz sordunuz'

        Zahide Hanım, ameliyatları canlı yayınladığınız oluyor. Bir gün doğumunuzu canlı yayınlatır mısınız?

        Z.Y.: O hazzı, heyecanı izleyicilerle paylaşmaktan keyif alırdım herhalde. Bir de insanın güce ihtiyacı oluyor. Öyle bir durumda, hiç tanımasanız bile sizi izleyen insanların dualarını almak güç verirdi.

        Kesin sizi doktor sananlar vardır.

        Hem de nasıl. "Doktor değilim" dememe rağmen "Olsun siz bilirsiniz" deyip soruyorlar.

        Ama benim asıl misyonum, doktorlar konuşurken izleyici ne sorar, ne hisseder diye düşünüp gerektiği yerde müdahale edip programı daha anlaşılır kılmak. "Aklımdan geçiriyordum ki siz sordunuz" lafını duymak benim için muhteşem bir geri dönüş.

        Aytuğ Bey alışıktır ama size hastalıkları dinleye dinleye fenalık gelmiyor mu?

        Pek öyle olmuyor. Bilgi benim için her zaman güç olmuştur. Hastalık belirtilerini öğreniyorum, kendi işime de yarıyor çevreme de yardımcı oluyorum. Sağlıklı yaşayan biriymişim, programdan sonra bunu öğrendim. Kahve, çay, sigara içmem, alkol almam, zamanında yatarım, sporumu yaparım...

        '65-85 yaş grubunda çok popülerim'

        Aytuğ Bey, kadınların yoğun ilgisiyle de karşılaşıyor musunuz?

        Tabii. 65-85 yaş grubunda çok popülerim. Yaşlı teyzeler beni yolda yakaladılar mı hakikaten bırakmıyorlar. "Gel buraya, sen bizim evin oğlusun" diye... Çok keyifli.

        Rahatsızlığı olmasa dahi kapınızı çalanlar oluyor mu?

        Bunu her gün yaşıyorum. Bir de artık sekreterleri atlatmayı öğrenmişler. "Kadın hastalığım var" diyor. Beni görünce de başlıyor, "Şekerim çok fena, belim çok ağrıyor" diye. Çünkü bizim ekrana çıkardığımız doktorlar tabiri caizse yarı tanrı gibidirler. Ulaşmak zordur. Beni aracı olarak kullanmak istiyorlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ