Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar doğan satmış katmandu izlenimleri, ölüleri yakma töreninde neler olur, evereste nasıl çıkılır, katmandu tanıtım, nepal tanıtım

        HT PAZAR / DOĞAN SATMIŞ

        Katmandu’dan helikopterle Everest’e önce 3 bin, sonra da 5 bin metreye çıkmayı tasarlıyorduk. Orada mangal yakıp Türk rakısı açacaktık. Ancak sis engel oldu. Tabii Nepal’e kadar gitmişken, boş durmadık...

        Geride 3 çocuk ve gözü yaşlı bir eş bırakarak Everest’in zirvesine 245 metre uzakta öldüğünde, İngiliz dağcı George Mallory 38 yaşında, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti ise henüz 1 yaşındaydı. Aradan 90 yıl geçti. Bu arada George Mallory’nin cesedi bulundu, ancak Everest’in zirvesine çıktıktan sonra mı öldü, yoksa çıkmadan mı, bu kesin değil. Bu yüzden Mallory, uğruna öldüğü dağı fetheden ilk kişi olarak tarihe geçmedi. Mallory, ölmeden önce 1924’te Everest’e üçüncü kez çıkma girişiminde bulunurken, bir gazeteci “Niye buraya tırmanmak istiyorsunuz” diye sorunca, şu unutulmaz yanıtı vermişti: “Çünkü o, orada.”

        Evet, Everest orada. Ancak bize, yani Türkiye’ye biraz uzakta. Ve oraya ulaşmak, 1924’ün bırakın koşullarını, 2013 koşullarında bile kolay değil. Önce yaklaşık 8 saat uçarak Nepal’in başkenti Katmandu’ya gideceksiniz, sonra karayoluyla günler süren bir yolculuğu müteakiben dağın önce 3 bin, sonra 5 bin metresine ulaşacaksınız, ardından da tabana kuvvet zirveye çıkacaksınız.

        Biz, Nepal’in GSM şirketi Ncell’in sahibi TeliaSonera’nın tanıtım gezisiyle daha kolay bir yöntemle, Katmandu’dan helikopterle önce 3 bin, sonra da 5 bin metreye çıkmayı tasarlıyorduk. Ncell, Everest’i dünyaya bağlayan 5 bin metredeki baz istasyonunu göstermek için bir grup Türk gazeteciyi davet etmişti. Tabii ki 8848 metrelik zirveye çıkmak gibi bir amaç yoktu. Zirveyi uzaktan görüp, 5 bin metredeki baz istasyonunda mangal yakıp Türk rakısı açacaktık. Ancak bunların hiçbirini yapamadık! H

        elikopter pilotu, “Önce 3 bin metredeki dünyanın en tehlikeli havaalanına gitmemiz lazım. Oraya ekstra yakıt taşıyacağız. Havaalanında hava uygunsa, buradan 5 bin metredeki baz istasyonuna uçacağız, dönüşte götürdüğümüz yakıtı kullanıp geleceğiz. Ama sis var. Hava bir açıyor bir kapıyor, oraya inmek için açık havayı yakalayabiliriz, ancak kapatırsa belki bir ay orada kalabiliriz” dedi. Tabii ki böyle bir riski göze alamadık.

        Dağlar, “Olmaz” dedi. Everest’te mangal keyfi bir başka bahara kaldı.

        NEPAL'İN TALİHSİZ KIZLARI

        Ancak Nepal’e kadar gitmişken, boş durmadık tabii. Öncelikle, her yıl Nepal’den kaçırılarak Hindistan’da fuhuşa sürüklenen 7 bin talihsiz kızdan kurtarılabilenlere yardım etmek için kurulan “Shakti Samuha” Derneği’ni ziyaret ettik. Adı Türkçe’ye “Güç Birliği” olarak çevrilebilecek dernek, 6 yılda polis baskınlarıyla kurtarılan 253 kadına iş buldu. Birçoğuna parasal yardım yaptı. Genellikle ailelerinin de istemediği bu kadınlar, “Shakti Samuha” sayesinde sıcak bir yuva, iş, aş bulabildiler. Ve bu yüzden derneğe bizzat ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da ödül verdi. Dernek, sivil toplum kuruluşları ve Nepal GSM şirketi Ncell’in katkılarıyla çalışmalarını sürdürüyor. Yönetiminde de tamamen fuhuştan kurtarılan kadınlar var.

        YAŞAYAN ÇOCUK TANRIÇA

        Katmandu’da, bizim buralarda hiç alışık olmadığımız bir olayla daha tanıştık. 1757 yılında bir kral tarafından inşa edilen Kumari Ghar adlı tapınağı ziyaret ettik. Kumari Ghar, “Yaşayan Tanrıça”ların evi.

        Kumari, aslında bir çocuk. Ancak Nepalliler, reenkarnasyona inandıkları için bu minik kızın, yıllar önce öldürülen Hindu Tanrıça Durga’nın yeni hali olduğuna inanıyorlar. Hindular ve Nepalli Budistlerin inancına göre ülkede 11 Kumari var. Ancak bizim gittiğimiz tapınaktaki minik kız, en önemlisi. Daha ilginci, bu minik kız tapınağa bir kez girdikten sonra yılda sadece 13 kez çıkabiliyor, fotoğrafını çekmek de yasak. Pencereden çok az görünüyor, biz hatırlı misafir olduğumuz için birkaç saniyeliğine pencereden göründü. Minik kız, 35 yaşındaki kızlar arasından Budist Shakya klanı tarafından seçildi.

        Tanrıça seçilmek için de korkutucu bazı ritüelleri aşmak gerekiyor; cesaret gösteren “Yaşayan Tanrıça” seçiliyor. Kumari’nin tanrıçalığı, ilk âdetini gördüğü gün bitiyor. Kumarilerin bir de şanssızlığı var, onlarla evlenenin genç öldüğüne inanılıyor, tabii ki bu yüzden koca bulamıyorlar.

        SABIR VE SUKUNET ÜLKESİ

        Katmandu Havaalanı’na indiğinizde gözünüze ilk çarpan, duvarlara asılı duran tabelalardaki bilgi notları. Kiminde, “Nepal, dünyanın 8 bini aşkın 16 dağından 10’una sahip” yazıyor. Kiminde ise “Dünyada en çok içme suyu, Brezilya’dan sonra bizde” deniyor. Ancak bir tabeladaki söz, Nepal’i en iyi anlatıyor: “Burası sabır ve sükûnet ülkesidir; acele etme, rahatla.”

        Katmandu’ya adımınızı atınca, bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlıyorsunuz. Alabildiğine yoksul bir ülke, kaldırımları bile olmayan bir başkent, halkının yarısı okur yazar olmayan bir ulus, ayda 80 dolarlık asgari ücretle çalışan işçiler, günde 1 dolara doymanın mümkün olduğu sokaklar, sadece bir çatıdan ve 4 direkten oluşan okullar... Bu yoksulluğa rağmen, alabildiğine renkli giyinen insanlar, dünyanın en süslü kamyonları... O kadar ki şoför içeriden dışarıyı nasıl görüyor diye düşünüyorsunuz. Aldırmayın, burası Nepal, sabırlı ve sakin olun, rahatlayın!

        EN ÜNLÜ ASTROLOĞUN FALI

        En ünlü astroloğun falı Ta Nepal’a kadar gitmişken, ülkenin en ünlü astroloğuyla konuşmayı ihmal etmedim. Nepal TV’lerinde tahminler yapan astrolog, uzun bir ömür vaat etti, gazeteci olmam gerektiğini söyledi. “Sen iyi bir adamsın” dedi ve ekledi: “Trafiğe dikkat et, hızlı araç kullanma.”

        Türkiye’nin istatistik rakamlarını biliyordu sanırım. Ama ben şimdi o astroloğa Türkiye’nin geleceğini soracağım.

        ÖLÜLERİ YAKMA TÖRENİ

        Nepal’in en şaşırtıcı yönlerinden biri ise, kent içinden akan Bagmati Nehri’nin kenarında ölülerin yakılması törenleri. Budistler, insanların öldükten sonra yeniden dünyaya geleceğine, yani reenkarnasyona inanıyorlar. Üstelik, onlara göre bir insan tam 83 kez geri dönüyor. Bu yüzden ölüm, öyle çok fazla ağlanıp dövünülecek bir olay değil. Ülkede tek mezarlık yok; çünkü ölenler yakılıyor. Yakma töreni Katmandu’da, Bagmati Nehri kenarındaki tapınakta 24 saat süren bir ritüel. İnsanlar, parasına veya asilliğine göre değişen törenlerle 3’er 5’er yakılıyor.

        AĞIR BİR KOKU

        Hareketli maymun ailelerinin tüm canlılıklarıyla tepelerde, ağaçlarda dolaştığı dev tapınağın içinden geçen nehrin kenarında kaldığım yarım saatlik süre içinde, 3 ölü yakılıyordu. Biri kül olmuş, öteki kor ateşte, üçüncüsü ise yeni yanmaya başlamıştı. O sırada 2 ceset daha getirildi. Cesetler önce suyun kenarında yakınlarınca süsleniyor, sonra da bizim musalla taşına benzer bir kaide üzerindeki odunların içine yerleştiriliyor. Ardından da peştamal benzeri beyaz giysiler içindeki görevlilerce tutuşturuluyor. Bir ölünün yanması birkaç saat sürüyor; görevliler, iyi yansın diye ellerindeki uzun bambu ağaçlarıyla cesedi dürtüp duruyorlar, bazen de üzerine çalı çırpı atıyorlar. Bu sırada tutuşan bambu ağaçlarını nehrin suyunda söndürüp işlerine devam ediyorlar. Ölü sahipleri ise kenarda, sabır ve büyük sükûnetle cesedin küllerini bekliyor. İsteyen külü alıp götürüyor, gelenekse küllerin bu nehre savrulması... Çevrede koku korkunç ve dayanılmaz. Ben güçlükle dayandım, ekibimizdeki bir kadın ise fenalaşıp panik içinde bölgeyi terk etti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ